(20 Ekim 2014 tarihinde Milliyet Sanat dergisi internet sitesinde yayımlanmıştır.)
Televizyon-radyo yayıncılığında TRT tekelinin hüküm sürdüğü yıllarda büyüyenlerin kulaklarına her müzik türü bir parça yer etmiştir ister istemez. Radyoda Nevzat Atlığ yönetimindeki Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’nu da dinlemişizdir biz, Muzaffer Sarısözen’in yönettiği Yurttan Sesler Korosu’nu da… Televizyonda Hikmet Şimşek’in sunduğu Pazar konserlerini de izlemişizdir, İzzet Öz’ün hazırlayıp sunduğu Teleskop’u da. Mesela türkü deyince hâlâ benim aklıma ilk gelenler Bedia Akartürk’tür, Belkıs Akkale’dir, Hülya Süer’dir, İzzet Altınmeşe’dir, Ümit Tokcan’dır, Kamil Sönmez’dir ve dahi o kuşaktan bir dolu isim… Çünkü onlar bir dönemin yıldızlarıydı. Sonra devir değişti; hem türler birbirine karıştı, özgünlüklerini yitirdi, hem de yıldızlar…
O dönemlerin geride kalmasından sonra ise o kuşağın izini süren çok az sayıda isimle tanıştık. Sevcan Orhan bunlardan biriydi. İlk albümünü henüz konservatuar öğrencisi iken, 2000 yılında piyasaya çıkaran Sevcan Orhan, içine arabeski, popu karıştırmadan, türküleri üslubunu bozmadan söyleyen bir halk müziği solisti olarak dikkatleri üzerine çekti. İkinci albümünde de aynı çizgide devam etti, 2006 yılından itibaren ise, dört yıl boyunca devam edecek “Tatlı Dile Güler Yüze” adlı televizyon programıyla, tüm ülkenin tanıdığı bir isim haline geldi. Halk müziğindeki bilgi ve görgüsü bir yana, tıpkı programın adı gibi, “tatlı dilli” ve “güler yüzlü” olmasıyla da televizyon ekranları için az bulunur bir yeni yetenekti çünkü.
Sevcan Orhan’ın beşinci albümü “Düşten Gerçeğe”, geçtiğimiz aylarda Özdemir Plak etiketiyle yayımlandı. Tam 17 türkünün yer aldığı, hayli uzun bir albüm bu. İçinde anonim ve derleme türküler de var, türkü formunda besteler de. Albümün açılışında yer alan ve bir Gaziantep türküsü olan “Arabım Fellahi”, kıvrak ritmi ve tekrarları ile dinleyeni kolay kavrıyor. Bu tarz türkülerin Sevcan Orhan’a çok yakıştığı bir gerçek ki bu türküyle yeni bir “Aynalı Körük” yakaladığı bile söylenebilir.
Yusuf Gül’den “Kömür Gözlüm”, İsmail İpek’ten “Seni Arayı Arayı”, Bilal Ercan’dan “Gökten Yıldız Derseler”, Mahmut Erdal’dan “Beklerim Selamın Seher Zamanı”, Ali Kızıltuğ’dan “Aşağıdan Bir Yel Esti” ve “Bir Zaman Günleri Saydım”, Nuri Üstünses’ten “Kara Duta Yaslandım” albümdeki türkü formunda besteler. Bunların büyük kısmı daha önce ozanlarının/bestecilerinin kendi sesleriyle söyledikleri türküler.
Ayrıca bir dönem protest halk müziği türünde yazdığı türküler/şarkılarla tanıdığımız ve geçtiğimiz Şubat ayında kaybettiğimiz Hasan Hüseyin Demirel’e ait iki şarkı da var albümde. Bunlardan biri daha önce Hilal Özdemir’in de seslendirdiği “Kanadım Değdi Sevdaya”, diğeri ise sözleri Gülizar Ergin imzası taşıyan “Var Gibi”.
Albümün “Arabım Fellahi” dışındaki anonim türküleri ise “Oy Akşamlar Akşamlar”, “Arap Buğday Daneler”, “Munzur Dağı”, “Şu Karşıki Dağda”, “Aslan Mustafa’m”, “Vardım Hint Eline” ve “Kurban Olam”.
Albüm repertuarının bütününe baktığınızda ezgilerin genellikle İç Anadolu ve Ankara’nın doğusundaki bölgelerden ses verdiğini söylemek mümkün. Buna karşın son derece özenli ve titiz bir seçki yapılmış. Halk müziğini sevenlerin hiç sıkılmadan dinleyebilecekleri bir albüm bu. Cihan Orhan’ın elinden çıkmış düzenlemeler türküleri tam da olması gerektiği gibi, tertemiz aktarıyor dinleyene. Albümde çalan kalabalık müzisyen kadrosu ve yorumcu olarak Sevcan Orhan da icralarda son derece yetkin tınlıyor kulağa. Hemen hiçbir çapak ve pürüze rastlamadım ben dinlerken.
Şöyle bir geriye doğru gittim de… Sanırım benim kişisel tarihimde radyo ve televizyonda duyup dinlediklerim bir yana, başından sonuna dinlediğim ilk halk müziği albümleri Belkıs Akkale’nın “Türkü Türkü Türkiyem” başlığı altında yayımlanan iki albümüdür. Hâlâ da zaman zaman açar dinlerim o albümleri. Sevcan Orhan’ın bu albümünü de onların yanına koyabilirim şimdi. Çünkü benzer bir keyfi aldım dinlerken. Halk müziğiyle uzak yakın biraz ilginiz varsa, “Düşten Gerçeğe”yi es geçmemenizi öneririm.
EKİM 2014