Hayatına müzik dokunmuş insanların yolu dönüp dolaşıp eninde sonuna yine müziğe çıkıyor. Bu genellemeyi haklı çıkaracak kaç biyografi okudum bilmiyorum ama Ferhat Çağlar’ın hikâyesi de aynen böyle. İzmir’de başlayan müzik macerası, onu Selanik’e kadar götürmüş bir dönem. Hem şarkı söylemek, hem de şarkı yazmak üzerine kurmuş sonra yaşamını. Ferhat Çağlar’ın ilk teklisi “Aşk Adam Ediyor”, geçtiğimiz günlerde Seyhan Müzik etiketiyle dijital platformlarda yayımlandı.
Neşeli bir şarkı ve neşeli bir kliple Ferhat Çağlar, güzel bir başlangıç yapıyor. Bir yanı çok şehvetli ve çok yüksek tempolu, bir yanı ise çok içli ve çok acıklı şarkılarla standardize olan günümüz Türk popu erkek şarkıcı prototipinden uzak duruyor en azından. Ufak tefek prozodi hatalarına karşın, net ve temiz bir şarkı söyleme biçimi var. Sesi kulak dolduruyor ve yormuyor. Tansel Doğanay’ın düzenlemesi, kıvrak ve kolay ezber edilir melodiyi ve sözleri destekliyor. Kendi adıma Ferhat Çağlar’ın bir sonra atacağı adımı merakla bekleyeceğim.
Dünyaca ünlü Belçikalı yıldız Lara Fabian ve ünü henüz memlekete sınırlarını aşmamış Cecelimiz, dünya pazarına da sunulacak bir tekli için bir araya gelmiş. “Al Götür Beni” adını taşıyan tekli, geçtiğimiz günlerde DMC etiketiyle yayımlandı.
Neresinden baksanız haber değeri var. Zira koskoca Lara Fabian bu. Yani Ömür Gedik’in Al Bano’yla düet yapması gibi bir şey değil. Dünyada ses getirir mi, ne kadar getirir, Ceceli’ye dünyanın kapıları açılır mı onu bilemem ama Türkiye’de sükse yapacağı kesin zira biz bayılırız böyle şeylere. Sertab, Rciky Martin’le yüz yüze bile gelmeden düet yapmıştı da biz ne sevinmiştik, hatırlasanıza. Üstelik Ceceli, Fabian’la sırt sırta poz vermekle kalmamış, sırt sırta klip bile çekmiş.
Buraya kadar her şey iyi hoş ama sözleri ve müziği Anthony James ve Yiorgios Ballapaisiotis tarafından ortak yazılmış bu şarkı öyle aman aman bir uluslararası “hit” olacak gibi de durmuyor. Mesela ikili bu şarkıyla Eurovision’a katılsaydı (ama Türkiye adına değil, Azerbaycan adına), kesin ilk 7’ye girerdi. Ya da bir Disney animasyonunda seslendirilmiş olsaydı bu şarkı, sinema salonunda izleyenlere duygusal anlar yaşatabilirdi. Peki daha fazlası? Elbette bu tarz şarkıların dünya çapında bir alıcısı var. Yoksa ne Lara Fabian olurdu dünya müziğinde ne de Celine Dion ve benzerleri. Ama bu kulvardan da öyle dakika başı bir “hit” çıkmıyor haliyle. “Al Götür Beni” de “A plus” değil belki ama “B” kategorisinde iş yapabilir gibi görünüyor en fazla. Daha fazlası olursa, o da Lara Fabian’ın kredisi hatırına olur.
Teklide şarkının İngilizce/Türkçe karışık ve tamamen İngilizce (“Make Me Yours Tonight” adıyla) versiyonları ikişer ayrı düzenlemeyle yer alıyor. Orijinal düzenlemeler Mustafa Ceceli, akustik düzenlemelerse Sinan Ceceli tarafından yapılmış. Dünya pazarına da aynı düzenlemelerle mi servis edilecek/edildi, o konuda bir bilgi bulamadım ama şayet öyleyse, Türk enstrümanlarının sakınmadan kullanılmış olması ve böylesi batı formunda bir besteye ustaca yedirilmesi enteresan olmuş. Ne diyelim; yolları açık olsun (pardon, Fabian’ınki zaten açık, temennimiz Cecelimiz için; pop müzikte bir Ceceli kolay yetişmiyii.)
Daha önce de yazmışımdır; Yeşim Salkım’ın sesine en çok Balkan havalarının yakıştığını düşünüyorum. Keşke “Sen Nasılsan Öyleyim” albümünün arkasında daha çok dursa ve peşi sıra benzer işler yapsaydı da demişimdir. İşte tam da öyle bir işle çıktı karşımıza Yeşim Salkım geçtiğimiz günlerde. Ne ki iki kere ters köşe bir iş bu…
Neden mi? Bir kere tamamen Balkan havasında düzenlenmiş “Şeker Oğlan” türküsü aslında bir Ankara türküsü ve Balkan coğrafyasıyla uzak yakın ilgisi yok. Dahası Yeşim Salkım bu türküyü bugüne dek bu taraklarda hiç bezi olmamış Gündoğarken (2.0 amcasız versiyon) ile birlikte söylüyor. ‘80’lerin Ferhan Şensoy menşeli dile pelesenk laflarından biriyle özetlemek gerekirse, tam bir “alakaya çay demle” durumu var. Ne ki hiç de fena olmamış. Ve de üstelik sadece dijital platformlarda, İşimiz Müzik etiketiyle yayımlanan bu tekli, aslında bir konser serisi projesinin ayağıymış. Yani Yeşim Salkım ve Gündoğarken bu tekliyle bir örneğini verdikleri tür/tarz üzerinden hazırladıkları konseptle, birlikte konserler vermeye hazırlanıyorlarmış.
Popüler müzikte ters köşe her zaman iyidir. Bazen hiç de yeni ve yaratıcı olmayan bir fikri öyle bir işleyip sunarsınız ki, beklenmedik bir başarı getirir size. Kim bilir belki Yeşim Salkım, Gündoğarken ve halk türküleri bileşimi de böyle bir sonuç yaratır, neden olmasın?
Erkan Güleryüz hakkında iki konunun altını çizmek isterim öncelikle.
Birincisi, hayır Erhan Güleryüz’ün kardeşi değil, hatta akrabası bile değil. Basit bir isim benzerliği bu. Kaldı ki onları birbirinden ayıran sadece bir harf farkı da değil. Zira müzikal anlamda da birbirlerine pek yakın oldukları söylenemez.
İkincisi, Erkan Güleryüz’ün ilk albümün 1996 yılında piyasaya çıkan “İstanbul Bekliyor” olduğu doğru değil. Ondan önce çocuk şarkıcı olarak yaptığı iki albüm daha var çünkü. Biri “Taverna Neşesi”, diğeri de “Kuşadalı Kız” adını taşıyor ve her ikisi de zamanında kaset formatında yayımlanmış, şimdilerde piyasada bulunmayan albümler (“Kuşadalı Kız”ı dijital platformlarda bulmak mümkün.)
Bunları yazıp rahatladığıma göre şimdi asıl konuya, yani Erkan Güleryüz’ün yeni mini albüme gelebilirim. “Beni Yollara Yazmışlar” adını taşıyan ve SN Müzik etiketiyle sadece dijital platformlarda satışa sunulan bu mini albüm, aslında bir tek yeni şarkı içeriyor ki o da albüme adını veren şarkı. “Beni Yollara Yazmışlar” bu albümde iki versiyonla yer alıyor.
Diğer üç şarkı ise yakın dönemde tekli ya da video formatında yayımlanmış, tanıdık şarkılar.
Sezen Aksu’nun birkaç yıldan beri kol kanat gerdiği, destek verdiği isimlerden biri Erkan Güleryüz. Bugünlere gelene dek basamakları birer ikişer değil, ağır adımlarla, hazmederek çıkmış bir şarkıcı Güleryüz. Diskografisine baktığınızda hep özenli işler yapmaya çaba sarf ettiği de çok net görünüyor. Nitekim Sezen Aksu ile ortaklığından ortaya çıkan şarkıların hemen hepsinde Aksu’nun ‘90’lı yıllarda Aşkın Nur Yengi’den Levent Yüksel’e dek sayısız genç isme verdiği şarkıların tadı, kokusu var. “Beni Yollara Yazmışlar” tam da böyle bir şarkı mesela. Derinlikli sözleri, akılda kalıcı melodisi ve Ozan Bayraşa’nın müzikal tadı yüksek düzenlemesi… Her şey yerli yerinde... Erkan Güleryüz de şarkıcı olarak şarkıyı iyi taşıyor.
Albümdeki diğer şarkılara gelince… 2009 yılında Kış Masalı adlı televizyon dizisinin jenerik müziği olarak kullanılan “Esmer”, 2010 yılında dijital tekli olarak yayımlanan “Aşk Dansı” ve 2011 yılında video olarak yayımlanan “Gül Bakalım”. “Esmer”in sözleri Sezen Aksu’ya, bestesi Aksu ve Mithat Can Özer’e ait, düzenlemesini ise Mustafa Ceceli yapmış. “Gül Bakalım” ve “Aşk Dansı”nın söz ve müzikleri Sezen Aksu tarafından yazılmış, düzenlemeleri Kıvanç K. yapmış.
Özellikle yukarıda bahsi geçen ‘90’lı yıllar Sezen Aksu şarkılarını sevenlerin bayıla bayıla dinleyeceği bir albüm bu. Erkan Güleryüz’ün sessiz sedasız ve de iddiasız bir biçimde ortaya çıkardığı bu küçük şahesere mutlaka kulak vermek lazım.
Yavuz Hakan Tok Müzik Yazarı / Eleştirmen / Arşivci
2001 yılında Bir Zamanlar adlı internet sitesinde müzik yazıları yazmaya başladı. Yanı sıra yazıları, Zip İstanbul, Koara, İkinci Kanal, Caretta, Mezun Life, Popüler Tarih dergilerinde, Bugün gazetesi ve Milliyet gazetesinde yayımlandı.