1993 ve 2007 yılları arasında 5 albüm yayımlayan Reyhan Karaca,
o zamandan beri teklilerle ilerlemeye devam ediyor. 2019’da “Roma” ve “Umarsız”
adlarını taşıyan 2 tekli yayımlamıştı. Geçtiğimiz günlerde ise “Laga Luga” ile
çıktı karşımıza.
Ossi Müzik etiketiyle yayımlanan Laga Luga sözleri Saadettin
Dayıoğlu’na ait bir şarkı. Bestesi Saadettin Dayıoğlu ve Reyhan Karaca ortak
imzasını taşıyor, düzenleme ise Emre Gören tarafından yapılmış.
“Sevdik Sevdalandık” ve “Gidesim Gelmiyor” gibi ‘90’lar pop
müziği denilince mutlaka akla gelen iki şarkının yanı sıra bir dolu başka
şarkıyla da ara vermeden bugünlere kadar gelmeyi ve adını korumayı başarmış
Reyhan Karaca’nın tam da bu nedenle gözümüzde kredisi baki. Nitekim bu şarkı da
onun hem kendi çizgisini koruyup hem de “demode” kalmamanın sırrını çözebildiğini
bir kere daha gösteriyor.
Saadettin Dayıoğlu’nun kişiye göre şarkı yazma ve bir hikâye
yaratma konusundaki becerisi ve yaratıcılığı ile Reyhan Karaca’nın bu istikrarlı tavrının bir
araya gelmesi de parlak bir sonuç doğurmuş. “Laga Luga” ‘90’lı yılların
renklerini de içinden geçiren, esprili, eğlenceli bir şarkı. Dozunda Karadeniz sosu
ile bu yazlık pop şarkısı, Isaac Angel tarafından çekilmiş klibiyle de ferahlık
veriyor.
Ozan Doğulu’nun yeni proje albümü “130 BPM Kreşendo” geçtiğimiz
haftalarda DGL etiketiyle piyasaya sürüldü. Albüm belki başka bir yazının
konusu ama işin içinde bir şarkı var ki ayrı bir yazıyı hak ediyor. Ajda Pekkan’ın
seslendirdiği “Yalnızlık FM”den bahsediyorum elbette.
Çok zaman var ki Ajda’dan Ajda gibi bir şarkı dinlemedik. Söylediği
bir şarkının “hit” olmasından, liste başlarına yerleşmesinden filan bahsetmiyorum.
Hani Ajda’nın ‘60’laran bu yana yetişmiş nice şarkıcıya ilham vermiş, örnek olmuş
şarkıcılık stili, kendine has vurguları, kelimelere sesiyle dokunuş biçimi,
küçük, bazen de büyük oyunları var ya… İşte onları gösterebildiği bir şarkıdan
bahsediyorum.
“Yalnızlık FM” işte tam da bu şansı vermiş Ajda’ya. Nihayet
kendi gibi olabilmiş. Sözleri yazan Saadettin Dayıoğlu ve bestenin sahibi (Ah
Canım) Ahmet tam da bu maksatla çıkmışlar yola şarkıyı yazarken ve dört dörtlük
bir Ajda şarkısı çıkarmışlar ortaya. Nitekim Ajda’yı Ajda yapan Fikret Şeneş –
Ajda işbirliğinin bütün dinamikleri var bu şarkıda.
Fikret Şeneş’in Ajda için seçtiği yabancı şarkıların büyük
kısmı çok Batılıdır ama bir o kadar da bizim kulağımıza yakındır. Mutlaka melodisi
çok güçlüdür. Ona keza Şeneş de kaleminin gücüyle yüceltir o şarkıyı. Ahmet’in tam
da bu eksende besteler yaptığını zaten yıllardan beri biliyoruz. Saadettin
Dayıoğlu da şarkı sözlerinin hem inceliği, zarafeti, hem de (sözün melodiyle
örtüşmesi, Ajda vurgularına uygun hecelerin doğru yerlere oturtulması gibi)
teknik anlamda başarısıyla adeta Fikret Şeneş’ten el almış gibi.
Bu albüm için Ozan Doğulu “Yalnızlık FM”i iki farklı biçimde
düzenlemiş. Albümün açılışında dans versiyonu, kapanışında ise yavaş versiyonu
var. Yani albümün sonunda Ajda adeta “bis” yapıyor ve alkışın büyüğünü alıyor.
Zira şarkının yavaş versiyonu günün moda ritim anlayışından azade, öylece bir
klasik olmaya aday.
(8 Ağustos 2018 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)
Demet’in işi zordu. 1994 yılında yayımlanan ilk albümü “Kınalı Bebek”ten bu yana kendine çizdiği çizginin dışına çıkmamış hem müzikte hem de müzik dışında tutarlılığını, beylik tabiriyle “duruşunu” korumuştu çünkü. Biraz da bundandı son birkaç yılını müzik piyasasından ve Türkiye’den uzakta geçirmesi. Kaldığı yerden devam edecekse şayet, o yine Demet Sağıroğlu olmalıydı ama bugünün müzik sektöründeki şartlar oyunu kuralına göre oynamayanı oyuna almıyordu artık.
Son albümü 2012 yılında yayımlanan Demet Sağıroğlu altı yıl aradan sonra yeni teklisiyle geçtiğimiz günlerde karşımıza çıktı. Ossi Müzik etiketiyle yayımlanan “Açık Çay”ın bestesi Saadettin Dayıoğlu’na ait. Sözler Demet Sağıroğlu ve Saadettin Dayıoğlu ortaklığı ile yazılmış, düzenleme ise Feryin Kaya ve Burak Irmak tarafından yapılmış.
Demet bu şarkıyla tam da yukarıda bahsettiğim zorluğun üstesinden kolayca gelmiş görünüyor. Tam Demet’lik bir şarkı “Açık Çay”. Bir parça teatral, çokça eğlenceli, hem dünün hem de bugünün tatlarını yakalamış, bir araya getirmiş ve Demet’i güncellerken Demet’liğini korumuş. Melodi dinleyeni hemen yakalıyor, sözler son derece zekice yazılmış, Demet’in yer yer hoyrat ve hep kendinden emin, sapasağlam yorumu kulak dolduruyor.
Sibel Tüzün’ün yeni şarkısına çektiği videonun altına
yazılan yorumları okurken şöyle bir cümle gördüm: “Laf sokmak yok, intikam yok,
kadın sevgilisi ile flört ediyor, dans edelim diyor, daha ne olsun.” Bu cümleyi
görünce de Sibel’le 2017 Ağustos’unda yaptığımız röportajda söyledikleri geldi
aklıma: “Ben çemkiren şarkılardan kişisel olarak hiç hoşlanmıyorum.
Karşındakine niye kötü bir şey söyleyesin ki? Niye ağzının payını veresin? Öyle
ya da böyle sevmişsin onu, bu hırs niye? Ben o duyguyu ulaştıramam insanlara,
yakıştıramam kendime.”
Geçtiğimiz günlerde Arinna Müzik etiketiyle yayımlanan
teklinin adı: “Olaylara Gel”. Söz ve müziği Saadettin Dayıoğlu’na ait şarkının
iki farklı versiyonu var teklide. Video versiyonu Aytun Gelgin’in imzasını
taşıyor. Diğer versiyon ise Hakan Caneroğlu tarafından yapılmış.
Hakikaten şöyle çemkirmeyen, “atarlanmayan”, iyi kalpli pop şarkısı
az bulunur oldu. “Olaylara Gel” böyle bir şarkı. Pozitif, ateşli, heyecanlı, “funky”
bir dans şarkısı. Bir “hit” değil belki ama tam Sibel Tüzün’lük bir şarkı
olduğu kesin. Saadettin Dayıoğlu ismini giderek daha sık duymamız boşuna değil.
“Kişiye özel” şarkılar yapmayı, kime neyin yakışacağını iyi biliyor Dayıoğlu.
Her besteciye nasip olmayan bir terzilik mahareti var. Sibel Tüzün de hem
nüanslı şarkıcılığını hem de görsel averajını iyi kullanarak şarkıyı bir
karnavala dönüştürmüş.
Ben şarkının Aytun Gelgin versiyonunun eğlencesini sevdim
ama daha elektronik kafaları sevenlere Hakan Caneroğlu versiyonunu da öneririm.
(2 Ekim 2017 tarihinde Milliyet Sanat dergisi internet sitesinde yayımlanmıştır.)
Müziğe o kadar uzun süre ara verdi ki bir nesil onu sadece tiyatro oyuncusu olarak tanıdı, bildi; aynı zamanda şarkıcı da olduğunu ancak eski plaklara meraklı olanlar keşfedebildi. Hatta, çok iyi hatırlıyorum, 2005 yılında eski şarkılarının yeniden basıldığı “En İyileriyle Işıl Yücesoy” albümü çıktığında yapılan tanıtım gecesinde “Kızım bu gece beni ilk kez sahnede şarkıcı olarak seyrediyor,” diyerek herkesi duygulandırmıştı. Şarkı söylemeyi, sahnede şarkıcı olarak da var olmayı çok sevdiğini o gece görmüş, sonrasında da defalarca buna şahit olmuştum.
2016 yılında yepyeni bir albümle şarkıcılığa geri döndü Işıl Yücesoy. Zamanı geri sardı, kaldığı yerden devam etti. Onun şarkı söylemesinin hem dinleyiciye hem de müziğe nasıl bir kazanç olduğunu bir iyice anlayıverdik o sıra. Ve geçtiğimiz günlerde bu defa iki şarkıdan oluşan bir tekliyle çıktı karşımıza. Ossi Müzik etiketiyle yayımlanan tekli “Hayat Herkese Aynı” adını taşıyor.
Tekliye adını veren şarkının söz yazarı ve bestecisi Sadettin Dayıoğlu. Yücesoy’un albümünün açılış şarkısı “Ben Daha Büyümedim” de ona aitti ve o şarkı tek başına Dayıoğlu’nun nasıl yetkin bir şarkı yazarı olduğunu gösteriyordu. Nitekim bu şarkı da şüphe götürmüyor; Sadettin Dayıoğlu kalemi, üslubu, duygusu ve felsefesiyle her bakımdan çok sağlam şarkılar yazıyor. Bunun kadar önemlisi de yazdığı şarkı şarkıcısına cuk oturuyor. Tıpkı “Hayat Herkese Aynı”da olduğu gibi.
Şarkıyı duyduğum ilk anda tüylerim diken diken oldu ve ne zaman dinlesem yine aynı şey oluyor. Yaş almış, yaşamış, görmüş, duymuş, hissetmiş olmanın bütün olgunluğuyla her kelimenin hakkını veren, her cümlenin ne demek istediğini dinleyene iliklerine kadar hissettiren yorumuyla Işıl Yücesoy adeta devleşiyor. Sesinin zaten çok etkileyici rengi ve tınısı, oyunculuk gücü ve şarkıcılık performansıyla birleşip daha bugünden klasik kabul edilebilecek bir şarkıya dönüşüyor.
Teklinin diğer şarkısı (B yüzü mü demeliyim?) ise “Neden?” adını taşıyor. Sözleri Sacit Şerbetçi’ye ait şarkının bestesini Işıl Yücesoy yapmış. Düzenleme ise diğer şarkının da düzenlemesini yapan Tansel Doğanay’a ait. “Neden?” de tıpkı “Hayat Herkese Aynı” gibi melodisi güçlü, sözleri dokunaklı bir şarkı.
Ne var ki iki şarkı yetmiyor. “Daha fazlası olsa keşke,” diyorsunuz. Tadına bayıldığınız bir yiyecekten biraz daha, biraz daha yemek istersiniz, kendinizi alamazsınız ya. Bir bakarsınız bitmiş, tabak boş. İşte iki şarkıdan öyle kalıveriyorsunuz.
Dünyada örneği çok, bizde ise neredeyse yoktur. Bazı şarkıcılar müziğin güncel eğilimlerinin, dönemsel değişimlerinin dışındadırlar. Popülerlik üstüdürler artık; başka bir yerdedirler. İtalya’da Mina öyledir mesela. Amerika’da Barbra Streisand öyledir. Kimse onların pop müzik piyasasındaki gençlerle aşık atmasını beklemez. Bir yerden sonra yaptıkları her albüm prestij albümüdür, klasiktir. Bir tek rahmetli Ayten Alpman yakalayabilmişti Türkiye’de bunu, ne yazık ki devamını getiremedi.
Işıl Yücesoy şarkı söylesin. Hep söylesin, daha çok söylesin. Bu tekliyle de bir kez daha anlıyoruz ki bizim ona çok ama çok ihtiyacımız var.
(14 Kasım 2016 tarihinde Milliyet Sanat dergisi internet sitesinde yayımlanmıştır.)
35 yıl ara verdikten sonra tekrar stüdyoya girip şarkı söylemek ve yola kaldığın yerden devam etmek hiç ama hiç kolay bir şey değil. Oysa Işıl Yücesoy’un 1979’da yayımlanmış ilk albümünü dinledikten hemen sonra geçtiğimiz günlerde piyasaya çıkmış ikinci albümünü dinlediğinizde, iki albüm arasında 35 yıl olduğuna inanmakta zorlanıyorsunuz. Azalmamış, aksine artmış şeyler var elbette.
İki dönem arasındaki “sound” farkı bir yana, Yücesoy’un yorumunda hissedebiliyorsunuz ancak yılların izini. Yaşamış, görmüş, hissetmiş, anlamış bir kadının telaffuz ettiği her bir kelimeye kattığı inandırıcılık misliyle artmış. Tekniği, şarkıcılık donanımı ve yeterliliği ise yerli yerinde; tabiri caizse “taş gibi” duruyor.
Işıl Yücesoy’un yeni albümü “Zamansız”, Ossi Müzik etiketiyle yayımlandı. Hakan Eren’in prodüktörlüğünü yaptığı albümde 9 şarkı ve 1 farklı versiyon var.
Eski ile yeninin özenli bir harmanı ile oluşturulmuş, dolayısıyla da adının hakkını veren bir albüm bu. Dün de dinleyebilirdik bu albümü, bugün dinliyoruz ama yarın da dinleyebiliriz rahatlıkla. Seçilen şarkılar, düzenlemeler, yorum, kısaca her şey bir döneme, bir zamana, genel geçere bağlı kalmaksızın “zamansız” bir müzikalitenin izini sürüyor.
Sözleri Saadettin Dayıoğlu tarafından yazılmış ve Sonay Yağız tarafından bestelenmiş “Büyümedim”, enteresan bir biçimde aslında Işıl Yücesoy için yazılmamış, ancak yazıldıktan sonra uzun süre bir köşede bekleyip tesadüf eseri ve de Hakan Eren’in öngörüsüyle Işıl Yücesoy’a kısmet olmuş bir şarkı. “Şarkılar söyleyenini kendisi bulur er ya da geç” tezine verilebilecek en iyi örnek olabilir. Bu sözleri Yücesoy yazmış olsa idi, kendini ancak bu kadar doğru anlatabilir, yıllar sonra müziğe dönüşü için ancak bu kadar doğru bir şarkı ortaya çıkabilirdi.
“Büyümedim”in ardından Nilüfer’in 1980 tarihli 33’lüğünden sözleri Fikret Şeneş tarafından yazılmış bir Richard Clayderman klasiği “Dönüyorum Eski Sevgilime” geliyor. Enstrümantal bir besteye nasıl ruhuna uygun söz yazılabileceğinin dersini de alabilirsiniz dinlerken, bir şarkının nasıl yorumla büyütülebileceğinin dersini de.
Sözleri Aşkın Tuna’ya, bestesi Aydın Sarman’a ait “Güneşimi Kaybettim”, söz ve müziğinde Yonca Lodi’nin imzası bulunan “Milat”, bir Sezen Aksu şarkısı “Ağlamak Güzeldir”, ilk kez Yeşim Salkım tarafından seslendirilmiş Seda Akay ve Cenk Taşkan ortak çalışması “Meğer” ve daha önce Işın Karaca’nın seslendirdiği Suat Suna bestesi “Zamansız”, albümün diğer “cover” şarkıları.
“Meğer”de Yeşim Salkım, “Güneşimi Kaybettim”de Cenk Eren ve “Zamansız”da Çağan Irmak sesleriyle eşlik etmişler Işıl Yücesoy’a.
Albümde iki de Işıl Yücesoy bestesi var. Biri, Yücesoy’un ilk albümünde de yer alan “Niye Düşünüyorsun?”, diğeri ise yeni bir beste; sözleri İskender Doğan tarafından yazılmış “Anlamı Yok”. Bu şarkı iki farklı versiyonla girmiş albüme.
Neresinden baksanız sürprizlerle dolu, şaşırtıcı, beklenmedik seçimleriyle de heyecan verici bir albüm bu. Şunu anlıyorsunuz ki Işıl Yücesoy ne söylese dinlenir ve bir yorumcu olarak bir tek yeni şarkı söylemese bile her söylediği şarkıyı ilk defa söyleniyormuşçasına yeni hale getirir.
Albümün başarısında bütün şarkıların düzenlemelerine imza atan ve hem şarkıları hem de Işıl Yücesoy’un sesini çok iyi özümseyip, çok doğru işleyen Tansel Doğanay’ın da payı büyük.
Şahin Tuhan’ın fotoğrafları ve Özlem Semiz’in grafik tasarımı ile görsel yönden de kusursuz bir nitelik yakalamış “Zamansız”, bu ülkede yapılmış ve yapılmakta olan müziğe sunulmuş kıymetli, özel, “zamansız” bir öneri.
Sanatı, sanatçıları çabuk tükettiğimiz, eskittiğimiz, unuttuğumuz ve ne yazık ki hiç mi hiç değer bilmediğimiz bir sır değil. Kadirşinaslığın genellikle lafta kaldığı bu coğrafyada bu albüm sadece bir müzik albümü olmanın ötesine geçip, başka bir şeyler de söyleyebilir bize. Eğer dinlemek ve duymak istersek tabii.
Şunu da söylemeden geçemeyeceğim ki Işıl Yücesoy şayet bu albümün arkasını getirmez, yeni albümler yapmaz ise hem kendisine hem de bize büyük haksızlık eder.
(20 Mayıs 2016 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)
Tıpkı Soner Arıca gibi Yeşim Salkım da ‘90’lardan bu yana müzik kariyerine aralıksız sürdürüyor. Onun farkı şarkılarını kendisinin yazmıyor olması. Bu açığı ise her şarkıcıya kolay nasip olmayan bir “şarkı avcılığı” meziyetiyle kapatıyor. ‘90’larda henüz kimselerin pek tanımadığı Tamer Özkan’ın bir dolu şarkısını albüm yapan da oydu, 2010’ların hemen başında biz Zeki Güner’in ismini yeni yeni duyuyor iken tamamı Zeki Güner bestelerinden oluşan bir albüm yapan da. Sezen Aksu’dan şehrazat’a, Cenk Taşkan’dan Onno Tunç’a, popüler müziğin klasikleşmiş bestecilerinin şarkılarını da seslendirdi, günü geldi Gülşen gibi Serdar Ortaç gibi gündemdeki şarkı yazarlardan şarkı da aldı.
Yeşim Salkım yeni teklisinde ise bu defa söz ve müziği Sadettin Dayıoğlu’na ait bir şarkıyı seslendiriyor. “Erkeğin Zillisi”, geçtiğimiz günlerde Ossi Müzik etiketiyle yayımlandı. Şarkının düzenlemesi, Salkım’ın bir önceki teklisinde de birlikte çalıştığı Serdar Ayyıldız’a ait.
Sadettin Dayıoğlu aslında müzik çevrelerinin yakından tanıdığı bir avukat. Ama onun müzikle ilgisi hukuksal boyunun ötesinde. Bugüne dek çok sayıda şarkı yazmış ve yazdığı şarkıların bazıları Betül Demir, Erkan Güleryüz, Günce Koral gibi isimler tarafından seslendirilmiş. Arkadaşım olduğu için yakından biliyorum; Sadettin’in elinde daha gün yüzüne çıkmamış sayısız iyi şarkı var. Mesela bunlardan birini, sözlerini yazdığı “Büyümedim” adlı şarkıyı çok yakında Işıl Yücesoy’un sesinden duyacaksınız ki o şarkının popun son dönem klasikleri arasına gireceğini şimdiden söyleyebilirim.
“Erkeğin Zillisi”, gayet eğlenceli, esprili, “atarlı” bir şarkı ve Yeşim Salkım’ın müdanasız tavrı ve tarzına çok yakışmış. Salkım’ı güncellemiş, gençleştirmiş, hatta “Göz Kör Olası” dönemlerindeki enerjisine döndürmüş. Serdar Ayyıldız’ın şıkır şıkır düzenlemesi de şarkıyı radyo-kulüp-plaj üçgeninde popüler kılacak tüm trüklere sahip. Böyle şarkılara da ihtiyacımız var. Hele ki bugünlerde.
Yavuz Hakan Tok Müzik Yazarı / Eleştirmen / Arşivci
2001 yılında Bir Zamanlar adlı internet sitesinde müzik yazıları yazmaya başladı. Yanı sıra yazıları, Zip İstanbul, Koara, İkinci Kanal, Caretta, Mezun Life, Popüler Tarih dergilerinde, Bugün gazetesi ve Milliyet gazetesinde yayımlandı.