Yeter ki Müzik Olsun
  • Seninle Üç Dakika
  • _Giriş
  • _1975
  • _1976
  • _1977
  • _1978
  • _1979
  • _1980
  • _1981
  • Röportajlar
  • Konser Yazıları
  • _2019 Konserleri
  • _2018 Konserleri
  • _2017 Konserleri
  • _2015 Konserleri
  • _2016 Konserleri
  • _2014 Konserleri
  • Günün Şarkısı
  • Albüm / Şarkı Eleştirileri
  • Güncel
  • Yıldızlar
  • Klasikler
  • Ses Dergisi
  • Günlükler
  • _Eurovision 2011 Günlüğü
  • _Eurovision 2010 Günlüğü
  • _Nasıl TV Programı Yaptık?

Bülent Ersoy – “Bir Tanrıyı Bir de Beni Unutma”


O zamanlar müzik piyasasının kalbi Unkapanı Plakçılar Çarşısı’nda atıyordu. Açık bir iş hanı görünümündeki o binada yan yana dizilmiş, her birinin vitrini plaklar, afişlerle süslü, her birinden müzik sesleri yükselen dükkanlar aynı zamanda sektörün en irili ufaklı plak şirketlerinin ofisleriydi. Hem rakip hem de dosttular birbirleriyle.


En büyük rekabet şarkıcı transferlerinde yaşanırdı ama iş yapacak bir şarkının kokusu alındığında da ortalık karışırdı. “Baharı Bekleyen Kumrular Gibi” ya da “Bir Tanrıyı Bir de Beni” ya da “Aşk Duası” adlarıyla bilinen şarkı da 1978 yılında Plakçılar Çarşısı’nı fena karıştıracaktı.


Sözleri Ali Tekintüre’ye, bestesi Coşkun Sabah’a ait bu şarkı aslında ilk kez Bülent Ersoy’un sesinden halka ulaştı. 1974 yılında henüz hiç kimsenin adını bilmediği bir solistken birdenbire Maksim Gazinosu’na assolist olarak çıkarılan Bülent Ersoy üç yıl içerisinde büyük bir şöhret yakalamış, ülke müzik ve magazin gündemine adeta bomba gibi düşmüştü. 


Plaklarında tamamen, sahnede ise ağırlıklı olarak klasik Türk müziği eserleri seslendiren, sesi Müzeyyen Senar’a, hâli ve tavrıyla Zeki Müren’e benzetilen bu genç, 1977 yılında konservatuardan arkadaşı Coşkun Sabah’ın “Toprak Alsın Muradımı” adlı bestesini seslendirmiş, bu arabesk – alaturka şarkı hem Bülent Ersoy’a hem de adı henüz geniş kitlelerce tanınmayan Coşkun Sabah’a ivme kazandırmıştı.


Aynı yılın 31 Ekim günü Bülent Ersoy’un ikinci sinema filmi Ölmeyen Şarkı sinemalarda gösterime girdi. Bülent Ersoy, baş rollerini Fatma Girik ve Gülşen Bubikoğlu ile paylaştığı bu filmde bir konservatuar hocasını canlandırıyor ve bu yüzden de yine ağır Türk müziği şarkıları söylüyordu ama filmde bir de daha önce hiç duyulmamış bir şarkı vardı. “Baharı Bekleyen Kumrular Gibi” diye başlıyordu şarkı ve sözleri Ali Tekintüre’ye, bestesi Coşkun Sabah’a aitti.


Şarkı film sayesinde kısa sürede dikkat çekti. Bülent Ersoy’un sesinden plak olarak yayımlanması kaçınılmazdı artık. Oldu da nitekim. Ancak olay tam da burada patlak verdi. 1978 yılı mart ayı içerisinde bu şarkı Bülent Ersoy’un yanı sıra Emel Sayın ve Mine Koşan tarafından da plak yapıldı. Emel Sayın’ın plağını yayımlayan Yavuz Plak ile Bülent Ersoy’un plağını yayımlayan Elenor Plak arasında bir mücadele başladı.


Besteyi Coşkun Sabah 1975 yılında Yavuz Plak’a Emel Sayın’ın okuması için satmış, ancak şarkı plak yapılmayınca iki yıl sonra Bülent Ersoy’un okuması için bu defa Elenor Plak’la anlaşmıştı. Şarkı birdenbire popüler olunca Yavuz Plak da Emel Sayın kaydını 2 yıl sonra plak yapıvermişti. Coşkun Sabah şarkıyı ikinci kere satarken durumdan Elenor Plak’ın haberdar olduğunu söylüyor, Elenor Plak ise bunu yalanlıyordu. Fakat o arada ne olmuşsa olmuş, Coşkun Sabah Bülent Ersoy’a bir sebepten kızmış ve kendi tabiriyle ona “haddini bildirmek” için şarkıyı bir de Mine Koşan’a vermişti. Plakçılar Çarşısı’nda yaşanan “Baharı Bekleyen” enflasyonunun sebebi buydu.  


Bir de tuhaf bir başka durum var ki şarkı Emel Sayın için satıldığında adı “Aşk Duası” idi ve Sayın’ın plağı da bu adla çıkacaktı. Oysa Bülent Ersoy’un plağında “Bir Tanrıyı Bir de Beni Unutma” adıyla yer alıyordu. Aynı plağın B yüzünde söz ve müziği Bülent Ersoy’a ait şarkının adı neydi peki? Şaka gibi ama “Aşk Duası”. Bu bir tesadüf müdür, bir hinlik mi onu bilmiyorum.


Olayın devamında ne olduğunu bilmiyorum. Şirketler birbirlerine ya da besteciye dava açtılar mı, açtılarsa nasıl sonuçlandı, bu konuda hiçbir bilgi bulamadım ama “Baharı Bekleyen” sonrasında Adnan Şenses, Gönül Yazar, Ferdi Özbeğen, Ahmet Özhan ve Gökben gibi birçok isim ve bestecisi Coşkun Sabah tarafından da yeniden seslendirildi, dönemin en popüler şarkılarından biri olarak yıllarca dilden dile dolaştı. Bugün de çok kişi ezbere bilir hâlâ. 


Şarkıyla ilgili bir başka anektod var ki ondan da bahsetmem lazım. Başından beri birbirinin rakibi olan ve birbirilerinden hiç mi hiç haz etmeyen Zeki Müren ve Bülent Ersoy 1980 yılında Gülizar Gazinosu’nda Nigar Uluerer’in doğum günü kutlaması vesilesiyle aynı ortamda bulunur, gazetecilere birlikte ilk kez poz vermekle kalmaz, sahnede bir şarkıyı da beraber söylerler. Seneler sonra bu ses kaydı bir şekilde ortaya çıkar ve ikilinin tek düeti olarak tarihe geçer. Hangi şarkıyı söylemişlerdir dersiniz?



0
Share

Pera – “Ölebilirim”


Bir dönem Türkçe müzik piyasasını kasıp kavurmuş “rock” furyası etkisini yitirince olan o dönem adını duyurmuş genç gruplara oldu. Zaten köşe başlarını tutan isimler belliydi, onların arasına giremeyenler içinse başka yönlere gitmek ya da dağılmak seçenekleri kaldı geriye. O furyayı ucundan yakalamış genç bir grup olan Pera ise kendi köşe başını tutabilmeyi bir şekilde başardı. İstikrarlı gitti, yolunu şaşırmadı, zaman içinde kazandığı kitleyi hayal kırıklığına uğratmadı.


2012 yılında piyasaya çıkan ilk albümünden beri sevdiğim, dikkate değer bulduğum, önemsediğim bir grup oldu Pera. Sonrasında üç albüm daha yaptılar, üzerine tekliler de koydular. 2019 yılında grup cephesinden iki tekli gelmişti: “Sorarım Hayatı” ve bir arabesk “cover” olan “Yakarsa Dünyayı Garipler Yakar”. Pera’nın yeni teklisi “Ölebilirim” ise geçtiğimiz günlerde Soundfeed Production etiketiyle piyasaya sürüldü.


Söz ve müziği Gökhan Mandır’a ait “Ölebilirim”, klasik kalıplarda, melodik bir “rock” şarkısı. Dinleyeni çabuk kavrıyor, dile kolay dolanıyor. İsmi çok dramatik olsa da sözlerdeki esprili tavır ve kıvraklık melodide de kendini gösteriyor. Zaten şarkının Gökhan Mandır tarafından çekilen klibi de ona nispet, epeyce eğlenceli. Belli ki klibi çekerken de, şarkıyı çalıp söylerken de eğlenmişler. Bu da şarkının enerjisine doğrudan yansımış. Dijital platformların kaygan zeminlerinde sayısal veriler ne gösterir bilemem ama şarkının tam bir “konser hiti” olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.



0
Share

Yiğit Mahzuni Feat. Genco Arı – “Şefaat”


Yiğit Mahzuni (Yiğit Birkan Demir), Âşık Mahzuni Şerif’in torunu ve müzik genlerini aileden alan, 1996 doğumlu gencecik bir müzisyen. Henüz 20 yaşındayken, 2016 yılında ilk albümü “Seni Düşündüm” ile müzik piyasasına resmi girişini yapan Yiğit, aslında çocukluğundan beri hem enstrüman çalıyor, hem türkü söylüyor ve dahası beste yapıyormuş. 


2017 yılında yayımlanan “Mahzuni’ye Saygı” adlı albümde Mustafa Ceceli ile birlikte “Merdo”yu seslendiren Yiğit Mahzuni, yakın dönemde de YouTube videoları ile kendi kitlesini yarattı.  


Yiğit Mahzuni 2019 yılı Nisan ayında Dilşah Gücüm’le birlikte “Iğdır’ın Al Alması” türküsünü caz formunda bir düzenlemeyle seslendirmişti ki o da bir Genco Arı prodüksiyonuydu. Mahzuni’nin ILS Vision Music etiketiyle yayımlanan yeni şarkısı “Şefaat”in düzenlemesi de Genco Arı tarafından yapılmış.


Âşık Mahzuni Şerif denince akla ilk olarak “Çeşmi Siyahım” gelir, “Yuh Yuh” gelir, “Dom Dom Kurşunu”, “Zalım” filan gelir de “Şefaat” hemen gelmez. Türkü Mahzuni tarafından 1973 yılında plak yapılmıştır. Asıl adı “Dünyanın Hesabı Ahrette” olan türkünün orijinali de dört kıtadan oluşuyor ama Yiğit Mahzuni versiyonunda sadece ilk kıta kullanılmış. Zaten bu versiyon bir yandan Âşık Mahzuni Şerif’in o derya deniz bilgeliğini, eşsiz ozanlığını torununun sesiyle bugüne taşırken, bir yandan da bugünün ritim ve “sound” anlayışının izlerini sürüyor. Elektronik dans müziği altyapılı türküler modasından daha farklı, daha incelikli bir iş bu. Sadece bağlama sesinin kullanımındaki ustalık bile bunu gösteriyor ki bu tamamen her tür müzik türüne çok hâkim Genco Arı’nın başarısı.


Yiğit Mahzuni ağız ya da şive yapmadan, yüksek perdelerde dolaşmadan, çok temiz, duru ve sakin bir biçimde seslendirmiş türküyü. Böylece türkünün içindeki derin hüzün de daha dokunaklı bir biçimde çıkmış ortaya. Kendisi de beste yapabiliyor iken bir yandan dedesinin mirasına sahip çıkıyor olması da ayrıca alkışı hak ediyor.


Yiğit Mahzuni ve Genco Arı işbirliği bu yolda başka işlerle devam eder umarım. Çünkü burada geleceğe dair umut veren bir ışık var.

0
Share

Fettah Can – “Bırak Ağlayayım”


Fettah Can 2018’de “Kalakaldın mı?” ve “Aradığım Aşk” adlarını taşıyan iki tekli yayımlamıştı. 2019’da Fettah Can cephesinden gelen ilk şarkı ise geçtiğimiz günlerde CF etiketiyle yayımlandı. Söz ve müziği CF’nin C’si Cansu Kurtçu’ya ait “Bırak Ağlayayım” adlı şarkının düzenlemesi Alper Atakan tarafından yapılmış.


Bir dönemin en üretken söz yazarı ve bestecilerinden biri olan, 2014 yılından bu yana dört albüm ve çok sayıda tekli ile üretimlerine şarkıcı olarak da devam eden Fettah Can’ın kendi kuşağının birçok önemli ismi gibi bir süredir rölantide gitmesinin anlaşılabilir bir tarafı var. Bildiğimiz, sevdiğimiz, bin yıldır kanıksadığımız şarkı formunun sallantıda olduğu bir dönemdeyiz. O formda şahane işler yapmış müzisyenler için de şahane işler dinlemeye alışmış dinleyiciler için de zor bir dönem. İki tarafında motivasyonu düşmüş durumda zira.


Fettah Can’ın yeni şarkısı “Bırak Ağlayayım” da içinde alaturka nağmeler barındıran, Akdenizli Egeli havalardan çalan hoş bir “yetişkin pop” şarkısı. Hani efkârlı bir anınızda iki kadehinize eşlik edebilecek, ya da eş dost bir arada demli bir sofrada bir ağızdan söylenebilecek türden şarkılardan. Eğer her şeye rağmen bu türde şarkıların duygusuyla, etkisiyle bağınız hâlâ kopmadıysa sözlerinin, ritminin, ud sesinin ya da Fettah Can’ın sesinin sizi bir yerden yakalayabileceği bir şarkı.


İçinde melodi olan, söz olan, müzik olan, duygu olan şarkılar yazmakta, çalmakta, dinlemekte direnmeli. Fettah Can direnmeli, Cansu Kurtçu direnmeli, Alper Atakan direnmeli. Sayısal verilerin asap bozucu kurt kapanına rağmen direnmeli. Müziğin sadece bir element, bir unsur, bir öğe olarak kullanıldığı ve bütününü “müzik” diye tanımlamanın anlamsız kaldığı “şey”lerin içinden başka türlü çıkmamız zor. 
0
Share
Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

Hakkımda


Photo Profile

Yavuz Hakan Tok
Müzik Yazarı / Eleştirmen / Arşivci

1999 yılında Bir Zamanlar adlı internet sitesinde müzik yazıları yazmaya başladı. Yanı sıra yazıları, Zip İstanbul, Koara, İkinci Kanal, Caretta, Mezun Life, Popüler Tarih dergilerinde, Bugün gazetesi ve Milliyet gazetesinde yayımlandı.

Daha Fazla



Takip Et

  • Instagram
  • YouTube
  • Twitter
  • Facebook

Bu Hafta Çok Okunanlar

  • Bu Yazının Sahibi Benim!
    “Aman sakın ha şarkılarınızı noterden tasdikletmeden filanca kişiye dinletmeyin!”
  • "İlk Beşe Girmemiz Kesin!"
      Seninle Üç Dakika 1980 - 4. Bölüm “Pet’r Oil”den “Petrol”e Finalin ertesi haftasında Ajda ve kurmayları teker teker Paris’e uçtular. Önce ...
  • Benim İçin Fark Etmez
    Bir şarkı düşünün ki 30 yılı aşkın süredir dillerden hiç düşmesin. Defalarca ama defalarca yeniden seslendirilsin ve her kuşak onu başka...
  • Akşamdaaaaan Akşama
    Emir Can İğrek – “Akşamcı” Gündemi tamamen pandemiye teslim olmuş, bütün, barları, pavyonları, diskoları zapt, konserleri iptal edilmiş, b...
  • Portre: KÖFN ve Salman Tin
    Şortları ve beyaz çorapları ve şapkalarıyla iki genç adam Yoğurtçu Parkı’nın basketbol sahasında çalarmış ve söylermiş gibi yapıyorlar. Klib...

Arşivden

  • Suna Yıldızoğlu Röportajı
    Yabancı Gelin Sonia, Türkiye'de nasıl ünlü bir sinema oyuncusu ve şarkıcı oldu?.. Yetmişlerde ona kim, neden açık çek verdi? Dillere...
  • Neden Gittin Toplantıya?
    “Sapla saman hiç bu kadar birbirine karışmamıştı,” yazdım geçen gün Twitter’a. Sahiden öyle. İnsan ne düşüneceğini, neye inanacağını şaşıra...
  • Acıların Kadını Bergen
    Burada okuyacağınız bir yazı dizisidir. Bergen'in Acıların Kadını Bergen adıyla kitap haline getirilmiş hayat hikayesi ise bir belgesel...
  • İzlediklerim Ocak 2012
    ENBE ORKESTRASI - "SENDEN KIYMETLİ Mİ?" Bütün tartışmalara, eleştirilere rağmen popüler müzik piyasasında ENBE damgası vurulmuş ...
  • Oya Bora Röportajı
    "Hani Peter Pan masalı gibi bir hayal dünyası vardır ya; orada kötülük yoktur, orada ihanet yoktur, orada acı çekilmez. Bizim şarkılar...
Copyright © 2019 Yeter ki Müzik Olsun

Created with by Beauty Templates | Distributed by Gooyaabi Templates