Oğuzhan Uğur - "Çok Şükür"

OĞUZHAN ŞOV PEŞİNDE!


Oğuzhan Uğur’un önlenemez yükselişini öngörmek elbette benim kerametim değildi. Kim dinlese aynı şeyi dillendiriyordu zaten. Ben onun internette dolaşan iki şarkısı hakkında bir yazı kaleme aldığımda, o çoktan albüm yapmak için Dokuz Sekiz Müzik’le anlaşmıştı bile. Yani iş ciddiye binmiş, hiç akılda yokken ‘albümlü sanatçı’lığa soyunmuştu en yeni ‘internet fenomeni’miz. (Her ne kadar bu aralar pek bir şey sanılıyorsa da bu sıfat, aslında çoğunlukla gezmekten, tozmaktan, giyinmekten, sevgili edinip sonra ayrılmaktan ve bunları kıt Türkçeleriyle “tvitlemekten/bloglamaktan” başka bir meziyeti olmayan insancıklara yakıştırıldığı/yakıştığı için Oğuzhan’ı ‘internet fenomeni’ diye adlandırmak haksızlık olur, onu da söyleyeyim; siz bakmayın benim ironi yaptığıma.)



Bahis konusu yazının yayımlandığı günün gecesi beklenmedik bir saatte telefonum çaldı ve ben “Terbiyesizim” ve “Panpa”nın dillere düşmesinden sonra albümde aynı etkiyi yaratacak başka şarkılar olacak mı olmayacak mı endişesini dile getirdiğim cümleye cevaben, kendimi bir anda Oğuzhan’ın daha o gün ortaya çıkardığı yeni şarkısını dinlerken buldum. Hem de orkestra eşliğinde, stüdyodan canlı canlı!


Bunca yıldır yazar çizerim. Çok şarkıyı/albümü piyasaya çıkmadan ya da kayıtları esnasında dinlediğim vakidir ama böylesi ilk kez başıma geliyordu. İşin hoşluğu ve sürprizi bir yana, dinlediğim bu yeni şarkı beni endişemin yersiz olduğu konusunda ikna etmeye yetti. Ve nitekim çok geçmeden albüm de piyasaya çıkınca boşuna ikna olmadığımı anladım.

Oğuzhan Uğur’un “Çok Şükür” adı verilmiş ilk albümü geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Ne ara aldılar, dinlediler ve dahi ezberlediler bilmiyorum ama (eğer hepsi Oğuzhan’ın arkadaşı değilse), albümün tanıtım gecesinde oraya gelenler şarkıların çoğunu bir ağızdan söyledi. Söylemekle de kalmadılar, hopladılar, zıpladılar, çok eğlendiler ve hatta (eğlence Türkçesine de tercüme edeyim madem) seyirci koptu, mekân yıkıldı.


Peki nedir bu adamın marifeti böyle diye sorabilirsiniz şayet şarkılarını dinlemediyseniz ya da kliplerini izlemediyseniz. Şöyle izah edeyim…

Bir kere adam çok sahici. Alışageldiğimiz erkek şarkıcı prototipinin aksine, ne romantik serseri, ne “cool man”, ne de ailemizin beyefendi sanatçısı... Sokakta yanınızdan geçen herhangi biri. Üniversite kantininde geyik yaptığınız arkadaşınız, mürüvvetini görmek için sabırsızlandığınız oğlunuz, ayrılırken kendinizi ondan nefret ettiğinize inandırdığınız eski sevgiliniz…

Tedavülden kalkmış kelimeler, edebi metinlerde kalmış tamlamalar yok Oğuzhan’ın lügatinde. “Yüreğimi tarumar eden yar,” demiyor sözgelimi; doğrudan doğruya “patates gibi bir sevgilim var,” diyor. İşin esprisi de burada başlıyor zaten. Oğuzhan kendi hayatında ne yaşıyorsa, arkadaşlarıyla bir araya geldiğinde neler kaynatıyor, annesiyle hangi konularda didişiyor, sevgilisiyle neler mesajlaşıyorsa, şarkılarında da onlar var. Kelimesi kelimesine. Üstelik tüm bunları kasmadan, yaldızlı cümleler kurmadan, bütün samimiyetiyle, tamamen aynı lisan ve üslupla şarkılara döküyor.


Gündelik hayatta kullandığınız ya da kullanmak istediğiniz, sık sık tekrarladığınız ya da dillendirmeseniz de içinizden geçirdiğiniz, zaman zaman dibine kadar hissetseniz de kendinize açıkça söyleyemediğiniz çok şey var Oğuzhan’ın şarkı cümlelerinde. Mesela mı?.. Mesela; “Şimdi herkes şov peşinde, yalanım yok, ben de öyle.” Ya da “Öpücükle prens olan kurbağa yok ama parayla prens olan öküz çok,” gibi. Albümün en romantik şarkısı, “Senden tiksiniyorum,” diye başlıyor mesela. Bir başka şarkıda “Dolaşırız sap sap sap, konuşuruz bık bık bık, bizim olayımız aylaklık,” diyor. Bildiğimiz, yaşadığımız, içinde geçtiğimiz haller belki de ilk kez böyle aleni söyleniyor sizin anlayacağınız. Ve elbette bu kadar eğlenceli.

Albümde 10 şarkı ve bir de “bonus” var. Albüme adını veren “Çok Şükür”, modern zamanların yeni dini haline gelen pozitif düşünme ve olumlama felsefesini tersten okuyor, hemen ardından gelen ve üçüncü klip şarkısı seçilen “Soğan Ekmek” ise “parayla saadet olmaz” gibi, “umut fakirin ekmeği” gibi bin yıllık Türk filmi/mahalle duyarlılığı klişelerinin kafasına gözüne vuruyor.



“Tın”, dünya kuruldu kurulalı kadın-erkek ilişkilerinin yegane sorunsalı olan “ruh güzelliği mi beden güzelliği mi” sorusunu tepetaklak ediyor. Meseleyi hem kendi ağzından, hem de derdini dinleyenin ağzından çift taraflı (bir nevi diyalektik bir düzlemde) anlatmayı seviyor Oğuzhan. Nitekim albüm çıkmadan dinlediğimiz “Terbiyesizim” ve “Panpa” gibi, albümde yer alan “Tın”da aynı kurguda yazılmış bir şarkı.

“Gereksizse Söndür”, aşkı uhrevileştiren bakış açısını en belirgin izleği arabesk üzerinden köpürtüyor. “Di Aslında”da Oğzuhan Uğur aşk ve nefret arasına serili kıldan ince ip üzerinde ne bir yana ne öbür yana düşmeden koşar adımlarla yürüyor.


İyi şarkıları ve iyi müziğiyle yeni nesil “rock” grupları arasından sıyırılan Pera’nın kurucusu ve solisti Gökhan Mandır’ın Oğuzhan Uğur’la birlikte imza attığı “Mars Venüs”, “Issız Adam” modeli ‘bağlanamayan erkek’ tribinin perde arkasını/ard niyetini gözler önüne seriyor. “Fondip” ise rahatlıkla ‘ortamlardaki mavracı erkek’ modelinin çözümlemesi olarak okunabilir/dinlenebilir.

Sözlerini Gizem Gen’in yazdığı, bestesini ise Oğuzhan Uğur ve Gizem Gen’in birlikte yaptığı, Gen’in Oğuzhan’la düet de yaptığı “Yok” albümün belki de en ‘uslu’ şarkısı. Kalkıp gitmek, sırayı kaçıran umutların peşine düşmek niyetinde, hangi yaşta olursa olsun, dinleyene genç hissettirecek bir şarkı. “Pes” ise aşk üzerinden dile gelen samimi bir itiraf, yalansız bir iç döküş gibi.


Albümün kapanışında yer alan “bonus” ise “Çok Şükür” şarkısının üzerine Oğuzhan Uğur ve ekibinin yaptığı doğaçlama. Bir nevi ‘geyik’ yapıyorlar ama bir yandan da albümdeki şarkıların çıktığı stüdyonun havasını koklatıyorlar dinleyene.

Birer cümleyle özetlemeye çalıştığım şarkıların tamamı Oğuzhan Uğur tarafından düzenlenmiş. Gizem Gen ve Gökhan Mandır’ın yanı sıra Burçin Bıyık, Alper Şahin ve Saki Çimen de bazı şarkılarda katkıda bulunmuşlar. “Terbiyesizim”de Sevgi Biber, “Panpa”da ise Bora Öztoprak sesleriyle ekibe katılmış.

Başından sonuna dek enerjisi eksilmeyen bir albüm bu. Zekice yazılmış, bazen iki kere üç kere dinlemek gereken yoğun (konsantre) şarkı sözleri ile çok eğlenceli, çok melodik şarkılar ve şarkıların tadını çıkaran düzenlemeler de albümü sıkılmadan dinlenir hale getiriyor.


Daha önce de söylemiştim; bu derece yoğun söze dayalı şarkıları ezber etmek zordur ve bu zamanla bir dezavantaja dönüşebilir. Öyle ki bu albümden bir tek şarkıyı çekin alın, içindeki cümlelerden günümüz Türk pop ortalamasında rahatlıkla on şarkılık bir albümlük çıkarabilirsiniz (mesela adamın biri “hoppala yok ya” gibi dahiyane bir laf buluyor ve sadece bunun üzerine bir şarkı kurabiliyor günümüz pop müzik yeterliliklerinde.) Belki de şarkıların bu dolu dolu halini ilk albüm heyecanı ve coşkusuna saymak gerekir. Yine de dinleyicinin çabuk yorulan ve sıkılan nankör insanlar (evet, öyleyiz maalesef) olduğu gerçeğini göz ardı etmemekte fayda var.

Müzikal anlamda ise türlerin belirgin klişelerine düşmeden poptan da, “ska”dan da, “rock”tan ve hatta arabeskten de beslenen ama bütün bunları bir potada dengeli bir şekilde eriten, rafine ve modern bir çizgiden bahsedebiliriz.  


Albümün kapak resmini sevdiğimi söyleyemem. Oğuzhan Uğur çok sıcak ve sempatik bir genç adam. Bunu hem kliplerinde, hem de sahnede görmek mümkün. Özellikle kendine has dans stili çok eğlenceli. Bir erkek şarkıcının sahnede poz kesmeden, artistlik yapmadan, samimiyetiyle de kendini izlettirebileceğinin az bulunur bir örneği aslına bakarsanız. Ne ki bu enerji, kapak fotoğrafına bakana geçecek gibi değil. Ekibin tamamını kapağa taşımak bir vefa göstergesi olabilir ama Oğuzhan’ı yakından göstermek daha doğru bir tercih olabilirdi.

Oğuzhan Uğur’un bu ilk albümü önümüzdeki yıllarda popüler müzikte başlayacak yeni bir akımın öncüsü olursa şaşırmayın. Daha samimi, daha içten, daha komik ve daha eğlenceli şarkılar dinleyebiliriz pek çok kişi ve gruptan. Daha iyisi çıkar mı bilmem ama o zamana kadar bu albümün en iyi alternatifi yine kendisi. Mutlaka dinleyin.                 


EKİM 2012     

Yavuz Hakan Tok

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder