Levent Yüksel - "Topyekûn"

SOFRAMIZDA ONA HER ZAMAN YER VAR


(Milliyet Sanat dergisi Aralık 2012 sayısında yayımlanmıştır.)

Takvimler 1993 yılını gösteriyordu. İzel-Çelik-Ercan’ın mayoz bölünmesinden Kızılderili Çelik ve “haydi şimdi bütün eller havaya” İzel-Ercan ikilisi doğmuştu. Kenan Doğulu göbek hizasının üzerine kadar çektiği pantolonuyla, saçlarını savura savura ‘gözü kara deli’ olduğunu tekrar ederken, Hakan Peker kıvrak dansı eşliğinde “amma velakin, cümbür cemaatin” kafiyesini dilimize kazandırma, Haluk Levent elinde gitarı, “Yollarda Bulurum Seni”yle bağır çağır, ‘70’ler Anadolu popunun ruhuna rahmet okutma gayretindeydi.     




İlk albümünü “Ben Deniz” adıyla piyasaya süren Deniz isimli gencecik kızcağız isminin ömrü billah Bendeniz kalacağını henüz bilmiyordu. Ya da “Tedirgin” ruh halini albüm adı yapan Ahmet Kaya, yedi yıl sonra yargısız bir sürgünde, ülkesinden çok uzakta öleceğini… Yaşı küçük sesi kocaman bir “Tanrı Misafiri” çıkagelmiş, yılların Ajda’sı bile Ebru Gündeş adlı bu genç kıza özenip “Sarıl Bana”yla oryantale yeltenmişti. En sevimli ikilimiz Oya-Bora mı yoksa Eser & Engin Noyan mı ona emin değildik. Hakeza “Kıl Oldum Abi” diye tuhaf bir şarkı söyleyen ekose pantolonlu Tarkan mı yoksa “Hadi Yine İyisin”le gerdan kıran Tayfun mu daha yakışıklı ona da bir türlü karar vermemiştik.


İşte bu ahval ve şerait içinde duyuldu ilk kez “sokağıma gel, penceremi aç, yatağıma gel” diye haykıran genç adamın sesi. Denizde kum biter, Sezen Aksu’da vokalist bitmezdi. 1990 yılında Aşkın Nur Yengi’yi, 1992’de Sertab Erener’i lanse eden Minik Serçe’nin son numarası Levent Yüksel’di. Son ve en cesur numarası.


Cesurdu evet; çünkü müzikal ortam ne böyle şarkıları, ne de böyle bir şarkıcıyı bağrına basacak gibiydi o ara. İlk görüşte/duyuşta basmadı da zaten. Levent Yüksel’in ilk albümü “Med Cezir” piyasaya çıktıktan ancak aylar sonra kabul gördü, sevildi ve dinlenilmeye başladı. Hem bu nedenle, hem de Yüksel’in kendi deyimiyle, bir ilk albümden bilmeden bir “best of” çıkarılmış olması nedeniyle dönemdaşları arasından fersah fersah sıyrılır “Med Cezir”. Konservatuarda kontrbas eğitimi alan, usta bir de bas gitarist olan Levent Yüksel’in şarkıcılık kariyerinde yolunu açan bu albüm, aynı zamanda o yola kocaman bir de taş koymuştur. Aşılması, ötesine geçilmesi çok zor bir taş. Nitekim o zaman bu zaman nerede, ne vakit Levent Yüksel bahsi geçse bir yerde, “Med Cezir”den mutlaka kelam edilir (ki ben de ettim görüyorsunuz.) Hatta kendisi de, bir parça da yakınarak bahseder bundan sıklıkla.

“Med Cezir”in üzerinden 19 yıl geçti. Bu süre zarfında Levent Yüksel altı albüm ve iki de tekli yayımladı. Diskografisinde bir de Volkan Öktem ve Ant Şimşek’le birlikte 2005’ten bu yana sürdürdüğü Sıfır Km projesine ait bir albüm var. Ve uzunca bir aradan sonra Yüksel’in yedinci albümü “Topyekûn” geçtiğimiz günlerde Esen Müzik etiketiyle piyasaya çıktı.


Albüme adını veren “Topyekûn” sözü, müziği ve düzenlemesi Erkin Arslan’a ait bir şarkı. Levent Yüksel’in “Zalim”le başlayıp “Bi’ Daha”yla devam eden ve hemen her albümünde en az birkaç şarkıda karşımıza çıkan Doğu Akdeniz-Arap pop müziği takıntısı bu albüme ister istemez tanıdık bir açılış yapıyor. 

Levent Yüksel yıllardır nicelerinin gelip geçtiği Sezen Aksu okulunun en vefalı öğrencisi. Aşkın’dan Sertab’a, Işın Karaca’dan Yıldız Tilbe’ye ama uzun ama kısa bir süre Sezen’in rahle-i tedrisinden geçenler zaman içinde birer ikişer kendi yollarına giderken, o her albümünde Sezen Aksu’dan şarkı almaya devam etti. Nitekim bu albümde de üç Sezen Aksu bestesi var. Albümde ikinci sırada karşımıza çıkan ve sözlerini Sibel Algan’ın yazdığı “Tehdit” de bunlardan biri. Düzenlemesini de kendisinin yaptığı “Tehdit”, her kelimesi, her notasıyla tipik bir Levent Yüksel şarkısı.

Hemen ardından gelen ve sözü müziği Sezen Aksu imzası taşıyan “İtirafçı Olma”yı daha önce Aksu’nun “Yürüyorum Düş Bahçelerinde” albümünde dinlemiştik. Levent Yüksel şarkıyı kendi yaptığı düzenleme ile Latin sularında yüzdürüyor. Söz ve müziği Halil Koçak tarafından yazılan, düzenlemesi Levent Yüksel ve Mustafa Ceceli tarafından yapılan “Beş Duyu” ise Levent Yüksel’in içinden alaturka geçen şarkılarını sevenler için biçilmiş kaftan.


Son dönemde popüler isimlere verdiği şarkılarla besteci olarak da adından söz ettiren gazeteci Onur Baştürk’ün bu albümde de iki şarkısı var. İspanyol ritminde yürüyen “Olsun” bunlardan biri. Akılda kalıcı ve etkili melodiler yakalayan Baştürk sanki bütün şarkılarını Ajda Pekkan için yazıyormuş gibi. Yüksel’in düzenlemesini de yaptığı bu şarkı sesine çok yakışmış belki ama şarkının her an bir yerinden Ajda’nın sesi çıkıverecekmiş gibi geliyor kulağa.

Söz ve müziği İlkan Serdaroğlu imzası taşıyan, düzenlemesi Levent Yüksel tarafından yapılan “Razıysan” yine Levent Yüksel şarkılarının klişelerinden yol alıyor. Hemen ardından gelen ve Aykut Gürel tarafından düzenlenen Sezen Aksu şarkısı “Sardunya” ise albümün en dikkate değer şarkılarından biri. Bizden çok sonra zamanlardan bir zaman, tarih Sezen Aksu’yu bu topraklardan ses veren ozanlardan biri olarak yazacaksa şayet, bu şarkı da bu hükmün ispatlarından olabilir pekala. Öyle derin bir bilgelik, öyle şahane bir hayat bilgisi… Şarkının seyrinde bir ters köşe gibi duran beklenmedik tango dokusu ile şaşırtıcı düzenleme belki ilk dinleyişte algılamayı zorlaştırıyor ama uzun vadede albümün kıymetlilerinden biri bu şarkı olacak, orası kesin.


Söz ve müziği Cenk Eroğlu tarafından yazılan, düzenlemesi Levent Yüksel tarafından yapılan “Olamadım” da albümün iyi şarkılarından biri. “Bu Gece Son” başta olmak üzere, birkaç eski Levent Yüksel şarkısının yakınından geçmesine karşın, sağlam müzikal yapısı ve düzenlemesi şarkıyı ilk dinleyişte ön plan çıkarıyor. Hemen ardından gelen Gülşah Tütüncü şarkısı “Beddua”nın düzenlemesi Erkin Arslan tarafından yapılmış. Albümün en hareketli şarkılarından biri olan “Beddua”, kısa yoldan dile dolanabilecek sözleri ve melodik yapısıyla bir ‘hit’ adayı gibi duruyor. Ve albüm yine hareketli ve yine Ajda Pekkan kokusu taşıyan bir Onur Baştürk bestesi “Gidiyorum”la kapanıyor.

Sezen Aksu ona Barts Simpson (çizgi film Simpson ailesinin küçük çocuğu) der zaman zaman. Haksız da değildir. Bir gün ansızın kapınızı çalıp size misafir olsa, sofraya bir tabak daha koyup ağırlayacağınız, “Niye geldin kardeşim?” diye sormayacağınız adamlardandır Levent Yüksel. Hiç kötülük, art niyet bilmez, hiç sinirlenmez, hep güler, hep iyi düşünür diye inandıklarımızdandır. Müziğine duyduğumuz yakınlığın ne kadarı bundandır bilinmez. Ama doksanlardan bu yana istikrarını koruyup kendisi ve müziği hakkında “O ne yapsa iyi yapar,” diye düşündürecek az sayıda popüler şarkıcı/müzisyenden biri olduğu da bir gerçek. Nitekim yine iyi yapmış. Ama bunu söylerken bir tek ama çok mühim çekinceyi de göz ardı etmemek lazım. Albümü başından sonuna dinleyip bitirdiğinizde Levent Yüksel’in diskografisinde bir gezinti yapmış gibi oluyorsunuz. Yeni bir şarkı çalınmıyor adeta kulaklarınıza. Bunu istikrara saymak kadar, yerinde saymaya yormak da mümkün. Hele de bu kadar uzun bir ara verip, yeni albüm için nice ince eleyip sık dokuduğunu şuradan buradan ve hatta bizzat kendisinden duyduktan sonra.  

KASIM 2012

Yavuz Hakan Tok

1 yorum:

  1. Levent Yükseli çok severim ama ilk defa bir albümünü tam anlamıyla sevemedim.Çıkış şarkısı Topyekun çok itici geldi bana ve Levent'in bazı şarkılarda sesi, yorumu insanı yoruyor eskisi gibi akıcı okumuyor şarkıları ama yinede edinilmesi gereken bir albüm bence :)

    Yiğitalp Aksular

    YanıtlaSil