Günseli Deniz - "Kalp Ağrısı"

“MİKROFON GÜNSELİ’DE!”


Günseli Deniz’in “aynanın karşısında saç fırçasını mikrofon yapıp şarkı söyleme” klişesiyle başlayıp Amerika’da Rihanna, Christina Aguilera gibi seslere vokal koçluğu yapan şan eğitmeni Lis Lewis’den ders almalara kadar uzayan bir müzik geçmişi var. Biyografisinde onun ilk albüm teklifini 14 yaşında aldığını, iki kez de albüm yapmak için kolları sıvayıp, sonrasında yapılan iş içine sinmediği için vazgeçtiği yazılı. Bir zaman sonra yolunun Emel Müftüoğlu ile kesişmesi sonucu içine sinen albümü yapabileceğini anlamış ve nitekim yapmış da.




Günseli Deniz’in “Kalp Ağrısı” isimli ilk albümünü bu günlerde şehrin ilan panolarında, televizyon reklâmlarında, orada, burada, her yerde fark edebilmek mümkün. Yeni isimlere sıfır maliyetle albüm yapıldığı bir dönemde böylesi bir tanıtım çalışması ister istemez “n’oluyor, nedir bu?” sorusunu sorduruyor insana. Daha önce de çok sayıda isme destek veren, yol gösteren Emel bu defa alenen prodüktörlüğe soyunmuş ve ML Production etiketli bu albüm için de belli ki cebinden (ya da piyasadaki kredisinden) epeyce harcamış/harcamakta.


Albümde on şarkı ve bir versiyon var. İki şarkının söz ve müziği Sezen Aksu’ya ait. Kim ne derse desin, Sezen Aksu’dan şarkı almış olmak her yeni albüm çıkaran isim için hâlâ ciddi bir prestij meselesi. Hele ki bu isim piyasaya ilk defa çıkıyorsa. Nitekim iki Sezen şarkısından biri olan “Kalp Ağrısı” albüme de ismini vermiş ve hatta ilk klip şarkısı olmuş. “Kalp Ağrısı” bir Sezen şarkısı olmasının ötesinde albümün de en çok dikkat çeken şarkısı. Yani bir taşla iki kuş vurulmuş.

Bunu herkes söyledi ama bir kez de ben söyleyeyim; bu şarkıda çok açık ve net bir şekilde Aşkın Nur Yengi’nin ilk albümünü duyuyorsunuz. Gerek bestesinin yapısı, melodisi, tadı, gerekse Günseli Deniz’in yorumu bu çağrışımı yapıyor. Ne gam! Şarkı nefis, üstelik Günseli de şarkının ağrılığının altında kalmamayı başarıyor.

Bir diğer Sezen Aksu şarkısı olan “Eloğlu” ise Sezen Aksu’nun âşık geleneğinden beslenen, yerel motiflere, söylemlere yaslanan şarkılarından biri. Bu yüzden de albümün müzikal bütünlüğü içerisinde daha eski, daha orta yaşlı duruyor. Tıpkı hemen ardından gelen ve İlker Özcan tarafından Yunus Emre dizelerinden bestelenen “Uyman” gibi. Sırf bu nedenle bu iki şarkı albümde olmasa da olurmuş, hatta olmasa daha iyi olurmuş diye düşündüm dinlerken.  
Diğer şarkılarda ise ağırlıklı olarak Günseli Deniz’in imzası var. Yine biyografisinden öğrendiğimiz kadarıyla Günseli Deniz ilk bestesini 13 yaşında yapmış ama söz yazarlığı daha da eskiymiş. Zaten başından beri amacı da kendi şarkıları ile yola çıkmakmış.
Doksanlardan bu yana piyasaya çıkan yeni şarkıcıların büyük çoğunluğu bu düşünceyle yola çıktı ama çok azı kendi şarkılarıyla ayakta kalabildi. Belki mırıldandığınız bir melodiyi aranjör marifetiyle popüler müzik kalıpları içerisinde şahane bir şarkıya dönüştürmek mümkündür ama karaladığınız her cümleden şarkı sözü çıkmaz. İşte o noktada bir yeteneğiniz ve donanımınız yoksa, duvara toslarsınız. Toslayanları da çok gördük nitekim.
Buradan baktığınızda Günseli Deniz’in gayet yetkin durduğunu, iyi şarkılar yazabildiğini gösteriyor bu albüm. Belki de tek sorun ilk dinleyişte alıp götüren “hah işte bu hemen hit olur,” dedirten bir bestesinin olmaması ki bu açık da zaten “Kalp Ağrısı” ile kapatılmış.
Albümün ikinci sırasında yer alan “Anlatamadım”, hemen ardından gelen ve sözleri Günseli Deniz’e, bestesi İlker Özcan’a ait olan “Eski Şarkı” gayet sağlam şarkılar. Özellikle “Eski Şarkı”nın Özgür Buldum ve Simone Sello tarafından yapılan düzenlemesi dikkat çekici.
Albümde klip çekilecek ikinci şarkı olarak belirlenen “Yalnızım”, oryantal ezgisi ve Mustafa Ceceli imzalı modern düzenlemesiyle kulağı kolay yakalayan bir şarkı. Bu üç şarkıda da Günseli Deniz’in vokalinin teknik olarak çok iyi olduğunu söyleyebilmek mümkün. Buna karşın bu denli düzgün okuyabilme gayretinin vokalin duygusundan eksilttiği de bir gerçek ki bu bir ilk albüm için göz ardı edilebilecek bir kusur.  
Yine Günseli Deniz tarafından yazılan “Üzülme” ise Rihanna, Christina Aguilera ve benzeri sesleri çok fazla dinlemenin doğal sonucu olarak genç şarkıcılarımıza yapışan yanlış Türkçe vurgular ve prozodi hatalarıyla dolu. Hemen ardından gelen “Ağla” orta karar bir pop şarkısı olarak çok dikkat çekmiyor. “Kısmet”in sözleri çok güzel ama beste aynı derecede güçlü değil. “Yüzleşme” ise caz etkileri taşıyan düzenlemesiyle albümün etkili şarkılarından biri.
Albüm “Eloğlu”nun akustik düzenlemesiyle kapanıyor. Bir önceki şarkıyla müzikal anlamda taban tabana zıt bu düzenlemede Günseli Deniz gayet başarılı ama ister istemez bir hayli Sezen Aksu etkisinde gırtlak oyunları yapıyor.
Özetle; “Kalp Ağrısı” şarkısını duyup dinleyen ve bir koşu gidip satın alanları pişman etmeyecek, hayal kırıklığına uğratmayacak bir albüm bu. Bana kalsa sadece beş şarkısı kullanılarak da aynı etki (kim bilir belki de daha çok etki) yaratılabilirmiş ama bu zamanda on şarkılık albüm yapanları da alkışlamak gerekiyor tabii. Albümde yazı çıkaracak harekette bir şarkının olmaması ise önümüzdeki süreçte bir dezavantaja dönüşebilir.
Albümün ve Günseli Deniz’in görsel konseptine ise bir itirazım var. Yeni lanse edilen bir şarkıcı için bu derece stilize bir görsellik, bu soğuk ve bir parça da gerçek üstü, figüratif bir imaj kullanmak bence yanlış. Daha doğal, daha sıcak ve daha yaşına uygun bir konsepti pekâlâ daha iyi taşıyabilirdi. Çok akılda kalıcı ve karakteristik bir yüzünüz yokken, bugünlerde sokaktaki her on genç kızdan yedisinde görebileceğiniz bir saç modeliyle imaj yapmak pek akılcı gelmedi bana.
Çocukken aynanın karşısında elinizde tuttuğunuz saç fırçasının bir gün gelip mikrofona dönüşmesi o kadar da zor değil. Hele ki bu zamanda. Asıl mesele o mikrofonun kısa sürede elinizden kayıp gitmemesi. Günseli Deniz’in (gerçek adının bu olmadığı çalındı kulağıma; ben söyleyenlerin yalancısıyım) bu albümle, daha doğrusu gayet iyi pazarlanmakta olan bu projeyle iyi bir başlangıç yaptığını söyleyebilmek mümkün. En azından bu kulvarda bir açığı kapatması, mesela Aşkın Nur Yengi’nin nicedir boşladığı yerini doldurması bile ihtimal dâhilinde ki arkasında Emel olduğu sürece bu ihtimal çok uzak değil.
NİSAN 2012
 

Yavuz Hakan Tok

2 yorum: