Nur Yoldaş - "İz Bırakanlar Vol.1"
2020 kötü geldi, kötü gidiyor. 2021’de neler olur bilmiyoruz
ama iyimser olmak için sebepler bulmaya çalışıyoruz işte. 2020 bize yeni bir
Nur Yoldaş albümü getirdi mesela; geçmişten bugüne, bu ülkede yapılan müzikle
biraz ilgiliyseniz, bundan kocaman bir sevinç çıkarmak pekâlâ mümkün.
Nur Yoldaş, ‘70’lerde Nur Belda olarak başladığı müzik
yolculuğunu, Ergüder Yoldaş’la evlendikten sonra Yoldaş soyadıyla devam
ettirdi. Çiftin ilk dönem yaptıkları “İşler ve Günler”, “Berlin Berlin”, “Boş
Beşik” ve “İlyada” gibi son derece ilerici ve deneysel şarkıları ‘80’lerin
hemen başında “Sultan-ı Yegâh” fırtınasına giden yolu açtı. İki albüm süren Nur
Yoldaş – Ergüder Yoldaş ortaklığı, Türk pop müziğinin aslında ne olması ve
nasıl olması gerektiğine dair, müzik geçmişimizde bugün dahi üstüne
çıkılamamış, benzeri yapılamamış örnekler bıraktı.
‘90’larda “Sakine” adlı üçüncü albümünü piyasaya çıkaran,
sonrasında sahneye devam etse de albüm yapmayan Nur Yoldaş, geçtiğimiz yıllarda
oğlu Tunç Devrim Yoldaş’ın imzasını taşıyan “Sahiden”, “Bir Gamlı Hazan” ve “Masal”
adlı şarkıları yayımlamış, böylece yıllar sonra yeni şarkılarla dinleyici
karşısına çıkmıştı. Bu şarkılardan “Masal”, 2018 yılında Amerika’da Hollywood
Songwriting Competition adlı yarışmanın “world music” kategorisinde birincilik
ödülü kazanmış, bu haber o günlerde basında yer bulmuştu.
Nur Yoldaş, son derece iyi bir şarkıcı olması bir yana, bir
entelektüeldir aynı zamanda. Dünyayı, olan biteni, sanatı, tarihi bilir,
yakından takip eder. Bu derece mütevazı olması da bundandır. Onun yerinde bir
başkası olsaydı, “Sultan-ı Yegah”ın başarısıyla kazandığı şöhreti ve
popülerliği sürdürmek için piyasanın koşullarına ayak uydurabilir ve bugün
olduğundan çok daha varlıklı, şatafatlı bir hayat sürebilirdi. O ise göz önünde
olmamayı göze alarak korudu ismini. Yıllar sonra geri döndüğünde hâlâ aynı
sağlam yerde duruyor olmasını şüphesiz buna borçlu.
Nur Yoldaş’ın Arpej Müzik etiketiyle yayımlanan yeni albümü
“İz Bırakanlar” beş şarkıdan oluşuyor. Beş şarkının beşi de Türkçe “rock” ve
alternatif müziğin yakın geçmişinden bildiğimiz şarkılar. Emre Aydın’dan “Hoşça
Kal”, Cem Adrian’dan “Ben Seni Çok Sevdim”, mor ve ötesi’nden “Araf”, Şebnem
Ferhat’tan “Artık Kısa Cümleler Kuruyorum” ve Özlem Tekin’den “Aşk Her Şeyi
Affeder mi?”
Neresinden baksanız riskli bir iş. Neden? Çünkü “rock”
camiası, müzisyeninden dinleyicisine (“rock” müziğin felsefesine tamamen zıt
bir biçimde) tutucudur. Kolay kolay dışarı kız vermez. Bir şarkının küçücük
dokunuşlarla “rock”tan alaturkaya, poptan arabeske evrilebileceği gerçeği de
nedense hiç dile getirilmez. Haliyle riskin büyüğü şarkıların “rock”
kategorisinden seçilmiş olması.
İkinci risk ise yakın bir zamanda bir vesileyle yazdığım
“cover” meselesi. Bugün artık müzik piyasasında tutunmaya çalışmanın en kolay
yolu “cover” yapmak ve bu yüzden de suyu çıkarılmış vaziyette. Oysa “cover” yapmak
içinde iddia barındıran bir teşebbüs. Şarkıya yeni bir şey katabilecek, eski
halini aratmayacak bir öneriniz varsa ne âlâ; ötesi ticaret. Şarkıcı olarak
yeni bir şey katabilmek için de bir şarkıcıdan fazlası, bir yorumcu olmanız
gerekiyor her şeyden önce. Tabii söz konusu Nur Yoldaş olunca bu kaygı
kendiliğinden bitiyor ve tam tersine “cover” şarkı nasıl söylenir dersi
başlıyor. Bu paragrafı da “coverperest” genç arkadaşların gözüne sokmak için
yazdım nitekim.
Hepsi sevdiğimiz şarkılar, hepsi şarkıcılarının sesinden
kulaklarımıza yer etmiş şarkılar ve üstelik henüz ilk versiyonları unutulacak
kadar eski de değiller. Buna karşın Nur Yoldaş sesi ve şarkıcılığı ile
şarkıların üstüne çıkıyor; daha önce ondan duymaya alışık olmadığımız bir müzik
türünün içinde son derece kendinden emin bir biçimde, kendi izlerini sürerek
geziyor.
Düzenlemeler de “rock” formunun dışına çıkmamakla birlikte,
şarkıları senfonik tınılarla besleyip, klasiğin sınırlarında dolaştırarak Nur
Yoldaş’a yol veriyor. Zaten bu projedeki bir başka risk de düzenlemeler
olabilir, şarkılar kulağa büsbütün yabancı gelebilir, tatsız kaçabilirdi. Yakın
geçmişten birkaç “rock” şarkısının caz versiyonlarını hatırlıyorum mesela, kötü
birer örnek olarak. Öyle olmamış neyse ki. Düzenlemelere kimlerin imza attığını
da not düşeyim bu arada: “Hoşça Kal” Koray Üsgülen, “Ben Seni Çok Sevdim” Tolga
Şanlı, “Araf” ve “Aşk Her Şeyi Affeder mi?” Deniz Beydilli, “Artık Kısa
Cümleler Kuruyorum” ise Cengiz Tural, Deniz Beydilli,Koray Üsgülen ve Tolga
Şanlı tarafından düzenlenmiş.
Albümde en çok ilk klip şarkısı olarak da seçilen “Ben Seni
Çok Sevdim”den etkilendim. Zaten çok sevdiğim ama Nükhet Duru’nun sesinden daha
da çok sevdiğim bu şarkıyı, Duru’dan bir başkasının bu kadar etkileyici bir
biçimde söyleyebileceğine açıkçası hiç ihtimal vermezdim.
Beş şarkı arasında doğru seçim olmadığını düşündüğüm tek
şarkı ise “Aşk Her Şeyi Affeder mi?” oldu. Şarkının gezindiği ses aralığı, Nur
Yoldaş’ın ses aralığını daraltmış, zorlamış hissine kapıldım. Bir de hep
tersini savunurum ama, bu defa Yoldaş’ın sesinin mikste biraz daha aşağıda
kalması daha parlak bir sonuç verebilirmiş gibi geldi bana. Özellikle de “Hoşça
Kal”da.
Albümün alt başlığı “Vol.1”; yani belli ki arkası gelecek.
Gelen ne olur, yine “rock” yöresinden mi seçilir şarkılar, yoksa başka bir
sürpriz mi çıkar karşımıza, bunu yakın gelecekte göreceğiz ama devamının
gelecek olması zaten tek başına şahane bir haber.
İyi ki Nur Yoldaş var. İyi ki Tunç Devrim Yoldaş, annesinin
kaldığı yerden, aynı sağlam yerden devam etmesi için yanında. İyi ki ülkenin
görüp göreceği en muazzam müzisyenlerden birinin gölgesi üzerlerinde, mirası
ellerinde.