Demet Akalın - "Rekor"

KATİL DEMET Mİ?


Albümlerine iddialı isimler takmayı seviyor Demet Akalın. “Kusursuz 19”, “Zirve 2010”, “Giderli 16” derken şimdi de “Rekor”la çıkıp geldi. Seyhan Müzik etiketiyle geçtiğimiz günlerde yayımlanan yeni Demet Akalın albümü sadece adıyla değil, içeriğiyle de iddialı. Albümde 15 şarkı ve bir de farklı versiyon var.



Şudur budur, şöyledir böyledir diye bir sürü şey sayabiliriz. Ama şunu da kabul etmeliyiz; nicedir sektörün popüler kanadında albümünün çıkışı merakla beklenen birkaç isimden biri Akalın. Eskiden Ajda’nın, Sezen’in, Nilüfer kopardığı gürültüyü (elbette kıyas kabul etmez ama) en azından nicelik anlamında koparmayı başarıyor. Yani o bir pop “star”. Meseleye önce buradan bakmak lazım… Rotası, hedefi, hedef kitlesi zaten yılladır belli. Kendini aşmak, farklı bir şeyler yapmak, müzikte çığır açmak gibi bir kaygısı da yok; sadece mevcut şöhretinin ve popülerliğinin devamını sağlamak üzerine kurulu bir kariyer çizgisi var (bu anlamda da, yine kıyaslamak gibi olmasın ama en çok Ajda’ya yakın duruyor gibi.)


Hal böyleyken yeni bir Demet Akalın albümünden beklentimizi fazla da yüksek tutmamız gerekiyor. Formül belli. Posta koyan, çemkiren ya da yeni nesil tabiriyle “atar” yapan ve slogan içeren dişi şarkı sözleri yazılacak, özellikle nakarat melodileri kolay ezberlenip tekrar edilmeye müsait besteler yapılacak ve en nihayetinde düzenlemeler de barları, gece kulüplerini, plajları coşturacak ritimler üzerine inşa edilecek. Radyoları saymıyorum bile zira bu formül zaten aynı zamanda “radyo dostu” tabirinin de karşılığı oluyor. Ha arada “dj/vj” tabiriyle “duygusal çalışma”lar da lazım tabii. Onlar da mümkün mertebe arabesk temalardan beslenecek ki albüm reyting terminolojisinde “total” diye adlandırılan hedef kitleye ulaşmakta zorlanmasın. Bknz: Demet Akalın 2014 albümü “Rekor”.


Aslında Akalın’a bu elbiseyi ilk diken/biçen Ersay Üner olmuştu ama o elbise artık ne kadar yakıştıysa/yapıştıysa üzerine, kaç zamandır ona şarkı yazan her kim olursa olsun hep aynı kurgu ve mantık üzerinden yol alıyor. Görünen o ki kemik dinleyicisi henüz yeterince doymuş ya da bıkmış değil. E Demet de Ortaçgil, Birsen Tezer, Hüsnü Arkan filan dinleyen kitleyi hedef almadığına göre, alan memnun satan memnun da diyebiliriz. Çünkü albümü dinlediğinizde “sound” tamamen bugüne ait olsa da, şarkı sözleri ve besteler anlamında değişen bir şey yok; aksine eskiyi aratan bir durum bile var. Az çok Demet Akalın şarkılarını bilenlerdenseniz, bir “Afedersin”in, “Tatil”in, “Evli Mutlu Çocuklu”nun, bir “Mucize”nin, “Bebek”in, hatta daha yakın zamandan “Türkan”ın bile yerine koyacak şarkı bulmakta zorlanabilirsiniz bu albümü dinlerken. Ki bahis konusu şarkılar kabul etmeli ki sadece Akalın dinleyicisini değil, popüler müzikle yolu kesişen hemen herkesi bir şekilde etkisi altına almış “hit”lerdi. Ben bu albümde o güçte bir şarkı duymadım.


Bir tek sözleri Cansu Kurtçu’ya, bestesi ise Cansu ve Fettah Can’a ait “Koltuk” bu genellemenin ve hatta yukarıda anlatmaya çalıştığım standart formülün sınırları dışından ses veriyor gibi (önceki albümde de “Lades” vardı aynı şekilde ama Akalın onu kullanmamayı tercih etti.) “Koltuk” son dönemde güncel Türkçe popta duyduğum en iyi şarkılardan biri. Hem sözleri, hem melodik yapısı farklı, hem de Erhan Bayrak tarafından yapılan düzenlemesi son derece iyi. Bana sorsalar bu şarkıyı es geçmezdim ama elbette “atarlı-giderli” bir şarkı olmaması nedeniyle Akalın’ın ve hayranlarının birinci tercihi olmazdı, o ayrı.

Elbette albümde Demet Akalın şarkılarını sevenleri mutsuz etmeyecek çok sayıda şarkı var. Bir Gökhan Özen şarkısı olan ve ilk klip şarkısı olarak seçilen “İlahi Adalet” bunların başında geliyor. Ersay Üner’in söz ve müziğini yazdığı, düzenlemesini ise Erdem Kınay’ın yaptığı “Kötü Kalp” ve sözleri Gökhan Şahin’e, bestesi ve düzenlemesi Emrah Karaduman’a ait, albümün isim şarkısı “Rekor” da en azından birer Demet Akalın şarkısı olmaları nedeniyle önümüzdeki yaz boyu çalınacak, dinlenilecektir, ona şüphe yok. Onların ardından da yine bir Gökhan Özen şarkısı olan düzenlemesi de Özen tarafından yapılan “Nefsi Müdafaa” ve David Şaboy’un düzenlemesini yaptığı Erem Yıldız bestesi “Aşk Totemi” gelebilir.

Yıldız Tilbe’nin her eski şarkısının bir “gideri” vardır ama “Ummadığım Anda”, Erhan Bayrak’ın bu “hard-core” düzenlemesiyle nereye kadar gider onu bilemedim (hele o “hazır mısınız?” ve sonrasına hiç mana veremedim.) Demet Akalın şarkıyı dümdüz, neredeyse yorumsuz bir biçimde söylerken kulak ister istemez Yıldız Tülbe’nin iştahlı ve hoyrat sesini de aramıyor değil. Ersay Üner’in “Ara Verelim”i de Burak Yeter’in pek tatsız “remix”inin kurbanı olmuş gibi. Sözleri Hakkı Yalçın, bestesi ve düzenlemesi Ceyhun Çelikten imzalı “Vay Vay Vay”, düzenlemesinin bütün cazibesine rağmen “giderli” olsun diye zorlanmış bir şarkı gibi duruyor. Söz ve müziği Lerzan Mutlu’ya ait “Kibrit”i ise düzenleme bile kurtarmıyor; zira şarkı Demet Akalın’ın kariyerinin başlarında çıkmış bir albümünden kaçıp gelmiş gibi.  
İşin “duygusal çalışma”lar bölümüne gelince… Orada da bir Cansu Kurtçu – Fettah Can şarkısı olan "Ödeştik" ön plana çıkıyor. Bu şarkı da formül dışı zira… Yavaş tempolu ama arabesk temalı değil, aksine Batı formunda yürüyen bir beste. Erhan Bayrak’ın zengin düzenlemesi de şarkıyı farklı kılıyor. Yine bir Cansu – Fettah şarkısı olan “Gurur Duyarım” ise daha orta halli ve sıradan bir şarkı.
Albümdeki üç Ersay Üner şarkısından biri olan “Sözüm Ona Sevdin”, küçük, sıcak, samimi bir ayrılık şarkısı iken Erhan Bayrak’ın düzenlemesi ile handiyse senfonik bir hale gelmiş. Ne ki bu kategoride de bir Gökhan Özen şarkısı olan “Yeminim Var” dinleyiciler nezdinde daha çok prim yaparsa şaşırmamak lazım. Çünkü Akalın’dan beklenen yavaş tempolu şarkı formu aşağı yukarı bu tarz. İşte tam da bu noktada albümün sonuna konulmuş “Vur Gitsin Beni” kulakta daha doğru tınlıyor oysa. Adeta “mesele arabeskse, hası da burada” durumu söz konusu… “Vur Gitsin Beni,” sözleri Tahir Paker’e, bestesi Burhan Bayar’a ait ve daha önce İbrahim Tatlıses tarafından söylenmiş gerçek bir arabesk “hit”i çünkü. Akalın da sesinin sınırlarını dâhilinde (ve gereksiz Tatlıses vurguları dışında) hiç de fena söylememiş şarkıyı. Elbette Akalın’dan ne bir Tatlıses, ne de bir Bergen ya da bir Kibariye çıkar. O kulakla dinlemek lazım. Emrah Moğolkoç’un düzenlemesi ritim partisyonları dışında şarkının eski arabesk stilini korumuş gibi. Ama oldu olacak alaturka ritim sazlar, darbukalar filan da olsaymış keşke.
Şarkının “remix”mi desem ne desem (ki sadece ritmi değiştirince “remix” olmuyor diye biliyorum) bir de hareketli versiyonu var ki albümün sonunda, bu versiyonu İdo Tatlıses’in yapmış olması da ayrı bir ironi ya da bir gönderme. Bu arada sonuna kadar geldiyseniz şayet, albüm başladığında biz neredeydik, buraya nasıl geldik, ne oldu bize diye düşünmeyi bir kenara bırakın. Biz buyuz. Aynı gece hem tango yapıp hem horon tepen, ardından halay çekip, bir sonrasında bir Rihanna şarkısıyla dans edebilen, “Lâl”e de “Yalnızım Dostlarım”a da aynı coşkuyla eşlik eden insanlar görüyorum ben yıllardır çaldığım mekânlarda. Ne kadar eleştirirsek eleştirelim, sonuçta popüler müzik, üretildiği coğrafyanın dinamiklerinden beslenir. Ortada müzik sanatı/zevki/estetiği adına işlenen bir cinayet varsa, bunun katili emin olun tek başına Demet Akalın değil.
Müjdat Küpşi’nin fotoğrafları ve albümün Küpşi ve Özlem Semiz ortaklığıyla hazırlanan grafik tasarımı çok renkli, çok karmaşık, hatta boğucu. “Graffiti” esinlenmesi ilk bakışta “rap” çağrışımı yapıyor ister istemez. Bu arada iç kapağın bir köşesine konulmuş “DOH” (yani Demet, Okan ve Hira) ve kalp içerisindeki “DAF” (yani Demet Akalın “fan”ları) ibareleri de Akalın’ın hem çekirdek ailesine, hem de hayranlarıyla kurduğu sıkı bağa birer gönderme olarak tasarıma dâhil edilmiş iki detay.
Sözün özü “Rekor” belki Demet Akalın’ın en iyi albümü değil belki ama en kötü albümü de değil. Müzisyenler, şarkıcılar, üretenler genellikle hep son yaptıklarını daha çok severler ama aslında iyisi de kötüsü de zaman içerisinde anlaşılır ya; bu albüm de belki birkaç şarkısıyla yazılacaktır Akalın tarihine. Müzik tarihine nasıl yazılır, onu tahmin etmek için henüz çok erken. 
HAZİRAN 2014         

Yavuz Hakan Tok

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder