Demet Akalın Harbiye Açık Hava Konseri 1 Ağustos 2019
“Hiii, Gülşah Saraçoğlu mu o?” dedi
kızın biri. Nasıl mutlu, nasıl heyecanlı! Yüzünü görmedim, kimdir, kimin
nesidir bilmiyorum, sadece sesi çalındı kulağıma. Sesindeki sevinç, coşku içimi
titretti. Açık Hava’nın kulis kapısından çıkıyorduk. Demet Akalın’ın “fan”ları
bekleşiyorlardı. Onlardan biri Gülşah Saraçoğlu’nu görmüştü. Ünlü görmenin
sevinci havai fişek gibi patlamıştı sesinde. Benimse gözümün önünden hâlâ
pullar, payetler, simler, neonlar, fosforlu pembeler, turuncular geçiyordu.
Müziği bırakabilirdim. Kafam şişmişti.
Bir söz toplumuyduk biz. Dilden dile anlatılan masallar, söylenceler,
kulaktan kulağa fısıldanan maniler, kağıda kaleme değmeden yıllar yılı ezberde
kalmış türküler vardı geçmişimizde. Türkçe popüler müziğin adı henüz “Türkçe
sözlü hafif müzik” iken, koca bir geleneğin sözünü popüler şarkılara nasıl
dökeceğimizi bilmez iken ilk yol göstericilerden biri o oldu. Bazıları şiirleri
besteliyordu. Mehmet Teoman’sa şiir yazar gibi şarkı sözü yazıyordu.
Hayatı bir kitap olsa bu ülkenin popüler kültürüne, müzik ve
eğlence dünyasına dair kapsamlı bir belgesel çıkar ortaya. Diliyorum ki bir gün
yazmaya koyulur. Tanju Okan için yazdığı “Kadınım”la başlayan şarkı sözü
yazarlığında “Beni Benimle Bırak”, “Anılar”, “Gerisi Vız Gelir”, “Parkta Yatıyorum”,
“Yalnızlığım” gibi buraya isimlerini sığdıramayacağım sayısız klasiğe imza
atmış bir usta, gazetecilik, prodüktörlük, menajerlik, işletmecilik, organizatörlük
gibi işlerle sektörün her cephesinde ter dökmüş, emek vermiş bir duayen Mehmet
Teoman. Bugün bu işleri yapan herkesin yakından tanıması, bilmesi gereken bir
isim.
“Hastane / Yorgun ve Mutlu”, 1979 yılında piyasaya çıkar. ‘70’lerin
ortasında başlayan Nükhet Duru – Mehmet Teoman – Cenk Taşkan ekip çalışmasının sona
erdiği günlerdir. Nükhet Duru’nun o günlerde piyasaya çıkan yeni 33’lüğünde yine
Cenk Taşkan’ın besteleri var ama artık Mehmet Teoman’ın şarkı sözleri yoktur.
Teoman, 2 Cenk Taşkan bestesinin üzerine yazdığı şiirleri seslendirdiği o 45’liğin
kapağında o günlerde evlendiği Ayşegül Aldinç’le birlikte düğün kostümleriyle
poz vermiştir. Plaktaki şarkılarda Ayşegül Aldinç’in de sesi vardır.
“Hastane”nin bestesini Sezen Aksu çok sevince allem eder
kallem eder Cenk Taşkan’dan alır ve üzerine sözler yazarak “Dört Günlük Bir Şey”
adını taşıyan bir şarkı hâline getirir. Mehmet Teoman ise “Hastane”yi 1991
yılında yayımlanan “Ter İçinde” adlı ilk albümünde yeniden seslendirir.
Şarkının orijinal versiyonu da yıllarca sadece plak üzerinde kaldıktan sonra
ilk kez 2006 yılında yayımlanan “Bak Bir Varmış Bir Yokmuş 4” adlı karma albümle
tekrar gün ışığına çıkar.
Mehmet Teoman 2016 yılında tamamen kendi çabasıyla ve epeyce
de uğraşarak “Yaş 71” adı verilmiş bir albüm yayımladı. Ada Müzik etiketiyle piyasaya çıkan bu albümde eski ve yeni
şarkı sözleri ve şiirlerini Meltem Özcan’la birlikte seslendirdi. Albümün konuk
sanatçısı Nükhet Duru idi ve Duru “Kadınım” ve “Hastane”de Teoman’a eşlik
ediyordu.
Hem o albümü hem de o şarkıyı hatırlayalım istedim bugün çünkü bugün
Mehmet Teoman’ın doğum günü. Kısa bir süre önce önemli bir rahatsızlık geçiren Mehmet
Teoman, bir süredir Bodrum’da yaşıyor ve her şeye rağmen hayat enerjisi, engin
kültür ve bilgi birikimi ile ışık saçmaya devam ediyor.
İyi ki doğdun Mehmet Teoman. İyi ki yaşadın, yazdın, yaptın
ve ilham verdin. Senden çok ama çok şey öğrendik.
Ahmet Ali Arslan bağımsız müziğin dikkate değer yıldızlarından
biri. Müzikle ilgisi amatör düzeyde ilerlerken Amerika’da aldığı üniversite
eğitimi esnasında şarkılar yazmaya başlamış. 2014 yılında Türkiye’ye döndüğünde
ses mühendisliği üzerine yüksek lisans yapmış. İlk kez Sofar performansı ile
adını duyurmuş, 2015 yılında ise 5 şarkıdan oluşan “Su Akar Deli Bakar” adlı kısaçalarını
yayımlamış. Onu 2016’da “Bahara Övgü” kısaçaları ve 2018’de de “Günaşığı”
albümü takip etmiş. Bütün bunların yanı sıra YouTube videoları ile de gün
geçtikçe onu ve müziğini takip edenlerin sayısını arttırmış.
Ahmet Ali Arslan’ın geçtiğimiz günlerde kendi hesabına
yayımladığı yeni albümü “Bahçeden” de aynı adlı YouTube videoları serisinin
albüme dönüştürülmüş hâli. Birazcık YouTube karıştıranlardansanız, mutlaka
rastlamışsınızdır. Arslan bu videolarda evinin bahçesinde, kendi gibi çoğunlukla
kendi şarkılarını yazıp söyleyen alternatif müzisyenleri ağırlıyor ve birlikte
çalıp söylüyorlar. Bu dayanışma iki şarkıyla yapılıyor ve şarkılardan biri
Ahmet Arslan’ın, diğeri de konuk müzisyenin kanalında yayınlanıyor.
İşte bu albüm böylesi 10 kaydı bir araya getiriyor. Can Kazaz’dan
Nilipek.’e, Melike Şahin’den Selin Sümbültepe’ye 10 konuklu bir albüm.
Şarkıların 9’u ise daha önce yayımlanmış Ahmet Ali Arslan şarkılarının yeni
yorumları. Bir tek Şenceylik’le birlikte söylediği “Zeytin Ağaçları” yeni, onun
da sözleri Ahmet Ali Arslan’a, bestesi Şenceylik’e ait.
Çok sakin, çok naif, neredeyse minimalist ama içine girdikçe
derinliğini fark edeceğiniz şarkılar yazıyor Ahmet Ali Arslan. Klasik Türk
müziği ve halk müziğinden ilham aldığını söylüyor röportajlarında. Bu ilham yapısal
olarak yansıyor şarkılarına; yoksa bunu duyunca ilk aklınıza geleceği gibi
alaturka veya türkü formunda, yerel müziğin batı armonisiyle kaynaştırıldığı, “sentez”
satan eserlerden değil onun şarkıları. Burada takıldığım sadece bir nokta var ki
o da bazı şarkılarda yer yer tıpkı klasik Türk müziğinde yapıldığı gibi prozodi
hatalarının yapılmış olması: “Tamtaaaaakır”, “naaaasıl unutucam seni”, "kıskaaaanırım", "canaaaavar" gibi bir
dolu örnek verilebilir.
Ahmet Ali Arslan, şarkı söyleme biçimindeki sakinlikle en
çok Fikret Kızılok’u, Erkan Oğur’u, belki biraz Ortaçgil’i anımsatıyor. Albümde
onunla birlikte söyleyenlerin de aynı sakinlikte şarkıcılar olması kuşkusuz tesadüf
değil. Albümü dinlerken yer yer duyduğumuz ufak tefek detoneler, hatalar, bahçe
sesleri, dip ses gürültüsü ise market raflarında ilaçla parlatılmış iştah açıcı
elmaların yanında eğri büğrü ve soluk renkli durmasına rağmen kat be kat daha
lezzetli Amasya elmalarını anımsattı bana. Yani cilasız ve organik, hatta bir
parça da toprak bulaşmış üstlerine. Zaten videoları izlemişseniz o görüntüler
gözünüzün önüne gelince kulağınıza çalınan çapakları doğal karşılıyorsunuz. Bu arada ses kayıtlarının Feryin Kaya tarafından yapıldığını da söyleyeyim.
Bu albümden Ahmet Ali Arslan’ın Nilipek.’le birlikte
seslendirdiği “Benimle Yaşlan”ı seçtim. Hem şarkı Nilipek.’in sesine çok yakıştığı,
hem ikisinin sesi birbirine çok yakıştığı, hem de şarkının cümlelerini çok
sevdiğim için diğer şarkılardan biraz daha öne çıktı bu şarkı bende. Albümü ilk
kez dinleyecekseniz, belki bu şarkıyla çıkabilirsiniz bahçeye. Çıkınca zaten
orada uzun uzun zaman geçirmek isteyeceksiniz, emin olun.
2018’i bir proje albümle, “Arabesk”le geçirmişti Funda Arar.
Kariyerinin 2019 hanesine ise yeni bir şarkı bıraktı geçtiğimiz günlerde. DMC
etiketiyle yayımlanan “Çık Aradan”, Derya Uluğ ve Asil Gök’ün ortak imza attığı
bir şarkı. Şarkının klip versiyonu Mustafa Ceceli tarafından düzenlenmiş.
Funda Arar, onu tanıdığımız 2000 yılından bu yana kendine
ait bir çizgide ilerledi. Ara sıra farklı denemeler yapsa ve farklı
bestecilerle çalışsa da bunlar o çizginin dışına çıkan, uçuk örnekler olmadı
hiçbir zaman. Sanırım dinleyicisi de bundan memnundu ki CD döneminde her zaman
fiziksel satışları en yüksek isimlerden biri oldu.
“Çık Aradan” ise hem klasik Funda Arar çizgisini
anımsatıyor, hem de “sound” olarak bugünün müziğine ayak uyduruyor. Tabii Arar’dan
elektronik bir “sound” duymayı tercih etmezseniz, teklide şarkının Febyo Taşel
tarafından düzenlenmiş akustik versiyonu da var. Bana kalırsa her iki versiyon
da ayrı ayrı kulağa hoş geliyor.
Gerek Nihat Odabaşı tarafından çekilen klip gerek tekli için
çektirdiği fotoğraflar, gerekse şarkının elektronik düzenlemesi Funda Arar’ın kendi
içindeki değişim, günü yakalama ve 2020’li yıllara “fresh” girme niyetini
ortaya koyuyor. Haksız sayılmaz. Derya Uluğ ve Asil Gök gibi iki genç müzisyenle
yolunun kesişmesi de iyi olmuş bu bakımdan.
Aşkın Nur Yengi –
Mehmet Erdem Harbiye Açık Hava Konseri 13 Temmuz 2019
“Ben burada 1990 yılında Aşkın Nur Yengi’nin ilk konserini
izlemiştim,” diyorum taksiden iner inmez. Taksideyken söylememek için kendimi
zor tutmuşum. İstiyorum ki olay mahalline gelince atayım havamı. Ama Elhan pek
de umursamıyor bu söylediğimi; daha geçenlerde Ceyl’an Ertem konseri kulisinde
anlatmışım, üstelik tarihi de yanlış hatırlıyormuşum, Ağustos 1990’mış meğer.
Bir süre önce “Cihangir Kedileri” teklisini yayımlayan Teneke
Trampet, geçtiğimiz günlerde de “Kaç Kurtul”la çıktı karşımıza. SMM etiketiyle
yayımlanan şarkının söz, müzik ve düzenlemesi grubun ortak imzasını taşıyor.
Hayatlarımızın bizi kıstırdığı yerlerden, dar alanlardan, rutinden,
ezberden, birbirinin aynısı günlerden, aylardan, yıllardan kaçıp kurtulmak
mümkün mü? Bunu bize kim söyler? Söyleseler duyar mıyız? Ya da farkında mıyız
kıstırılmışlığımızın? Tüm bunlara dair bir şarkı “Kaç Kurtul”. Belki oracıkta,
ha deyince kaçıp kurtulmak hiç kolay değil ama şarkı bir kıvılcım çaktırsa, bir
soru sordursa o bile yeter ki haydi haydi yapıyor. Müzik en çok bu işe yaramaz
mı zaten?
Ne iyi ki Teneke Trampet gibi saf, katışıksız ve temiz “rock”
yapan gruplar var hâlâ memlekette. “Rock” müziğin felsefesini, özünü, gerçeğini
Türkçe ama “alla turca” (Türk usulü) olmadan bize hatırlattıkları için gelecekte
bugünlerin müzik tarihi yazılırken onların yeri ayrı olacak.
1993 ve 2007 yılları arasında 5 albüm yayımlayan Reyhan Karaca,
o zamandan beri teklilerle ilerlemeye devam ediyor. 2019’da “Roma” ve “Umarsız”
adlarını taşıyan 2 tekli yayımlamıştı. Geçtiğimiz günlerde ise “Laga Luga” ile
çıktı karşımıza.
Ossi Müzik etiketiyle yayımlanan Laga Luga sözleri Saadettin
Dayıoğlu’na ait bir şarkı. Bestesi Saadettin Dayıoğlu ve Reyhan Karaca ortak
imzasını taşıyor, düzenleme ise Emre Gören tarafından yapılmış.
“Sevdik Sevdalandık” ve “Gidesim Gelmiyor” gibi ‘90’lar pop
müziği denilince mutlaka akla gelen iki şarkının yanı sıra bir dolu başka
şarkıyla da ara vermeden bugünlere kadar gelmeyi ve adını korumayı başarmış
Reyhan Karaca’nın tam da bu nedenle gözümüzde kredisi baki. Nitekim bu şarkı da
onun hem kendi çizgisini koruyup hem de “demode” kalmamanın sırrını çözebildiğini
bir kere daha gösteriyor.
Saadettin Dayıoğlu’nun kişiye göre şarkı yazma ve bir hikâye
yaratma konusundaki becerisi ve yaratıcılığı ile Reyhan Karaca’nın bu istikrarlı tavrının bir
araya gelmesi de parlak bir sonuç doğurmuş. “Laga Luga” ‘90’lı yılların
renklerini de içinden geçiren, esprili, eğlenceli bir şarkı. Dozunda Karadeniz sosu
ile bu yazlık pop şarkısı, Isaac Angel tarafından çekilmiş klibiyle de ferahlık
veriyor.
21 Temmuz 1990 gecesi… Altın Güvercin Müzik Yarışması
dördüncü kez yapılıyor ve TV 1’den naklen yayınlanıyor. Finalde 15 şarkı
yarışıyor. Jüride Timur Selçuk, Selmi Andak, Erol Evgin, Nükhet Duru, Esin
Engin, İzzet Öz gibi önemli isimler, halktan üç kişi ve yarışmanın organizatörü
Jüri Düzenleme Kurulu Başkanı Ali Rıza Türker var. Sahnede ise kimisi tanıdık,
kimisi ilk defa ekrana çıkan bir dolu müzisyen, koca bir orkestra. Şarkılar
canlı çalınıyor, canlı söyleniyor.
Suavi de o gece finalistlerden biri. Henüz onu hiç
tanımıyoruz. Söz ve müziği Özer Şenay!a ait “İki Gözüm İki Çeşme” adlı şarkısıyla
ve Suavi Andaç adıyla yarışmaya katılmış. Gecenin sonunda kazanan “Kâhya Yahya”
adlı şarkısıyla Cem Karaca oluyor. Yılların Cem Karaca’sı sonuçta. Suavi
dereceye giremiyor ama yarışma şarkısını 1991’de Hamle Müzik etiketiyle
yayımlanan ilk albümü “Deli Gönlüm”de yeniden seslendiriyor. Ve bu şarkı “Kâhya
Yahya”dan da yarışmadaki diğer şarkılardan da daha fazla ses getiriyor, bir “hit”e
dönüşüyor.
Suavi’den sonra şarkıyı Zeki Müren, Bülent Ersoy, Kibariye,
Ümit Besen, Nuray Hafiftaş gibi bir dolu isim seslendiriyor. Suavi ise 2011’de Seyhan
Müzik etiketiyle yayımlanan bir nevi “best of” çalışması “Gülle Diken Arasında”
adlı albümde şarkıyı yıllar sonra yeniden söylüyor. Yıllardır bilinen ve
sevilen bir şarkı olarak “İki Gözüm İki Çeşme” adeta bir türkü gibi, bugünlere
kadar geliyor.
Şarkının yarışma versiyonu o yıl yarışma şarkılarını içeren ve Miks Ltd. etiketiyle sadece kaset formatında yayımlanan albümde
yer almıştı. Ne yazık ki o albüm ve Suavi’nin ilk albümü şu an dijital platformlarda
bulunmuyor.
Kuşadası Altın Güvercin Beste Yarışması nihayet bu sene yeniden
yapılıyor. Şartname yayımlandı. Besteciler eserlerini, 5-9 Ağustos tarihleri
arasında gönderebilecekler. Ön jüri 16 Ağustos’ta toplanıp finale kalacak 10
besteyi seçecek. Büyük final ise 7 Eylül Cumartesi gecesi Kuşadası Stadyumu’nda
yapılacak.
Yavuz Hakan Tok Müzik Yazarı / Eleştirmen / Arşivci
2001 yılında Bir Zamanlar adlı internet sitesinde müzik yazıları yazmaya başladı. Yanı sıra yazıları, Zip İstanbul, Koara, İkinci Kanal, Caretta, Mezun Life, Popüler Tarih dergilerinde, Bugün gazetesi ve Milliyet gazetesinde yayımlandı.