Normal 0 21 false false false TR X-NONE X-NONE MicrosoftInternetExplorer4 /* Style Definitions */ table.MsoNormalTable {mso-style-name:"Normal Tablo"; mso-tstyle-rowband-size:0;...
(Zip İstanbul dergisinin Nisan 2007 sayısında yayımlanmıştır.) Türk popunda yeni bir yıldız doğuyor. Yıllar boyunca Tarkan’a vokal yapmış...
“HUH HAH KAZAÇO !” (Ocak 2007 tarihinde birzamanlar.net'de yayımlanmıştır.) “Kazaço” dansım komşu kadınlar arasında büyük sükse yapıyordu. İnsanlara...
MAJAK BEYCİĞİM VE CENK ABİNİN "SEVGİYLE EL ELE" BULUŞMASI (Aralık 2006 tarihinde birzamanlar.net'de yayımlanmıştır.) Hakan Eren ve ben,...
GAZİNO GÜNLERİ VE ASSOLİSTLER
(Zip İstanbul dergisinin Kasım 2006 sayısında yayımlanmıştır.)
Çok değil, bundan bir onbeş sene öncesine kadar Türkiye’de
bir gazino kültürü var idi. Önce gazete ilanlarından biri beğenilir, günler
öncesinden rezervasyon yaptırılır, sonra günü gelince ailece süslenilir
püslenilir, gazinoya gidilirdi. Kolay
mıydı onca hayranı olduğumuz şarkıcı bir gece boyunca birbiri ardınca sahneye
çıksın, yenilsin, içilsin, bir de eğlenilsin, müzik dinlenilsin... Alt kadrolar
ne kadar dolu olursa olsun, aslolan assolistlerdi elbette. Zaten daha ziyade o
gazinoya, bu gazinoya değil, “Emel’e, Seçile’e...” ya da “Muazzez’e” gidelim
denirdi. En abartılı makyajları, daha da abartılı saçları, şahane kostümleri,
otrişleri, pulları, en az onbeş parça saz ekipleriyle rengarenk ışıkların, kimi
zaman sislerin arasından, bazen bir istiridye kabuğundan, bazen devasa bir
salıncakla gökten iner, çıkagelirdi assolistlerin saatler gece yarısına
yaklaşmışken... Garsonların servisi durur, salonda çıt çıkmaz, gözler o
dakikadan sonra assolistten başkasını görmez olurdu. Sadece güzellikleri,
zarafetleri ve şıklıklarıyla değil, olağanüstü sahne hakimiyetleri ve usta
şarkıcılıklarıyla da göz kamaştırırlardı. Şimdilerde masal gibi geliyor kulağa
belki ama, gazinolardaki kast sistemi ve assolistlik kurumu çok ama çok ciddi
işler, assolistlere saygıda kimse kusur etmezdi. Alt kadrodakilerden gazino
çalışanlarına, gazetecilerden seyircilere dek...
Bir dönemin en ünlü assolistlerinden beşi ilk kez bir
albümle bir araya geldi. Ossi Müzik etiketiyle geçtiğimiz günlerde yayınlanan
“Assolistler” adlı albümde Emel Sayın, Seçil Heper, Muazzez Abası, Mediha Şen
Sancakoğlu ve Yüksel Uzel’in daha önce plak formatında yayınlanmış şarkıları,
orijinal kayıtlarıyla bu kez CD formatında dinleyicilere ulaşıyor. Alaturka
müziğin bu çok seçkin ve çok usta beş isminden türün en güzel örneklerini
dinlemenin tadına doyulmuyor. Albüm kapağını süsleyen gazino ilanları ise o
kalabalık kadrolu, ihtişamlı gazinoların unutulmaz günlerine bizi geri
döndürüyor.
Türk pop tarihinin plaklarda kalmış onlarca şarkısını büyük
bir gayretkeşlikle gün ışığına çıkarmaya devam eden Hakan Eren’in “Assolistler”
başlığı altında topladığı bu seçkisi de “Bir Zamanlar” serisinin diğer
albümleri gibi adeta bir hazine. Bundan birkaç yıl öncesine dek eski şarkıların
cd formatında yeniden yayınlanabilmesi bir rüya iken, bu rüyayı gerçeğe
dönüştüren birkaç isimden biri olarak müzik tarihine adı yazılacak Hakan Eren’i
ve bu albümlere emeği geçen herkesi bir kez daha yürekten kutlamak gerekiyor.
Bülbül sesli ünlü assolistlerimizi yıllar sonra tekrar
dinlemek ve onları bir kez daha alkışlamak için bu albümü mutlaka
edinmelisiniz.
(Zip İstanbul dergisi Ağustos 2006 sayısında yayımlanmıştır.)
Nükhet Duru’nun uzunca bir aradan sonra piyasaya sürdüğü
yeni albümü “Gece Saat Oniki”, bir dinleyişte sevilecek bir albüm değil. Ancak dinleye dinleye neden sonra albümün
prodüktörü Fuad Abdullah'ın bildik düzenleme klişelerini altüst eden
tavrını ve tarzını, şarkıların miksajını ve Nükhet'in tiril
tiril değil, gürül gürül söyleyişini çok seviyorsunuz.
Amma aynı şeyi kimi
şarkılar için söyleyemeyeceğim. Ankaralı Turgut ekolünün armoni yemişi gibi
duran "İkimize İçelim" nedir mesela? Niyedir? Çok parlak
bir prodüktör olmaya yazdığı çok açık Fuad Abdullah, albüm boyunca
post-modern bir edayla klişe bozarken neden Nükhet Duru'ya "oyuna
gelmem" "mavi boncuk taktın" gibi çikletten kelimeler,
"haram, zaman, ziyan" gibi klişeler üstü
kafiyeler yazmıştır?
Türkiye’de Nükhet Duru’dan sonra Nükhet Duru
kadar usta bir yorumcu daha icat olunmadı. Ne var ki bu muazzam sesin çok azı
albümlerde kendini gösterebildi. Bu albüm ritmiyle bugünü yakalıyor, Nükhet’in
klasik çizgisine şöyle bir dokunuyor, oradan bilinmeyen bir yerlere gidip
hikayenin ucunu açık bırakıyor. Bahsi geçen muazzam sesten yine bir parmak bal
çalınıyor ağzımıza, ama hepsi bu. Yine de hayranlarına ilaç gibi gelmesi
muhtemel, daha iyisini beklemek için bir o kadar da sabır veren bir albüm bu.
Anlayacağınız, “on ikiye on kala” bizi biraz oyalıyor Nükhet Duru.
(Zip İstanbul dergisi Temmuz 2006 sayısında yayımlanmıştır.) Bahar aylarında ardı ardına yayınlanan rock albümleriyle coşmuş idik. Gelin görün...
(Zip İstanbul dergisi Mayıs 2006 sayısında yayımlanmıştır.) Önce İstanbul gece hayatının en çok iş yapan ve dolayısıyla en...
(Zip İstanbul dergisinin Mayıs 2006 sayısında yayımlanmıştır.)
Türk tangosunun büyük
“Üstad”ı Necdet Koyutürk’ün oğlu Erdener Koyutürk, babasının izinden gitmeye
devam ediyor. Tamamen kendi imkanlarıyla, bütün birikimini bu uğurda harcayarak
kurduğu ve EKO Production adını verdiği firmasından piyasaya sürdüğü “Türkçe
Tangolar” serisinin altıncı albümü bu.
Bu defa Erdener Koyutürk, bir başka
duayenle, Erol Büyükburç’la bir araya gelmiş ve Necdet Koyutürk’ün unutulmaz
tangoları, onların sesinde yeniden hayat bulmuş. İki tangonun da enstrümantal
olarak yer aldığı bu albüm, tüm tango sevenler için eşsiz bir hazine. Albüm
kartonetinde Erdener Koyutürk’ün babasına yazdığı mektubu okurken duygulanacak,
albümü dinlerken o unutulmaz tangolarla geçmişi yad edecek ve Erdener
Koyutürk’ün günümüz müzik piyasası koşullarında büyük cesaret isteyen bu albüme
attığı imzaya alkış tutacaksınız. Arşiv değeri çok yüksek bu albümü mutlaka
diskoteğinize dahil etmelisiniz.
(Zip İstanbul dergisinin Mayıs 2006 sayısında yayımlanmıştır.)
Sibel Alaş da 1998 yılından beri albüm
yapmıyordu ama bu uzun arada zaman zaman başka şarkıcılara verdiği besteler ve
şarkı sözleriyle adını albümlere yazdırmakta idi. Alaş’ın dördüncü albümü
“Carpe Diem” adını taşıyor ve bir Aykut Gürel prodüksiyonu. Son yıllarda
popüler müzikte yapılmış bir dolu doğru dürüst işe imza atarak hem prodüktör
hem de aranjör olarak farklı bir yerde duran Gürel’in Sibel Alaş’la buluşması
muhteşem bir sonuç vermiş. Tamamı Sibel Alaş imzası taşıyan 11 şarkıdan oluşan
ve Aykut Gürel’in sihirli dokunuşlarının da katıksız etkisiyle, müzikalitesi
Türk pop müziği genel seyrinin çok üzerinde gezinen bu albümde, Sibel Alaş hem
şarkı yazarlığı, hem de şarkıcılık performansı olarak, önceki albümlerinin çok
üzerine çıkmış. 1996 yılında yayınlanan “Fem” adlı Sibel Alaş albümü Türkiye’de
yayınlanan ilk multimedya müzik diski idi. Bu albümde yer alan bonus VCD ise, belgesel
nitelikli görüntüleri ve Sibel Alaş klipleriyle meraklılarını epeyce mutlu
edecek gibi görünüyor.
(Zip İstanbul dergisinin Mayıs 2006 sayısında yayımlanmıştır.)
Tamamı yeni şarkılardan
oluşan son albümlerini 1995 yılında piyasaya süren MFÖ, uzunca bir bekleyişin
ardından yepyeni şarkılarıyla tekrar karşımızda. Memlekette giderek daha fazla
etkili olmaya başlayan rock rüzgarlarının şiddetiyle, herkes onlardan daha
“sert” bir albüm beklerken, onlar seksenli yıllar tadında bir romantizm
barındıran şarkılarla yine şaşırtıyorlar. Yer yer elektronik ama daha çok
akustik tınılar taşıyan şarkılar ve bildik MFÖ ustalığıyla başından sonuna dek
kelimenin tam anlamıyla su gibi akan, enfes bir albüm. Şapka çıkarıyor, başka
da bir şey söylemiyoruz.
KÜLKEDİSİ
(Zip İstanbul dergisi Nisan 2006 sayısında yayımlanmıştır.)
Bu bir Külkedisi masalıydı aslında. Ne var ki o camdan
ayakkabının aslında külkedisine ait olduğu hiç ortaya çıkmamıştı bu masalda.
Ayakkabıyı ondan başka herkes giymiş, Külkedisi ise üvey annesinin üzerine
kilit vurduğu odada kalakalmıştı.
Uzun zaman film jeneriklerinde adı bile yazmamıştı Belkıs
Özener'in. O filmlerin en çok revaçta olduğu, mahalle aralarındaki sinema
salonlarının önünde uzun kuyrukların oluştuğu günlerde, çevrilen her filmi
büyük bir iştahla seyreden salonlar dolusu insan hep o şarkıların gerçekten
filmin yıldızı tarafından seslendirildiğini zannettiler. Bunun böyle olması
belki biraz da işine geldi film yapımcılarının... Ve kimbilir, belki
artistlerin de.
Ne var ki bugünlerde, her gün yapılan onca yeni ve iddialı
prodüksiyonu geride bırakıp satış listelerinde 1 numaraya oturan “Yeşilçam Şarkıları”
adlı albümün kapağında Belkıs Özener’in adı ve resmi var. Artık onu herkes
tanıyor. Masaldaki ayakkabının sahibi geç de olsa bulundu.
Kalan Müzik etiketiyle piyasaya çıkan albümde tamamı eski
filmlerin ses şeritlerinden aktarılmış 25 şarkı var. Aşk Mabudesi’nden
Karagözlüm’e, Sürtük’ten Fosforlu Cevriye’ye bir çoğumuzun artık neredeyse her
sahnesini ezberlediği filmlerin unutulmaz şarkıları. Az önce bahsi geçen dublaj
tekniği nedeniyle bazı şarkılarda ölçü ve ritim hataları var, ancak en çok da
bu, o şarkıların Türk filmlerinden çıkıp geldiğini kanıtlıyor dinleyene.
Yeşilçam’ın büyülü dünyasında, Belkıs Özener’in büyülü sesiyle heyecan dolu bir
yolculuk yapıyorsunuz albümü dinlerken. Kah eğleniyor, kah hüzünleniyorsunuz.
Bu kayıtların bugünlere ulaşmasında Kalan Müzik kadar
Yeşilçam’ın en ünlü ses teknisyenlerinden Necip Sarıcı da pay sahibi. Ve
elbette insanüstü bir çabayla yıllardır annesinin şarkılarının peşinde koşan
Barkın Köksalan’ı da unutmamak lazım. Kayıtların hemen tamamı son derece temiz
bir şekilde diske aktarılmış ve son derece özenli bir kapak çalışmasıyla albüm
satışa sunulmuş.
Uçan Süpürge Film Festivalinin ödül töreninde yıllar
sonra ilk kez sahnede şarkı söylemişti Belkıs Özener. Kısacık konserinin
sonunda "Tamba Tumba"yı söylerken bir an durmuş ve salondakilere
"Gözlerinizi kapatın, Türkan Şoray'ı hayal edin," demişti. Bu
bir tek buruk cümle, onun tüm hayatının da bir özetiydi sanki. Biliyorum ki o
şimdi çok mutlu. Çünkü bu albümü bilen ve dinleyen herkes artık Türkan Şoray’ı
izlerken şarkıyı aslında kimin söylediğini bilecek.
“PLAY IT AGAIN SAM !”* (Nisan 2006 tarihinde birzamanlar.net'de yayımlanmıştır.) İzmir’de, Konak – Balçova minibüslerinden birinde, bir araba...
Normal 0 21 false false false TR X-NONE X-NONE MicrosoftInternetExplorer4 /* Style Definitions */ table.MsoNormalTable {mso-style-name:"Normal Tablo"; mso-tstyle-rowband-size:0;...
Hakkımda

Yavuz Hakan Tok
Müzik Yazarı / Eleştirmen / Arşivci
Müzik Yazarı / Eleştirmen / Arşivci
2001 yılında Bir Zamanlar adlı internet sitesinde müzik yazıları yazmaya başladı. Yanı sıra yazıları, Zip İstanbul, Koara, İkinci Kanal, Caretta, Mezun Life, Popüler Tarih dergilerinde, Bugün gazetesi ve Milliyet gazetesinde yayımlandı.
Bu Hafta Çok Okunanlar
-
Geçenlerde bir ‘tweet’ attım, kıyamet koptu. (X’de yazılan ...