(20 Ekim 2015 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)
Atiye, Pasaj Müzik’ten Poll Production’a transfer olduktan sonra, 2015 Mart ayında “Sor” adlı tekliyi yayımladı. 2013 çıkışlı “Soygun Var” albümünde Emre Aydın’la düet yaparak söylediği şarkının bu defa solo versiyonunu dinledik. Geçtiğimiz günlerde ise yeni teklisi “Abrakadabra” ise bu defa Sony Müzik etiketiyle piyasaya sürüldü.
“Sor” iyi bir şarkı ama Türkçe pop piyasasında pek de rağbet görmeyen türden, Batılı bir baladdı. “Abrakadabra” ise eğlenceli bir pop şarkısı. Sözleri Murat Güneş’e, bestesi Atiye’ye ait şarkının düzenlemesini ise Volga Tamöz yapmış.
Bir sihir, daha doğrusu illüzyon kelimesi olarak kullanılan “Abrakadabra” aslında Yunanca Tanrı anlamına gelen Abrasaks sözcüğünden türetilmiş bir şifa kelimesi imiş; söz yazarı Murat Güneş’ten öğrendim ben de. Bu şarkıda ise sevgiliye tehdit maksatlı kullanılıyor. “Yok olurum, ararsın bulamazsın, öyle de tekin biri değilim,” manasında. Pop şarkılarının “atar” furyasına farklı bir yaklaşım var yani. Dedim ya, eğlenceli.
Bilmem kaçıncı kez bir şarkıyı dinledikten sonra “Ne güzel düzenleme, kim yapmış acaba?” diye açıp baktığımda Volga Tamöz imzasıyla karşılaşıyorum, artık ben de sayamıyorum. Şarkının düzenlemesi çok genç, çok amacına uygun. Kıpır kıpır, insanın içini kaynatan türden. Sentetik sesler kullanarak ille de kafaya kafaya vuran, içinde armoni olmayan, gürültülü düzenlemeler yapmak gerekmiyor. Bu şarkının düzenlemesi bunun ispatı gibi.
Atiye ise giderek düzelttiği Türkçe diksiyonu, bir ergen ikonundan pop yıldızına dönüşen imajı ve havasıyla şarkıyı kendine yakıştırmasını bilmiş. Yani bütün taşlar yerli yerine oturmuş.
(20 Ekim 2015 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.) Açelya Alan, İzmir’de doğup büyümüş, üniversite eğitimini radyo-televizyon yayıncılığı üzerine almış ve uzun yıllar da sunuculuk ve programcılık yapmış. Bir yandan da hayatında hep hobi olarak bir köşede duran müziğe eğilmeye başlamış ve orkestra solistliği yaparak sahneyle tanışmış.
Açelya Alan’ı geniş kitlelere tanıtan ise O Ses Türkiye yarışmasının 2013 sezonu olmuş. Finale kalamasa da sesiyle dikkatleri üzerine çekmeye başlayan Alan, bu tecrübenin ardından kendi yazdığı şarkılarla müzik dünyasına atılmak için ilk ciddi adımlarını atmış.
Alan’ın ilk teklisi, “Akıllanmadım Daha”, geçtiğimiz günlerde Türküola Müzik etiketiyle dijital platformlara servis edildi. Şarkının söz ve müziği Açelya Alan’a ait. Düzenlemeyi ise Erdinç Şenyaylar ve Tezcan Erol birlikte yapmış.
“Akıllanmadım Daha”, her bakımdan kulağa gayet hoş gelen, akılda kalan, ritmik, güzel bir pop şarkısı. Ancak daha da önemlisi Açelya Alan gibi bir ses kazanmış olmamız. Hem kendine has bir rengi olan, iyi bir ses, hem de iyi şarkı söylüyor. Eğer zaman içerisinde doğru bir strateji ve doğru şarkılarla yoluna devam ederse, bir yıldız kazanmamız işten bile değil.
(Milliyet Sanat dergisi Ekim 2015 sayısında yayımlanmıştır.)
Kılıfını kemerinize geçirdiğiniz ‘walkman’ belinizde, süngerli kulaklıkları kulağınızda, yolda yürürken, otobüste giderken müzik dinlemek nasıl büyük bir lükstü, nasıl havalı bir şeydi ancak yaşayanlar bilir. ‘Mobil’ müzik dinlemenin en ilkel formuydu ‘walkman’ler ve kasetler. Bizim kuşak müziği çok sevdiyse, bu sevgide ‘walkman’lerin ve ileri geri sardırdığımızda cihazın pili çabuk bitecek diye şarkı atlamadan başından sonuna dinlediğimiz kasetlerin payı büyüktür.
(7 Ekim 2015 tarihinde Milliyet Sanat dergisi internet sitesinde yayımlanmıştır.)
Güliz Ayla, Müjdat Gezen Sanat Merkezi Batı Müziği bölümünü kazandıktan sonra müzik kariyerine Metin Özülkü, Extra Orkestra ve Işın Karaca gibi isimlere vokal yaparak başlamış. Bu tecrübeler onun yolunun Sıla ve Efe Bahadır ile kesişmesini sağlamış sonra. Zaten kendi şarkılarını da yazmakta olan Güliz Ayla, bir süre sonra da bu iki ismin prodüktörlüğünde, ilk albümü için kolları sıvamış.
Nisan ayında Sony Müzik’ten gelen bir pakette, hem Güliz Ayla’nın çıkış şarkısının yer aldığı bir CD, hem de güneş enerjisiyle yaprakları hareket eden küçük, yapay bir çiçek vardı. Şarkının sözleriyle ilintili bu küçük hediyede en az şarkının kendisi kadar iç açıcıydı. Nitekim “Olmazsan Olmaz”ı dinleyici de, radyolar ve televizyonlar da sevdi. Sonrasında yaz boyu sık sık duyduğumuz bu şarkıyı Güliz Ayla, birkaç Sıla konserinde konuk olarak da seslendirdi. Eylül ayında ise albümün ikinci teklisi “Bahsetmem Lazım” servis edildi.
Güliz Ayla’nın kendi adını taşıyan ilk albümü geçtiğimiz günlerde Sony Müzik etiketiyle raflara çıktı. Albümde bu iki şarkıyla birlikte toplam 9 şarkı var.
“Olmazsan Olmaz”, Efe Bahadır’ın nefis düzenlemesiyle, su gibi akan, Ege havalı, aksak ritimli, ferah bir şarkıydı ve söz ve müziği Güliz Ayla’ya aitti (şarkıda hafif bir Candan Erçetin havası da yok değil; onun sesinden hayal edin mesela.)
Albümdeki “Benim Olmazsan” ve “Sevgilim” adlı şarkılar da yine Güliz Ayla tarafından yazılmış ve Efe Bahadır tarafından düzenlenmiş. Bu iki şarkı da gösteriyor ki sadece yeni bir ses, bir şarkıcı değil, iyi de bir şarkı yazarı kazanmış durumdayız. Özellikle “Sevgilim” albümdeki favorilerimden biri oldu birkaç dinleyişten sonra.
“Bahsetmem Lazım”, bir Yunan şarkısına Sıla tarafından yazılan Türkçe sözlerle Türk popuna kazandırılmış. Albümün açılışında yer alan “Varsayalım” Sıla, Bahadır ve Güliz Ayla’nın ortak yazdığı şarkılardan biri. “Harici” de öyle. “Harici” ve bir Güliz Ayla bestesine Sıla’nın yazdığı sözlerle “Canımı Sıkma”, Sıla’nın şarkı yazarı olarak imzasını hissettiren şarkılar. Günümüz gençliğinin pek de lügatinde geçmeyen kimi kelimeler, tamlamalar (“lokman hekim”, “arz etmem talebine”, “harcıâlem”, “harici-dâhili” ve benzerleri) tipik Sıla işi şarkı sözlerinden izlerini sürerken, “Acaba Güliz Ayla yaşında bir şarkıcı için fazla mı olmuş?” sorusunu da beraberinde getirmiyor değil.
Bununla beraber, yine Sıla, Efe Bahadır ve Güliz Ayla üçlüsünün elinden çıkan “Bazı”, albümün vurucu şarkılarından biri. Sözleri Sıla’ya, bestesi Yalın’a ait olan “Yalvarırım” ise pekala üçüncü klip şarkısı olabilecek ticari güce sahip.
Sıla’nın elinin değdiği her albüm için bunu yazmak zorunda kalıyorum ama Güliz Ayla için de aynı şeyi söylemek zorundayım. Kendine has bir rengi olan, üstelik vurgu hatası yapmadan, nüanslı ve temiz şarkı söyleyen Güliz Ayla, bazı kelimelerin üzerine tıpkı Sıla gibi basıyor. Her şarkıda değil ama bazı şarkılarda bu etki bir hayli belirginleşiyor. Bu kadarı çok normal belki ama zamanla bundan sıyrılması da şart.
Özetle, albüm künyesinden de anlaşıldığı, dinlerken de duyulduğu üzere, usta müzisyenlerin, iyi çaldığı, iyi düzenlemelerin, şarkıları ustaca işlediği, dinlemesi keyifli bir pop albümü bu.
Çıkış şarkısının çiçekleri, albüm grafik tasarımına da damgasını vurmuş. Tasarımı kimin yaptığı kartonete yazılmadığı için meçhul ama Güliz Ayla fotoğrafları Ergin Turunç tarafından çekilmiş.
Güliz Ayla bu albümüyle, ilk adımını gayet sağlam atarak, 2015’in en iyi çıkış yapanları listesine yazılmayı hak ediyor. Listenin kaçıncı sırasında kalacağını, ise ancak yıl bitince görebileceğiz.
(6 Ekim 2015 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)
Güncel Türkçe pop şarkıları arasında dolaşıp, “Bu şarkıyı bir başkası söylese ne değişirdi?” sorusunu sorduğunuzda, genellikle kendi kendinize vereceğiniz cevap “Bir şey değişmezdi,” oluyor. Herkes birbirine benzer şeyler söylüyor/yapıyor çünkü. Ortak bir dil, tavır ve stil havuzu varmış da, herkes oradan besleniyormuş gibi. Müziğe, moda olanın sattığı ticari bir sektör olarak baktığınızda, bunu bir yere kadar anlamak ve hatta kabullenmek de mümkün. Ama genelgeçerin içindeyken bile kendin gibi olmak da imkânsız değil; örnekleri çok.
Bakınız Serkan Seki’nin geçtiğimiz günlerde Seyhan Müzik etiketiyle yayımlanan yeni şarkısına… Pop kulvarında ama başka bir şey söylüyor. Hem sözleri, hem de melodik yapısı, kurgusuyla… Elbette aşktan, ayrılıktan, acıdan, ikili ilişkilerden söz etmeyen, başka bir şeyler anlatırken, üstelik de bunu bildik üç akor üzerinden yürütmeyen şarkıların işi zordur her zaman. Serkan Seki de bunu deniyor. Yani işi zor… Ama “Bu şarkı Serkan Seki’nin” diyebilirsiniz rahatlıkla ve bu da hiç az şey değil.
Serkan Seki bu şarkıyı, ablası Deniz Seki’nin uğradığı haksızlık ve o süreç yaşanırken çevresinde gördüğü, duyduğu, şahit olduğu şeyler üzerinden yazmış ama şarkı elbette o meseleye özel bir şarkı değil. İnsan olarak hayatta var olma maceramızda her birimizin bir şekilde yaşadığı şeyler var şarkının sözlerinde. Zaten klip de bunun altını çizen bir atmosfer taşıyor.
Şarkının radyo ve televizyonların “uptempo” isteğine karşılık vermek için yapıldığı çok belli İskender Paydaş düzenlemesinden ziyade, teklide yer alan diğer versiyonunu, Eylem Pelit düzenlemesine kulak kabartmak lazım. Orada bir “ince işçilik” var çünkü.
(6 Ekim 2015 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)
İlk kez Veliaht yarışmasında babası Cengiz Kurtoğlu’nun “veliahtı” olarak karşımıza çıksa da, 2014 yılında yayımlanan ilk teklisi “Köle” ile pek de babasının müzikal çizgisinden ilerlemeyeceğini gösteren Aydın Kurtoğlu, aynı hattan devam ediyor. 2015’in Mart ayında ikinci teklisi “Hayırlı Günler”i yayımlayan Kurtoğlu, bu defa “Öptüm” adlı şarkısıyla karşımızda.
Söz ve müziği Hande Ünsal’a, düzenlemesi ise Serkan Balkan’a ait “Öptüm”, geçtiğimiz günlerde DMC ve BSK işbirliği ile yayımlandı.
İlk şarkısında Tarkan, ikincisinde Fettah Can sularında yüzen, ancak her iki şarkısı da yüksek dinlenme oranları yakalayan Aydın Kurtoğlu, bu defa da güncel bir “sound” çizgisinde gibi görünüyor. Daha da önemlisi, Kurtoğlu’nun önceki şarkılarında kulağa takılan prozodi hataları bu defa yok. Yani müzikal tavır olarak da, şarkıcı olarak da daha doğru bir yerde.
Bununla birlikte, Türk popunun genel seyrindeki “kişilik” sorunu bu şarkıda da var. Bu şarkıyı bir başka şarkıcı, mesela Murat Dalkılıç söylese ne değişirdi? Bu şarkıyı bir Aydın Kurtoğlu şarkısı yapan nedir?.. İşte bu sorulara bir yanıt vermek zor. Ama şarkıyı bir pop sever olarak sevmemek, dinlerken eşlik etmemek için engel değil tabii bu durum.
Yavuz Hakan Tok Müzik Yazarı / Eleştirmen / Arşivci
2001 yılında Bir Zamanlar adlı internet sitesinde müzik yazıları yazmaya başladı. Yanı sıra yazıları, Zip İstanbul, Koara, İkinci Kanal, Caretta, Mezun Life, Popüler Tarih dergilerinde, Bugün gazetesi ve Milliyet gazetesinde yayımlandı.