HİKÂYENİN BAŞINA DÖNÜŞ
(17 Şubat 2016 tarihinde Milliyet Sanat dergisi internet sitesinde yayımlanmıştır.)
Mabel Matizler, Cem Adrianlar filan hiç yokken, alternatif müziğin yeraltından yer üstüne çıkmasında payı olanlardandır Murat Yılmazyıldırım. Murat Çelik’le birlikte kurdukları Düş Sokağı Sakinleri, sadece üç albüm yayımlamış olsa da, ‘90’lı yılların müziğine derin izler bırakmıştır.
İkili ayrılmadan evvel bir solo albüm yayımlayan Yılmazyıldırım, ikili ayrıldıktan sonra da bir süre yoluna Düş Sokağı Sakinleri ismiyle devam etti, sonrasındaysa Düşlerin Ressamı olarak tanımladı kendini. 1998 yılından bu yana 12 albüm solo yayımlayan Murat Yılmazyıldırım’ın 2015 Aralık ayında Gar Müzik etiketiyle raflarda yerini alan yeni albümü “Düş Öncesi” adını taşıyor.
Adından da anlaşılacağı üzere bu albümde Düş Sokağı Sakinleri kurulmadan önce yazdığı şarkıları bir araya getirmiş ve bir anlamda hikâyenin başına dönmüş. Albümde sözleri ve müzikleri kendisine ait 16 şarkı var ve bu şarkıların düzenlemelerini de kendisi yapmış, enstrümanları da (Tolga Çebi’nin çaldığı keman dışında) yine kendisi çalmış.
Her ne kadar bugüne dek 12 albüm yayımladı desem de, aslında bu sayı neredeyse üç katına yakın. Zira söz konusu albümlerin büyük kısmı çift diskli, kimisi üç diskli ve hatta aralarında 12 diskten oluşan bir albüm de var. Bir hayli üretken bir müzisyen Murat Yılmazyıldırım. Kendine ait bir dünyası, bir felsefesi, bir dili var ve özellikle 2000’lerin ikinci yarısından itibaren giderek daha zor içine girilebilen, daha zor anlaşılabilen şarkılar yazıyor. Öyle ki kendince kurguladığı anlamsız bir dille yazdığı şarkıları bile var. Şarkıları varoluş, doğa, cennet, cehennem, ölüm, tasavvuf gibi temalara dair metaforlarla dolu. Müziğinin iskeleti ise basit ama etkili melodik yapılar üzerine kurulu.
Bu anlaşılmazlık ve farklılık kimi zaman kemik dinleyicisini bile yormuş olsa da, tıpkı İlhan İrem gibi ortalıkta çok fazla görünmeden, adeta bir inziva hayatı yaşamasına karşın sadece müziğiyle iletişim kurduğu bir kitlesi (tabiri caizse müritleri) var.
Bu yeni albüm ise Murat Yılmazyıldırım’ın son 10 yıllık serüveninden farklı olarak daha çok Düş Sokağı Sakinleri dönemine temel teşkil eden bir müzikal form taşıyor. Bu nedenle de son dönem müziğinden hoşnut olmayanların bu albümü sevme ihtimali yüksek. “Kanrevan İçindeyim” başta olmak üzere, “Unut Beni”, “Sen Değiştirdin Zamanı”, “Adını Sen Koy” gibi birçok şarkıda Düş Sokağı Sakinleri albümlerinin tadını almak mümkün.
Albümde daha önce yayımlanmış tek şarkı, açılışta yer alan “Kanrevan İçindeyim”. 2002 çıkışlı “Cennet” albümünde yer alan bu şarkıyı bu defa daha akustik bir düzenlemeyle yeniden seslendirmiş Yılmazyıldırım. Zaten albümün bütünü akustik. Öyle ki albümü yapmaya karar verdikten sonra sadece altı gün içerisinde kaydetmiş. Çünkü neredeyse sahnede çalar gibi çalmış ve söylemiş. Şarkıları fazla süslemeye, makyaj yapmaya gerek görmemiş. Böylece yıllardır “demo” olarak kalmış şarkılar, dinleyici karşısına en sade haliyle çıkmış.
Murat Yılmazyıldırım’ın başından beri çok eleştirilen ses tınısı ve şarkı söyleme biçimini müziğinin karakteristik bir parçası olarak kabul edip dinlerseniz mesele yok. Tıpkı Mabel Matiz gibi, tıpkı Cem Adrian, hatta Nazan Öncel gibi. Zaten eğer yeni başlayacaksanız bu albüm Yılmazyıldırım külliyatına giriş için en doğru seçenek olabilir. Yok eğer başından beri biliyor ve seviyorsanız, “Düş Öncesi”ni en sevdikleriniz arasına almanız kuvvetle muhtemeldir.
ŞUBAT 2016