Işın Karaca - "Her Şey Aşktan"

IŞIN’IN FİLMİ VİZYONA GİRDİ!


2010 ve 2011 yıllarında ardı ardına yayımlanan iki “Arabesque” albümünden sonra Işın Karaca nihayet tamamı yeni şarkılarından oluşan bir albümle karşımıza çıktı. Karaca’nın “Her Şey Aşktan” adını taşıyan yeni albümü, geçtiğimiz günlerde Seyhan Müzik etiketiyle piyasaya çıktı. “Arabesque”leri de sayarsak Işın Karaca’nın yedinci albümü bu. Sezen Aksu’nun prodüktörlüğü ile başladığı albüm kariyerine sonrasında kendi çabalarıyla devam etti ve hep eli yüzü düzgün, iyi pop albümler yaptı Işın (“Arabesque”leri asla saymıyorum bu kez.) Ancak…


Evet, bir “ancak” var ki onu biraz açmak gerekiyor. Işın Karaca güçlü bir sese sahip; hatta “zenci gırtlağı” dedikleri türden, beyaz ırkta sık rastlanmayan bir ses bu. Daha ilk albümünde bunun farkına varmış; takdir de etmiştik zaten. Ne var ki zaman içerisinde sesinin sınırlarını daha fazla gösterme çabası mı, yoksa ne kadar yüksek perdelerde dolaşırsa kendini o kadar rahat hissetmesinden mi nedir, giderek kontrolden çıkan bir teknikle şarkı söylemeye başladı. Özellikle “Arabesque” albümlerinde artık tamamen dinleyeni döven, hırsla, şiddetle şarkı söyleyen bir şarkıcı vardı. Yani Bülent Ersoy, Muazzez Abacı ve Zerrin Özer gibi birçok güçlü sesin uzun yıllar içinde edindiği kötü alışkanlığa, Işın Karaca çok daha kısa sürede yakalanmıştı. Ne var ki sahnede izleyiciyi de şarkıcıyı da coşturan, çok da alkış getiren bu teknik, albümlerde dinleyiciyi bezdirmekten başka bir işe yaramıyordu; hiç yaramamıştı. (Üstelik Işın’ın bir de Kıbrıs kökenli olmasından kaynaklanan Türkçe telaffuz sorunu, ezik sesli harfler problemi vardı ki hâlâ var.)  


Oysa biz onun sesinin gücünü biliyorduk ve on yılı devirmiş bir şarkıcıdan artık şarkıların sözleriyle kavga etmesini değil, onların dertlerini dillendirmesini, duygularını geçirmesini bekliyorduk. Yani en azından ben kendi adıma bunu bekliyordum. Bunun için de biraz umutsuzdum açıkçası yeni albümünden. Neyse ki yanılan ben oldum.

Bir kere çok olgun, çok deminde bir albüm bu… Işın Karaca kendine şahane bir ekip kurmuş ve belli ki içine sinerek, tadını çıkara çıkara kotarmış bu albümü. Şarkılarını çok sevmiş, sahiplenmiş ve onların hakkını verme çabasıyla, olabildiğince sesinin kontrolünü ele almış gibi. İpin ucunun kaçtığı zamanlar yok mu? Yine var ama en azından çok daha az.


Bahsettiğim şahane ekipte kimler mi var? İki şarkı Elif Nun tarafından yazılmış ve Mert Ali İçelli tarafından düzenlenmiş. Bir şarkıda Cansu Kurt’un, bir şarkıda Bora Duran’ın imzası var; düzenlemeler yine Mert Ali İçelli’ye ait. Bir Cansu Kurt-Fettah Can ortak şarkısı var; düzenlemeyi de Fettah Can yapmış. Geri kalan beş şarkı ise Sefa Cheshmberah’a ait; onların düzenlemeleri ise Selim Çaldıran tarafından yapılmış. Butik bir ekip, müzikal bütünlüğü olan bir albüm çıkarmış ortaya. “Bu şarkının ne işi var?” sorusunu sormuyorsunuz albüm boyunca; bir yamalı bohça durumu da yok ki bunlar hep iyi bir albümün gerekleri zaten.


Nitekim albüm çıkmadan önce servis edilen ve albümdeki iki Elif Nun bestesinden biri olan “Seve Seve”, slogansız, kelime oyunsuz sözleri ve “beni kulüplerde çalın” diye kafamıza kafamıza vurmayan ritmine karşın sevildi. Hemen peşi sıra gelen bir diğer Elif Nun bestesi “Zaman”nın da sevilmemesi için bir sebep yok ama bu şarkının nakarat kısmında fena halde bir “Gidemem” (Sezen Aksu) benzerliği var ki dinlerken benim tadımı kaçırmadı dersem yalan olur.

Albümdeki en büyük “hit” adayı bir Sefa Cheshmberah bestesi olan “Vurgunum”. Aslına bakarsanız Cheshmberah’ın “Hiç Haberin Yok” ve özellikle de “Gurur” adlı şarkıları da ondan aşağı kalmıyor ama “Vurgunum” bir parça daha popüler olmaya yakın duruyor. Eski stil senfonik şarkılara bayılan biri olarak benim en sevdiğim şarkı “Gurur” oldu, o ayrı. Tabii şarkının yükselen bir yürüyüşü olunca Işın kaptırmış gitmiş yine ama ben olsam bu şarkının nakaratını daha yumuşak söylemesi için onu stüdyoda uyarırdım; yaşadığı aşkın geri dönüşsüz bir şekilde bittiğini kabullenen kadının “Ne sen dönersin bu yoldan bundan sonra, ne dünya döner düzenden,” derken öfkelenmesi olacak şey değil çünkü.


Mesela Cansu Kurtçu’nun bestesi “Adresler Değişti” de Akdenizli bir ritim ve nefis bir melodi üzerinden, nasıl sakin sakin söylüyor Işın. Bir başka Sefa Cheshmberah (Allah’ım nasıl zor yazılan bir soyadı bu böyle!) “Yalnızlık”da da ona keza. Böylesi kulağa hiç de fena gelmiyor üstelik.

‘70’li yıllar James Last Orkestrası tadındaki düzenlemesiyle “Zafer Bende”, Fettah Can’ın Hande Yener’e yazdığı 2000’li yıllar şarkılarını anımsatan “Her Şey Aşktan” ve bir başka “hit” adayı olarak kabul edilebilecek Bora Duran bestesi “Helal Olsun” (“Benim filmim şimdi vizyona girdi” cümlesine hiç ısınamamış olsam da) albümdeki diğer şarkılar. Bir de “Helal Olsun”un “Dub Mix” diye adlandırılmış bir versiyonu daha var ki bu “remix”in albüme konulması da şarkıdaki “hit” potansiyelini değerlendirme çabası olsa gerek.

Soyadını bir kez daha yazamayacağım ama bu albümün bize Sefa gibi bir şarkı yazarını kazandırdığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Işın Karaca, Zeki Güner’den sonra ikinci kez ismi henüz duyulmamış bir şarkı yazarını kendi albümü üzerinden lanse ediyor da denilebilir. Bu albümdeki şarkılarını dinledikten sonra Sefa’nın bundan sonra yapacaklarına kulak kesilmek boynumuzun borcu (ki aslında kendisi de şarkı söylüyor ve bir süredir Işın Karaca’nın vokalistliğini yapıyor.)


Albümün prodüktörlüğünü Işın Karaca, kardeşi Akın Büyükkaraca ile birlikte yapmış. Albüm fotoğrafları içinse Sedat Doğan’a poz vermiş. Kartonet tasarımını Özlem Semiz’e ait. Üzerinde fazlaca oynanmış (Photoshop rules) ama sonucunda birer tablo zarafeti yaratılmış fotoğraflar ve koyu rengin hâkim olduğu tasarım göze hoş görünüyor. Bir kusur bulmak gerekirse şu söylenebilir ki: Müzisyen isimlerinin topluca yazılarak teşekkür edilmiş olmasının haricinde, her bir şarkıda kimlerin çaldığını da bilmeyi isterdim kendi adıma.    


Albümün piyasaya çıkışı Gezi direnişine denk geldi. Hemen ardından da Işın Karaca özel hayatında çalkantılı bir döneme girdi. Bazen böyle olur ve iyi bir albüm tamamen albümün kendisinden bağımsız nedenlerle güme gider. Umarım bu albüm bu genellemenin içinde kalmaz; çünkü neresinden baksanız ilk albümünden sonraki en iyi Işın Karaca albümü ile karşı karşıyayız.

AĞUSTOS 2013

Yavuz Hakan Tok

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder