Vicdan mı Cüzdan mı?

Seninle Üç Dakika

1978 - 3. Bölüm


“Aşırı Dekolte”


Gösterilen tüm özene ve günler öncesinden yapılan hazırlıklara rağmen, yarışma süresince her şey yolunda gitmedi. Yine de bir önceki yarışmayla kıyaslandığında kaydedilen ilerleme o kadar net görünüyordu ki, bundan aldığı cesaretle olsa gerek, Televizyon Daire Başkanı Yılmaz Dağdeviren gecenin sonunda yapacağı konuşmada “Şayet bu sene Türkiye kazanırsa ve seneye yarışmayı düzenlemek görevi TRT’ye verilirse, bu işin altından rahatlıkla kalkarız,” diyerek gövde gösterisinde bulunmaktan geri kalmayacaktı.




Canlı yayının başında gecenin sunucularından biri olan Bülent Özveren salondaki davetlilerin bazılarıyla sohbet ederek, gece hakkındaki yorum ve fikirlerini sormuş, ancak bu bölüm fazla uzayarak hem ekran başındakilerin hem de kuliste beklemekte olan ekiplerin heyecanını bir kat daha arttırmıştı.


Serpil Barlas ve İkinci Baskı elemanları makyaj odasında son hazırlıklarını yaparken.

Yarışma, salonda 4, kuliste 2 ve Seçici Kurul odasında 1 olmak üzere toplam 7 kamerayla renkli olarak filme alınıyordu. Şef Dieter Brux yönetimindeki büyük orkestra sahnenin önündeki boşluğa yerleştirilmişti. Yarışmanın sunuculuğunu Bülent Özveren’le birlikte TRT spikerlerinden Tamer Durukan yapıyordu. Finalistlerin performansları arasında yarışmanın başından bu yana yaşananları anlatan karikatürlerden oluşan ve tiyatro oyuncusu Sema Aybars tarafından seslendirilen kısa filmler ekrana getiriliyordu. Canlı yayın yönetmenleri ise İskender Salgırlı ve Faruk Üçok idi.  

Nükhet Duru'nun makyajı yapılırken.

İlk sırada Grup Anadolu Majör geldi sahneye. Nükhet Duru, finalden bir süre İzmir’e gitmiş ve tasarımlarında  Türk motifleri kullanmasıyla meşhur olan modacı Zuhal Yorgancıoğlu’na tam 245 bin lira ödeyerek, üç farklı kostüm sipariş etmişti. Finalde de o elbiselerden birini giymiş, diğerlerini de şayet yarışmayı kazanıp da Fransa’ya gitme ihtimaline karşı yedeğe almıştı.


İkinci sırada Grup Nazar vardı. Grup Nazar elemanları da tıpkı Grup Anadolu Majör gibi birbirleriyle uyumlu kostümlerle çıkıyorlardı izleyici karşısına. Kostümler Nilüfer’in modacısı Übeyde Hanım tarafından hazırlanmış, hazırlanırken de Yves Saint Laurent’in “Harem” adlı koleksiyonundan esinlenilmişti.


Sırada Grup Karma vardı. Yarışmanın en iddiasız ekibi, şarkısını da iddiasız bir biçimde seslendirecek, ayrıca bir şov yapmayacaktı çünkü grubun elemanları aynı zamanda enstrüman çalıyorlardı. Bu yüzden de şarkıyı sahne üzerinde değil, orkestranın arasında söyleyeceklerdi. Grubun üç elemanı da birer pantolon gömlek ve yelekle le izleyici karşısına çıkıyorlardı.


Dördüncü sırada Grup Sekstet geldi sahneye. Gecenin en iddialı ve en hareketli şovunu onlar hazırlamıştı. Seslendirdikleri şarkının hikâyesine uygun beyaz kostümleri ile grubun her bir solisti bir tipleme olmuştu. Kerem Yılmazer uzaylı, Funda Anapa Uzakdoğulu, Ertan Anapa mağara adamı, Esmeray Afrikalı, İskender Doğan çocuk, Melike Demirağ ise Kızılderiliydi. Bu kompozisyondaki bir başka ilginç detaysa Funda Anapa’nın beş aylık hamile olması fakat bol elbisesiyle hamileliğini gizlemesiydi.


Son sırada Serpil Barlas ve İkinci Baskı vardı. Barlas’ın ekibinde finalden hemen önce bir değişiklik olmuştu. Yarı finalde Cahit Oben’in ekibinde yer alan Arzu Özkaraman (Ece) İkinci Baskı’ya transfer edilmişti. İkinci Baskı’nın üç elemanı kırmızı, Serpil Barlas ise lacivert kostümüyle sahnedeydi.


Şarkıların icraları sırasında herhangi bir sorun yaşanmamış, her ekip sahne üzerinde elinden geleni yapmıştı yapmasına ama final gecesine dair yapılacak yorumlarda orkestranın yeterli prova yapamamasından kaynaklanan zayıflığı konu edilecek ve özellikle orkestra şefi Dieter Brux eleştiri oklarının hedefi olacaktı. Ses düzeni nedeniyle şarkıcıların seslerinin yeterince duyulmaması da eleştiri konularından biri olacaktı.

Şef Dieter Brux yönetimindeki orkestra provada.

Ekiplerin gerek icraları, gerek dansları, gerekse özel hazırlanmış kostümleri genel olarak beğenilirken, Grup Nazar’ın Haldun Dormen tarafından hazırlanan koreografisi “zayıf”, Serpil Barlas’ın tek omzunu açıkta bırakan kostümü “aşırı dekolte”, “İnsanız Biz” ekibinin içinden bir atom bombası çıkan kocaman bir dünya küresiyle yaptıkları şov “etkileyici” diye nitelendirilecekti basın tarafından.

Serpil Barlas ve İkinci Baskı

Üçer dakikalık beş şarkı, kısa bir sürede birer birer arz-ı endam etmiş, şimdi iş jüriye kalmıştı. Salonda ayrılmış özel locadan yarışmayı izleyen jüri üyeleri, kamera takibiyle, binanın üst katında kendileri için ayrılmış karar odasına doğru ilerlerken, sahnede gösteri yapacak folklor ekibi yerini almıştı bile. 

Grup Sekstet final gecesi kuliste.

Kameralar zaman zaman kulis olarak ayrılmış bölüme yönlendiriliyor, ekran başındakiler kulisteki heyecanlı bekleyişin enstantanelerini de iyi kötü görebiliyorlardı. Türkiye’yi temsil edecek şarkının seçimi için aylardır süren maratonun son dakikalarıydı bunlar. Heyecan, kelimenin tam anlamıyla doruktaydı.

   
Daha önce istifa edeceğini açıklamasına rağmen bunu gerçekleştirmeyen Gürer Aykal ve dedikoduların ayyuka çıkmasından dolayı son ana kadar gelmesi beklenmeyen Şerif Yüzbaşıoğlu da dahil olmak üzere, beş kişilik jüri o gece, tam kadro oradaydı. Bununla birlikte final başlamadan önce görüntü alan basın mensuplarının kadrajına bir altıncı kişi daha girmiş ve orada bulunanları şaşırtmıştı. 

Süheyl Denizci, Önder Bali, Gürer Aykal, Mithat Fenmen, Şerif Yüzbaşıoğlu ve Selçuk Sun

Müzisyen Süheyl Denizci’ydi bu kişi. Denizci, yedek jüri üyesi olarak TRT tarafından çağırılmıştı. Belli ki hem TRT Yönetim Kurulu ile hem de kendi içinde sorunlar yaşayan jüri üyelerinin tam da finalden önce fire vermesinden korkuluyordu. Nitekim Şerif Yüzbaşıoğlu’nun hakkında çıkmış olan şaibeler nedeniyle jüriden çekileceği, hatta kimi söylentilere göre de TRT tarafından görevine son verildiği söyleniyordu. Neyse ki böyle bir şey yaşanmayacak ve son kararı yine aynı beş kişi verecekti.


O dönemde Hey dergisi için yazılar yazmakta olan ünlü sunucu ve şovmen Orhan Boran, karar odasındaki kameradan canlı yayında ekrana yansıyan görüntülerle ilgili olarak şu satırları kaleme alacaktı: 

“Jüri üyelerinin birincilik seçimi yaptıkları odada heyecan dozu belirli bir görünüm yerine, düğündeki kız ve oğlan tarafı büyüklerinin yorgunluk giderme rehaveti içinde koltuklarına yayılıp, neredeyse bezginlik içinde oturmaları, gecenin heyecanını oldukça ufaladı.”

Grup Karma kuliste.

O bezginliğin ve rehavetin arkasında neler yaşandığını, nasıl kızılca kıyametin koptuğunu ise henüz hiç kimse bilmiyordu. Tüm bunlar birkaç gün içinde ortaya çıkacaktı.


Ve nihayet jüri üyeleri stüdyoya inmiş, hazırladıkları iki zarfı Bülent Özveren’in eline tutuşturmuşlardı. Bülent Özveren sonuçların bulunduğu zarfı eline aldı, diğerini cebine koydu ve Yılmaz Dağdeviren’i sahneye davet etti.

Jüri üyeleri ve Yılmaz Dağdeviren sahnede.

Yılmaz Dağdeviren zarfı açıp sonuçları beşinciden birinciye doğru açıklamaya başladığında nefesler tutulmuştu. Dağdeviren’in zarfı açtığı dakikalarda gizleyemediği şaşkınlığı dikkatli izleyicilerin gözünden kaçmamıştı. Neydi onu bu kadar şaşırtan?

Grup Anadolu Majör sahnede.

Beşinci Serpil Barlas ve İkinci Baskı, dördüncü Grup Karma olmuştu. Üçüncü ekibin adı okunduğunda ise hem salondan hem de kulisten şaşkınlık nidaları yükselecekti. Nükhet Duru ve Modern Folk Üçlüsü’nden oluşan Grup Anadolu Majör üçüncü olmuştu.

Grup Sekstet sahnede.

Yarışmaya Danıştay kararıyla son anda dahil olabilen “Biz” ekibi ikincilikle yetinecek, birincilikse Grup Nazar’ın olacaktı.

Grup Nazar plaketlerini alırken.

Kulisteki tüm ekipler sahneye çağrıldı. Salonda alkış kıyamet gidiyor, kulisteki kalabalık sahneyi doldurdukça, birbirlerini tebrik edenler, sevinen ve üzülenlerin gürültüsü canlı yayından ülkenin dört bir yanındaki evlere dek ulaşıyordu. Ödül töreni bu karambol içerisinde yapıldı ve canlı yayın, birinciliği kazanan şarkının tekrar seslendirilmesiyle sona erdi.

İkinci Zarfın Sırrı


Yarışmadan sonra Orkut Stüdyosu’nda verilen kokteyle bütün ekipler ve geceye emeği geçenler katıldı. Sonrasında kimileri Ankara’nın farklı eğlence yerlerinde, kimileriyse otel odalarında sabahın ilk ışıklarına dek yarışmanın heyecan ve gerilimini atmaya çalışacaktı. 

Safiye Filiz ve Nilüfer.

Grup Karma ekibi şehir merkezinin dışında kalan Atatürk Orman Çiftliği içerisindeki Marmara Oteli’nde kalıyordu. Ekip, geç saatlerde otelin gece kulübüne indiğinde sahnede Türk müziği solisti Safiye Filiz vardı. Safiye Filiz’in kendisine uzattığı mikrofonu geri çevirmeyen Nilüfer, o günlerde çok popüler olan “Kim Arar Seni” şarkısını seslendirirken, aynı dakikalarda Ankara’nın bir başka gece kulübü Apple’da Grup Karma ve İkinci Baskı’nın elemanları yüksek sesli müzik eşliğinde keyifle dans ediyorlardı.


Arzu Özkaraman (Ece) ve Özkan Uğur Apple Gece Kulübü'nde.

Aynı gece kulübündeki masalardan birinde Bülent Özveren, yanında oturan Yılmaz Dağdeviren’e cebindeki zarfı çıkarıp verdi. Bu zarf ona canlı yayında Jüri Başkanı tarafından verilen iki zarftan biriydi. Zarflardan birinde sonuçlar vardı ve yayın sırasında Yılmaz Dağdeviren tarafından açılmıştı. Diğer zarfı ise Bülent Özveren o esnada cebine koymuş ve o anda bunu fark edenler için o zarf adeta bir sır olarak kalmıştı. Peki o zarfta ne vardı?

Bülent Özveren

“5 Şubat 1978 akşamı 1978 Eurovision yarışmasında birinciliği alan parçanın kaydının, Avrupa Eurovision merkezine gönderilmeden önce, yeniden kaydedilmesi jüri tarafından önemle önerilmektedir. Saygıyla arz olunur.”

Zarftan çıkan notta bunlar yazıyordu. Peki bu ne demekti? Jüri, birinciliği verdiği parçanın yarışma esnasındaki icrasının Avrupa’ya gönderilmesinde nasıl bir mahsur görmüştü? Böyle bir uyarıyı yapmaya neden gerek duyulmuştu? İşin burası TRT yetkilileri ve jürinin arasında bir muamma olarak kaldı.

Ödül töreninde Grup Nazar

Gerçi asıl ilginç ayrıntı öneri zarfında değil, sonuçların yer aldığı zarftaydı. Yönetmeliğe göre kararın en az dörde bir oy çoğunluğuyla kabul edilmiş olması gerekiyordu. Bu sonuca ulaşmak için nasıl bir yöntem izleneceği ise yönetmelikte açıkça ifade edilmemişti. Oylama için karar odasına çıkıldığında jüri üyeleri kendi aralarında gizli oylama yapmaya karar verdiler. Bu fikir Selçuk Sun’dan çıkmıştı. Her üye gizli oyla finalist şarkılara birden beşe kadar puan verecek, toplam puanı yüksek olan şarkının jüri kararıyla birinci seçildiği ilan edilecekti.

Grup Nazar birinciliği kutlarken.

Ne var ki puanlama toplamında sonuç ortaya çıkınca Selçuk Sun itiraz etmiş ve karara katılmadığını söylemiş, bu yüzden de kararın yazılı olduğu kağıda şerh düşülmesini istemişti. Gerçekten de sonuçların yazılı olduğu kağıtta “1.Sevince” yazan satırın hemen hizasında şöyle bir not vardı: “5 üyeden 4 oy aldı”.

Jürinin karar metni

Oylamadan sonra jüri üyeleri puanlama işlemlerinin yapıldığı kağıtları imha ederek, basının eline geçmemesini sağlayacak, böylece kimse hangi üyesinin hangi finaliste kaç puan verdiğini öğrenemeyecekti. Ancak daha o gece canlı yayın bittikten sonra basına konuşan Selçuk Sun, jüri içindeki anlaşmazlığı açığa çıkarıyordu: “Dönen dolapları iki gün sonra açıklayacağım. Adım adım bu sonuca gidildi. Üzgünüm.”


Aynı gece bir başka tepki de Gürer Aykal’dan gelecek ve Aykal, Hürriyet gazetesi muhabirine şunları söyleyecekti: “Türk hafif müziği kazansın diye uğraştık. Tutup 1 not vererek önemli bir parçayı mahkûm ettiler. Böylece pırıl pırıl çocuklardan oluşan Nazar ekibinin üzerine de gölge düşürdüler. Önceden beri böyle davransalardı ya da oylama açık olsaydı ne yapacağımızı bilirdik.”


Her iki jüri üyesinin işaret ettiği isimler aynıydı. Şerif Yüzbaşıoğlu ve Önder Bali, yarı finalde 5 verdikleri Grup Anadolu Majör’ün parçasına final oylamasında 1 puan vermiş ve toplamda grubun üçüncü sıraya yerleşmesine neden olmuşlardı. Diğer üyeler bu 1’er puanın kasıtlı verildiğini söylüyorlardı.

Sunucu Bülent Özveren ve jüri üyelerinden Şerif Yüzbaşıoğlu, Gürer Aykal ve Önder Bali sahnede. 

Nitekim jürinin imha etme kararı verdiği gizli oylar birkaç güne kalmadan basının eline geçecek ve tartışma iyice alevlenecekti. Söylenenler doğruydu. Şerif Yüzbaşıoğlu ve Önder Bali, bütün finalistlere birebir aynı oyları vermişler, Anadolu Majör’e 1’er puan vererek de olası bir birinciliğin önüne set çekmişlerdi. Oy tablosu bunu açıkça gösteriyordu.


TV’de 7 Gün dergisi yazarı Sezai Solelli, “Oy mu Oyun mu?” başlıklı yazısında bu durumu şu cümlelerle sorguluyordu: 

“Bu iki jüri üyesi üzerinde aynı parça hakkında 25 gün içinde meydana gelen bu görüş ve his tornistanı nasıl izah edilebilir? Dikkat edin, ‘Grup Nazar’ı bu defa çok beğendik’ deyip, 25 gün önce onunla aynı ayar tuttukları Anadolu Majör’e 4 oy vermiyorlar, hatta 3 vermiyorlar, 2 de vermiyorlar. Birdenbire Anadolu Majör’ü beş finalistin en kötüsü bulup 1 veriyorlar.”


Gizli oyların ortalığa çıkmasından sonra jürinin itham edilen iki üyesi Hürriyet gazetesine verdikleri röportajda kendilerini şöyle savunuyorlardı: “Başta şunu söylemek gerekir ki final günü Anadolu Majör vokal yönünden çok zayıftı ve yanlışlıklar yaptı. ‘Dostluğa Davet’ popüler müzik anlayışı içinde yeri ve yapısı açısından zayıftır bu da değerlendirmede en büyük etken oldu. Yapılan yarışma uluslararası değil de ulusal yarışma niteliğinde olsaydı, ‘Dostluğa Davet’ ufak tefek temalarla dahi olsa Türk popüler müziğine yön veriyor oluşu bakımından daha büyük bir ödülle değerlendirilebilirdi.”  


Diğer bir jüri üyesi Selçuk Sun ise birkaç gün sonra yaptığı basın toplantısında şunları söyleyecekti: “Ben hiçbir grubun tarafını tutmuyorum. Kim giderse başarılı olmasını dilerim ama Yüzbaşıoğlu ve Bali tarafından yapılan bu terbiyesizliğe sessiz kalamam. Ankaralı 3 jüri üyesi Nükhet’e 14 oy verirken Nilüfer’e 10 oy verdiler. İstanbullular ise Nilüfer’e 10 oy verirken Nükhet’e 2 toplam oy verdiler. Buradaki olay açıklığa kavuşsun. Üyeler Yönetim Kuruluna çağrılmalı ve konuşmalıdırlar. Namuslu olan doğruyu konuşur.”

Selçuk Sun

Aynı günlerde Hürriyet gazetesine manşetten giren “Eurovision Tartışması Sürüyor” başlıklı ve Yavuz Gökmen imzalı haber ise meseleyi bir komplo teorisiyle açıklıyordu. 


Gökmen’in ortaya attığı iddiaya göre işin içinde Nilüfer’in bağlı olduğu Grunberg Şirketler Grubu ve Nilüfer’in hem yapımcısı hem de eşi olan Yeşil Giresunlu vardı. Şirket, Nilüfer’in içinde bulunduğu ekibi birinci yapmak için iki jüri üyesi ile anlaşmış ve o iki üye bu yüzden Anadolu Majör’e 1 puan vermişti. Hatta finalden hemen önce ortaya çıkan Şerif Yüzbaşıoğlu’nun “Dostluğa Davet” şarkısının altyapısında çalması haberi de Yüzbaşıoğlu üzerindeki şüphelerin yönünü değiştirmek için özellikle ortaya atılmıştı.


Selçuk Sun’un basın toplantısında kendilerine yönelttiği suçlamalar karşısında birkaç gün sonra bu kez Şerif Yüzbaşıoğlu ve Önder Bali basının karşısına geçecek ve onlar da Selçuk Sun’u suçlayacaktı. 


Söylediklerine göre Selçuk Sun final gecesinden önce Anadolu Majör’ün provalarını izlemek için Bülent Özveren’le birlikte stüdyoya gitmiş, provayı başından sonuna dek izleyip grubun performansıyla ilgili bazı yorumlar getirmiş, gruba bir nevi destek olduğunu göstermiş, fakat Yüzbaşıoğlu kendisine bu durumu sorduğunda provaya gittiğini inkâr etmişti: “Bütün bu konuşmalar bizim ve gazetecilerin önünde geçti. Kendine karşı olan saygınlığını bu derece yitirmiş bulunan Sayın Selçuk Sun’a acımaktan başka bir şey yapamayız.”  

Şerif Yüzbaşıoğlu

Vicdan mı Cüzdan mı?

Dedikodular, açıklamalar, basın toplantıları gırla giderken yarışma sürecinde ikinci kez Danıştay’ın kapısı çalınacaktı. “Dostluğa Davet”in bestecisi Ali Kocatepe, sonuç hakkında yürütmeyi durdurma kararı çıkarılması için Danıştay’a başvurduğunu açıkladı.    

Ali Kocatepe ve Nükhet Duru

“Benim sorunum Nazar grubu ya da başkalarıyla değil. ‘Sevince’ adlı parça en beğendiğim şarkıydı. Nilüfer ve arkadaşlarının Paris’te ülkemizi en iyi şekilde temsil edeceklerine inanıyorum. Benim sorunum iki jüri üyesi ile. Bu konudaki karar da başvurduğum Danıştay tarafından verilecektir,” diyordu Ali Kocatepe.


İster istemez tartışmaların ortasında kalan ve birincilik sevincine gölge düşen Nilüfer ise düşündüklerini şöyle açıklıyordu basına: “Çıkartılan dedikodular ve sürmekte olan konuşmalar bizi hiç ilgilendirmiyor. Bir yarışmaya katıldık. Herkes gibi de iyi derece alalım diye çaba sarf ettik. Sonuçta Seçici Kurul bizi birinciliğe layık gördü. Başka bir arkadaşım da kazansa inanın sevinirdim. Çünkü her yarışmanın bir galibi bir de mağlubu olur.”  


Her şeye rağmen bütün bu spekülasyonların sonucu değiştirmesi ihtimali pek mümkün görünmüyordu. Güneş Tecelli, TV’de 7 Gün dergisinin 13 Şubat 1977 tarihli sayısında bu durumu şöyle açıklıyordu: 


“Ne der TRT şartnamesi: Birinci seçilecek parça için Seçici Kurul’u oluşturan 5 üyeden 4’ünün olurunu almalıdır… Pazar gecesi de böyle olmuştur. TRT jürisi birinci gelen parçayı yarışma şartnamesine uygun olarak 5’de 4 oyla seçmiş… Bunu zabıt halinde altında imzaları, TRT Yönetim Kurulu’na verilmek üzere TRT Genel Müdürlüğü’ne teslim etmişler… Sonuç itibariyle TRT, bu kişileri seçmiş, TRT adına oy kullanma hakkını vermemiş mi? Kimine göre ‘vicdanın’, kimine göre ‘cüzdanın’ sesini dinleyerek jüri bu görevi yerine getirmiştir. Mesele bu. Gerisi, ortaya belgeler çıkmadıkça, havada kalmaya mahkumdur. Ve Grup Nazar, Paris yolcusudur.”


Nitekim bütün bu tartışmalar, kavga gürültü geride kalırken, 8 Mart 1978 Çarşamba günü sabahı Grup Nazar, “Sevince”nin tanıtım filminin çekimi için Kapadokya’ya hareket edecekti.

Nükhet Duru ve Doğan Canku nişan törenlerinde.

Aynı günlerde yarışma finalistlerinden Serpil Barlas, 20 gün önce Kıbrıs’ta tanıştığı Amerikalı pilotla evleneceğini ve artık evinin kadını olacağını müjdeleyecek, Nükhet Duru ve Doğan Canku’nun mütevazı nişan törenlerinde, çiftin nişan yüzüklerini Canku’nun babası Şeref Canku takacak, Grup Karma’nın 24 yaşındaki üyesi Özkan Uğur, dört yıldır evli olduğu Naz Gülesin’den ayrılmak için mahkemeye başvuracak, Grup Sekstet, televizyon için hazırladıkları şov programı projesinde o günlerde Domates Güzeli olarak ünlenen Ayşen Gruda’yı da gruba dâhil edeceklerini açıklayacak, Levent ve Behiç Altındağ kardeşler, Serpil Barlas’ın yarışma parçasını televizyonda tek başına seslendirmesine kızıp, TRT’ye protesto çekecekti.


Oysa ne Grup Karma’nın ne Serpil Barlas ve İkinci Baskı’nın, ne Grup Sekstet’in ortaklıkları devam edecek, ne de Nükhet Duru – Doğan Canku beraberliği uzun ömürlü olacaktı. Her birinin ayrılık haberleri birbirinin peşi sıra basında yer bulurken şimdi gözler Grup Nazar’ın üzerindeydi. Büyük finale çok az bir zaman kalmıştı.  




DEVAM EDECEK



Yavuz Hakan Tok

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder