(7 Nisan 2014 tarihinde Milliyet Sanat dergisi internet sitesinde yayımlanmıştır.)
Model son yıllarda adından en fazla söz ettiren gruplardan biri oldu; bunu kabul etmek lazım. Pop furyasının yerini pop-“rock” modasına bıraktığı dönemde, DMC gibi majör bir müzik firmasının desteğini de alarak parlak bir çıkış yakaladı grup. İkinci albümlerinin başarısının üzerine Ozan Doğulu ile “Dağılmak İstiyorum” gibi bir şarkı yaparak grup müziğinin hiç de geçer akçe olmadığı kulüplere kadar girmeyi, ana akım popa da göz kırpmayı ihmal etmediler. Model’in üçüncü albümü “Levlâ’nın Hikâyesi”, geçtiğimiz aylarda GNL etiketiyle yayımlandı.
Açıkça söylemeliyim ki albümün çıkış şarkısı olarak seçilen “Ağlamam Zaman Aldı” bende grubun kendini tekrar etme sürecine girdiği izlenimini yaratmıştı. Bir erkeğin elinden çıkmış olmasına rağmen genellikle terk edilen, ayrılan, acı çeken, depresif genç kadın hikâyelerinin anlatıldığı şarkılara doymuştuk çünkü. “Ağlamam Zaman Aldı” tam da buradan yürüyen ve yeni bir şey söylemeyen bir şarkıydı. Bir de üstüne albümün bir konsept dahilinde Levlâ isimli kadının yine bir ayrılıkla başlayan hikâyesini anlattığı haberi gelince, beklentim bir hayli düşmüştü. Nitekim albümü dinleyince de nispeten yanılmadığımı gördüm.
Öncelikle şunu söylemek lazım; Model’in kurucularından biri olan Aşkın Çolak’ın ayrılması ve grubun yoluna Kerem Sedef’le devam etmesi olumsuz bir etki yaratmamış gibi görünüyor ki genellikle şöhret sonrası gelen bu tip ayrılıklar ciddi müzikal değişikleri de beraberinde getirebilir. Grup bu ayrılığı hasarsız atlatmış gözüküyor. Demir Demirkan’ın prodüktörlüğü ve aranjörlüğünde (bazı şarkılarda Burak Yerebakan ile birlikte) kaydedilen albümün müzikal çıtası kendi tür klasmanı içerisinde hatırı sayılır derecede yüksek. Tabii piyasanın koşullarına uygun olarak düzenlemelerde gitarlardan ziyade yaylıların yüzünü göstermesi, davulun alabildiğine yumuşak tonlarda gezinmesi filan artık olağan bulduğumuz ve sorgulamaktan vazgeçtiğimiz şeyler.
Buna karşın solist Fatma Turgut’un önceki albümlere kıyasla çok daha temiz bir artikülasyonla, net bir vokal performansı gösterdiğini söyleyebiliriz. Zira Turgut özellikle “sürük silek kokusu” cümlesiyle hafızalarımıza kazınmış “tiki” genç kız telaffuzlarından tamamıyla kurtulmuş gibi. Başından beri grubun bütün şarkı sözlerine imza atan Can Temiz, “Bize Susmak Yakışır” başta olmak üzere, bazı şarkılarda ya da bazı şarkıların bazı bölümlerinde kaleminin yetkinliği ve kıvraklığı ile parlıyor. Yine de neredeyse bütün şarkılar (konsept dahilinde bile olsa) yine aynı temadan beslenip duruyor. Evet, bu temanın ticari başarısı garanti belki ama Can Temiz yetkinliğinde bir şarkı yazarının belki daha riskli ama daha yaratıcı işlere imza atmaması için de bir sebep yok.
Tamamen ticari nedenlerle ön plana çıkarıldığını düşündüğüm “Ağlamam Zaman Aldı”yı ve ikinci klip şarkısı olarak seçilen “Antidepresan Gülümsemesi”ni bir kenara koyarsak, “Bize Susmak Yakışır”, “Levlâ Vazgeçti” ve “Sen Ona Âşıksın” albümün müzikal nitelik bakımından en iyi şarkıları olarak dikkat çekiyor. Bu üçünün yanına tiyatro oyuncusu Gonce Vuslateri’nin konuk olduğu “Kehanet”i ve albümün son şarkısı “Sarı Kurdeleler”i koyabiliriz. Yani neresinden baksanız albümün yarısı Model müziğine mesafeli duranları bile memnun edebilecek nitelikte. Ne ki bütünde, o artık iyice suyu çıkarılmış “mutsuz kadın” imgesinden sıyrılamıyor albüm. Buradan bakınca grubun aynı yoldan yürüdükçe bir sonraki albümde sadık dinleyicilerini bile sıkabileceği riskini göz ardı etmemek gerekiyor.
Uğurcan Ataoğlu ve Beste Zeybel tarafından yapılmış albüm kapak tasarımının albümün içeriği ve konsepti ile bağlantısını ben kuramadım. Fethi Karaduman tarafından çekilen grup fotoğraflarının da yer aldığı kartonette ayrıca internetteki şiir videolarını süsleyebilecek türden romantik fotoğraflar da mevcut.
NİSAN 2014