Hande Yener - "Mükemmel"

“MÜKEMMEL”İ “MEEEE-RAAAK-EEEET-TİK”


Bu yıl yaz için hazırlanan albümler, yazın kendisinden daha önce geldi ve gelmeye de devam ediyor. En çok beklenen, merak edilenlerden birisi de Hande Yener’in yeni albümüydü kuşkusuz. Albümden yayımlanan ilk tekli “Alt Dudak” pek öyle bekleneni vermiş gibi durmuyordu. Yoksa ben ve benim gibi Hande Yener’den beklentisini hâlâ ısrarla koruyanlar için son umut da boşa mı çıkacaktı? Hayat bu kadar acımasız ve ülke bu kadar darmadumanken başka derdimiz yoktu evet. “Mükemmel”i bekliyorduk çünkü her şeye rağmen, hâlâ, hayatlarımıza renk katan bir şeydi yeni çıkacak bir albümü beklemek, merak etmek… 




Hande Yener’in “Mükemmel”i, geçtiğimiz günlerde Poll Production etiketiyle yayımlandı. Albüm iki disk, 16 şarkı ve 8 “remix”ten oluşuyor. Öncelikle buradaki matematiğe bir itirazım var. Müziği internetten dinleyen yüzdenin giderek çoğalması, albümlerin şarkı bazında iş yapmasına yol açtı, bu bir gerçek. Yani albümün tamamını dinlemek ya da satın almak zorunda değiliz artık. Ama bu durum, albüm denilen şeyin bütün olarak bir eser, bir ürün olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Yani şarkıların nasıl sıralandığı, albümün nasıl bir ambalaj ve tasarımla sunulduğu (albüm sadece dijital olarak satılsa bile) hâlâ önemli ve bence hep önemli kalacak. Aksi takdirde yaptığınız şey bir albüm değil, bir “toplama/yığma” olmaktan öteye gitmez çünkü.


Mesela ben olsam zaten tekli olarak yayımlanmış “Alt Dudak”ı, albümdeki diğer beş versiyonu ile birlikte bir diske basar, diğer şarkıları diğer diske sıralardım. Hadi o da olmadı, albümdeki sekiz “remix”i bir diske toplayıp, kalan 16 şarkıyı sıralamak da bir başka yöntem olabilirdi. Zira albümü dinlerken aradan “remix”lerin çıkması, aynı şarkının farklı versiyonlarla tekrar tekrar dönmesi filan albümün bütünlüğünü bozan, dinleme keyfini kaçıran şeyler. Kaldı ki bu albümde diğer şarkıların sıralamasında da ne bir duygu bütünlüğü, ne de hissedilir bir müzikal akış var. Daha ziyade rastgele dizilmişler gibi.

“Remix”leri şimdilik bir kenara koyarsak, geride kalan on altı şarkının beşi Altan Çetin imzası taşıyor. “Alt Dudak”ı zaten biliyoruz. Yine Volga Tamöz’ün düzenlediği “Sokak Kedisi” ve “Bileti Kes”, Mert Ekren’in düzenlediği “Kaybol” ve Emrah Karaduman tarafından düzenlenmiş “Tebdil-i Aşk” da diğer Altan Çetin şarkıları ve bunların her biri son derece iyi pop şarkıları… Hani Türkçe popun kabaca “çıstak çıstak” diye özetlendiği bir ortalama seyri var ya, hani Hande Yener’in de uzunca bir süre etkisinden kurtulamadığı, sözlerin de melodilerin de, şarkı trafiklerinin de aynı formülle üretildiği o yeknesak seyir… İşte bu şarkılar onlardan değil. Bir kere birbirlerine benzemiyorlar, yenilik ve özgünlük taşıyorlar ve hem melodik yapıları hem de düzenlemeleriyle yabancı pop müzik kulvarındaki benzerlerini aratmıyorlar. “Kaybol” ve “Sokak Kedisi” bu beş şarkı arasında benim en sevdiklerim oldu. 
Ancak albümde fazlası da var. Mesela söz ve müziği Berksan’a ait olan ve düzenlemesi Volga Tamöz tarafından yapılan “Herkes Yoluna” albümdeki “hit” adaylarından biri; hatta en güçlüsü. Yakınlarda yine yazmıştım, Berksan’ın şarkı yazarlığı şarkıcılığının önüne geçti geçecek.  Son dönemde ardı ardına “hit” şarkılar yazıyor. Volga Tamöz’le yakaladıkları kimya da cabası. Mesela yine sözlerini Berksan’ın yazdığı, beste ve düzenlemesini Volga Tamöz’ün yaptığı “Karar Ver” albümün en iyi şarkılarından biri. Özellikle şarkının başı ve ortasındaki ‘80’ler (en çok da Eurythmics) esintisinin nakarat kısımlarında bugünün “sound”uyla yer değiştirmesi oldukça çarpıcı.
Söz ve müziği Berksan’a, düzenlemesi Tunç Berkay Özer’e ait “Yangın” ve sözleri Berksan’a, beste ve düzenlemesi Volga Tamöz’e ait “Mükemmel”, albümdeki temposu yüksek ama daha orta karar şarkılar arasında. Sözleri Berksan’a, bestesi Berksan ve Tunç Berkay Özer’e ait, düzenlemesi de yine Özer tarafından yapılmış “Unutanlar Gibi”, dört dörtlük bir Hande Yener şarkısı olabilirmiş, şayet Mehmet Erdem’le düet yapmasalar imiş. Çünkü şarkı ne Mehmet Erdem’in sesine uygun, ne de Yener ve Erdem’in sesleri birbirine uygun. Ben bu ortaklığa neden gerek duyulduğunu anlayamadım açıkçası. Neyse ki albümde aynı kulvarda bir şarkı daha var: Sözleri Hande Yener, bestesi Berksan imzası taşıyan ve Tunç Berkay Özer tarafından düzenlenen “O Kadın Gitti”. Bu iki şarkı alaturka/arabeske bağlamadan, “ağlak” olmadan da “duygusal” pop şarkıları yazılabileceğini hatırlatır gibi. Hatta bunların yanına söz, müzik ve düzenlemesi Mert Ekren’e ait “İyi Şanslar”ı da koyabiliriz.
Evet, albümde bir de Mert Ekren imzası var ve tuhaf bir şekilde herkes Hande Yener’in Altan Çetin’le tekrar çalışmasından 2004 ve öncesindeki Yener şarkılarının benzerlerini beklerken, o şarkılar yeni Altan Çetin şarkıları arasından değil de, Mert Ekren’den çıkmış gibi gözüküyor. “İyi Şanslar” bunlardan biri mesela. 2004 ve öncesindeki Hande Yener sesini ve şarkıcılık stilini sevenler en çok “İyi Şanslar”ı seveceklerdir muhtemelen zira Yener’in o zaman bu zaman o tarza en çok yaklaştığı şarkı bu.
Yine hem sözü, hem müziği, hem düzenlemesi Mert Ekren’e ait “N’aber?” de eski Hande Yener şarkılarının izini sürüyor. Hem şarkı öyle, hem de Hande Yener’in şarkıcılığı. (“Meeee-raaak-eeeet-tik” ve “endişeeeee-leeeen-diiik”lerdeki prozodisi bozuk hecelemeler Yener’in Sinan Akçıl’lı şarkılarına bir selam mı çakıyor yoksa sadece şarkı içinde bir şirinlik olsun diye mi yapılmış, onu bilemedim yalnız.)
Albümdeki bir başka Mert Ekren şarkısı olan ve belli ki iddialı olduğu düşünüldüğünden ikinci diskin açılışına konulan “Hani Bana” ise hem melodik yapı, hem düzenleme, hem de sözleriyle albümdeki diğer şarkıların arasında, o yukarıda bahsi geçen ortalama Türk popu seyrine en yakın şarkı. Bu kadar iyi şarkı arasında umarım bu ilk öne çıkarılanlardan biri olmaz.
Zaten yeterince dolu bu albümün iki de “cover”ı var ki aslında niye var, ne gerek var, o da ayrı tartışma konusu. Zira bu albümde de adı “Bir Kış Masalı” olarak geçmekle beraber (malum şarkıyla karıştırılmasın diye herhalde), asıl adı “Kış Masalı” olan Yıldırım Türker-Onno Tunç şarkısı, çok yakın bir zamanda Mavi tarafından da yeniden seslendirildi ve o düzenleme de, o yorum da şarkının ruhuna çok daha uygundu. Tunç Berkay Özer tarafından yapılmış bu düzenlemede her ne kadar orijinal Onno Tunç  düzenlemesine sadık kalınmış gibi gözükse ve hatta kartonetteki künyede (“Onno Tunç anısına” diye not düşülse de, içindeki o elektronik efektler çok tatsız ve yersiz.
Buna karşın albümdeki asıl “Onno Tunç anısına” saygı selamını Volga Tamöz göndermiş. Nasıl mı? Ajda Pekkan’ın 1979 yılında “Süper Star 2” albümünde seslendirdiği “Bir Köşede Yalnız” şarkısını düzenlerken. Orijinali yabancı bir şarkı olan ve Türkçe sözleri Fikret Şeneş tarafından yazılan bu şarkının o plaktaki orijinal düzenlemesini de Onno Tunç yapmıştı zira. Volga Tamöz bu şarkının yeni düzenlemesinde o düzenlemeyi (özellikle nefesli sazların partisyonlarını) aynen kullanıp, üzerine kendi işçiliğini koyarak şahane bir güncelleme yapmış. Bu şarkıyı da yakın zamanda Demet Sağıroğlu yeniden söylemişti ama bu düzenleme açık ara daha iyi, hatta bir nevi “cover nasıl yapılır” dersi gibi olmuş.
“Remix”ler arasında ise bir tek Kaan Gökman’ın “Alt Dudak” için yaptığı “remix”i sevdiğimi söyleyebilirim. Bu “remix” işinin artık gözünü çıkarttığımızı düşünüyorum zaten. Biraz da “re-make” işine girsek mi artık? En azından daha az sıkıcı ve daha fazla heyecan verici olur.  
Özetle; Hande Yener, kariyerinde yıllardır süregelen düşüş eğrisini durdurmayı ve tekrar çıkışa geçmeyi bu defa başarmış gibi gözüküyor. Her şeyden önce nicedir Türkçe popun içinde bocaladığı kısır döngüye taze nefes olabilecek, yeni çıkış yolları açabilecek denemeler var bu albümde. Üstüne şarkıcı olarak Hande Yener’in 2004 ve öncesini sevenler de, 2004 sonrasındaki halini sevenler de bu defa memnun olacaklar gibi gözüküyor. Ben ilk gruptanım ve hâlâ Yener’in “Alt Dudak”takine benzer ciddiyetsiz yorum stilini çok benimseyemiyorum ama neyse ki bu albümün tamamında bu durum söz konusu değil.  Kaldı ki kabul etmek lazım; bu albüm her bakımdan, son zamanlarda dinlediğimiz en iyi pop albümü.
Tabii Hande Yener’in imaj konusundaki dağınıklığı, özensizliği, farklı ve uçuk olmak gayesinin komik olmaya kadar giden anlamsızlığı tam gaz devam ediyor ki bu albümün kapak resimleri de bunun yeni ve çarpıcı bir örneği. Belki abartılı gelebilir ama ben bu resimlere de, “Alt Dudak” klibindeki Hande Yener’e de, o saçlara, o makyaja ve o kostümlere sahiden BA-KA-MI-YO-RUM. Bir pop yıldızı kendisine baktırandır oysa; sahnedeyken kendini hayran hayran, izlettiren, odaların duvarlarına posterlerini astırandır. Yener ise tam tersine, yıllardır tam anlamıyla bir "kitsch” ikonu olmayı tercih ediyor. Nedendir, anlamak sahiden çok zor.
Bana kalsa bu kadar iddialı bir albümü çok daha iddialı, havalı bir ambalaj, bir kartonet ve kitapçıkla taçlandırmayı tercih ederdim. Kitapçıktaki şarkı sözlerini ve künyelerini okumak için büyüteç lazım mesela. (Yeri gelmişken, tasarımı yapanlar “külliyen” kelimesinin manasını bilmiyorlar olsa gerek ki “külleyen” olarak değiştirmeyi uygun görmüşler. Müşkülpesentlik olsun diye değil; gözüme takılıyor işte ne yapayım?) 
Son bir müşkülpesentlik de albümün bütünündeki doluluk oranı ile ilgili. Bugünün şartlarında bir albümün ortalama gündemde kalma süresi ile albümdeki “hit” adayı şarkıların oranı mukayese edildiğinde, “Mükemmel”deki bir çok şarkının güme gitmesi çok muhtemel. Hande Yener’in müzikal anlamda biraz “ayran gönüllü” olduğu gerçeğini de üzerine koyarsak, neresinden baksanız iki albümlük bir malzemenin, bir albümde bol keseden kullanılıvermiş olması zarar mıdır yoksa kâr mı, onu da zaman gösterecek.
HAZİRAN 2014

Yavuz Hakan Tok

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder