Edis - "Ân"


EDİS BAŞKAYDI


(1 Mayıs 2018 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)

Edis başkaydı; ilk gördüğümüzde anlamıştık. Bunun formüle edilebilir bir izahı yok. Bazıları başkadır. “Şeytan tüyü” derdi eskiler. Öyle bir tılsım, öyle bir hemen fark edilirlik, ayırt edilebilirlik, öyle bir anında etki yaratabilme gücü. “Allah vergisi” de derdi eskiler.

İşte tam da bu yüzden henüz sadece dört tekli yayımlamış Edis’in uzunca bir süredir beklenen ilk albümü önemliydi. Edis başkaydı, evet ama bunu nasıl değerlendirecekti? Ya da değerlendirebilecek miydi?


Edis’in ilk albümü “Ân”, geçtiğimiz günlerde DMC etiketiyle yayımlandı. Albümde 12 şarkı var. Daha önce tekli olarak yayımlanmış “Çok Çok” ve bir Erkin Koray “cover”ı olan “Gün Ola Harman Ola” dışındaki tüm şarkılar sıfır kilometre Edis şarkıları.

Albümün “teaser”ını dinlemek bile Edis’in risk almak pahasına farklı bir şeyler, en azından güncel Türkçe pop müzik içerisinde sıraya sokulamayacak bir şeyler yaptığını anlamama yetti. Albüm çıktı; yanılmadığımı anladım.


Neredeyse her gün yeni bir sürü şarkı çıkıyor, adını ilk kez duyduğumuz bir sürü şarkıcı görüyoruz dijital platformlarda. Ama ne çare. Müzik dinleme alışkanlıklarımızın değişmesi bir taraftan, müziğin pazarlanma şartlarının değişmesi bir taraftan derken oluşan kısır döngünün çarkları hepsini öğütüveriyor. Olmuşlar da olmamışlarla birlikte dijital çöplüğü boyluyor üç beş günde. “Star” konumundakilerin bile etkisi eskisi gibi uzun süreli olamıyor artık. Büyük patlamalar beklemek yersiz bu şartlar altında. Taş üstüne taş koyan, ağır da olsa emin adımlarla ilerleyen sağ çıkacak bu kaostan. Edis bu albümüyle tam da bunu başarıyor.


Bu albümde ilk dinleyişte kafadan “hit” denilebilecek bir şarkı yok. O kadar kolay algılanır, dile pelesenk olur şarkı da yok. Tutun ki yaz başı çıksa, belki de yazlık mekânların “playlist”lerine giremeyebilirdi bu şarkılar. Ama bana güvenin, bu yaz boyu duyacağız biz Edis şarkılarını. O zamana kadar en azından birkaçını sindirmiş olacağız çünkü. Tıpkı “Çok Çok”un uzun vadede bir “hit”e dönüşmesi gibi.


Bir albümü bir tekliden ayıran en önemli şey bir birden fazla boyutunun olması şüphesiz. Bu anlamda Edis’le aslında yeni tanışıyor olduğumuz söylenebilir. Güçlü ve zayıf yanları, vizyonu, derinliği, felsefesi (en azından şimdiki zaman diliminde) nedir ne değildir, bu albümle görüyoruz. Mesela “Gencim, yakışıklıyım; o halde genç kızların gönlünü çelecek yapış yapış romantik ya da şöyle sokak sloganlı bir bıçkın delikanlı şarkısı yaparım, parsayı toplarım,” gibi bir kafada olmadığını teklilerinden az çok anlasak da albümünde bunu net bir şekilde görüyoruz. Yok çünkü öyle bir şarkı.


Onun yerine hemen her biri farklı bir biçimde, neresinden baksanız yirmi otuz yıldır aynı sulardan beslenen Türkçe pop klişelerine göre yenilikçi, özgür denemeler barındıran şarkılar var. Twitter’da bir yorum okumuştum, “Edis’in yaptıklarının dünyada çoktan modası geçti,” diye. Bu ülkede müzik yapanlardan, bu ülkenin şartları içerisinde, dünyada yapılmamışı yapacak, yeni bir moda, akım yaratacak bir müzikal yenilik beklemek hayalperestlik olur. Onu geçiniz. Ama ayakların bu topraklara basmakta iken ellerinle sınırların dışına uzanabiliyorsan, bu bile başarıdır ki Edis bunu yapmış, en azından yapmaya azmetmiş işte.


Albümün en “catchy” şarkılarından biri olan “Roman”, söz ve müziği Edis’e ait, düzenlemesi Ozan Çolakoğlu tarafından yapılmış bir şarkı. Albümü bu şarkı açıyor ve hemen ardından “Çok Çok” geliyor. Dünyada genellikle albümden önce çıkan tekli şarkıları, daha önce yayımlandı diye albümün sonuna konulmaz. Bu bize has bir uygulamadır ve şarkı sıralamasına, albüm bütünlüğüne verdiğimiz (daha doğrusu vermediğimiz) önemin de göstergesidir. Bu yüzden bu albümde bu şarkıyı ikinci sırada görmek hoşuma gitti. Müzikal akışta ve hikâye içerisinde yeri orasıymış ki oraya konmuş diye düşündüm.


“Çok Çok”un peşi sıra gelen “Yalan”, Edis, Alper Narman ve Onurr’un ortak yazdığı bir şarkı. Düzenlemeyi Osman Çetin yapmış. Ardından Yasemin Mori’nin Edis’e eşlik ettiği “Sevişmemiz Olay” geliyor. Her iki şarkı da genç ve ateşli, dinamik şarkılar. Mori’nin Serhat Şensesli ile birlikte yazdığı şarkıyı Şensesli düzenlemiş. Yasemin Mori ile Edis’in ilk kez tanıştıkları güne şahit olmuşluğum var. Radyo Boğaziçi’nin bir ödül töreninde BÜMED’de kulis olarak ayrılmış bölümdeydik. Edis, Yasemin’e hayrandı. Oracıkta kırk yıllık ahbap oldular, kimyaları anında tuttu. Yasemin de başından beri çemberin dışındadır ya hep. Edis’e çok yakışmış yazdığı şarkı bu yüzden.


Albümün bence en iyi şarkılarından biri “Sen Özgür Ol”, Mustafa Ceceli’nin düzenlemesini yaptığı bir Edis bestesi. Edis’i ilk kez yavaş bir şarkıda dinlerken şarkıcılığının farklı bir boyutunu da görmüş oluyoruz.

Tıpkı “Sen Özgür Ol” gibi batılı bir orta tempo şarkı olan “Ân” ile albüm hiç etkisini azaltmadan devam ediyor. “Ân”ın düzenlemesi bir başka vizyonu geniş müzisyenin, Gürsel Çelik’in elinden çıkmış. Söz ve müziği yine Edis’e ait olan “Bana Ne” ise Ozan Bayraşa tarafından düzenlenmiş.


Bazı aranjörler bazen “uçmak” isteseler de şarkıcılar ya da şarkıcıların onlara getirdiği şarkılar fazla yükselmelerine izin vermez. Bunu düşününce “Bana Ne”de de görüldüğü üzere, Edis ve şarkılarının aranjörlere fırsat verdiği söylenebilir. Bu kadar oyuncaklı düzenlemelerin açıklaması bu olsa gerek. (Bu arada, “Bana Ne” ayrı yazılır; kartonetteki gibi bitişik değil.)

Bir başka Edis bestesi “Eyvallah”, Osman Çetin’in düzenlemesiyle albümün sekizinci sırasında. Kolay algılanabilir, çok bildik armonik dizimlerle yazılmış ama düzenlemesinin zenginliği ile sıkmayan bir şarkı “Eyvallah”.


Edis, Alper Narman ve Onurr ortaklığının bir diğer şarkısı “Doldur İçelim” var sırada. Düzenleme Ozan Çolakoğlu tarafından yapılmış. Adından da anlaşılacağı üzere, alaturka temalı bir şarkı bu. Basbayağı oryantal bir düzenleme de yapılabilirdi ama öyle yapılmamış neyse ki. Albümün ticari açıdan iş yapacak şarkılarından biri olduğu söylenebilir kolaylıkla.

“Dur De” benim albümde en sevdiğim şarkıların başında geliyor. Hem melodi gücü de hem Edis’in yerinde yorumu ile ilk dinleyişte kendini gösteren “Dur De”nin söz ve müziği Edis’e, düzenlemesi Gürsel Çelik’e ait.


Sözleri Edis’e, müziği Edis ve Gürsel Çelik’e ait “Köle”nin düzenlemesini de Gürsel Çelik yapmıştı. Akışı kolay, formülü belli bir dans şarkısı “Köle”.

Albümün kapanışında ise Erkin Koray’ın 1996 çıkışlı albümüne adını veren, söz ve müziği de Koray’a ait bir şarkı. Bugüne dek hiç “cover” potasına girmemiş bu şarkıyı Gürsel Çelik’in düzenlemesi ile dinliyoruz. Şarkının bu düzenlemesinin Erkin Koray versiyonundan çok daha iyi olduğu aşikâr. Şarkı da Edis’e beklenmedik bir biçimde çok yakışmış. Bana Edis’in “cover” yapması için bir şarkı sorsalar, ben kırk yıl düşünsem, bu şarkı aklıma gelmezdi mesela.


Çok farklı akımların birbirinin içinden geçtiği düzenlemelerin toplamda bir müzikal bütünlük oluşturduğu, kendi içinde tutarlı, kendi üslubunu ve tavrını yaratmış bir albüm “Ân”. Başta da yazdığım gibi, Edis’i üç boyutlu olarak dinlememizi, tanımamızı sağlıyor her şeyden önce. Şahsen ben uzun uzadıya dinleyip bir iyice tanıdım. Ve tabii yeterince tamamlanmamış yerini de gördüm.

İlk albümler genellikle yıllardır biriktirilmiş şarkılardan oluşur ve o tekamülün farklı evrelerinden zengin bir içerik devşirmek daha kolaydır. Bu bakımdan albüm doyurucu. Gelin görün ki şarkı sözlerinin büyük kısmında bir konu bütünlüğü, bir hikâye eksikliği, tutarsızlık, hatta bazen mantık hataları söz konusu. Evet bir şeyler anlatıyor ama satır araları eksik kaldığı için Edis’in kafasında canlandırdığı hikâyeye dinleyenin vakıf olması zorlaşıyor.


Bunu bir örnekle açıklayayım: “İstemesen de, hayır desen de bu aşkı tek başıma yürütürüm” diyen birisi aynı şarkının başka cümlesinde “Uymazsa cebimde bir küçük eyvallah yok,” diyor. İlk cümleyi söyleyen ikinci cümleyi söylemez oysa. Hadi söyledi diyelim. Aşkı bitirmek mi istiyor, her şeye rağmen devam ettirmek mi, isyankâr biri mi, yoksa ne olursa olsun sineye çeken biri mi anlamak mümkün değil.

Ya da bir başka örnek: “Gücümü sola verdim yorgunum, her geceme seni koydu ne zor durum.” Gücünü sola vermek, kalbe yüklenmek olsa gerek. Peki her gecesine onu koyan kim ya da ne? Birini geceye koymak ne demek? 


Bunlara benzer pek çok örnek var albüm boyunca karşımıza çıkan. Biliyorum bu zamanda bunlara kafa yormak gereksiz. Melodiye uygun akan, dile kolay gelen kelimeler dinleyiciye yetiyor ve şarkılar artık genellikle bu teknikle yapılıyor; dinleyici de hikâye peşinde koşmuyor, çoğu zaman bir tek cümle ya da kelime yetiyor şarkıyı sevmesine; gerisini duymadığı bile oluyor. Ama Edis’in bu kaosun içinde parladığı yerde kendini bu anlamda da farklı kılmasını, daha incelikli ve detaycı olmasını beklerdim.


Albüm kapak ve kartonet fotoğrafları Erdi Doğan tarafından çekilmiş, kreatif direktörlüğü Sezer Arıcı, tasarım ve sanat yönetmenliğini de Ozan Şanal üstlenmiş. Edis’i “bebek yüzlü jön” ya da “temiz yüzlü, iyi çocuk” gibi “artist” bir imaja mahkum etmeyip, doğal ve sade haliyle bırakan, tasarımı da ihtişam üzerine değil, asimetrik bir sadelik üzerine kuran bu çalışmanın çok ama çok doğru olduğunu da söyleyebilirim.

Edis başkaydı. Bu albüm gösteriyor ki başkalığı tek atımlık barut değilmiş. Umarım bu durum bundan sonra da böyle devam eder.

NİSAN 2018

Yavuz Hakan Tok

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder