“Ankara havası” diye bir gerçeği var bu memleketin. Ne eller
havaya pop, ne cayır cayır “rock”, ne hıdı hıdı dıdı dıdı “rap” ve vals, tango,
köçekçe, oryantal, şu, bu… Hayatının bir kısmı eğlenme maksadıyla bir araya
gelmiş insan topluluklarının içinde geçmiş biri olarak bizzat şahidim ki en
elit, en nezih partilerin, düğünlerin, organizasyonların en burnundan kıl aldırmayan
davetlileri bile gecenin sonunda bir Ankara havasına teslim olur, olmuştur; bu
hiç sekmez.
“Ankara havası” denince akla bin yıldır “Misket”, “Fidayda”
filan gelirdi ama sonra Ankaralı şarkıcılar modası başladı ve “Bas Bas Paraları
Leyla’ya” gibi, “Arabada Beş Evde On Beş” gibi sonradan yapılma ya da tornistan
şarkılar eklendi literatüre. Ne var ki 2010’lu yıllarda türün klasiklerine iki
yeni eser eklendi ki onlar en az “Misket” ve “Fidayda” kadar yaygınlaştı ve
hatta denilebilir ki kalıcı oldu. Evet, “Ankara’nın Bağları” ve “Erik Dalı”ndan
bahsediyorum.
“Erik Dalı” başka bir yazının konusu; şimdi konumuz
“Ankara’nın Bağları”. Hani her düğün dernekte şakkıdı şukkudu bize göbek
attıran o meşum türkü. 2010’lu yılların başında Ankaralı Coşkun’un sesinden
meşhur oldu ve hemen her sahne repertuarına girdi. Gelin görün ki aslında böyle
bir türkü yoktu. Yani vardı da aslı böyle değildi. Orta Anadolu abdal geleneğinin
son temsilcilerinden Seyit Çevik’in zamanında Kırşehir’in Keskin yöresinden
derlediği türkü, “İp Attım Ucu Kaldı” diye biliniyordu. Babası da bir saz
sanatçısı olan Seyit Çevik, kendisine Hacı Taşan tarafından hediye edilen
kemanla müziğe başlamıştı ve bu türküyü de kemanıyla pek güzel çalar, içli içli
de söylerdi. Zaten sözlerine bakıldığında da acıklı, hüzünlü bir türküydü.
Peki ne oldu da bu türkü bir oyun havasına, “Ankara
havası”na dönüştü?
İşte o da tamamen bu Ankaralı şarkıcı modasının bir sonucu.
Coşkun Direk, nam-ı diğer Ankaralı Coşkun, türküye aslında var olmayan bir
nakarat yazdı. Herkesin malumu o nakarat, Ankara’nın bağlarından, büklüm büklüm
yollarından bahsediyor ve sarhoşluktan kollarını kaldıramayanları dahi piste
çıkmaya teşvik ediyordu. Başardı da nitekim. Artık yeni bir oyun havamız
olmuştu.
Bu iyi bir şey midir, kötü bir şey midir, tartışmaya çok
açık. Anonim ve otantik türkülerin, ağızdan ağıza hatta bazen yöreden yöreye
değiştiği vakidir ama bu tam olarak öyle bir şey değil. Bir nevi deforme etmek
belki. Ne çare artık bir nesil bu türküyü böyle biliyor, böyle ezbere aldı.
Halk müziğinin günümüzden iki ustası İsmail Altunsaray ve
İsmail Tunçbilek de buradan yola çıkarak olsa gerek, türküyü orijinal haliyle,
“İp Attım” adıyla yeniden seslendirmişler. Kalan Müzik etiketiyle geçtiğimiz
günlerde yayımlanan tekli, türküyü İsmail Tunçbilek’in düzenlemesiyle otantik
haliyle ama modernize edilmiş bir biçimde dinleyici karşısına çıkarıyor.
Halk müziği tek sesli mi kalmalıdır, çok sesliliğe adapte mi
edilmelidir tartışmasına girersek, ‘80’li yıllara geri dönmemiz gerekir. Halk
müziği her şeye rağmen, gelip geçen bütün modalara, akımlara rağmen ayakta
kalabilmiş, kemik dinleyicisini hiç kaybetmemiş bir tür. Göze görünmese de çok
dinlendiği, farklı müzik türlerinin içinden de sık sık geçtiği bilinen bir
gerçek. Bu anlamda gerek İsmail Tunçbilek’in gerekse İsmail Altunsaray’ın ayrı
ayrı ve birlikte yaptıkları işlerin halk müziğinin diri tutulmasında ve geniş
zamanlı kalmasında önemli olduğunu düşünüyorum.
Bu tür düzenlemeler otantiği bozuyor mu bozmuyor mu kısmı
akademik düzeyde tartışma gerektirir belki ama genç kulaklar için, (misal
alttaki ritim yürüyüşünün) bir yakalayıcı etkisi var bence ve bunu da hafife
almamak gerekir. Orijinal, tek sesli haliyle çalınsa suratları ekşiyecek
insanlarla dolu partilerde “dj” marifetiyle şekil değiştirmiş türkülere nasıl
ayılıp bayıldıklarını çok gördüm zira.
Yavuz Hakan Tok
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hakkımda
Yavuz Hakan Tok Müzik Yazarı / Eleştirmen / Arşivci
2001 yılında Bir Zamanlar adlı internet sitesinde müzik yazıları yazmaya başladı. Yanı sıra yazıları, Zip İstanbul, Koara, İkinci Kanal, Caretta, Mezun Life, Popüler Tarih dergilerinde, Bugün gazetesi ve Milliyet gazetesinde yayımlandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder