İzlediklerim Ocak 2012

ENBE ORKESTRASI - "SENDEN KIYMETLİ Mİ?"


Bütün tartışmalara, eleştirilere rağmen popüler müzik piyasasında ENBE damgası vurulmuş (imzası taşıyan demek zor tabii) albümlerin ses getirdiği bir gerçek. Özellikle Dilmener ustanın her fırsatta yazıp çizmesi, hatta biraz da yüksek sesle çıkışması boşuna değil. Bugüne kadarki ENBE albümlerinin ne kadarında ENBE vardı hiç bilemedik ve açıkçası büyük kısmında olmadığı iddiasının aksini ispat edebilen de olmadı. "O zaman ENBE ismi niye var?" sorusunu göz ardı eder ve bunları birer toplama albüm gibi değerlendirirsek, ticari başarının açıklaması da kendiliğinden gelmiş oluyor.




ENBE'nin 2007 ve 2010 tarihli iki albümüne beş şarkılık bir "maxi-single" ilave ederek oluşturulmuş ve "ENBE Collection" adı verilmiş "box-set", DMC tarafından geçtiğimiz yılbaşından önce piyasaya sürüldü. Daha önce haklarında yazılmadık şey bırakılmamış iki albümü bir kenara koysak da, yeni "maxi-single"ın da onlardan farklı olduğunu söyleyebilmek mümkün değil. Yine düzenlemeleri piyasa aranjörleri yapmış, enstürmanları kimlerin çaldığı, orkestranın ne kadar katkısı olduğu yine belli değil.


"Kalbim" albümünün "hit" şarkısı "Eksik"de Ceceli'yle düet yaparak adını duyuran Elvan Günaydın bu defa "Gidiyorum Aşkım" adlı şarkıyla çıkıyor karşımıza. "Eksik"deki perfomansına kıyasla Elvan'ın şarkıcılığında gözle görülür bir gelişme varsa da, hâlâ ses verdiği kelimelere yeterince sahip çıktığı söylenemez. Bu eleştiri için de erkendir belki ama bu kadar az tecrübeyle böylesi profesyonel bir işin içerisinde var olmak da bu eleştiriyi göze almak demek bir taraftan da. Ferhat Polat ve Mesut Özşahin imzalı şarkı ise ana akımın pop-taverna sularında ne lazımsa hepsini karşılayan orta karar bir iş.


Yetmişlerde ilk kez Kamuran Akkor'un plak yaptığı, 2001'de ise Gülhan tarafından yeniden seslendirilen "Evet mi Hayır mı?"nın bu albüme giren yeni düzenlemesinde solist olarak İpek Gür'ün imzasını görüyoruz. Yetmişlerin şarkılarını bugüne uydurma gayreti çoğu zaman parlak sonuç vermiyor derim ya hep, burada da öyle olmuş ve şarkının bütün enerjisi uçup gitmiş.  

ENBE solistlerinden biri olan İpek Gür'e şunu hatırlatmak isterim bu vesileyle; bir albümde adınız ve seslendirdiğiniz bir şarkı yayımlanmış ama Facebook sayfanızda arkadaşınız olmayan biri ne bilgilerinize ne de fotoğraflarınıza ulaşabiliyor. Tanınmak istemiyorsunuz galiba?..

Altan Çetin'in söz ve müziğini yazdığı ve de düzenlediği (ENBE nerede diye sormayayım artık, sıkıldım ben) "Martılar" ise 2009 yılında "single" olarak yayımlanmış, ancak fazla ses getirmemişti. Bu albümle tekrar gündeme alınmış.


Bir kaç yıldır çeşitli albümlerde yer alan besteleri ile adını iyiden iyiye bilir hale geldiğimiz Gülşah Tütüncü'nün bu kez kendi seslendirdiği yeni şarkısı "Hiç Gitmesin", bu "maxi-single"ın ikinci büyük kozu oluyor. Şarkının kulağa çok kolay yerleşmesi, bir dönemin hâlâ dillerden düşmeyen popüler alaturka şarkılarının sıcaklığını taşıması kadar kadar Tütüncü'nün tertemiz ve abartısız şarkıcılığı da dikkat çekiyor. 


Kartonete bakarsanız sadece bir tek şarkıda, "maxi-single"a adını veren "Senden Kıymetli mi?"de ENBE solistleri söylüyor gibi görünüyor ama onda da aslında sadece iki erkek solist söylüyor, onlara Elvan Günaydın eşlik ediyor. Ne var ki kartonette erkek solistlerin adları yazmıyor (Ben yazayım madem; Berkay Aras Özideş ve Çağlar Ökten.) Bu şarkı aynı zamanda klip çekilen ilk şarkı ve popüler bir Rus şarkısının Nazan Öncel tarafından Türkçe'ye uyarlanmış versiyonu. 


Şarkı özellikle Berkay Aras Özideş'i parlatıyor. Hem çok iyi bir erkek ses, hem de çok iyi bir şarkıcı dinliyoruz. Çiğdem Talu ve Melih Kibar'ın hikayelerinden ilham alınarak yazılan ve önümüzdeki ay sahnelenmeye başlayacak olan "Bizim Şarkımız" adlı müzikalde Yeşim Salkım'la baş rolü paylaşacak Özideş'in yıldızının parlaması an meselesi. Solo albüm için fazla beklememeli. 

Çok neşeli ve çok eğlenceli, yetmişlerin karnaval şarkılarını anımsatan, buram buram Nazan Öncel kokan muzip şarkı sözleriyle de kendini sevdiren "Senden Kıymetli mi?"nin klibi de şarkının coşku ve enerjisine uygun olmuş. Eğer ENBE ile ilgili kaygılarınızı bir kenara bırakırsanız, gayet severek dinlenebilecek, hatta eşlik edilebilecek bir şarkı. 


ALİ MURAT - "SADE KAHVE"


Klibe televizyonda tesadüfen denk geldim. Sonuna kadar izleyip etiketine baktım ve ilk tepkim "DMC yeni bir Ferhat Göçer bulmuş," oldu. Sonra oturup araştırdım internetten.

Ali Murat opera eğitimi almış, bir çok müzikal, film ve opera temsilinde oynamış, halen de İstanbul Devlet Operasında çalışmakta imiş. Baharda yayımlanacak ilk albümünden evvel, nabız yoklamak maksadıyla olsa gerek, "Sade Kahve" adlı şarkısı geçtiğimiz günlerde hem klip olarak, hem de dijital platformlarda servis edilmiş.

Yeni çıkan birilerini eskiden beri tanıdığımız birilerine benzetmezsek içimiz rahat etmez. Bu hem onu hafızaya yerleştirmekle, hem de bir yere koymak, tanımlamakla ilgili bir reflekstir aslına bakarsanız ama benzettiklerimize haksızlık etmiş oluruz bir taraftan da.


Sözleri Şebnem Sungur'a, bestesi Gökhan Tepe'ye ait şarkı neresinden baksanız tam bir Ferhat Göçer şarkısı. Bunda Ali Murat'ın benzer bir teknikle şarkı söylüyor olmasının da payı büyük kuşkusuz. Ses renkleri farklı oysa. Her şeyden önce Ali Murat'ın üslubu Ferhat Göçer kadar sert değil. Yine de bu şarkı onun Göçer'le aynı kulvarda koşacağına işaret ediyor, şayet albümde bambaşka, şaşırtıcı, ters köşe başka bir şeylerle karşılaşmaz isek.

Klipteki siyah, gri, pastel tonlarda giyinen, romantik ve centilmen, yaşı çok da genç olmayan adamın kamerayla hemen hiç göz göze gelmeden, hafif tebessümle, genellikle uzaklara bakarak şarkı söylüyor olması ise ister istemez Ferhat Göçer'e benzerlik düşüncemizi ateşliyor. İşin tuhafı, sahiden gözle görülür fiziksel bir benzerlik de var.


Ali Murat için profesyonelce çalışıldığı çok belli. Klip ve şarkı servis edilmeden önce Facebook, Twitter, Google Plus hesapları açılmış, "web" sitesi oluşturulmuş, bilgiler ve fotoğraflar yüklenmiş. Bunlar halen meşhur bir çok ismin (ya da onlara "PR" yapan/yaptığını sananların) ne çare akıl edemediği incelikler.

"Sade Kahve" ilk dinleyişte yakalayan, dile kolay gelen bir şarkı. Şebnem Sungur'un daha önce yayımlanmış tüm şarkı sözleri gibi bu da, doğru düzgün Türkçesi ve hikaye bütünlüğünü koruyan yapısıyla piyasa muadillerinin önüne çıkıyor. Müzikalitesi vasat, orta karar bir çizgide de olsa, günümüz pop eğilimleri içerisinde yeni lanse edilen bir şarkıcının üzerine dikkatleri çekebilecek yeterliliğe sahip bir şarkı.


ÇAĞRI - "BANA DOKUNMA"


Çağrı'nın ilk albümü 2009 yılında yayımlanmıştı. Çıkış şarkısı "Kapıyı Kapat" ile dikkatleri üzerine çeken Çağrı, sırf "başarılı anne-babaların bir türlü onlar kadar başarılı olamamış çocukları" gibi bir klasmanın/genellemenin varlığı nedeniyle bile zor bir işe soyunmuştu.

Ne ki sözleri ve müzikleri çoğunlukla kendisine ait şarkılardan oluşan bu ilk albüm ona pop arenasında annesinden tamamen bağımsız bir yer açabildi. Genellikle "teenage" bunalımları üzerine kurgulanmış şarkıları ve bu şarkıların içini dolduran kırılgan şarkı söyleme stili ile iyi bir başlangıç yaptı Çağrı.


Çağrı'nın iki şarkıdan oluşan yeni "single" ise geçtiğimiz günlerde yayımlandı ve ilk klip "single"a adını veren "Bana Dokunma"ya çekildi. "Single"daki iki şarkıya da Ertuğ Ergin'le ortak imza atmış Çağrı. Ertuğ Ergin bugüne dek iki albüm yayımlamış, özellikle de "Derin Mevzu" şarkısıyla hafızalara yer etmiş bir müzisyen. Popüler kulvarda daha alternatif, belki daha az ama daha iyi işler yapmayı ilke edinmişlerden. Çağrı ile doğru bir kimya yakaladıkları da ortada.


Bu iki şarkıda da, "Bana Dokunma"ya çekilen klipte de, genç kızlıktan genç kadınlığa yol almış, daha olgun bir Çağrı var. "Alis Harikalar Diyarında" esintili klip gayet eğlenceli, görsel zenginliği yüksek bir klip olmuş ve şarkıyı da yükseltmiş.

"Single"da tertemiz, zemini sağlam, eli yüzü düzgün iki pop şarkısı var. Bununla birlikte her iki şarkının da popun şu anki genel seyri içerisinde büyük birer "hit" olacağını söyleyebilmek mümkün değil. Gerçi Çağrı'nın da böyle bir iddia peşinde koştuğu söylenemez.


Ses rengi ve yapısı ister istemez annesi Emel Müftüoğlu'nu çağrıştırıyorsa da Çağrı'nın şarkıcılık tekniği açısından henüz daha çekingen, daha az iddialı bir çizgide yürüdüğü söylenebilir. Bu konuda eğitim de almış olmasına karşın, belki de bilinçli olarak yüksek perdelere, tehlikeli peslere, inişli çıkışlı, riskli notalara uğramıyor, neredeyse hep aynı yerde duruyor. Bu da Çağrı şarkılarını üst üste dinlediğinizde bir süre sonra hep aynı şarkıyı dinlediğiniz hissi uyandırıyor. Bu konuda biraz daha cesur davranması onu şu an bulunduğu yerden daha yükseğe çekebilir. Çünkü Çağrı'nın bu birikimi ve potansiyeli var.


OCAK 2012

Yavuz Hakan Tok

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder