(15 Şubat 2017 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)
Altan Çetin 2016 sonbaharında “Sahibinden” adlı proje albümüyle karşımıza çıkmıştı. Bu albümde Çetin’in popüler müzik tarihine yazılmış nice şarkısı yeni versiyonlarıyla, bu kez sahibinin sesinden resm-i geçit yapıyordu. İlk kez Volkan Konak’ın 2015 çıkışlı albümünde seslendirdiği “Aleni Aleni” ise 2016 boyunca en çok çalınan ve söylenen pop şarkılarından biri oldu ki “Sahibinden” albümünde bir kez de Altan seslendirmişti şarkıyı.
Popun matematiğini tamamen sezgisel yöntemlerle çözmüş, geçen yıllara rağmen kalemini güncel, etkisini hep güçlü tutmayı başarmış, enteresan bir şarkı yazarı Altan Çetin. Yeni şarkısı “Buraya Kadar” da bunu bir kez daha tescilliyor.
Ben popüler arenada at koşturan bir şarkıcı olsam bu şarkıyı Altan’dan alıp da kendim söyleyemediğim için epeyce dertlenirdim. Zira geçtiğimiz günlerde Poll Production etiketiyle tekli formatında yayımlanan “Buraya Kadar”, nice şarkıcının arayıp da bulamadığı kadar sağlam bir pop şarkısı.
Şarkının düzenlemesi yakın dönemin en yetenekli ve donanımlı genç müzisyenlerinden biri olan Ali Tolga Demirtaş tarafından yapılmış. Demirtaş bu güçlü şarkıyı tam da olması gerektiği gibi işleyerek nefis bir müzikal tat yakalamış. Yaylıların eşliği, vokaller ve akustik davul şarkıyı pop klişelerinin dışına ve ötesine taşıyor. Ayrıca Altan’ın şarkıcı olarak bugüne dek duyduğumuz en iyi performanslarından biri olabilir.
(15 Şubat 2017 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)
Zerrin Özer’in arabesk sevdası bitmiyor, galiba hiç de bitmeyecek. Türk popunda tüm zamanların en iyi 100 albümü sıralaması yapılsa Özer’in ilk iki albümü rahatlıkla girebilirdi o listeye. Öyle yüz akı iki albümle başlamıştı kariyeri. Sonra yıllarca “Firmam bana zorla okuttu,” dediği arabesk şarkılar girdi repertuvarına. Allah için onları da hakkını vererek, taş gibi söylüyordu. Ama albüm repertuvarı oluşturma, şarkı seçme konusunda hep gelgitli, doğrusu kadar yanlışı da bol bir çizgide yürüdü yıllar boyu.
Şöyle bir bakınca, 1997’de yayımlanan albümünden çıkmış Şehrazat bestesi “Kıyamam”dan bu yana Zerrin Özer’in dişe dokunur bir “hit” çıkardığını söyleyebilmek zor. O zaman bu zaman Özer diskografisi denemeler ve genellikle yanılmalarla dolu ki bence bu dönemin en iyi ve dahi Özer kariyerinin en parlak işlerinden biri olan “Zerrin Özel” albümü de her nedense güme gitmişti. Zaten o albümden, yani 2007 yılından beri de yeni albüm yapmadı, teklilerle idare etti.
Zerrin Özer’in yeni teklisi “1 Şarkı 2 Zerrin”, geçtiğimiz günlerde Ajlan Records etiketiyle yayımlandı. Teklide "Duygularım" adlı şarkının iki farklı versiyonu yer alıyor.
Söz ve müziği Doğu Kılıç’a ait “Duygularım”, Azer Bülbül’ün ölümünden önce yayımlanan son albümüne adını veren şarkı imiş. Şarkı ilk kez bestecisinin 2005 yılında yayımlanan “Susuyorum” adlı albümünde kullanılmış, 2014 yılında ise bu defa Erkam Aydar seslendirmiş. Zerrin Özer ise şarkıyı Azer Bülbül’den dinlediğinde çok etkilenip, biraz da onun anısına hürmeten bu şarkıyı yeniden söylemek istemiş.
Buraya kadar her şey iyi hoş da ben kendi adıma şarkıyı duyduğumda Zerrin Özer’in etkilendiği kadar etkilenemedim. Zira bu, Zerrin Özer’den duyduğumuz bilmem kaçıncı aynı tarzda şarkıdan biri. Orta halli bir arabesk şarkı. Bu haliyle şarkının arabesk versiyonu (en azından arabeskin hakkını veren Selim Çaldıran düzenlemesiyle) daha iyi olsa da, içine bir miktar sert gitar serpiştirilmiş versiyonu, iddia edildiği gibi asla “rock” değil; zaten olması da mümkün değil.
Özel hayatı, sıkıntıları, sorunları nedeniyle mesleğine bir türlü odaklanamamış, bu nedenle de dünyada bile eşi benzeri az bulunur sesini hak ettiği şarkılara verememiş olsa da kıymetlidir Zerrin Özer. Onun sesi ve şarkıcılık tekniğinin bir eşi daha çıkmadı bu topraklardan bu güne kadar (her ne kadar son 20 yıldır her ikisi de bir hayli deforme olmuş olsa bile.)
Yakın dönem röportajlarından anladığım kadarıyla Zerrin Özer başka Azer Bülbül şarkılarını da yeniden söylemeyi planlıyormuş önümüzdeki günlerde. Hiç gerek yok oysa. Keşke şöyle sağlam pop şarkılarla dolu bir albüm yapsa artık. Ona şarkı verecek besteci mi yok memlekette? (Her ne kadar malum sebeplerle pek mümkün görünmese de ilk aklıma gelen Sıla oluyor mesela.) Keşke şarkıları dövmeden, boğmadan, tıpkı eskisi gibi pırıl pırıl söylediği bir albüm olsa bu. Belki bu teklide prodüktörlüğünü üstlenen Özgür Aras, Zerrin Özer’i buna kanalize eder de biz de geç de olsa özlediğimiz Zerrin’e kavuşuruz artık.
(15 Şubat 2017 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)
Popun ana akım kulvarında birçok erkek solisti geride bırakacak yeterliliğe sahip olmasına rağmen kendi bildiği yolda ilerlemeyi ve kalabalığa karışmamayı tercih etti Sadık Karan. Kendi şarkılarını yazıyor, biriktirdiği sözleri kendi üslubunca söylüyor. Sadık Karan’ın yeni teklisi “O Yıllar”, geçtiğimiz günlerde Ossi Müzik etiketiyle yayımlandı.
Teklide söz ve müzikleri Sadık Karan’a ait iki şarkı var. (Hem “tekli” diyorsunuz hem iki şarkı var diyeceklere hatırlatayım: İcat olunduğundan beri 45’lik plaklar ve içinde aynı şarkının birden fazla “remix” versiyonun olduğu CD’lere “single” denilmektedir. Bu, kelime anlamı değişmiş olsa da kabul görmüş bir tabirdir.)
Teklideki iki şarkıdan biri olan “O Yıllar”ın düzenlemesi Ender Çabuker’e, diğer şarkı “Unutacağım”ın düzenlemesi ise Mert Ali İçelli’ye ait. Her iki düzenlemede de şarkıların doğası gereği akustik öğeler ön planda.
“O Yıllar” hem melodik yapısı hem de sözleri ile “orta yaşlı” bir şarkı. “Bugünkü aklım olsaydı” diyor özetle Sadık Karan. Herkesin hayatının bir döneminde aklından geçirdiği, geçireceği bir düşüncenin şarkı hâli yani. İster bireysel algılayın, ister içinde yaşadığımız ülkenin değişimin, dönüşümüne yorun. Her halükarda dokunaklı, bir o kadar da naif.
Şarkının bugünün popüler müziği içerisinde, mevcut pop listelerinde karşılığı pek yok gibi. Çünkü pop müziğin çarkının döndüren ergen ve ergenin bir üstü kitleye hitap eden cinsten değil. Ama başta da söylediğim gibi Sadık Karan bu kaygıları zaten geride bırakmış bir müzisyen.
Bununla birlikte hazır bu derece efkârlanmış iken oldu olacak şarkının dokusuna uygun, alaturkası daha koyu (belki tamamen alaturka sazlarla çalınmış) bir versiyonu daha olsa idi bu şarkının diye düşünmedim değil. Hatta bu şarkıyı keşke Sibel Can fark etse de alıp söylese bile dedim içimden. Çok yakışırmış onun sesine.
Teklideki diğer şarkı “Unutacağım” ise klasik gitar yürüyüşü ve inceden arabesk melodisiyle, ‘90’lar tadında, kulağı dolduran bir aşk/ayrılık şarkısı.
(13 Şubat 2017 tarihinde Milliyet Sanat dergisi internet sitesinde yayımlanmıştır.)
Uzunca bir süre bir parçası olduğu Atlas macerasının sona ermesinden sonra Tuna Kiremitçi’nin müzikte nasıl bir yol izleyeceğini öğrenmemiz için çok zaman geçmesine gerek kalmadı. 2016 Temmuz ayında Pamela ile düet yaptığı “Uçmak İstiyorsan” adlı şarkı servis edildi önce, sonra arkası geldi. Periyodik bir biçimde sunulan düet şarkılar, “Tuna Kiremitçi ve Arkadaşları” projesinin parçalarıydı. Projenin aynı adlı albümü ise Ocak 2017’de Pasaj Müzik etiketiyle yayımlandı.
Albümde yer alan 10 şarkının 5’i tanıdık. Kiremitçi’nin ilk grubu Kumdan Kaleler döneminden “Bu Aşk Burada Biter” ve “Sana Dair”, ilk ve tek solo albümünden “Birden Geldin Aklıma”, Atlas döneminden “Bana Sebepsin” ve “Bu Kaçıncı Sonbahar” daha önceden bildiğimiz Kiremitçi şarkıları. Bunların tamamı gibi diğer 5 şarkının söz ve müzikleri de Tuna Kiremitçi’ye ait (Ataol Behramoğlu’nun şiiri “Bu Aşk Burada Biter” hariç.)
Düetlerde ise sırasıyla Pamela, Özge Fışkın , Öykü Gürman, Gülçin Ergül, Jehan Barbur, Yıldız Tilbe, Sena Şener ve Gülay’ın yanı sıra oyuncu olarak tanıdığımız Gonca Vuslateri ve Gökçe Bahadır var.
Yazarlığı, köşe yazarlığı, sinemacılığı ve şarkıcılığı hakkında olumlu ya da olumsuz bir şeyler söylenebilir, söylenmiştir belki ama kabul etmeli ki Tuna Kiremitçi iyi bir şarkı yazarı. Güzel ve etkili melodiler, şiirli sözler buluyor, yazıyor ve bunu daha çok genç olduğu ilk dönemlerinden beri yapıyor. Haliyle bu albüm de öncelikle şarkılarının gücü, Hüseyin Cebişçi, Cihangir Aslan, Efe Demiryoğuran ve Evren Arkman’ın imzaları bulunan akustik düzenlemeleri ve elbette renkli bir skaladaki konuk solistleriyle dinleyeni başından sonuna dek avucunda tutmayı başarıyor.
Bir kere proje albüm kategorisinde bu albüm tek başına fikir olarak bile çok zekice ve farklı. Albümü birden ortaya sürmektense şarkıları tek tek servis ederek ilgiyi sıcak tutmak fikri de öyle. Şarkılar için çekilen kliplerin birbirine çok benzer olması, albümle birlikte verilecek bir DVD için makul olsa da, periyodik olarak servis edildiğinde o benzerlik algısının dezavantaja dönüşme riski ise bence işin aksayan tarafı idi. Bir de kliple servis edilen şarkıların tüm dijital platformlarda eşzamanlı satışa sunulmaması da kafa karışıklığı yaratttı.
Bununla birlikte her bir şarkının (düetin) tek başına servis edilebilecek güçte olması, projenin en büyük avantajı oldu kuşkusuz. Çok kişinin “Bu da çok iyi,” dediğine, yazdığına şahit oldum bu süreç içerisinde.
Şarkı yazarlığında çıtayı daha en baştan yüksek tutmuş Tuna Kiremitçi’nin şarkıcılık anlamında ise Kumdan Kaleler’den bu yana çok farklı bir noktaya geldiğini söylemek mümkün. Aşağı yukarı Atlas ile birlikte başlayan daha olgun, daha gevrek ve kırçıllı şarkı söyleme biçimini bu albümde de sürdürüyor Kiremitçi. Bu “old school rock star” edası yakışıyor da şarkılarına. Tabii bu defa Atlas şarkılarındakine kıyasla daha yumuşak ve daha sakin. Bu haliyle de yer yer İlhan Şeşen’i anımsattı bana (“Bana Sebepsin” de özellikle.)
Albümde en çok Pamela düeti “Uçmak İstiyorsan” ve Gülay düeti “Varsın Bu Dünyada”yı sevdim. Pamela da Gülay da söyledikleri her şarkıya katma değer ilave eden şarkıcılar ve Kiremitçi ile ortaklıkları da müthiş sonuç vermiş. Yanı sıra Özge Fışkın düeti “Bana Sebepsin” ve Yıldız Tilbe düeti “Yine Sevebilirim” favorilerim arasında yer aldı. Hem Gonca Vuslateri hem de Gökçe Bahadır’ın değme şarkıcıları aratmayan performanslarını sevdim. Buna karşın içeriğin bütününde ayrık otu gibi duran Öykü Gürman düeti “İyi Şeyler”, albümde en az sevdiğim şarkı oldu. Öykü Gürman şüphesiz iyi bir şarkıcı ama bu klasmanda doğru yerde değilmiş gibi duruyor.
Yavuz Meyveci’nin kapak fotoğrafı ve Berkcan Okar’ın beyaz rengin hâkim olduğu minimalist kartonet tasarımı ile satışa sunulan albüm bir bütün olarak günümüzde giderek azalmakta olan albüm konseptinin ne kadar doyurucu, ne kadar dolgun ve de müzikseverler için ne kadar vazgeçilmez olduğunu hatırlatıyor bir kez daha.
Yavuz Hakan Tok Müzik Yazarı / Eleştirmen / Arşivci
2001 yılında Bir Zamanlar adlı internet sitesinde müzik yazıları yazmaya başladı. Yanı sıra yazıları, Zip İstanbul, Koara, İkinci Kanal, Caretta, Mezun Life, Popüler Tarih dergilerinde, Bugün gazetesi ve Milliyet gazetesinde yayımlandı.