(23 Aralık tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)
Uzun süredir popta yeni tanış olduğumuz erkek şarkıcıların birbirinden ayırt edilemeyecek denli benzer stillere sahip olduğu bir gerçek. Sesleri, şarkı söyleme biçimleri, vurguları bir yana, görünümleri, imajları ve dahi şarkıları, müzik tarzları da aynı yönde gidiyor. Ben bile sıkılıyorsam, sıradan dinleyici ne yapsın?
Günlük mesaimin bir parçası olarak dijital platformlara yeni yüklenen şarkılara, kliplere göz atarken Gökhan Sayhan’a denk gelince tesadüfen, şöyle bir durmam boşuna değil. Farklı bir ses, ‘90’lar formunda, sıcak bir şarkı duydum ve durdum.
Gökhan Sayhan’ın ikinci teklisiymiş aslında bu. 2000 yılında profesyonel müzik hayatına başlayan Sayhan, ilk teklisini 2014 yılında çıkarmış. “Giderim Dönmem” adlı o şarkının söz ve müziği kendisine aitmiş. Nitekim yeni şarkısı “Tutsunlar”ı da kendisi yazmış, düzenlemesini ise Tansel Doğanay yapmış. Şarkı geçtiğimiz günlerde DMC etiketiyle yayımlandı.
İlk şarkısına nispetle “Tutsunlar” daha fazla iş yapacak bir şarkı. Hem ticari açıdan böyle bu, hem de Gökhan Sayhan’ın ses rengini ve aralığını daha net ortaya çıkarıyor. ‘90’larda olsaydık çoktan listelere girmiş, radyolara düşmüştü bu şarkı ama şimdilerde sektör çok farklı parametrelerle yol alıyor, malum. Yine de yeni bir şeyler arayıp bulmayı sevenler için Sayhan’a dikkat çekmek istedim.
İki şarkı arasına iki yıl koymak bu zamanda hiç mantıklı değil. Umarım Gökhan Sayhan bundan sonrasında hiç vakit kaybetmeden yeni şarkılarla yoluna devam eder. Daha fazla fark edilmeli çünkü. En azından bende bu beklentiyi yarattı bu şarkıyla.
(23 Aralık 2016 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)
Melis Kar’ın Halil Sezai ile düeti “Yalnız Masal” 2016 Nisan ayında yayımlanmıştı. Kar yılı bir başka şarkıyla kapatıyor. Söz ve müziği kendisine, düzenlemesi ise Osman Çetin’e ait “Kibir”, geçtiğimiz günlerde DMC etiketiyle servis edildi.
Çok aritmetik, çok hesaplı ama bir o kadar da ölçülü bir şarkı “Kibir”. Dünyadaki popüler müzik eğilimlerinin izinden giderken Türkiye’deki genel geçer beğeni skalasını da ıskalamıyor. Bunda son günlerde adını giderek daha sık duyduğumuz aranjör Osman Çetin’in payı büyük şüphesiz.
İyi bir sese sahip olmanın tek başına bir işe yaramadığı pop arenasında şarkı söyleyebilmek kadar şarkı seçebilmek, o şarkıyı sunabilmek ve satabilmek de şarkıcılığa dâhil artık. Buradan bakınca Melis Kar’ın yakın vadede başarıya giden yolun kapılarını zorladığı söylenebilir. Başından bugüne gelişine bakarak söylüyorum bunu.
Belki “Kibir” tek başına Melis Kar’ı birdenbire birinci lige çıkaracak güçte bir şarkı değil ama kulvarında farkına dikkat çekecek, isminin altını doldurmaya yarayacak, doğru bir adım. İçimdeki bir his ise Melis’in atlama tahtası olacak o şarkıyı yakalamasının an meselesi olduğunu söylüyor. Bekleyelim bakalım.
(5 Aralık 2016 tarihinde Milliyet Sanat dergisi internet sitesinde yayımlanmıştır.)
“Pop-star” tabirinin Türk halk müziğinde bir karşılığı olsaydı, ilk sıraya yazacağımız isimlerden biri şüphesiz onunki olurdu. Bedia Akartürk ‘60’lı yıllardan bu yana Halk müziğinin en popüler yıldızlarından biri olarak var oldu hayatlarımızda. Kendine özgü sesi ile hafızalarımıza yer etti. Yanı sıra kendisinden önceki kuşağın halk müziği yıldızlarından farklı olarak sahnede ve ekranda hareketli ve neşeli tavırları, sempatisi ile de şahsına münhasır bir yıldız oldu.
Dönem dönem gelip geçen moda akımlara çok yüz vermeden otantik halk müziğini korudu ve yaşattı. Çok ender olarak Orhan Gencebay, İbrahim Tatlıses şarkıları söylediğinde bile o şarkıları halk müziği formuna adapte etti. Bir yörenin, bir ağzın türkücüsü olmadı; Ödemişli olmasına karşın Ege türküleri kadar diğer bölgelerin türküleriyle de sevildi, kabul gördü.
Bedia Akartürk bugün 75 yaşında ve 55. sanat yılını yeni bir albümle kutluyor. Albüm elime ulaştığında çocukluğumdan bu yana kulağımı doldurmuş o şen sesi yeniden duymak beklenmedik bir yer ve zamanda eski bir dostla rastlaşmak duygusunu yaşattı bana. El yazısıyla yazılıp imzalanmış ve albüme iliştirilmiş mektubu gördüğümde ise o dostla kucaklaşmış kadar oldum.
Ati Müzik etiketiyle piyasaya sürülen “55. Sanat Yılı” adlı albümde on dört türküye sesiyle hayat vermiş Bedia Akartürk. Kenan İlgen yönetmenliğinde hazırlanan albüme aranjör olarak Müslüm Sevim ve Serhat Şentürk imza atmış. Hemen hepsi bildik, tanıdık türkü ve türkü formunda besteleri Akartürk’ün sesinden yeniden dinlerken, hem halk müziği formalarının dışına çıkmadan, hem de bugünün “sound” anlayışını es geçmeden yakalanmış müzikal tatla şöyle başından sonuna dolu dolu bir halk müziği albümü dinlemenin keyfine varıyorsunuz.
Bedia Akartürk çocukluğumun plaklarından, ilk gençlik yıllarımın siyah beyaz televizyon ekranlarındaki tek tük eğlence ve konser programlarından kalma anılarla en çok “Elmaların Yongası”dır, “Aslan Mustafa”dır, “Gayri Dayanamam”dır benim için. Muhakkak başkaları için de başka türkülerdir ama bu albüm bu mantıkta bir “best of” değil. “Gayri Dayanamam” var evet, yanı sıra “Mühür Gözlüm” de var, “Yeşil Başlı Gövel Ördek” de, “Zar Etme Bülbül” de.
Akartürk elbette ki yılların bilgisi ve tecrübesi, özellikle de sahne deneyimi ile halkın nabzını tutacak, enerjiyi hiç düşürmeden ardı ardına kalbe dokunacak, yeri gelince coşturacak türküleri sıralamayı iyi biliyor ve albüm tam da bu nedenle su gibi akıp gidiyor.
Bir insanın 75 yaşında sesinde ve şarkıcılığında en ufak bir eksilme olmadan şarkı söyleyebilmesi, görüntüsü ile de hâlâ ‘70’lerde nasıl biliyorsak öyle kalabilmesi ancak Akartürk gibi özel isimlere mahsus bir Tanrı hediyesi olmalı. Tıpkı gökyüzündeki yıldızlar gibi yeryüzündeki yıldızları da hep bildiğimiz, hatırladığımız gibi görmek isteriz ya, Bedia Akartürk işte tam da o hissi yaşatıyor bu albümle.
Geçtiğimiz günlerde Altın Kelebek Ödül Töreninde yirmi yılını doldurmuş bir pop yıldızımıza ödül verilir, halk müziği, arabesk ve fantezi türleri bir tek kategoride birleştirilirken benim gibi gördükleri karşısında sinirleri bozulmuş, bu ülkenin müziğini, müzik geçmişini iyi kötü bilen herkes için bu albüm bir yatıştırıcı olabilir. Albümün tam da o gecenin ertesi sabahı elime ulaşması bende öyle bir etki yarattı nitekim.
55. yılınız kutlu olsun Bedia Akartürk. 60. yılınızı da kutlamak temennisiyle.
(23 Kasım 2016 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)
Yine yüz metre öteden “Bu bir Soner Sarıkabadayı şarkısıdır,” dedirtecek bir şarkı yazmış ve söylemiş Soner Sarıkabadayı. PNDN Müzik etiketiyle yayımlanan “Bitanem Deme Bitanem” adlı şarkının söz ve müziği Sarıkabadayı’nın, düzenlemesi ise Ozan Bayraşa’nın imzasını taşıyor.
Mirkelam sağ olsun, zamanında malum yanlış kullanımla dalga geçmek için “Bi’ Fotoğraf Çekinebilir miyiz?” diye bir şarkı yazmıştı. O gün bugün fotoğraf çektirmeyi herkes fotoğraf “çekinmek” sanıyor; öyle kaldı. İbrahim Erkal da “Bitanem” diye bir şarkı yazmıştı (ki bu “bir” kelimesinin şarkılarda “bi” diye kullanılmaya başlanmasının sorumlusu da Sezen Aksu’dur) öylece “bir tanem” de oldu “bitanem” (Word bile altını kırmızıyla çizdi, düzelt diye, bak şimdi.) Ölsen değişmez artık, yapacak bir şey yok. Peki, öyle olsun. Pop şarkıları dil yanlışları da dâhil gündelik kullanımdan etkilenmeyecek de ne etkilenecek Allah aşkınıza?
“Bitanem Deme Bitanem” Sarkıbadayı “hit”leri arasına girer mi? Pek sanmam. Orta sıralarda kalır muhtemelen. Bir albümde A1 olmazdı en azından. Şarkının bizzat adı gibi, “Kimine az geldim kimi ne de fazla” gibi sloganlara rağmen böyle bu. Hoş ve romantik bir sonbahar şarkısı olarak dinler geçeriz sanki. Yanılıyorsam da zaman gösterir nasılsa.
Yine de kendi tarzını bulalı çok olmuş, seversiniz sevmezsiniz, müziğine kendi damgasını vurmuş bir şarkı yazarının ve kendi şarkı söyleme biçimiyle de söz konusu damgayı sabitlemiş bir şarkıcının eli yüzü düzgün bir şarkısını daha cebe koyabiliriz. Ya da cepten çalabiliriz, Spotify olur, Deezer olur ne bileyim ben.
Yeri gelmişken Soner Sarıkabadayı’yı bunca yıldır hâlâ bir albüm yayımlamamakta gösterdiği istikrar (ya da ısrar) nedeniyle kutlayayım. Bugünleri çok önceden görmüş ve seneler evvel şarkı şarkı yürümeye karar vermişti; öyle de yürüyor nitekim.
Yavuz Hakan Tok Müzik Yazarı / Eleştirmen / Arşivci
2001 yılında Bir Zamanlar adlı internet sitesinde müzik yazıları yazmaya başladı. Yanı sıra yazıları, Zip İstanbul, Koara, İkinci Kanal, Caretta, Mezun Life, Popüler Tarih dergilerinde, Bugün gazetesi ve Milliyet gazetesinde yayımlandı.