4 Vokal - "Yolculuk"


(28 Ekim 2013 tarihinde Milliyet Sanat dergisi internet sitesinde yayımlanmıştır.)

Türk müzik geleneğinin hiç alışık olmadığı çok sesli vokal tekniği, yıllar boyu bir takım korolar tarafından icra edilmesine ve tek kanallı televizyon tarafından da desteklenmesine rağmen, çok fazla rağbet görmedi. ’60 ve ‘70’li yıllarda kimi grupların da denediği bu tekniğin popüler müzikte en fazla iz bırakan örnekleri ise ‘80’lerde karşımıza çıktı. Beş Yıl Önce On Yıl Sonra, Mazhar-Fuat-Özkan ve Grup Gündoğarken çok sesli vokal tekniğini kullanan gruplar olarak popüler müzik tarihine yazıldılar. Buna karşın özellikle sahnede icra etmesi hayli zor olan ve profesyonellik isteyen bu tekniğin bugünlerde de çok fazla icracısı yok. İşte ismiyle müsemma 4 Vokal, bu eksiği kapatmaya aday bir vokal grubu. 4 Vokal’in ilk albümü “Yolculuk”, geçtiğimiz günlerde We Play etiketiyle yayımlandı.


Uzun yıllar önce hayata geçen ve Boğaziçi Üniversitesi kökenli olan bu projenin nihayet bir grup olarak karşımıza çıkması Haluk Polat ve Barış Bahçeci’nin çabalarıyla gerçekleşmiş. Grupta ise Barış Bahçeci, Ezgi Bektaş, Ayda Tangüner ve Devrim Ünay yer alıyor (Bahçeci’yi Baem grubundan da tanıyoruz bu arada.) Dört ayrı ses renginin bu çerçevede bir araya gelmesi ve yıllardır kulağımızın alışkın olduğu şarkı ve türkülerin başka bir formda seslendirilmesi neresinden baksanız kulağa hoş geliyor. Nitekim daha dinlemeden sempati duymuştum gruba. Dinleyince de hayal kırıklığı yaşamadım.


Bir kere gruptaki dört farklı sesin yarattığı uyum kusursuz denebilecek kadar iyi. Daha ziyade akademik seviyede kalmış ve dinleyici nezdinde aman aman ilgi görmemiş çok sesli korolar düşünüldüğünde (ki o korolar da genellikle halk türküleri seslendirirdi) bu projenin o düzeyde kalması gibi bir risk de ihtimal dahilindeydi ama 4 Vokal bunu aşıp, kendini dinletebilen bir grup olmayı  başarıyor. Bunda grup üyelerinin performansı kadar yer yer esprili, eğlenceli ve buna karşın müzikalitesi yüksek düzenlemelerin de büyük etkisi var tabii. Albüm şeker şurup kıvamında akıp gidiyor ve dinleyiciye düşen her bir şarkının/türkünün tadına varmak oluyor. Bu noktada belki şu eleştiriyi getirmek gerekebilir: Albüm repertuarının büyük kısmı çok fazla söylenmiş, dinlenmiş, “rock”tan popa her yoldan geçirilmiş türkülerden oluşuyor. Neredeyse tamamının anonim olduğu düşünülürse bunun sebebi ekonomik bir zorunluluk da olabilir. Ama keşke “Tutti Frutti” gibi farklı denemeler daha çok olsaydı diye düşünüyor insan ister istemez.

Basın bülteninden anladığım kadarıyla projenin misyonu türküler ve halk şarkılarının evrenselliğini vurgulamak üzerine inşa edilmiş ama 4 Vokal bundan çok daha fazlasını yapabilecek kapasitede bir grup; hem vokalleri hem de arkasındaki müzisyen tayfası itibarıyla. Mesela 4 Vokal’e en yakın emsal gösterebileceğimiz Beş Yıl Önce On Yıl Sonra (ki o da 2 erkek 2 kadın vokalden kuruluydu), yola ’60 ve ‘70’lerin pop şarkılarını söyleyerek çıkmış, ardından özgün besteler, alaturka, tango, türkü ve hatta arabesk gibi denemeler de yapmışlardı. O günlerin meşhur şarkısı “Mavi Mavi”yi onlardan dinlemek gayet ilgi çekiciydi mesela. Neden 4 Vokal de sözgelimi “Ankara’nın Bağları”nı ya da “Şıkıdım”ı söylemesin? Böylesi hem albüm hem de sahne performansları için daha ilginç olabilir ve bu sayede hedef kitle çok daha genişletilebilir. Zira grubu sahnede de izleme fırsatı buldum ve 4 Vokal’in izleyiciye enerjisini geçirebilen bir grup olduğunu bizzat gördüm ama mevcut repertuar enerjilerini biraz kısıtlıyor gibi.
Yeşim Dizdaroğlu’nun nefis illüstrasyonlarıyla bir hikâyesi olan, şık bir kartonet tasarımı oluşturulmuş. Albümün sıcaklığını, grubun ve ekibin dört bir yandan derlenmiş halk şarkılarına İstanbul’dan bakışını da çok doğru resmediyor bu kartonet. Neresinden baksanız, bugünün şartlarında oldukça cesur bir proje bu. Emek veren herkesi tebrik etmek lazım.  
EKİM 2013

Yavuz Hakan Tok

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder