Aydan Kaya - "Adım Adım"

AYDAN’IN “AYAK SESLERİ”


2003 - 2004 televizyon sezonunda tanış olduğumuz ilk Pop Star yarışması bizi aylar boyunca ekran başına çivilemiş, ülke genelinde kıyametler koparmıştı. “Kopardı da ne oldu?” diye sorsanız haklısın elbette. Diyebilirim ki hiçbir şey olmadı.



Yarışma boyunca jürinin dilinden düşürmediği “star ışığı”nı ben çok Firdevs’de, sonra da Aydan’da görmüş idim ama ne çare önce Aydan elenmiş, Firdevs ise son ikiye kaldığı halde bu tip yarışmaların yüzde doksanında olduğu ve olacağı üzere, birinciliği “genç ve yakışıklı erkek yarışmacı” Abidin’e kaptırmıştı.


Yarışmadan nice sonra Abidin, Firdevs, Eser ve Bayhan’ın albümleri piyasaya sürüldü ama hiç birinin esamisi okunmadı. Bir kere üzerinden çok zaman geçmiş, nankör televizyon seyircisi, izlemelere ve oylamalara doyamadığı yeni yıldızlarını çoktan gündeminden düşürmüştü. Bu dört albümün dördü de hem vahim zamanlama hatası, hem de yanlış şarkı seçimleri nedeniyle adeta ölü doğacak, ve o günlerde Ercan Saatçi’nin başında olduğu DMC için koca birer hüsrana dönüşecekti.

Sonrasında aynı serinin diğer yarışmacılarından Evren, Serkül ve Barış da albüm yaptı. İçlerinde sadece Bayhan, Firdevs ve Barış ikinci albüm yapma şansını yakaladı. Barış nispeten daha fazla adından söz ettirdi, diğerleri ise unutuldu gitti.


Yarışma esnasında yeri geldiğinde jüri üyelerine verdiği cevaplarla eli maşalı bir portre çizen, elendikten çok kısa bir süre sonra Şamdan dergisine verdiği pozlarla şöhret olmaya azmettiğini adeta ilan eden Aydan, şarkıcı olarak değil ama, dizi oyuncusu olarak tekrar televizyon ekranında göründüğünde yıl 2006 olmuştu. “Rüyalarda Buluşuruz” adlı bu dizinin hemen ardından 2007 yılında bu defa “Elveda Derken” dizisiyle kamera karşısına geçti. Dizinin aynı adlı jenerik şarkısını da seslendiriyordu ve bu şarkı özellikle dizinin meraklıları tarafından o günlerde baş tacı edildi. 


Aydan’ın ilk albümü “Aşk Çıkmazı” yayımlandığında takvimler 2008 yılını gösteriyordu. Bu ilk albüm daha ziyade pop-arabesk sularında geziyordu. Ben kendi adıma bu albümde Aydan’dan beklediğimi bulamamış ve “Demek ki bu kadarmış,” diye düşünmekten kendimi alamamıştım. Çünkü o albümle girdiği kulvar, ister istemez isminin önünde zikredilen, yarışmadan kalma “pop star” unvanını gerçekten hak edebileceği, taşıyabileceği bir kulvar değildi.

O günlerde çıkan haberlere bakılırsa, Arap dünyasında fırtınalar estiren Türk dizileri furyasına “Elveda Derken”  de katılmış ve bu sayede Aydan Kaya hem oyuncu olarak, hem de dizinin jenerik şarkısı sayesinde şarkıcı olarak epeyce çok sayıda Arap hayran edinmişti. Nitekim albümüne adını veren “Aşk Çıkmazı” adlı şarkının Lübnan’ın “pop-star”ı Elissa’nın bir şarkısının Türkçe adaptasyonu olması boşuna değildi. (Bugün bile internette Aydan Kaya’yı ve bu şarkıyı arattırdığınızda, karşınıza sayısız Arapça içerikli video çıkması bundan.)


Yaklaşık dört yıllık bir aradan sonra, Aydan Kaya’nın yeni albümü “Adım Adım”, Dokuz Sekiz Müzik etiketiyle geçtiğimiz günlerde piyasaya çıktı.

Kabul etmeliyiz ki yarışmada dikkatleri üzerine çektikten sonra gerçek bir “pop-star”  olmak üzere kolları sıvayan Aydan işte bu Aydan. Sekiz yıl önce yapması ya da onu o günlerde yönetenler tarafından yapılması gereken şey tam da buydu aslında. Çok iddialı bir albüm, çok iddialı bir tanıtım çalışması ve bu defa doğru stratejiyle atılan adımlar.


Bir kere daha albümü elinize aldığınızda, kartonetin görselinden ve kapak fotoğraflarından ister istemez etkileniyorsunuz. Özen gösterildiği, emek ve para harcandığı mazruftan önce zarftan belli oluyor. Kaldı ki albümün içeriği de öyle.

Albümde on şarkı var. En büyük sürpriz Aydan Kaya’nın bir Chris De Burgh şarkısı olan “Footsteps”i Burgh’le düet yaparak söylemesi. Özellikle “The Lady In Red”le “Sailing Away”le, “Missing You” ile hayatlarımızın seksenli yıllarına damgasını vuran İrlandalı “pop-star” Chris De Burgh’ü seneler sonra bir Türk şarkıcıyla düet yaparken dinlemek, bugünün gençliğine değil belki ama seksenlerde bu ülkede gençliğini yaşamış olanlara çok şey ifade ediyor/edecek kuşkusuz. 


Geriye kalan dokuz şarkının biri “Aşk Çıkmazı”nın yeni düzenlemesi. Biri de Chris De Burgh şarkısının solo Türkçe versiyonu. Aydan Kaya her fırsatta hayranlığını ifade ettiği Sezen Aksu’dan da bir şarkı bulunsun diye olsa gerek Aksu’nun sözlerini yazdığı (orijinali yine bir Arap şarkısı olan)“Zalim”i söylemiş ve bu şarkı da albüme “cover” (olmazsa olmaz) kontenjanından girmiş. Aynı kontenjanın diğer şarkısı ise doksanlarda İzel’in sesinden kulaklarımıza yer eden Ercan Saatçi bestesi “Avuçlarım Kanıyor”. 

Albümde beş de yeni şarkı var; Soner Sarıkabadayı imzalı “Çıra”, Şeydağ Hazır ve Fettah Can ortak çalışması “Armağan Olsun”, Ceyda Pirali’nin söz ve müziğini yazdığı “Hüzünle Buluşma”, Deniz Erten ve Özgür Buldum’un birlikte yazdığı “Prototip” ve Türkçe sözleri Ayla Çelik tarafından yazılmış bir Yunan şarkısı, “Öyle Çok Sevdim ki”.


Bütüne baktığınızda ortada epeyce kozmopolit bir albüm var aslında. Akdeniz’den Arap alemine uzanan, doksanlar Türk popundan, seksenler yabancı popuna yelken açan bir ortaya karışık durumu. Buna karşın bu duruma “Türkçe pop ne istiyorsa o” gibi bir kılıf uydurmak da çok mümkün ve çok mantıklı. “Aman elektronik de koyalım, olmadı “rock” da koyalım,” gibi değil yani. Dürüst ve net bir şekilde pop bir albüm bu. Bunu her koldan deniyor olması da Aydan Kaya’nın bundan sonra gideceği yolu belirlemesi açısından anlaşılabilir bir şey.

Aydan’ın performansı açısından baktığınızda ise albümü ikiye bölebilirsiniz. İlk dört şarkıda başka, diğer şarkılarda başka bir Aydan var gibi. Çıkış şarkısı olarak seçilen, klip çekilen ve radyolara servis edilen “Çıra”, tipik bir Sarıkabadayı bestesinin bütün özelliklerini taşıyan ve ne çare hiçbir yenilik taşımayan bir şarkı. Bir dönem buna benzer çok sayıda bestesini ardı ardına her isteyen şarkıcıya veren Sarıkabadayı’nın şarkıları ne yazık ki artık o ilk günlerdeki süksesini ve heyecan vericiliğini kaybetti. Bu şarkı da neresinden baksanız önceki şarkılarının tekrarı (en çok da “La Fontaine”) gibi duruyor ki, keşke çıkış şarkısı olmasaymış.

İkinci ve üçüncü sırada “Öyle Çok Sevdim ki” ve “Armağan Olsun” geliyor ve bu her iki şarkı da sağlam birer pop şarkısı olarak dinleyiciyi hemen kavrıyor. Her ikisi de akılda kalıcı ve etkili melodilere, dile kolay yerleşecek sözlere sahip.
Dördüncü şarkı “Zalim” ise albümün bütünü içerisinde yama gibi duruyor. Ne albümün bütününde bir etkiye sahip, ne de Aydan’a yakışmış. Zaten epeyce kalabalık sözlü bu şarkının bir de ritmi hızlandırılınca, Aydan’ın sesi de bilgisayar marifetiyle bu hıza uydurulunca, tatsız bir durum çıkmış ortaya. Dinleyeni yoruyor, nefessiz bırakıyor.
Bu ilk dört şarkının ortak yanı ise Aydan’ın yorumundaki çekingen, tedirgin ve bu bundandır ki gereğinden fazla dikkatli ve özenli üslup. Sanki şarkıları tam sindirmemiş gibi, ya da belki şarkılar sesine en uygun şarkılar değilmiş gibi. Bunun sebebini çok düşündüm. Hatta bu yazıyı sadece bu nedenle geciktirdim ama bir gerekçe bulamadım. Yalnız belirgin bir şekilde bu ilk dört şarkıda farklı bir Aydan var.
Oysa “Footsteps”te gayet kendinden emin, gayet kelimelerine, sesine hâkim bir şarkıcı dinliyoruz. Bir kadın ve bir erkek şarkıcı düet yapıyor ve tonları da uyuşmuyorsa, mutlaka birinin tonundan taviz vermesi gerekir malum; burada da taviz haliyle Aydan’dan gelmiş ve tonundan daha pes bir yerden okumuş şarkının kendine ait bölümlerini.  Bundan mıdır bilinmez, Sezen Aksu’nun “Düş Bahçeleri” albümü (yani 1996) ve sonrasına tekabül eden şarkıcılık tekniğinden epeyce etkilenmiş bir Aydan Kaya dinliyoruz bu şarkıda ama bu bile o derece rahatsızlık vermiyor. “Foosteps” Olcay Anar’ın muhteşem düzenlemesinin de etkisiyle düzenlemesiyle albüme çok ama çok şey katıyor.
“Footsteps”in arkasından gelen “Avuçlarım Kanıyor”, albümde Aydan Kaya’nın şarkıcı olarak kendini en çok ve en doğru şekilde gösterebildiği şarkı olmuş. Aynı şekilde şarkı olarak albümün geneli içerisinde çok parlak durmasa da “Hüzünle Buluşma”da da şarkıcı olarak iyi bir performans gösteriyor Aydan. “Aşk Çıkmazı”nın yeni yorumunu da aynı başlık altına koyabiliriz. 
Albümde tek sevmediğim şarkı “Prototip” oldu. Bugüne dek hep iyi işlerde imzasını gördüğümüz Deniz Erten’in “prototip” kelimesi üzerine bir şarkı sözü kurgulamasını ve doksanlarda kalmış bir cin fikirliliğin peşinde koşmasını yadırgadım her şeyden önce. Kaldı ki ne bu tarz bir kelime cambazlığı bu albümün ruhunda var, ne de Aydan bu yolda yürüyecek bir pop yıldızı olma çabasında. Müzikal anlamda da çok ayrıksı duran bu şarkı albüme neden konmuş, anlamak mümkün değil. (Bir de şarkının A bölümünün melodik yapısı Aylin Livaneli’nin “Bana Müsaade”siyle epeyce benzeşiyor, söylemezsem dilim şişer.)
Bugünlerde sıkı bir “PR” çalışması içerisinde oradan oraya koşturan Aydan’ı, bizzat kendisinin yazmadığı çok belli (bu yüzden de can sıkıcı) Twitter hesabından haberini aldığım bir televizyon programında, canlı yayında izledim geçen gün. Bütün heyecanıyla albümünü anlatırken hızını alamayıp “Ben çok iyi bir şarkıcı, çok iyi bir yorumcuyum,” dedi. Evet, biz onun bu tavrına tav olmuştuk yarışmada; iddianın dozu arttıkça, starlığın yolu kısalır da üstelik, şayet iddianız fos çıkmaz, sizi utandırmaz ise. Ama…
Henüz Aydan ne çok iyi bir şarkıcı, ne de çok iyi bir yorumcu. Fakat olmaması için de hiçbir sebep yok. Bu albümle popun birinci liginin kapısını zorluyor, halen birinci ligde oynayanlara da ayak seslerini “Adım Adım” duyuruyor. Şarkıcılığını biraz daha büyütür, bir sonraki albümü daha da güçlü şarkılarla kotarabilirse, işte o gün gerçek “pop-star” Aydan’ı alkışlıyor olacağız.      
ŞUBAT 2012

Yavuz Hakan Tok

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder