Duygu Soylu - "Kara Elmas"
Teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin, kameraların
objektiflerinden ekranlara yansıyanlar hiçbir zaman gözün gördüklerinin yerini
alamayacak. İnsan sadece gözüyle görmüyor, kulağıyla duymuyor çünkü. Dokunarak,
koklayarak, tadarak da görüyor, duyuyor.
Hâl böyleyken Duygu Soylu’nun mecburen mecburen
mecburiyetten “online” olarak yapılan albüm dinleme ve lansman etkinliği,
şarkılarını ilk kez dinleyen ben ve bencileyin birkaç şanslı fani için iki boyutlu
bir deneyim olarak kaldı. Ne o heyecanın içine tam olarak girebildik, ne de
coşkunun. Konuşurken, nefes alıp verirken ağzımızdan, burnumuzdan ister istemez
çıkan o damlacıkların da Allah cezasını versin. Bizi göz göze, el ele değmeden
iletişim kurmaya mahkûm ettiler.
Oysa küçük yaşlarından itibaren müziğin içinde yoğrulmuş, hayatını
müziğe adamış, bu uğurda çıktığı yolda adım adım ilerlemiş bir genç müzisyen
için günün birinde bir albüm sahibi olmak ne kıymetli bir şeydir. “İşte bu benim.
Bu da bütün tecrübem, emeğim, eğitimim, hevesim, gücüm… Şimdi beni tanıyın,
beni dinleyin,” deme cesaretini bulduğu o an ne eşsizdir. Bu cümleleri hiç
dillendirmese bile gözbebeklerinde görmek, oraya gelmek için özene bezene
hazırlanırken sıktığı parfümün kokusunu duymak, elini sıkarken ne kadar
heyecanlı olduğunu hissetmek…
Müzik böyle bir şey değil midir zaten? İnsandan insana bir
alışveriş… İnternetten sipariş verilebilecek bir şey değildir; bizzat gidip almak
gerekir. Onun seni ayağına kadar gelmesi yetmez; senin de onun ayağına gitmen
gerekir. Konserler bunun için vardır. Albümler bunun için vardı. Bir süredir
ikisi de yok denecek kadar az.
Bereket ki Duygu Soylu, “Şimdi size bir tek parçayla kendimi
anlatayım; yok eğer anlamazsanız bir parçayla daha denerim. Bir parça, bir
parça daha derken öyle parça parça, bölük pörçük giderim,” dememiş. Tutmuş,
adıyla sanıyla, boyu bosu endamıyla, anlı şanlı bir albüm yapmış. Adını da
babasının ona hitabından yola çıkarak “Kara Elmas” koymuş.
Zaten bir Kenan Doğulu konserine gitmiş iseniz Duygu Soylu ismi
muhakkak hafızanızda yer etmiştir. Uzun yıllar Kenan’ın vokalisti olan Duygu, konserlerde
kendisine solo verilen anlarda müthiş sesiyle seyirciyi şaşkınlığa uğratırdı
her defasında; benim de en az dört-beş kez şahit olmuşluğum vardır bu duruma. Rezonansı,
tartımı, volümü ender bulunur, Tanrı vergisi sesi ve sesini gürül gürül, çağıl
çağıl kullanma biçiminden etkilenmemek mümkün değildir.
Tabii şimdi dijital platformunuza tıklayıp albümün ilk
şarkısını dinlemeye başladığınızda “Bu ses mi gürül gürül, çağıl çağıl?” diye
sorabilirsiniz. Yattığınız ters köşeden kalkabilmek için albümün tamamını
dinlemeniz gerekir. Albüm demek de zaten en çok bu demektir.
Albümün açılışını yapan ve aynı zamanda ilk klip şarkısı
olan seçilen “Oldu Olacak”, sözleri Duygu Soylu’ya, müziği Duygu Soylu ve Nedim
Ruacan’a ait bir şarkı. Düzenlemeyi ise Kenan Doğulu yapmış. Kenan Doğulu, Doğulu
Productions etiketiyle yayımlanan “Kara Elmas”ın sadece prodüktörlüğünü üstlenmemiş
nitekim; bütün düzenlemelere de kendisi imza atmış.
“Oldu Olacak” nefis bir “riff” ve salınımla yürüyen, inceden
alaturka melodik yapısıyla kulağı yakalayan kadife yumuşaklığında bir şarkı. Duygu
Soylu böylece “Sesim çok güçlü ve ben bunu avaz avaz göstermeliyim” yanılgısına
kafa atarak giriyor albüme ve müzik kariyerinin en önemli virajına ki yakın
kalibrede sese sahip solistlerin dakika bir gol bir düştüğü tuzağa düşmemeyi başarıyor.
Kenan’ın 2019
Harbiye Açık Hava konserini yazarken şöyle de bir çekince iliştirmişim yazıya: “Duygu Soylu deseniz gerçekten inanılması güç,
çağıl çağıl ama bir o kadar da riskli bir sese sahip. Kenan ona bir albüm
yapıyor, ne zaman çıkar bilmem ama albümde de sahnedeki kadar çığlık çığlığa
şarkı söylüyorsa çok sevmek ve beğenmekle dayak yemiş kadar olmak arasında bir
yerlerde kalmayız umarım.”
Hah işte, bu korktuğum şey olmamış.
Tabii ki albümün tamamı bu kadar sakin sularda gezmeyecek.
Duygu Soylu, Bergüzar Korel’e rakip çıkmadı nihayetinde. Biliyorum, artık
hiçbir şeye 15 saniyeden fazla odaklanamıyorsunuz ama siz yine de acele etmeyin,
yavaş yavaş dinlemeye devam edin. Sırada “funky” bir şarkı var çünkü.
Sözleri Kenan Doğulu’ya ait “Şımart Beni”nin müziğinde Kenan
Doğulu ve Devrim Karaoğlu imzası var. Bir önceki şarkıdan tamamen farklı
olarak, son derece Batılı bir melodik yapı üzerine kurulu bu parça, Duygu Soylu’nun
şarkıcılığı konusunda bir başka keşif yapmamızı sağlıyor. Bu tarz ve türde Türkçe
bir parçayı, hele ki geçmişinde İngilizce şarkı söylemişlik deneyimi çok olan
bir şarkıcının Türkçe vurgularını ve diksiyonunu sağa sola kaydırmadan
söylemesi pek görülmüş şey değil. Memleket sınırları dâhilinde çok ama pek çok
örnek gösterebilirim bu konuda. Hep bir İngiliz/Amerikan aksanı festivali, yanlış
vurgu bayramı, bozuk prozodi şölenidir Batılı tarzda Türkçe parçalar. Duygu
Soylu bu tuzağa da düşmemiş. “Online” lansmanda bunu söylediğimde Kenan ve
Duygu şöyle bir bakıştılar, gözümden kaçmadı. Muhtemelen albüme çalışırken bu
meselenin üzerinden geçmişlerdi.
Özellikle piyano akorları ve şarkının sonuna adeta saklanmış
gibi duran soloyla cazın kıyılarında gezinen “Rüzgâr Gibi Geçti”, albümün en güçlü
şarkılarından biri. Söz ve müziği Kenan Doğulu’ya ait bu şarkıda Duygu Soylu, sesini
genişçe bir aralıkta peslerden tizlere dolaştırırken çok rahat.
Aynı rahatlığı peşi sıra gelen “O İş Bende”de de duymak
mümkün. Kenan Doğulu’ya ait bu besteye Saadettin Dayıoğlu, oyuncaklı, hınzır
sözler yazmış. Düzenleme, bu defa nefeslilerin de katılmasıyla yine “funky” bir
havada ilerliyor. ‘90’larda olsak “Kandırdım” gibi, “Ben Güzelden Anlarım” gibi
“hit” bir dönem şarkısı olması çok muhtemeldi ama bu haliyle daha geniş zamanlı
bir yerden ses veriyor şarkı.
Sırada bir Evrencan Gündüz bestesi var. Albümün ikinci
şarkısından buraya kadar gelen seyri zaten sırada bir Evrencan Gündüz bestesi
olmasını doğal olarak gerektirmiş gibi. Sözleri Tuğrul Cettahoğlu, Ceyl’an
Ertem, Kenan Doğulu ve Saddettin Dayıoğlu ortaklığıyla yazılmış “Senlensem Ya”,
“blues” sınırlarında dolaşan, şahane bir balad. Hani yaz üstüne İngilizce
sözler, sal Amerika’ya, Kanada’ya, dinlensin; o derece. Açıkçası cayır cayır
bir elektrogitar solo beklemedim değil ama velakin şarkının içinde usul usul gezinen
“synth” sesler de az havalı değil.
Sözleri Kenan Doğulu ve Fikri Karayel, bestesi Kenan Doğulu
imzası taşıyan “İncilerin Dökülür”, albümün Kenan Doğulu kokusu en çok hissedilen
şarkılarından biri. Hani 40 metre öteden duysak “Bu bir Kenan şarkısı,”
diyebileceğimiz türden. Sözlerdeki Fikri Karayel imzası için de bir şey
söylemek lazım. Şarkı yazma pratiğinin tezini çoktan vermiş Kenan Doğulu, onun
kıdeminde birinin kendinde hak göreceği “en doğrusunu ben bilirim, benim her
yaptığım şahanedir” kafalarını hiç yaşamıyor olsa gerek. Albüm lansmanında kimi
şarkıları anlatırken, “Bu şarkı epeydir duruyordu, yazdığım sözleri beğenmiyordum,”
ya da “Sözlerin bir kısmını yazamadım bir türlü, sonra Fikri tamamladı,” gibi
cümleleri açık açık söylemekten hiç çekinmiyordu. Pişmek başka bir şey, böyle
bir şey.
“İncilerin Dökülür”ü dinlerken, Kenan’ın dokunaklı
melodilerine mi, Cenk Erdoğan’ın perdesiz gitarına mı, Duygu Soylu’nun benim
diyen nice şarkıcıya taş çıkaracak nüanslarına mı daha çok bayılırsınız, orası
sizin bileceğiniz iş.
Yine kendini çok belli eden bir Kenan Doğulu bestesi var
sırada. Hem sözü hem müziğiyle albümün alışageldik pop skalasına en kolay
oturtulabilecek şarkısı “Can Kenarı”, tam da bu sebeple ortalama dinleyiciyi en
kolay oltaya alacak şarkı olabilir. Davulun “kick”i boşa değil. Hafif oryantal
nağmeler ona keza. Bu şarkı şunu da gösteriyor ki Duygu Soylu, sesiyle sadece
Batılı değil, Doğulu tınılara da hâkim olabiliyor.
Aynı minvalde, nefeslilerin Balkan, buzukinin Akdeniz
sıcaklığıyla ısıttığı, şahane vokal kompozisyonlarının neşesine neşe kattığı “Dediydin”,
ilk dinleyişte kulağı yakalayan bir şarkı ve söz ve müziğinin Kenan Doğulu
tarafından yazıldığını kartonete bakmadan tahmin etmek mümkün. Bu şarkı da
dâhil olmak üzere, ben diyeyim üç, siz deyin dört tane “hit” olabilecek şarkısını
gözü kapalı Duygu’ya emanet eden Kenan’ı alkışlamak lazım. Lansmanda tam da bu
sebeple Kenan’a “Duygu sana kaç para verdi?” diye soğuk bir espri bile yaptım
ama ne yapayım? Kaç babayiğit usta, çırağının elinden bu kadar sıkı tutabilir?
Hayır, albümde “Kara Elmas” diye bir şarkı yok ama “Kara Kaşık” var; o da albümün son şarkısı. Tıpkı ilk şarkı gibi bunun sözlerini de Duygu Soylu yazmış, besteye ise Duygu Soylu ve Nedim Ruacan ortak imza atmış. Bu ferah, püfür püfür şarkıyla ve yine pop-caz tınılarıyla tamamlanıyor böylece albüm. Dinlediğimiz hiçbir şeyden rahatsız olmadan, kulağımız yorulmadan, canımız sıkılmadan.
Bundan 10 sene sonra da açıp dinleseniz, “sound”u eskimeyecek bir albüm bu. Türler arasında ustaca gezinirken kendi içinde tutarlılığını hiç kaybetmemiş, müziğin gelip geçişi olmayan evrensel kabullerine sırtını sağlam dayamış bir albüm. Pandemi halet-i ruhiyesi, “rap” modası, “trap” modası gibi günden, gündemden etkilense, bugün yeterince el üstünde tutulmasa da olur. Uzun vadede değerini daha çok bulacaktır. Albüm çıkışının üzerinden bir hayli zaman geçmesine karşın bu yazıyı yazmak istemem de bundandı zaten.
Tebrikler Duygu Soylu, Kenan Doğulu ve albüme emeği geçen herkes. Hani albümün ikinci şarkısının adına da gönderme yapmak icap ederse, sizi ne kadar şımartsak, o kadar yeri. Her şeye rağmen iyi müzik yapılabileceğine dair inancımızı tazelediniz çünkü.
KASIM 2020
Uzun zamandır iyi bir ses ve güzel şarkılar içeren bir albüm dinlememiştim. Albüm bitince keşke daha çok şarkı olsa dedim. Albümün cd baskısını da aldım bu arada. Başarılar diliyorum.
YanıtlaSil