Pamela - "Yara"


BU ALBÜM İŞLER Mİ?


(27 Şubat 2018 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)

Pamela’nın arabesk-taverna döneminden şarkılarla bir albüm yapacağını ilk duyduğumda heyecan duymadım dersem yalan olur. Haberi duyduğum günlerde Ümit Besen – Pamela düetinin almış yürümüş olması bir yana, Pamela’nın “Fırtınalar” örneğinde olduğu gibi sesini verdiği her “cover” şarkıyı değiştirebilme, dönüştürebilme becerisine bir albüm boyunca şahit olmak çok şahane geliyordu kulağa. 

İşte o albüm, 2018 yılının ilk albümlerinden biri olarak geçtiğimiz günlerde Pasaj Müzik etiketiyle piyasaya çıktı. “Yara” adı verilmiş albümde dokuz “cover” ve bir de “remix” versiyon var.


Albümün adı ve adına gönderme yapan yara izli kapak fotoğrafı şahane. Zira bu şarkıların ortak paydası (yara açmış, yarayı sızlatmış, yaraya tuz basmış ya da merhem olmuş olmaları) bir tek kelimeyle ancak bu kadar güzel vurgulanabilirdi.

Aynı şeyi albüm fikri bazında da söyleyebilmek mümkün. Herkes “cover” yapıyor yıllardır. Arabesk şarkılar da defalarca “cover” malzemesi oldular bu süreçte ama arabeskin hem bu kadar dışında kalıp hem de bu kadar içine girebilmek pek herkesin harcı değilken Pamela’nın bu konuda benzersiz bir iş çıkarması da kuvvetle muhtemel… di.


Anlayacağınız benim beklentim yüksekti. Ve beklediğimi bulamadım dersem son söylemem gerekeni baştan mı söylemiş olurum bilmiyorum ama bu yazının özeti de bu.

Bu noktada hiç sözümü esirgemeyeceğim. Albüm repertuarı tam tabiriyle yerlerde sürünüyor. Özensizlik mi, bilgisizlik mi, baştan savmacılık mı? Yok canım, mümkün değil. Sonuçta albümde imzası olanların hiçbiri dünkü çocuk değil. O halde cinfikirlilik olmalı. Risksiz, zahmetsiz, tehlikesiz, kısa yoldan, kolay yoldan bu işi nasıl yaparız derdi olmalı.


“Bu şarkı çok seviliyor. Al albüme!”

“Bunu geçenlerde biri söyledi, çok tuttu. Al albüme!”

Tamamen bu mantıkla seçilmiş şarkılar. Yani oturup kimse o dönemin şarkılarını dinlememiş, araştırma çabasına girmemiş sanki bu albüm için. Yakın dönemin “cover” şarkılarını ve albümlerini dinlemiş, onlardan bir seçim yapmışlar gibi. Albümdeki şarkıların büyük çoğunluğu defalarca yeniden söylenmiş, yakın dönemde tekrar parlamış ve bu vakitler gittiğiniz herhangi bir müzikli mekânda ya da konserde illa ki çalınacak, söylenecek (zaten söylenen) şarkılar. Yani bu albüm sayesinde keşfedeceğiniz bir şarkı yok. Hepsini Pamela’dan önce keşfeden birileri zaten oldu.

Oysa “Seni Unutmaya Ömrüm Yeter mi?” Ümit Besen diskografisinin zamanında hemen hiç dikkat çekmemiş, kıyıda köşede kalmış bir şarkısıydı ve yılar sonra “hit” oldu. Ama bu albüm “Kaç Kadeh Kırıldı”, “Sarhoş”, “Ağla Halime”, “Taht Kurmuşsun Kalbime” gibi çok bildik, kimisi artık usandırmış şarkıların etrafında dönüp duruyor.


Bildiğim kadarıyla Müslüm Gürses’ten sonra (2006’dan bu yana) kimsenin sesi değmemiş “Sen Olmayınca” ve Ümit Besen’in bilinmeyen bir şarkısı “Senden Önce de Ağladım” dışında kalan şarkılar arasında bir tek sürpriz yok. Bu ikisi de zaten “hit” olabilecek güçte değil.

“Sözüm Ona Sevdin” (kartonette yazıldığı gibi “sevdim” değil; “sevdin”) ise albümün konseptiyle en alakasız şarkı olarak zaten başka bir taraftan ses veriyor.

Bu açıdan baktığınızda en azından bana heyecan verecek hiçbir şey yok bu albümde. “Vay be, bunu da nereden bulmuşlar, bu nasıl akıllarına gelmiş, helal olsun!” diyeceğim hiçbir şey yok.


Başından sonuna eşlik edilsin diye yapılmış bir sahne repertuarı olabilirdi bu. İşe de yarardı ki muhtemelen Pamela’nın önümüzdeki süreçte sahne programlarında çok işine yarayacak bu şarkılar ve belki de hiç yapmadığı kadar çok program yapacak. Zaten o maksatla yola çıkıldığı da çok belli. Onu bir kenara koyarsak, “Fırtınalar”daki gibi dinleyici şaşırtalım, “Seni Unutmaya Ömrüm Yeter mi?”deki gibi yapılmamışı yapalım kaygısı ne yazık ki bu albüme uğramamış.

Bu repertuar meselesini bir kenara koysak bile elimizde kalan da doyurucu olmaktan uzak. Sözgelimi albümün çıkış şarkısı olarak seçilen “Kal Benim İçin” düzenleme ve yorum olacak çok parlak, çok vurucu ve etkileyici, evet. Duyduğum en iyi “Kal Benim İçin” “cover”ı diyebilirim rahatlıkla. Ama aynı şeyi “Kaç Kadeh Kırıldı” için, “Sarhoş” için, hele hele “Ağla Halime” için söyleyebilmek çok zor çünkü daha iyileri yapıldı.


Bütünde albüme aranjör olarak imza atan Hüseyin Cebişçi, Cihangir Aslan, Evren Arkman ve Efe Demiryoğuran’ın ellerinden gelenin en iyisini yaptığını da söylemek lazım. Pamela da her zamanki gibi kendine has ses rengi ve şarkı söyleme biçimiyle her şeye rağmen dinleyeni etki altına almakta hiç zorlanmıyor. Yani bu ekip ne yapsa çizgi üstü olurdu. Bu da kaçan fırsatı büyüten bir gerçek.


Günümüz dinleyicisi, özellikle de genç dinleyici kesimi, tıpkı Pamela ve ekibi gibi bu benim takıldığım meselelerin hiçbirine takılmayacaktır kuvvetle muhtemel. Sektörde herkesin kabullendiği bir gerçek var ki özellikle konsere gelen dinleyici bilmediği bir şarkı duyduğunda sahneyle iletişimini anında kesiyor. Bildik şarkılar her zaman daha fazla iş yapıyor; sahnede de, albümde de. Yargısız bakmak gerekirse bu albümün işler tarafı da bu aslında. Bakalım işleyecek mi sahiden? Onu da zaman gösterecek.

ŞUBAT 2018

Yavuz Hakan Tok

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder