Ziynet Sali - "Sonsuz Ol"

HANGİSİ ZİYNET? 


Ziynet Sali’nin yeni albümü bu yılın beklenen albümlerinden biriydi. Yunan-Türk taverna müziği şarkıcısı olarak adını duyurup, adım adım ilerleyerek popun birinci liginde albümü merakla beklenen bir şarkıcıya dönüşmek rahatlıkla bir başarı öyküsü olarak adlandırılabilirdi. Üstelik aynı kulvarda koştuğu isimlerden daha donanımlı, hem müzik bilgisi, hem de şarkıcılık performansıyla daha avantajlı olduğu da bir gerçekti.




Ben kendi adıma, Sali’nin giderek yükselen ivmesine koşut olarak beklentimi bir hayli yükseltmiş idim. Bundandır ki albümün habercisi “Alışkın Değiliz” medyaya ve dijital platformlara servis edildiğinde bir parça tereddüt ettim. Evet Zeki Güner’in elinden çıkan tüm şarkılar gibi güzel olmasına güzel bir şarkıydı ama albümün en büyük kozu bu olmamalıydı. Çünkü farklı değildi, özel değildi, çarpıcı değildi. “Düştüysek Kalkarız”, “Kıyamazdın” ve “Haberin Olsun” arasında bir yerlerdeydi. Bu tarzın, bu usulün ve üslubun ekmeği zaten  yenmişti. Ziynet Sali’nin bu çıkışı, ne yapsa tekrardan öteye geçemeyecekti.

“Alışkın Değiliz”in neden çıkış şarkısı seçildiğini anlamak için albümün tamamını dinlemek gerekiyormuş meğer. Dinledim ve anladım nitekim.
Sanırım Ziynet Sali’nin ya da ekibinin kafası biraz karışık. Çünkü önceki albümlerinde giderek çıtayı yükselten Sali’nin buradan sonra ne yöne gideceğine dair net bir fikrinin olmadığını bu albüm ne yazık ki açıkça ortaya koymuş. Yani bir eylem planı, bir strateji yok ortada. Sadece günü kurtarmak var. Ya da kurtaramamak.
“Alışkın Değiliz”le “mid-tempo” başlayan albüm, ikinci şarkıda bambaşka bir yöne savruluyor. “Ruh İkizim” her şeyiyle tipik bir Kenan Doğulu şarkısı. Tek eksik Kenan Doğulu’nun sesi; onu da vokalde duyuyoruz zaten. Ne çare ki Ozan Doğulu’nun ud ve cümbüşü ustaca yedirdiği modern düzenlemesi bile “Olacağı varsa olur elbet, aşk bir gün bize güler elbet” nakaratıyla alabildiğine çocuksu sularda gezen şarkıyı kurtaramıyor.
Kenan Doğulu belli ki oturmuş ve “Ruh İkizim” adında bir şarkı yapayım demiş. İçine bir de evrene mesaj gönderme esprisini koyarım, kalanını da “kader defteri, kalp ağrısı, sabır taşı, divane gönül” gibi klişelerle doldururum, olur biter diye hesap etmiş. Bir Kenan Doğulu şarkısı havada karada tutar nasılsa diye düşünülmüş ve sahiden olmuş bitmiş. Merak ediyorum bu şarkıyı isimsiz bir besteci yapmış olsaydı Ziynet Sali’nin albümüne yine de girer miydi?
Dinler dinlemez kulağınıza çok tanıdık gelecek “Nihavend Oriental” adlı enstrümantal eser Ziynet Sali’nin albümünde “Dün Gece” adını taşıyan bir şarkıya dönüşmüş. Aslının anonim bir Mısır ezgisi olduğu söylenen bu eser, 1998 yılında Burhan Öcal ve İstanbul Orient Ensemble’ın “Sultan’a Secret Door” adlı albümünde yer almıştı. Yunan keman virtüözü Nicos’un ve Balkan müzik grubu Afan Toufan’ın albümlerinde de kullanılan bu besteyi Türkiye’de İnce Saz topluluğu ve Serkan Çağrı da seslendirdi.
Şarkının enstrümantal versiyonunu yukarıda saydığım herhangi bir müzisyenden dinlediyseniz şayet daha önce, Ziynet Sali’nin bu sözlü versiyonu epeyce sönük kalacak ne yazık. Şarkının sözlerine imza atan ve kaleminden hiç şüphe duyulmayacak şair/yazar/söz yazarı Pakize Barışta’ya ve Nicos’u aratmayan Türk keman virtüözü Adnan Karaduman’a rağmen böyle bu.
Bu arada kartonetteki bilgiye aldanmayın, “Nihavend Orient” şarkının bestecisi değil; şarkının orijinal adı (“Nihavend Oriental” olmak kaydıyla tabii).  
Türkçe sözleri Sıla tarafından yazılmış “Deli”, aslında bir Hint şarkısı. 2009 yapımı bir Bollywood filmi olan “Love Aaj Kal”da yer alan bu şarkı, Ozan Doğulu’nun düzenlemesiyle Hint izlerinden tamamen kurtulmuş. Buna karşın Sıla’nın sözleri ve tarzı o kadar baskın gelmiş ki, şarkıyı Sıla mı söylüyor Ziynet Sali mi belli değil. Yine de bu şarkının albümde ön plana çıkacaklardan olduğunu söyleyebilmek mümkün.
Arap yarımadasından uzak Doğuya uzanmışken, birdenbire kendimizi Ege kıyılarında buluyoruz. Yunan şarkıcı Helena Paparizou’nun 2005 Eurovision birinciliğinden bir yıl sonra yayımladığı ilk uluslararası albümünün“hit” şarkılarından biri olan “Mambo”, Ziynet Sali’nin albümünde Yıldız Tilbe’nin yazdığı Türkçe sözlerle “Favori Aşkım” adında bir şarkıya dönüşmüş. Ozan Çolakoğlu’nun düzenlemesi, orijinaliyle neredeyse birebir aynı. Türkçe sözlerse Yıldız Tilbe gibi bugüne dek yabancı şarkılara şahane adaptasyonlar yapmış bir şarkı yazarı için (“Senden Çok Var”ı, “Eline Düştüm”ü hatırlayın) fazla zorlama ve sıradan.
Sıradaki şarkı bu defa nefeslilerle coşturulmuş, Balkan havasında bir Atilla Özdemiroğlu bestesi. Altında her Özdemiroğlu imzası olan şarkı gibi bu şarkı da müzikal tadı ve zengin armonik yapısıyla dikkat çekiyor ve albümün bütünü içerisinde bambaşka bir yerde duruyor. Zeki Güner imzalı sözlerin besteyle uyumuna da diyecek yok. “Yine Geceler” belki bir “hit” değil ama albümün ortalamasını yukarı çeken bir şarkı olduğu da şüphe götürmez.
Yedinci şarkıda birdenbire “eurotrash” sularına atlıyoruz. Onur Baştürk’ün söz ve müziğini yazdığı “Yanabiliriz”, “club” müziğinin bütün klişelerini barındıran, halk arasında “eller havaya” ya da “Demet Akalın tarzı” diye tanımlanan türün eli yüzü düzgün bir örneği. Özellikle nakarat kısımlarında belirgin bir Ajda tadı hissedilen şarkı, tam da o kısımlarda “Arada Sırada”nın epeyce yakınından geçiyor. Yine de albümün mekânlarda çalınma ihtimali yüksek şarkılarından biri bu.
Derken yine bambaşka bir türe ve tarza savruluyor ve bu defa alabildiğine koyu kıvam bir Sezen Aksu romantizminin içinde buluyoruz kendimizi. “Vakit Tamam” sözü, müziği ve Ceceli imzalı düzenlemesiyle buram buram Sezen kokan bir şarkı. Eğer yavaş bir şarkı ön plana çıkacaksa albümden, bu şarkının o olacağına şüphe yok.
Sonra Sinan Akçıl alıyor sırayı. “Rüya” gibi başarılı bir işten sonra “Bize Yeter” gibi şişirme bir işle devam eden Akçıl-Sali müzikal ortaklığı bu albümde üç şarkıyla devam ediyor. Bunlardan biri olan “Her Şey Güzel Olacak”, çok basit bir Akdenizli melodinin üzerine yazılmış “hadi beni duy, bu ne biçim huy” ve “yaşlanınca hasta olunur” gibi şaşılacak derecede baştan savma şarkı sözleriyle albüme neden girdiği anlaşılması zor şarkılardan biri.
Oradan yine söz ve müziği Sinan Akçıl’a ait “Yenilik Var”la “club” tarzına geri dönüyoruz. “Kimini kimini” tekrarlarının Sinan Akçıl’ın aklına nereden geldiği sorusuna fazla takılmayın. Aksi takdirde bir önceki şarkıdaki “kendi hayatımdan çaldım” cümlesini de dert etmeniz gerekebilir. Şarkının “bridge” tabir edilen geçiş bölümünde “akacak aşk damarda durmuyor” derken Ziynet Sali’nin zorlandığı açıkça belli. Melodik yapı ve sözler vasat. Şarkıyı ayakta tutacak bir tek şey varsa, o da mekânlarda çalan “dj”lere iyi gelecek ritmik yapısı.
Azeri müzisyen Murad Arif’in “İstanbul” adlı şarkısı 2009 yılında Azerbaycan’da genç şarkıcı Xeyyam Nisanov’un sesinden popüler olmuş hatta şarkının klibi de İstanbul’da çekilmişti. Bu şarkı Türkiye’de Suat Ateşdağlı’nın “Bosphorus Night” adıyla hazırladığı serinin dördüncü albümünde yer aldı. Ziynet Sali’nin albümünde şarkıyı Türkiye Türkçesine adapte edilmiş haliyle dinliyoruz. Yine bambaşka bir türde, bu defa “bossanova” ritminde, caz tınılarında gezinen bir Ozan Doğulu & Mustafa Aybat düzenlemesiyle albüm bizi sersemletmeye devam ediyor. Şarkı çok güzel, bu şarkıyı bulup çıkarıp bir popüler albümde kullanma fikri şahane ama yeri bu albüm müydü, söylemesi gereken Ziynet Sali miydi bunlar hep tartışılır.
Albümün on ikinci şarkısı “Senden Sonra”, Türkçe sözleri Sinan Akçıl tarafından yazılmış bir Bulgar şarkısı. Genellikle Azeri müziğinden kulak aşinalığımız olan balabanın şarkıya kattığı müzikal tattan öte “Senden Sonra”nın albüme bir katkısı olduğunu söyleyebilmek mümkün değil.
Albümün son şarkısı “Senin Olsun” adını taşıyor. Sözleri Sıla’ya, bestesi Sıla ve Efe Bahadır’a ait bu şarkı, bundan yirmi otuz yıl önce yüzlerce benzeri yapılmış orta karar arabesk bir şarkıdan fazlası değil.
Albümün Nihat Odabaşı imzalı kapak fotoğraflarının ve beyazın hâkim renk olarak kullanıldığı görsel tasarımının gayet göz alıcı ve şık olduğunu söyleyebilmek mümkün. Hatta albüm çıkmadan önce basına düşen bu fotoğraflarda gördüğüm ışığı parlak yıldız, albüm hakkındaki beklentilerimi yükselten sebeplerden biriydi desem yalan olmaz.
Bu zamanda içine “cover”dır, “remix”dir, versiyondur koymadan, tamamı yeni şarkılardan oluşan albüm yapanları alkışlıyoruz evet. Ziynet Sali de aynen böyle yapmış. Ama keşke bu şarkıları bir albümde toplamak yerine, içinden dişe dokunurları seçip ayrı ayrı “single” olarak yayımlasaymış. Albüm başından sonuna o kadar tutarsız, müzikal bütünlükten uzak ve dağınık ki, bu şarkılar bir albüm haline gelmeseymiş belki de daha iyi olurmuş. İnsan ‘bu albümdeki şarkılardan hangisi Ziynet’ diye düşünmeden edemiyor çünkü.
Şunun da farkına varmak gerekir artık ki o popüler besteciden üç, bu çok moda besteciden iki şarkı almak iyi bir albüm yapmak için tek başına yeterli bir formül değil. Ziynet Sali çapında bir şarkıcının ona müzikal açıdan doğru yön verecek, ona özel şarkılar üretecek bir ekiple yoluna devam etmesi gerekir bu saatten sonra. Bu albüm en çok bunun sinyallerini veriyor zaten.
NİSAN 2012

Yavuz Hakan Tok

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder