Necdet Kaya - "Yetmez mi Gönül?"


(23 Kasım 2016 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)

Sabahattin Ali şiirlerinin şarkıya gelir bir tarafı olduğu su götürmez. Şiirlerinden bu kadar çok “hit” şarkı çıkmış az şair var: “Leylim Ley”, “Aldırma Gönül”, “Ben Sana Vurgunum”, “Dağlar Dağlar”, “Geçmiyor Günler”, çok fazla bilinmese de benim en sevdiklerimden biri olan “Gurbet Hapishanesi”…

Kürk Mantolu Madonna kitabıyla kahve fincanlı fotoğraflar paylaşmak moda olmadan çok ama çok evvel Kuyucaklı Yusuf’u, Hanende Melek’i, Gramafon Avrat’ı kitaplarında, olmadı Yeşilçam filmlerinde tanımış bir nesil vardı bu ülkede. Şiirlerini okumuş ya da okumasa da şarkılarda dinlemiş ve illa ki söylemiş bir nesil de.


Şimdilerde bir Sabahattin Ali şiiri daha şarkıya dönüştü. Genç kuşağın başından beri hep kalıcı ve sağlam işler yapmış bestecilerinden biri, Çağın Bodur tarafından bestelenen “Yetmez mi Gönül?”ü Alper Atakan’ın düzenlemesiyle Necdet Kaya seslendiriyor. Şarkı, geçtiğimiz günlerde tekli formatında Sony Müzik etiketiyle yayımlandı.


Konservatuvarlı bir müzisyen olan ve ilk albümünü 2007 yılında yayımlayan Necdet Kaya, bugüne dek dört albüm yapmış, halk müziği dalında yaptığı bu albümlerle türün genç isimleri arasında yıldızını parlatmış bir isim. Kaya’nın halk müziği çizgilerinin dışına çıkan ilk çalışması ise bu şarkı oldu. Aslına bakılırsa “rock”ın içinden arabeskin, popun içinden alaturkanın, halk müziğinin içinden popun geçebildiği, türler arası keskin çizgilerin artık silinmeye başladığı bir dönemde özellikle genç isimleri klişe kategorilerin içerisinde anmak da haksızlık. Hele ki ülke genelinde dinleyici çok büyük yüzdeyle bu ayrımlara takılmıyor iken.


Nitekim bu şarkı iyi bir besteci, iyi bir aranjör, iyi bir şarkıcı ve büyük bir şairin dizelerinin buluşmasından ortaya çıkmış iyi ve etkili bir şarkı. Sabahattin Ali’nin 41 yıl sürmüş kısa ve hüzünlü hayat hikâyesinin izlerini taşıyan şiirin hakkını veren beste, düzenleme ve yorum, dinleyeni o dakika etki altına alıyor. Bir de üzerine Sinop hapishanesinde, Sabahattin Ali’nin kaldığı koğuşta çekilmiş klibi izleyip, duvarda asılı fotoğrafını gördüğünüzde boğazınız düğümleniveriyor.

Basit şarkıların, basit müziğin, basit işlerin, basitliğin üzerimize sağanak gibi yağdığı bir zamanda böyle ruha dokunan şiirlere, şarkılara sıkı sıkı sarılası geliyor insanın.

KASIM 2016 

Yavuz Hakan Tok

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder