Sertab Erener - "Kırık Kalpler Albümü"

SERTAB DİYORUM, KİME DİYORUM?


(29 Ağustos 2016 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)

Tazelenmiş Sertab Erener. Yenilenmiş, gençleşmiş. Müzik dünyasında uzun süreli iş-aşk ortaklıklarının bir zaman sonra müzikal verimi düşürdüğü bir sır değil. Örnekleri çok. Sertab’ın da “demire büründüm aşk ile” diyerek “post-Sezen Aksu” dönemine attığı ilk adım çok güçlü, çok sağlam olmuş, uzun süre de öyle devam etmişti. Şimdi ise Emre Kula var Sertab’ın hayatında. Hem yeni bir aşk, hem de yeni bir müzikal ortaklık bu. Belli ki Sertab’a iyi gelmiş. Bunu hem yeni albümünde hem de sahnedeki enerjisinde hissetmek mümkün.    




Sertab Erener’in GNL etiketiyle geçtiğimiz günlerde yayımlanan yeni albümü “Kırık Kalpler Albümü” adını taşıyor. Emre Kula, albüme başlayacakları zaman Sertab’a artık yeniden “Lâl” ve “Sertab Gibi” albümlerinin kalibresinde bir albüm yapması gerektiğini söylemiş. İşin çıkış noktası da bu öneri olmuş. Ve popüler kulvarda at koşturmaktan biraz geri durup, kendi popülerliğini yaratacak karatı yüksek şarkılardan oluşan bir albüm yapmak üzere kapanmışlar stüdyoya. Emre Kula’nın prodüktörlüğünde Mehmet Demirdelen, Eser Ünsalan, Tunç Çakır, Orhan Deniz, Çağrı Sertel gibi isimler bir araya gelince de yapılan iş amacına ulaşmış. İyi şarkılar, akustik kayıtlar ve Sertab’ın sapasağlam şarkıcılık performansı “Kırık Kalpler Albümü”nü Sertab kariyerinin en iyileri arasına sokmaya yeter de artar bile.


Albümde on şarkı ve bir de farklı versiyon var. Aslına bakarsanız Emre Kula dışında albümde şarkısı olan besteci ve söz yazarları Sertab’ın ilk kez çalıştığı isimler değil. Ancak düzenlemeler ve seçilen şarkıların müzikal bütünlüğü çıtayı bu defa çok yükseğe çıkarıyor.

Şarkılar kulaklığımda İstiklal’de yürüyor iken geçenlerde, dayanamadım ve albümde dört bestesi bulunan Ersel Serdarlı’yı aradım. “Bugünün pop müziğine okkalı bir tokat atmışsınız,” dedim o heyecan ve coşkuyla. Emre Kula’yı tanıyor olsaydım ya da Sertab ulaşılabilir bir “star” olsaydı, çekinmez, onları da arar, tebrik ederim.


Bakmayın çıkış şarkısı olarak seçilen “Kime Diyorum”un hareketli ve eğlenceli bir şarkı oluşuna, bu albümde başka bir hareketli şarkı daha yok. Yaz ortasında piyasaya sürülecek bir albüm için ciddi bir risk demek bu. Belli ki umurunda olmamış Sertab’ın. İyi ki de olmamış. Zaten söz ve müziği Ersel Serdarlı’ya ait “Kime Diyorum” da standart Türk pop metronomunda ve yürüyüşünde bir hareketli şarkı değil. Basbayağı retro, hatta “surf rock” tadı veren bir şarkı. Albümün sonunda şarkının bir de “Pop Remix” versiyonu var ki, bir tek onda kulağımızın alışık olduğu elektronik sesleri duyabilmek mümkün (o da radyolar için yapılmış olsa gerek.) Zaten albümün plak baskısında o versiyon kullanılmamış, yani bir nevi “CD Bonus Track” olmuş ki bence olmasa da olurmuş.


Sertab’a cuk oturan, zekice yazılmış sözleri ve muzır melodisi ile “Kime Diyorum” albümün mutlu sonla bitmesini sağlıyor sağlamasına ama oraya varana dek aşkın epeyce çetrefilli hallerinden geçiyoruz şarkıdan şarkıya gezinirken. Müziğini Emre Kula’nın yaptığı açılış melodisi, “Sertab Gibi” müzikalitesinde bir albüm dinleyeceğimizin habercisi oluyor. Sonra bir Yıldız Tilbe şarkısı olan “Aşk Beni” geliyor. Tilbe’nin bildik şarkı kalıplarını altüst eden, ölçülere, vuruşlara, kafiyelere sığmaz şarkı yazarlığı tekniğinin, bereket ki yıllar sonra nihayet yolu vasat arabeskten geçmemiş bir örneği bu şarkı.


1991’i ‘92’ye bağlayan yılbaşı gecesi TRT 1 ekranında özel bir Sezen Aksu konseri yayınlanmış, o günlerde “Gülümse” albümüyle müzik sektöründeki bütün rekorları egale etmiş Sezen Aksu, albümdeki şarkılarından birkaçını söylemekle kalmamış, yılbaşı hediyeleri olarak üç genç ismi çıkarmıştı sahnesine. Birisi henüz küçücük bir çocuk olan Tuğba Özerk’ti. Diğer ikisi ise konser boyunca vokalist mikrofonlarının arkasında duran Sertab Erener ve Yıldız Tilbe’ydi. Sonrasında olanları biliyorsunuz. Yıldız Tilbe mezun olmadan ayrılmıştı belki ama her ikisi de bir dönem Sezen Aksu okulunun tedrisatından geçmişti. Buna rağmen Sertab ve Yıldız’ın yolu o zaman bu zaman hiç kesişmemişti. Ta ki bu şarkıya kadar.


“Aşk Beni” sıkı bir performans şarkısı ama öyle kolay dile düşecek, bir ağızdan söylenecek türden bir şarkı değil. Buna karşın hemen ardından gelen “Olsun” ve “Karbeyaz”, albümün iki güçlü “hit” adayı. “Olsun” özellikle Can Bonomo’nun şiirli sözleriyle ilk dinleyişte dokunan şarkılardan. Model’in belkemiği ve şarkı yazarı Can Temiz de bugüne dek yazdığı en iyi şarkılardan birini Model için saklamak yerine Sertab’a vermiş.


Söz ve müziği Ersel Serdarlı’ya ait “Kâfi” de onlardan aşağı kalmayan, güçlü bir başka şarkı. “Kâfi”nin ince alaturka havasına Derya Türkan’ın kemençesi şöyle bir dokunup geçerken, Sertab’ın ne kadar iyi bir şarkıcı olduğuna bu şarkıyı dinlerken bir kez daha ikna oluyorsunuz. Bir tek nağme fazla ya da eksik değil, bir tek kelime gereğinden uzun ya da kısa tınlamıyor.


Albümün B yüzü (evet, plaklar sayesinde nicedir unuttuğumuz “B yüzü” kavramı geri geldi) “Şiirin Bir Üstü” ile açılıyor. Sertab’ın albüm lansman konserinde anlattığına göre, Soner Sarıkabadayı bu şarkıyı Sertab’a uzun süre önce vermiş ama düzenlemesinin nasıl olması gerektiği konusunda epeyce çelişki yaşamış ve bir türlü oturtamamışlar. Hatta bu nedenle albüme koymamayı bile düşünmüşler. Sonra bu duyduğumuz sakin flamenko düzenlemede karar kılmışlar. Gerçi Flamenko şarkılardaki yüksek perdeden haykırışlar yok ama şarkının yürüyüşü o hissi veriyor dinleyene. Ve  “Koparılan Çiçekler”, “Açık Adres”, “Bu Böyle” örneklerinde olduğu gibi bir kez daha Sertab Erener – Soner Sarıkabadayı ortaklığı çok parlak sonuç veriyor.


Söz ve müziği Ersel Serdarlı’ya ait “Tek Başına”, “My Way”i anımsatan sözleriyle, derin bir yaşanmışlığın, hesaplaşmanın şarkısı. Aynı zamanda barındırdığı “rock” tınıları ve elektro gitar solosuyla da “Sertab Gibi” albümünün sularında yüzen şarkılardan biri. Peşi sıra gelen “İnsanım Nihayetinde” ise, “Tek Başıma”daki o güçlü kadının güçsüz yanlarını, zaaflarını, kusurlarını anlatır gibi. Sözlerini Sibel Algan’ın yazdığı, bestesini Emre Kula ve Sertab Erener’in birlikte yaptığı bu şarkıda “kusursuz değil kimse,” diyor Sertab… “Sarılmaya muhtaç insanım nihayetinde.”


Yine bir Ersel Serdarlı şarkısı olan “Gitsem” var sırada. Şarkının büyük kısmını tek bir piyano eşliğinde seslendiriyor Sertab ve adeta resital veriyor. Gitar ve davulun girdiği noktada ise şarkı yükselerek büyüyor. Klasik bir yapısı olan bu performans şarkısının senfonik bir düzenlemeyle de seslendirildiğini duymak isterdim ben kendi adıma. Belki bir konserde… Neden olmasın?


Albüm, niteliğine yakışır bir kompozisyonla, Özer Şahin’in grafik tasarımı ve Alper Tüzün’ün “canlı” (konser esnasında çekilmiş) fotoğrafları ile satışa sunulmuş. Bir de genellikle pek de tercih edilmeyen bir şey yapılmış ve albümün CD ve plak baskılarında farklı fotoğraflar kullanılmış.



Hiçbir detayın es geçilmediği, her bir notasının, kelimesinin oya gibi işlendiği, çalındığı, seslendirildiği, hiçbir ticari kaygı gözetmeksizin, sadece müzikal kaygılarla yapıldığı başından sonuna dek belli, dört dörtlük bir albüm bu. Sadece Sertab Erener kariyerinin değil, Türk popunun son yıllarının en iyi albümlerinden biri. “Sample”larla “loop”larla, derme çatma cümlelerle, hece hece şarkı söylemelerle üretilen sanayi tipi Türk popunun içinde bu albüm ne kadar ilgi görür, ne kadar dinlenir, satar, tıklanır orasını kestirmek çok zor ama uzun vadede bir klasik olacağını öngörmek hiç de zor değil. Ben söyleyeyim de benden gitsin. Dinleyiciyi de azıcık dürtmek lazım tabii: “Bak ‘iyi müzik’ diyorum, Sertab diyorum, pşşşttt kime diyorum?”

AĞUSTOS 2016

Yavuz Hakan Tok

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder