Günün Şarkısı 28 Ekim 2019


Ahmet Kaya – “Hani Benim Gençliğim?”


Hâlâ onun 43 yaşında öldüğüne inanmakta zorlanıyorum. O kadar kerli ferli, yaşını başını almış bir adam gibi gelirdi ki gözüme hep… Belki sesinin haşmetinden, belki görüntüsünün heybetinden, bilmiyorum. İlk albümü “Ağlama Bebeğim” 1985 yılında piyasaya çıktığında da sadece 28 yaşındaymış. Gencecikmiş yâni.


’80 ihtilali sonrası Selda Bağcan, Cem Karaca, Zülfü Livaneli, Edip Akbayram yani sol tandanslı müzik dinlemek büsbütün yasak değilse de en hafif tabiriyle “sakıncalı” oldu bir süre. İhtilalin derdi en çok “komünistler”leydi çünkü. Sol görüşlü düşüncenin tamamı “komünist”ti; “güneşli, güzel günler,” “aydınlık”, “şafak”, “yoksulluk”, “kavga” filan gibi laflar hep komünistti.


Ne müziğin sesini kısabilirsiniz, ne de düşüncelerin… Nitekim çok geçmeden “protest” tavırlı şarkılar yeniden gösterdi yüzünü plaklarda… 1985 yılında Edip Akbayram, Mahzuni’den, Selda Bağcan, Livaneli’den şarkılar koyarken albümlerine, Livaneli de Theodorakis’le birlikte “Güneş Topla Benim İçin” diyordu. Cem Karaca henüz Türkiye’ye dönememişti. Tam da o sıralarda çıktı Ahmet Kaya’nın ilk albümü “Ağlama Bebeğim”. Önce Livaneli’nin müziğine benzetti herkes şarkılarını. Ondan mıdır bilinmez, gözlüklü bir fotoğrafının illüstrasyonunun yer aldığı kaset kapağı başka bir illüstrasyonla değiştirildi ikinci baskıda.


İhtilalin vaat ettiği “huzur ve güven ortamı” gelmiş miydi memlekete sahiden? Yoksa zamanında şiirler, şarkılarla anlatılmış acılarımız, dertlerimiz, kusurlarımız, eksikliklerimiz devam ediyor muydu? Belki de artmıştı. Yeni şarkılar anlatacaktı onları da ama artık yeni bir dile, yeni bir üsluba ihtiyaç vardı. O sloganlar, metaforlar, klişeler eskimiş, devrimi tamamlamıştı. 


Ahmet Kaya ilk iki albümünde onlardan beslenen yeni bir ses gibi görünse de, 1986 yılında yayımlanan “Şafak Türküsü”ve yine aynı yıl bitmeden piyasaya çıkan “An Gelir” adlı albümleriyle birlikte o yeni dilin ve yeni üslubun öncüsü oluverecekti. Protest müzik, artık Anadolu poptan değil, arabeskten el alıyordu. O halde başka bir ad bulmalıydı bu türe. Dünyanın en saçma tabirlerinden biri olan “özgün müzik” yakıştırması böyle doğdu.


Ahmet Kaya külliyatından bugüne bir şarkı seçerken doğrusu bir hayli zorlandım. O kadar çok bende yer etmiş, hayatımın bir dönemine eşlik etmiş şarkısı var ki… Fakat galiba ben Ahmet Kaya’nın ‘80’li yıllarını, daha doğrusu 1993’e kadar yayımladığı albümleri, o albümlerdeki şarkıları daha çok sevdim. Yâni Ahmet Kaya denilince benim aklıma “Giderim”, “Kum Gibi”, “Nereden Bileceksiniz” filan gelmiyor öncelikle. “Öyle Bir Yerdeyim ki” geliyor mesela, “Hani Benim Gençliğim?”, “Şafak Türküsü”, “Gökyüzü”, “Sevgi Duvarı”, “Suskun” ve o döneminden başka başka bir sürü şarkı geliyor. Ne çare o yıllarda televizyona çıkarılmadığı için de o döneme ait doğru düzgün görüntüsü yok.


“Hani Benim Gençliğim?” Ahmet Kaya’nın 1987 yılında yayımlanan “Yorgun Demokrat” adlı albümünün açılış şarkısıydı. Sözleri Yusuf Hayaloğlu tarafından yazılan, bestesi Ahmet Kaya tarafından yapılmıştı. Tüm albümün düzenlemesini ise Ahmet Kaya’nın uzun yıllar birlikte çalışacağı Osman İşmen yapmıştı. 


Denilebilir ki Ahmet Kaya’nın sesini belirli bir kitlenin dışına da duyurabilen şarkılardan biri oldu “Hani Benim Gençliğim?” Belki herkesin “penceresiz kaldığı”, “uçurtmasının tel örgülere takıldığı” anlar, zamanlar vardı hayatında. Daha 18 yaşındaydım ama benim vardı mesela. Bu şarkıyı dinler dinler, ağlardım o yüzden.  


Sonrası malum. Bugün Ahmet Kaya şarkıları toplumun her kesiminden, farklı yaşayış biçimleri, siyasi görüş ve müzik beğenilerine sahip insanların az sayıdaki ortak paydasından biri. Demek ki neymiş? Müziğin etkisi siyasetler üstüymüş. Kalbe dokunan kalırmış.

Bugün Ahmet Kaya’nın doğum günü. İyi ki yaşamış. Ruhu şâd olsun.

Yavuz Hakan Tok

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder