(4 Haziran 2018 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)
Ta 2015’de Serkan Ferat’ın “Manzara” adlı şarkısının “demo” versiyonunu dinlemiş ve “mutlaka dinlemelisiniz” diye yazmıştım. Geçtiğimiz günlerde bu şahane şarkı nihayet resmi bir tekli olarak yayımlandı. Kreş grubunun solisti idi Serkan Ferat ve grup iki albüm yayımladıktan sonra dağılmıştı. O zamandan bu zamana Serkan yoluna tek başına devam ediyor. Hem YouTube’da hem de sahnede sürdürdüğü “Birebir” projesi, “Bir Otel Odası Günlüğü” üçlemesi gibi bireysel ve bağımsız çalışmalarla kendi kitlesini yaratan Ferat, söz, müzik ve düzenlemesi kendisine ait olan “Manzara”yı da dijital platformlarda kendi hesabına yayımlamış.
Bu yolu tercih eden ve sektörün kartellerine bir anlamda meydan okuyan müzisyenler giderek çoğalıyor. Müziğin özgürleşmesi adına sevindirici bu gelişme ne yazık ki bugünün şartlarında henüz yeterince işlerlik kazanmış değil. “Manzara” ilk duyduğumdan bu yana çok sevdiğim, bu profesyonel kaydına da bayıldığım, gerçekten iyi bir şarkı ama Serkan Ferat’ın kendi YouTube kanalından servis ettiği klip ana akım bir video müzik kanalındaki en çer çöp şarkıdan bile daha az sayıda tık almış. Varsın olsun, siz tık sayısına filan takılmayın; “Manzara”yı mutlaka dinleyin. Emin olsun, seveceksiniz.
Kendi kuşağının en iyi şarkıcılarından biri Tuğba Yurt. Bulunduğu yere gelebilmek için epeyce yol kat etti, adım adım ilerledi. Bir önceki teklisi “İnceden İnceden” epeyce ses getirmişti. Yeni teklisi “Yine Sev Yine” de benzer bir formülle kotarılmış. DMC etiketiyle yayımlanan şarkının sözleri Melda Gürbey'e, müziği Serkan Balkan'a ait, düzenleme ise Erdem Kınay tarafından yapılmış.
Piyasanın ve günün pop dinleyicisinin sevdiği türden şarkılar bunlar. Kurgusu, melodik yapısı filan çok bildik, çok hesaplı kitaplı. Bu bakımdan tıpkı “İnceden İnceden” gibi “Yine Sev Yine”nin de beni çok heyecanlandırdığını söyleyemem. Buna karşın bu şarkının da belki bir başka şarkıcıda o kadar da dikkat çekmeyebilecekken Tuğba Yurt’un sesi ve şarkıcılığı ile parladığı rahatlıkla söylenebilir. Duygusu, vurgusu, kelimelerin içini dolduruşu ile Tuğba Yurt şarkıyı alıp götürüyor.
Her ne kadar zamanın ruhu popüler müzikte geçerli olanı bu ve benzeri şarkılar kılsa da Tuğba Yurt umarım hazırlamakta olduğu albümde en azından birkaç tane de olsa daha derinlikli ve incelikli şarkıya da yer verir.
(4 Haziran 2018 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.) 2006’dan bu yana iki albüme ve gerek solo gerekse kolektif işlerle çok sayıda tekliye imza atmış Nihan Akın GNL etiketiyle yayımlanan yeni teklisinde söz ve müziği kendisine, düzenlemesi Suat Aydoğan’a ait “Duy Beni” adlı şarkıyla çıktı karşımıza. Müziğin eğitimini alarak işe başlayan, yıllardır sahada da epeyce deneyim edinen Akın, iyi bir ses, iyi bir şarkıcı ama tabii ki tüm bunlar adından söz ettirmek için yeterli olmuyor günümüzde. Nitekim o da oyunu kuralına göre oynamış ve çok ticari bir “yazlık” şarkı yapmış.
Birkaç yerde onun için “dişi Tarkan” benzetmesi yapıldığını okudum. Hangi “PR”cının fikri bilmiyorum ama pek parlak bir fikir olduğu söylenemez. Zira konunun Tarkan’la hiç alakası yok. Kolay dile dolanacak, radyolar filan çok sevecek bu şarkıyı, Nihan Akın’ın daha fazla tanınmasına katkı da sağlayacak muhakkak. Ancak bu kadar “kim söylese yürüyecek” bir şarkıyı Nihan Akın söylediği için farklı kılacak bir şey eksik. Onun ne olduğunu çözemedim. Ama en azından onun kendi kuşağındaki diğer isimlerden farklı bir şekilde akılda kalmasını sağlayacak farklı bir imaj bile hiç yoktan işe yarardı sanki. HAZİRAN 2018
(4 Haziran 2018 tarihinde www.milliyetsanat.com 'da yayımlanmıştır.) Yetenekli Şeşen ailesinin bir ferdi daha müzik dünyasında görünür oldu. İlhan Şeşen’in oğlu Fuat Şeşen’in ilk albümü “Bana Yeter”, geçtiğimiz günlerde Garaj Müzik etiketiyle yayımlandı.
Boşuna “yetenekli Şeşen ailesi” yazmadım. Grup Gündoğarken olarak tanıdığımız amca ve yeğenlerin çocukları Melis Şeşen, Selen Şeşen, Selin Şeşen, Dilhan Şeşen ve de ilk albümüyle bugünlerde karşımıza çıkan Fuat Şeşen, Şeşen soyadının genç kuşağı olarak yıllardır şu veya bu şekilde müziğin içindeler. Ve maalesef genç yaşta kaybettiğimiz Serhan Şeşen de öyleydi.
1979 doğumlu Fuat Şeşen Fenerbahçe Spor Kulübü’nde ve Milli Takım’da kürek çekmiş, bir dönem dalış eğitmenliği de yapmış. Üniversitede mütercim-tercümanlık eğitimi alan Şeşen, lisans ve yüksek lisans sonrası çevirmenlik yaparken bir yandan da müzikle ilgilenmeye devam etmiş. 2013 yılı Altın Güvercin şarkı yarışmasında söz ve müziği babasına ait bir şarkıyla finalde yarışmış.
Erman Aksoylu’nun prodüktörlüğünü üstlendiği albümde yer alan 10 şarkının da söz ve müzikleri Fuat Şeşen’e ait. Şeşen ayrıca düzenlemelere de Yuriy Ryadchenko ile birlikte imza atmış. Küçük bir ekiple kotarılmış butik bir albüm bu.
Fuat Şeşen’in şarkılarında, şarkı sözleri ve melodik yapılarda, şarkı söyleme biçimi ve vurgularında doğal olarak İlhan Şeşen izleri var ve bu izler “Ne Olur Gel”, “Aşk Zırdeliymiş” gibi kimi şarkılarda çok belirgin. Bununla birlikte şayet illa benzetmek gerekirse Fuat Şeşen’in tarzının amcadan çok yeğenlerin, Gökhan ve Burhan Şeşen’in tarzına yakın olduğu söylenebilir. Ve fakat bu albümde en çok düzenlemeler Fuat Şeşen müziğini başka bir yere taşıyor. O kadar Akdenizli değil her şeyden önce. Gitar kullanımı çok farklı. Hatta yer yer “rock” tınıları da var.
Olgun melodiler, olgun şarkı sözleri ve iyi düzenlemelerle bir ilk albümün olası hatalarını barındırmayan bu albümün en zayıf halkası Fuat Şeşen’in şarkıcılığı belki de. O da tıpkı babası gibi özellikle pes seslerde ya detone oluyor ya da kıyısından dönüyor. Fakat kendi şarkılarını yazan, çalan, kendi hikâyelerini anlatan ve şarkıcılık iddiasını bu sınırlar içinde tutmuş bir müzisyen için göz ardı edilemeyecek kadar büyük kusur değil bu.
Yağmur Kızılok tarafından çekilen fotoğraflar ve Berkcan Okar’ın grafik tasarımıyla albüm kapak ve kartoneti siyah rengin fon olarak seçildiği biraz içe kapanık ve karanlık bir ruh halini imgelese de albümdeki şarkılar öyle değil. Başından sonuna sıkılmadan, şarkı atlamaya gerek görmeden, her bir şarkısında başka bir hikâyenin içine girerek dinlenebilecek, ferah ve umut veren bir albüm “Bana Yeter”. Aynı adlı şarkının video klibinde genç adamın evinin karşısındaki balkonda “kestiği” ve uğruna şarkı yazdığı kızın aslında bir sevgilisi olduğunu gördüğü ve şaşkınlığının bir gülümsemeye dönüştüğü o an, tek başına bu albümün özeti olabilir belki.
Yavuz Hakan Tok Müzik Yazarı / Eleştirmen / Arşivci
2001 yılında Bir Zamanlar adlı internet sitesinde müzik yazıları yazmaya başladı. Yanı sıra yazıları, Zip İstanbul, Koara, İkinci Kanal, Caretta, Mezun Life, Popüler Tarih dergilerinde, Bugün gazetesi ve Milliyet gazetesinde yayımlandı.