Kardeş Türküler - "Yol"

TÜRKÜLER KARDEŞTİR


(11 Eylül 2017 tarihinde Milliyet Sanat dergisi internet sitesinde yayımlanmıştır.)

Türküler siyasidir. En hoppası, eğlencelisi bile öyledir; bir derdi vardır her türkünün çünkü. Gelin görün ki türküler siyasetler üstüdür de aynı zamanda. Bu coğrafyada yerleşmiş, yaşamış, kimi hüküm sürmüş, kimi sürülmüş, öteki azınlık, beriki çoğunluk olmuş, bazen de yok olup gitmiş dilleri, dinleri, gelenekleri, adetleri, ırkları, toplulukları, kavimleri kayıttan şarttan, önyargıdan, ayrımcılıktan azade yaşar türkülerde. Ve sevilir. Ve benimsenir. Kardeş Türküler tabiri bir grup adı ya da bir proje olmanın çok ötesindedir bu yüzden. Türküler gerçekten “kardeş”tir.

Bir halay bir Egeliyi coşturabilir, bir bozlak bir Karadenizliyi nasıl üzerse. Bir Güneydoğu Anadolulu horon tepebilir, bir Çukurovalı nasıl 9/8’lik bir havayla göbek atabilirse. Kaba bir özettir bu ama doğrudur. Bu hep böyle olagelmiştir bin yıldır. İşte bizim Kardeş Türküler de yıllarca resmi ideoloji tarafından sterilize edilmeye, tektipleştirilmeye çalışılmış bu kardeşliğin gayri resmi tarihini belgeliyor her bir albümüyle. Kardeş Türkülerin yeni albümü “Yol”, geçtiğimiz günlerde Kalan Müzik etiketiyle piyasaya çıktı.


İlk kez 1993 yılında Boğaziçi Üniversitesi Folklör Kulübü tarafından hazırlanan bir konser çalışması olarak hayata geçen Kardeş Türküler projesi, 1997 yılında bir albümle geniş kitlelere ulaştı. O albümün ardından ikisi film müziği olmak üzere altı albüm daha yayımlayan ve hem yurt içi hem de yurt dışında sayısız konser veren, ödüller kazanan ve çok sayıda dayanışma projesine de imza atan topluluk, yeni albümünde de türkülerin kardeşliğini anlatmaya devam ediyor.

Albümde 13 türkü var bu türküler yine Kafkasya’dan Balkanlara, Mezopotamya’dan Anadolu’ya dek uzanan kadim coğrafyadan derlenmiş. Kimileri yazanı belli besteler, kimileri ise geleneksel. Hem düzenlemeler hem de icralar çok kalabalık bir ekibin elinden çıktığı için burada tek tek sıralamak mümkün değil ama bilenler bilir, Kardeş Türküler başından beri ülke müziğinin görüp göreceği en kolektif işlerden biridir ve bu bile tek başına hem çok zor, hem de bir o kadar değerlidir.


Albüm Cem Karaca’nın yazdığı ve ilk kez 1974 yılında plağa okuduğu “Beyaz Atlı” ile başlıyor. Feryal Öney’in bir çığlık, bir çığ, bir çağlayan, bir kasırga (ne derseniz deyiniz) etkisiyle çınlayan sesi ve gürül gürül akan düzenleme daha albümün ilk dakikalarında yakalıyor dinleyeni. Arkası geliyor sonra. Kürtçe “Halâle”, Çerkesçe “Kayderi Ğogum”, Ermenice “Hanene”, Bir Çerkeş Türküsü “Kalk Gidelim”, şarkıları Türkiye’de de çok sevilmiş Lübnanlı müzisyen Rahbani’nin “Ala Del’una”sı ile bizim meşhur “Evlerinde Lambaları Yanıyor” türküsünün müthiş bileşimi albümün ilk yarısını tamamlayan türküler.


Alevi dedesi Ali Murtaza’dan “Eşrefoğlu Al Haberi”, Söğüt’ten “Bir İncecik Duman Tüter”, Karadeniz Rumcası ile Aitents’ Eparapetanen, Boşnakça “Mito Bekrijo”, Kürtçe “Sebahul Xeyr”, Zazaca “Gulê” ardı ardına geliyor ve Kilis türküsü “Karanfil Deste” gider ile de albüm kapanıyor.


Tabii her Kardeş Türküler albümünde ya da konserinde olduğu gibi yine seçilen türküleri arka arkaya dinlerken ne bölge, yöre kalıyor, ne dil, ne din, ne de başka bir sınır, köşe. İnsan olmanın ortak hissinde, hüznünde, sevincinde, insanın yine insanla, kimi zaman da doğayla, hayatla verdiği sınavın derininde bir yerlerde gülerek, ağlayarak buluşuyoruz yine. Bu hayat bilgisini heybesine doldurmuş muazzam müzikal zenginliğin bugünün kayıt ve icra imkânlarıyla çalınmış, söylenmiş ve bir albüm kadarına sığdırılmış müthiş lezzetiyle.



Ortak değerlerimizin sistematik olarak aşındırıldığı, ortak hafızamızın bir plan dâhilinde silinmeye çalışıldığı, tarihin yalanla yeniden yazıldığı bir zamanda, dinlemek ve edinmenin ötesinde, sahip çıkılması gereken bir albüm “Yol”.  

EYLÜL 2017

Yavuz Hakan Tok

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder