Derya Uluğ - "Kanunlar Gibi"
Hemen her popçu gibi Derya Uluğ da bir sendelemişti. Bir
süre önce birileri çıkıp “pop bitti, artık yeni pop rap ve trap” dedi. Her
dönem ne moda olduysa ona “abi çok iyi yeaa” diyenler buna başparmak havaya
emojisi attı ve hep beraber “geçici” bir dönem yaşadık. Adı üstünde “geçici”ydi.
Zamanla taşlar yerine oturacak, neyin ne olduğu anlaşılacaktı.
Bu ülke insanının damarlarında akan kanı ne ‘30’larda
radyoda alaturka müziğin yasaklanması, ne ’70 ve ‘80’lerde radyo ve
televizyonda arabesk müziğin yasaklanması, ne 2000’lerde “rock” müziğin önlemez
yükselişi durdurabilmişti. Bu ülke insanının damarlarında akan kanı kalbine
pompalayan makam müziğiydi çünkü. Bu ülkede ne orta çağ Avrupa’sının saray
müziği ne Arjantin tangosu ne siyahi cazı ne İngiliz “indie”si ne de Amerikan “rap”i
ayrı ev açabilirdi. Bir nağme, bir âşık söz, bir aksak ritim, bir çeyrek ses
gelir hepsini yerle bir ederdi. Hep etmişti, etmeye de devam edecekti.
Evet, bir dönem radyolar ve müzik televizyonlarının zoraki
standart haline getirdiği 130 BPM devrini doldurmuş, popun ‘90’lardan bu yana
süregelen gelenekleri demode olmuş, yeni kuşak hepsini elinin tersiyle itmişti.
Evet, dünyadaki plak kartellerinin yerini alan dijital müzik devleri “maliyeti ucuz
ürün” dayatıyordu ve bunda başarılı da olmuşlar, bestenin yerine “beat”i,
güftenin yerine küfür kıyameti yutturmayı başarmışlardı. Türkiye de bundan
payını alacaktı elbette. Elbette geçici bir süreliğine.
Derya Uluğ da sendeledi ve artık en iyi bildiği formülün işe
yaramadığını düşündü ki, tam da popta kendine bir alan açmışken “trap” bir
şarkı yaptı (BKNZ: 2019 yılında yayımlanan “Göremedim Bi’ de Sen Bak” adlı
şarkı.) Sadece o değil, onun kulvarındaki çok kişi benzer şeyler denedi ama elbette
kabul görmedi. O alanın (tırnak içinde) starları başkaydı çünkü. Oysa biraz
zaman geçince, sapla saman ayrılınca, bu ülke insanının damarlarında akan kan
şüphe götürmez bir biçimde, bir kez daha galip gelecekti. Geldi de nitekim. Bakın,
yeni formülü bulanlar kâra geçmeye başladı bile.
Bu yeni dönem popunun lokomotifi şimdilik iki besteci gibi
görünüyor: Ersay Üner ve Emrah Karakuyu. Başka bir dolu isim de var tabii ama
bu iki isim son bir yılda yaptıkları şarkılarla eskinin geleneğini yeni döneme
adapte etmeyi gayet güzel başardılar. Misal son ayların iş yapmış üç parçasında
da Emrah Karakuyu imzası var: Ziynet Sali’nin “Efkârım Var”ı, Edis’in “Martılar”ı
ve Derya Uluğ’un “Kanunlar Gibi”si.
Emrah Karakuyu’nun hem eski nesil hem de yeni nesil popu iyi
analiz ettiği zaten çok belli ama parçanın düzenlemesi de bir o kadar doğru yakalamış
meseleyi. Ozan Bayraşa zaten poptaki değişimi çok önceden yakalayabilmiş birkaç
isimden biriydi. Asil Gök’le ortak imza attıkları düzenleme hem şarkıyı hem de Derya
Uluğ’u parlatıyor.
Derya Uluğ’un su gibi berrak, akışkan, tertemiz bir ses var.
Nitekim kendi YouTube kanalına yaptığı “cover”lar da zevkle dinleniyor. Mutlaka
biliyordur ama ben yine de her zaman her şarkıyı çıkabileceği en üst perdeden
söylemek zorunda olmadığını küçük bir tavsiye olarak buraya bırakayım. Bu
anlamda “Kanunlar Gibi”deki Derya çok daha “soft” geliyor kulağa.
Bu arada geçtiğimiz günlerde şarkının Metehan Köseoğlu
tarafından yapılmış akustik versiyonu da servis edildi. Bu versiyona orijinal
versiyonun klibiyle bağlantılı ama bağımsız bir klip yapılmış olması da hoş ki
orijinal versiyonun Aytekin Yalçın tarafından çekilen klibi de çok göz alıcı
bence.
Demek ki neymiş? Buradan devam edilebilirmiş. İlla “rap”e, “trap”e
yanlamaya gerek yokmuş. Pop akar, yolunu bulurmuş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder