“SÖYLENMESE DE
OLURDU”
(Zip İstanbul dergisinin 1 Haziran 2004 tarihli sayısında yayımlanmıştır.)
Bizim şu temiz pak yeni yetme “rock”çılarımız ne zaman bahis
konusu edilse, “Allahaşkına, alın bir Nazan Öncel albümü dinleyin,” derdim.
Şarkı sözlerindeki felsefe, hayata bakış ve karşı duruş nedeniyle bana hep en
sert şarkılardan daha “rock” gelirdi Nazan Öncel’in şarkıları. “Yağmur
Duası”yla arabesk, “Aynı Nakarat”la tekerleme söyleyen, kimilerince hiçbir
zaman özgün olmamakla eleştirilen Nazan Öncel, “Ben Böyle Aşk Görmedim” adlı
albümle birlikte yavaş yavaş bu memlekette daha önce kimsenin söylemeye cesaret
etmediği şeyler söylemeye, anlatmaya başlayacak, “Göç”le iyiden iyiye meydan
okur, “Sokak Kızı”yla müziğini de sertleştirirken “Demir Leblebi”yle doruğa
çıkacaktı. “Bu aşk benim bedenime göre değil,” demek her babayiğidin harcı
değildi, “İnsan bazen lafta iyidir,” demek de. Eleştirildi, tartışıldı,
sevildi, nefret edildi. Sonra bir gün Tarkan’la çalışmaya başladığını duyduk.
En azından Tarkan’ın otuz beş kelimeyi aşmayan dağarcığına bir katkısı olur
diye sevindik.
Şimdi elimizde Nazan Öncel’in son albümü var ve görünen o
ki, Tarkan ondan değil, o Tarkan’dan ziyadesiyle etkilenmiş. Zaten bu ara her
verdiği röportajda iki kelimesinden biri Tarkan. İki şarkısında toplam üç cümle
sesi var ama albüm kartonetine “Tarkan’la düet” yazmaktan çekinilmemiş. Üstelik
şarkıların hiçbiri “Demir Leblebi”yi boğazımıza oturtuveren o “arıza” kadının
şarkılarına benzemiyor. Sıradan, sudan, gerçek hayatla bağları kopuk, bildik
zırva aşk şarkıları var bu albümde. Ne “Hayat Güzelmiş” kurtarmaya yetiyor tek
başına bu ucuzluğu, ne de “Gül Pansiyon”. Bize yine “Demir Leblebi” nin
çalınmaktan eskimiş kasetini koymak kalıyor teybe: “Söylenmese de olurdu, ama
şimdi söylemek, söylemek istiyorum.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder