Çiğdem Erken - "Uyandım Yoksun"


"Hayal Et Kendini Yollarda"


2011 yılında Çiğdem Erken’in ilk albümü “Kız Kafası” hakkında yazdığımda “Yüksek Ökçeli, Kırmızı Şarkılar” başlığını uygun görmüşüm yazıya. Yeni albümünü yazmaya başlamadan önce o yazıyı tekrar okumak istedim. Uzun uzun, girdili çıktılı cümlelerle anlattıklarım bir yana, başlığın ne kadar doğru atıldığını görüp kendi kendime şişindim, böbürlendim.




O albümün kapak fotoğraflarının bana verdiği ilhamla attığım başlık, albümü değil, Çiğdem Erken’in müziğini tanımlamış aslında. Erken’in yeni albümü “Uyandım Yoksun”u dinlerken bunu bir kez daha anladım. Zira kendi içinde devinen, evrilen müzikal anlayışa rağmen bütüne sinmiş o dişil enerji hâlâ yerli yerinde.


Geçtiğimiz günlerde Ada Müzik etiketiyle yayımlanan “Uyandım Yoksun”, Çiğdem Erken’in dördüncü albümü. 2011’den bu yana iki de film “soundtrack” albümü yayımladı Erken: “Benim Adım Feridun” ve “Bizi Hatırla”. Bir de “Gülizar” adlı televizyon dizisinin albüme dönüşmemiş müzikleri, şarkıları var. Bu üç çalışma da Çağan Irmak projesiydi ki “Uyandım Yoksun”da Çağan Irmak’ın kendisi ile beraber bu çalışmalardan da izler var.



Albümdeki üç şarkı “Gülizar” dizisinden. Dizi için bestelenen ve dizinin başrol oyuncusu Farah Zeynep Abdullah tarafından seslendirilen “Hüzün Dibi” ve “Kanatsız Kızlar” bu kez Çiğdem Erken’in sesiyle çıkıyor karşımıza. 


Dizi, bir genç kızın içinde doğduğu ve yaşadığı tüm zorlu şartlara rağmen güçlü olabilme ve kalabilme hikâyesiydi zaten ki bu iki şarkının dinleyene doğrudan verdiği his de o. 

Yine aynı diziden “Ben Seçtim Yolumu” ise albümde bir Çiğdem Erken – Halil Sezai düetine dönüşmüş.


Erken ve Sezai, bir önceki albümde de “Dünyayı Durduran Şarkı”yı birlikte seslendirmişlerdi ve o şarkı bir hayli ilgi görmüştü. “Ben Seçtim Yolumu” da bu albümün en büyük kozlarından biri. Zira Çiğdem Erken ve Halil Sezai’nin hem müzikal anlamda şahane bir uyumları var hem de aynı duygunun iki yüzünü dinleyene geçirebilen çok farklı ve çok benzer bir his ortaklıkları. Doğan Duru tarafından yapılmış düzenlemedeki klasik yaylı partisyonları ve özellikle giriş kısmı şarkının etkisini daha da arttırıyor.


Doğan Duru albümün tamamında aranjörlüğü ve prodüktörlüğü üstlenmiş. Böylece yıllardır alışkın olduğumuz Çiğdem Erken tavrının ana yolundan yer yer yan yollara da sapan, başka çeşniler de deneyen bir müzikal biçem çıkmış ortaya. 


Albümdeki iki şarkı, “Sanki Bir Masalmışız” ve “Kafamız Yıldızlı Pekiyi” de Duru’nun söz ve müziğini yazdığı şarkılar. Albümü ilk kez, daha kartonete bakmadan dinlerken Doğan’a ait şarkıların bunlar olduğunu anlamam zor olmadı. Hem melodik hem de sözel üslup olarak kendini hemen hissettirdi zira şarkılar. İlginçtir ki Çiğdem Erken müziğinin içinde hiç aykırı durmuyorlar öte yandan. İhtimal vermezdim ilk bakışta ama her ikisinin de klasik müzikten geliyor oluşlarının ve elbette birbirine yakın dünya görüşlerinin ortak dilinde buluşurken belli ki hiç teklememişler. Hatta teklemek ne kelime, iki taraf için de yenilenmeyi, sınır dışına çıkmayı beraberinde getiren bir güç birliği olmuş bu.


Çiğdem Erken’in en eski bestelerinden biri olan ama bugüne dek albümlerine girmemiş, ilk kez “Benim Adım Feridun” filmi için Halil Sezai tarafından seslendirilmiş “Yeniden Doğar mıyım?”, albümün bir diğer tanıdık şarkısı. İlk klip de bu şarkıya, dönemin gereği olarak karantina şartlarında, Çiğdem Erken’in evinde çekilmiş. Yıllar sonra izlendiğinde bile bugünleri anımsatacak, bu dönemde çekilmiş benzer klipler gibi tarihe bir belge olarak kalacak olması bir yana, o şarkıların yazıldığı o eve, o salona, o piyanonun durduğu köşeye konuk olmak da farklı bir dinleyici deneyimi getiriyor aslında.


Albümün bizim için yeni şarkılarından “Hayal Et” de bir kısa film için yazılıp, proje iptal olunca kullanılmamış bir şarkıymış. Zor zamanlara, umudun tükendiği anlara eşlik edebilecek, öyle anlarda omzuna yaslanılabilecek bir şarkı “Hayal Et” ki “hayal et kendini yollarda” cümlesi bile tek başına evlerde tutsak geçirdiğimiz günlere merhem edilebilirdi misal.  


“Bir Kutuya Topla ve Çöpe At Beni” ise aslında Çiğdem’in yazdığı bir şiirmiş. Çağan Irmak bu şiiri bestelemesi için ısrar edince ortaya böyle bir şarkı çıkmış ve bu nedenle de Çiğdem şarkıyı albümde Çağan’la birlikte seslendirmiş. 


Kendi yazdığınız bir şiir olsa bile şiiri müziklemek zordur ve sonuç çoğunlukla zorlama olmuş hissi verir. Bu şarkıda onu hissetmiyorsunuz ki daha adından belli şarkıya gelir bir şiir olmadığı. Tiyatro oyunu şarkıları da öyledir ya hani. Şarkı sözleri müzikten çok oyuna hizmet eder çünkü. Çiğdem Erken yakın dönemin en iyi tiyatro müziği bestecilerinden biri olmanın avantajını kendi şiirini şarkıya dönüştürürken de kullanmış belli. İlk dinleyişte kulağa takılan melodisi, Çağan Irmak’ın kadife, Çiğdem Erken’in dingin sesi aslında bir yanı öfkeli bu şiiri, iç acıtıcı bir şarkıya dönüştürüyor böylece.


“Çok Uzak Yollarda” ise albümün ilk kez dinleyici karşısına çıkan şarkılarından biri. Akustik kayıtlarda, YouTube videolarında filan acemi gitarların tonsuz seslerinden gına getirdiğimiz şu zamanlarda Cem Tuncer’in ustalığını konuşturduğu gitarının eşliğiyle albümün en sakin, ama en etkili şarkılarından biri “Çok Uzak Yollarında”.


Albüm henüz CD olarak basılmamış olsa da Muhsin Akgün’ün fotoğrafları ve Hayalgücü Tanıtım’ın tasarımıyla tıpkı önceki Çiğdem Erken albümleri gibi bu da sade, özenli bir kartonetle sunuluyor dinleyiciye. Sonsuza dek elle tutulur, basılı materyal taraftarları kalacak olanlara da bunu şimdiden söylemiş olayım. Bir CD ya da bir plak, artık bahtımıza ne çıkarsa önümüzdeki günlerde…


Bütünüyle güzel, çatısı da sağlam çatılmış, müzikal niteliği ve tadı yüksek bir albüm “Uyandım Yoksun”. Her albüm kendi zamanı ve zemininde anlam ve değerini bulur kuşkusuz. Bu albüm de bu zamanların anlamlı ve değerli albümlerinden biri olarak anılacak; en azından ben öyle anacağım.  
       

Yavuz Hakan Tok

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder