Aylin Şengün Taşçı - "Hatırla"


(21 Ekim 2013 tarihinde Milliyet Sanat dergisi internet sitesinde yayımlanmıştır.)

Aylin Şengün Taşçı’nın küçük yaşlarda İstanbul Radyosu Çocuk Korosu ile başlayan, bir hayli uzun ve dolu dolu bir müzik geçmişi var. Siyasal Bilgiler Fakültesinden mezun olduktan sonra konservatuar eğitimi alan, bu dönemde gazete yazarlığı da yapan Taşçı, 1990 yılında solist olarak girdiği Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Devlet Türk Müziği Topluluğunda halen genel sanat yönetmenliği yapıyor. Bugüne dek çeşitli radyo ve televizyon programlarına da imza atan Aylin Şengün Taşçı, koro ve solo çalışmalarının yanı sıra ‘90’ların en popüler radyo ve televizyon programcılarından biri olan kardeşi Jale Şengün ve Osman Ziyagil’le birlikte kurdukları ve Çaresaz adını verdikleri bir müzik grubu ile de sahne programları yapmaya devam ediyor.


Aylin Şengün’ün üçüncü solo albümü “Hatırla”, geçtiğimiz günlerde Akustik Müzik etiketiyle yayımlandı. Albümde çoğunluğu ‘80’li yıllardan aşina olduğumuz on alaturka şarkıyı seslendiriyor Şengün. Düzenlemeleri Osman İşmen’in yaptığı bu şarkılarda Erdoğan Berker, Turhan Taşan, Amir Ateş, Halil Karaduman ve Zekai Tunca gibi yakın dönem alaturka müziğin usta isimlerinin imzaları var.

Bilenler bilir; ‘80’li yıllarda etkisi epeyce uzun süren bir hafif Türk sanat müziği furyası yaşanmıştı. Yıldırım Gürses’in o dönemde yaptığı çalışmalar ve tek kanallı televizyonda yayınlanan Hoş Sada adlı program bu furyasının gelişip yaygınlaşmasında büyük rol oynadı. Ve bir de Samime Sanay’ın “Beni Hatırla” adlı albümü. Erdoğan Berker’in çok sazlı ve çok sesli düzenlenmiş aynı adlı bestesi o kadar çok sevildi ki, ardından bu tarzda yapılmış bir dolu albüm yayımlandı. Emel Sayın ve Zeki Müren gibi starlardan Faruk Tınaz ve Metin Milli gibi ismini yeni yeni duyuranlara dek bir dolu şarkıcı bu tarz şarkılar seslendirdi o günlerde. İşte Aylin Şengün Taşçı, bu albümle, albümü adını veren “Beni Hatırla” adlı şarkı başta olmak üzere, o günlerin ruhunu yeniden yaşatmak istemiş. Ve başarmış da. Başından sonuna dek hatırlayarak, gülümseyerek, mutlu olarak dinlenilecek bir albüm var elimizde.

Bir kere bu şarkıları pırıl pırıl bir sesten, tertemiz bir yorum ve üslupla dinlemek, alaturkanın bu denli deforme edildiği bir dönemde sahiden çok kıymetli. Üstelik düzenlemelerde de hiçbir abartıya kaçılmamış. Her şey son derece dozunda. Bir tek bilgisayar marifetiyle yapılmış ritimlerin yerine canlı ritim sazların kullanılmış olmasını tercih ederdim bir dinleyici olarak ama belki bu da ‘80’lerin ‘sound’ anlayışına bir göndermedir ve bilhassa tercih edilmiş de olabilir, bilmiyorum.
Şunu da söylemeliyim ki yıllardır giderek artan dozda haykırarak şarkı söyleyen alaturka şarkıcılarından ciddi anlamda sıkılmış ve yorulmuş bir dinleyici kitlesi var. TRT sanatçılarının yaptığı müzik programlarının bu kadar ilgi görmesinde, Melihat Gülses gibi seslerin bu kadar sevilmesinde bunun da etkisi olduğunu düşünüyorum. Aylin Şengün Taşçı da hakkıyla alaturka söyleyen şarkıcılar kategorisinde bir yıldız gibi parlıyor. İşin doğası gereği yer yer çok tiz perdelerde dolaşıyor, notaların hakkını bir bir verirken kimi zaman sesindeki “aman bir tatsızlık çıkmasın” hissi veren yumuşaklık, haykırışlara alışkın kulaklar için fazla sakin hatta fazla edepli tınlayabiliyor ama bu bir üslup ve bu üslupta Taşçı’nın hiç falso vermediği de bir gerçek.
Gülçin Mutlu’nun fotoğrafları ve Mahmut Acar’ın kartonet tasarımı da alaturkanın hakkını veren cinsten; zarif ve şık. Belki çok geniş kitlelerin değil ama bu tarzın ve türün müptelalarının yıllarca başucundan eksik etmeyeceği bir albüm bu.            
EKİM 2013

Yavuz Hakan Tok

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder