Teoman – “Gönülçelen”
‘90’ların ikinci yarısında Türkiye’de “rock” müziğin genç
kuşağı popüler kültüre yavaş yavaş giriyor, ana akımla tanışıyordu. Önceki
kuşaktan farklı olarak bu yeni neslin müziği daha kentli, daha batılı ve daha
az protestti. Hatta kimileri hiç protest değildi; derdi sadece kendiyleydi. Belki
‘90’lar kuşağının aradığı da tam olarak buydu. Şeker şurup poptan daha sert ama
apolitik.
Teoman tam da o arayışın karşılığı olabilirdi. Oldu da… 1997
yılında yayımlanan ve kendi adını taşıyan ilk albümüyle dikkat çekti, 1998’de
yayımlanan ikinci albümü “O” ile kendi kulvarında bir stara dönüşüverdi. Bilen
biliyor, tanıyordu zaten ama mesele geniş kitlelerin, “rock” dinlemeyenlerin
ilgi alanına girmesiydi ki “O” albümündeki şarkılar bunu kısa sürede sağladı.
2000’de yayımlanan “Onyedi”nin sonraki yıllarda
kanıksayacağımız Teoman stilinin kendini iyiden iyiye gösterdiği albüm oldu. Romantik
serseri, uyumsuz, “ıssız”, tepeden tırnağa büyük şehirli genç adam şarkılarıydı
bunlar. “Onyedi” albümü neredeyse her şarkısıyla “hit” olunca ve üstüne üstlük “remix”lerden
oluşan bir kısaçalarla da desteklenince, peşi sıra gelecek albümün önünü de
açmış oldu. Teoman artık öksürse satar, dile düşerdi ama o öksürmedi. Yine her
bir şarkısı “hit” olacak “Gönülçelen” albümünü hazırladı ve albüm 2001 yılı Kasım ayında piyasaya sürüldü.
Bir önceki albümdeki gibi bu albümde de iki “cover” vardı:
Barış Manço’dan “Anlıyorsun Değil mi?” ve Özdemir Erdoğan’dan “Sevdim Seni Bir
Kere”. Her ikisi de ‘80’lerde popüler olmuş bu iki şarkı bir kuşak tarafından Teoman
şarkısı olarak bilinecek ve sevilecekti böylece. Albümdeki diğer sekiz şarkı
ise söz ve müzikleri Teoman tarafından yazılmış şarkılardı. Prodüktör olarak Murat
Akad’ın, aranjör olarak ise Teoman, Burhan Kulle, Burak Kulaksızoğlu ve Arbak
Dal’ın imzaları vardı albümde.
Hem şarkı sözleri hem de müziklerin birbiriyle bağlantısı,
bütünlüklü “sound”, bir önceki albümün, dolayısıyla da o albümün başarısının
devamını getiriyordu. Nitekim bir önceki albümün parlak işlerinden “Zampara’nın
Ölümü” de, ikinci ve son kısmıyla yer alıyordu bu albümde. Yanı sıra “İstasyon
İnsanları”, “İstanbul’da Sonbahar”, “Doktor” ve albüme adını veren “Gönülçelen”
teker teker “hit” olabilcek güçteydi ki oldular da. “Soluk Soluğa” ise Türkçe
sözlü müzikte hiç alışık olmadığımız kadar “erotik” sözleriyle Teoman’ın daha
sonra yapacağı bu tür şarkıların öncülerinden biriydi.
“Gönülçelen” albümü geçtiğimiz günlerde Murat Akad ve
Universal işbirliğiyle plak olarak basıldı. Albümü bu vesileyle tekrar
dinleyince albüm kültürünün neredeyse unutmak üzere olduğumuz tadına yeniden
vardım. Dinlediğim her bir şarkıdan ayrı mutlu oldum, ayrı yaşanmışlıklar
hatırladım. 2001 yılında çıkmış bir albümün nostaljik duygu vermesine biraz
bozulduysam da yakın bir geçmişte memlekette böylesi albümler yapılmış olmasından
haz duydum. Şu kötü zamanlar gelip geçtiğinde yine böyle albümler yapmak
isteyenlere rehber olacaklar listesine pekâlâ konulabilir “Gönülçelen”. Plak
olarak arşivlere koyabilmek çok kıymetli o yüzden.