Candan Erçetin - "Milyonlarca Kuştuk"

Bizimle Hiç Oynamasa da Seviyoruz Onu


(Milliyet Sanat dergisi Temmuz 2013 sayısında yayımlanmıştır.)

1986 yılında Türkiye, Eurovision Şarkı Yarışmasına “Halley” adlı şarkıyla katılmış ve şarkıyı seslendiren Klips ve Onlar topluluğu yarışmada dokuzuncu olarak ülkeye o güne dek aldığımız dereceyi getirmişti. Dönemin başbakanı Turgut Özal, ülkede büyük coşku ve sevinçle karşılanan bu “başarıyı” hükümetin dış politikasına ve icraatlarına bağlamış; hatta İcraatin İçinden adlı televizyon konuşmasında, elindeki kalemi gözümüze doğru uzatarak “Hiçbir Avrupa ülkesinden geri değiliz, bakın Eurovision’da da iyi neticeler aldık” demişti. Pek gururlanmıştık. Aynı yarışmada bir sonraki yıl sıfır puanla sonuncu olunca Özal’ın sesi çıkmadı ve biz yine de “Halley”i seslendiren gençleri hafızamızın bir köşesine yazdığımızla kaldık. Sonra aradan 9 yıl geçti. O gençlerden biri “Hazırım” adını verdiği ilk albümüyle müzik dünyasına afili bir giriş yaptı. Candan Erçetin ve şarkıları o gün bugündür hayatımızda.




Yeni ve farklı bir şeyler getirerek gelmişti. Şarkı sözleri, besteleri ve düzenlemeleri kadar tavrı, duruşu ve görüntüsüyle de... Türk popunun o günkü ve hatta bugünkü vasati seyrinde adeta bir (kelimenin bir süredir kazandığı yeni anlamlara atfen) “marjinal”di ve hep öyle kaldı. Hayran olduklarımızı televizyon ekranlarından, gazete sayfalarından, konserlerdeki en ucuz biletli arka sıralardan ağzı açık seyrettiğimiz günler, internet çağının herkesin herkesle bir tık mesafede durduğu günlere evrildi ama onunla aramızdaki mesafe hiç değişmedi. Twitter’ı hiç kullanmadı mesela ama şimdiden sonra karar değiştirip kullanmaya başlasa bile, elimiz “N’aber kız Candan?” yazmaya gitmez asla; olsa olsa “Nasılsınız Candan Hanım?” diye sorabiliriz. O çizgiyi istesek de geçemez, ensemize tokat atmasını bekleyemez, oyunumuza katılmayacağını biliriz. Çünkü o hep uzak bir yerde şarkılarını yazdı, söyledi ve bizimle paylaştı ama hiç aramıza gelmedi bugüne dek. Böyle olup da popüler kalabilmek, klip çekmeden albüm sattırıp, magazine yüz vermeden adını tekrarlatabilmek, her konser alanını bilâ-istisna doldurup, binlere bir ağızdan şarkı söyletebilmek filan her kula nasip olmaz bu memlekette. Candan Erçetin’e oldu. İyi ki de oldu. Şarkılardan başka hiçbir şeyin araya girmediği katıksız bir dostluğumuz oldu böylece.


Doğrusunu söylemek gerekirse 2000 yılında yayımlanan “Elbette” albümünden sonra kendini tekrarlamaya başladığını, bir kısır döngü içine girdiğini düşündüğüm zamanlar oldu. İlk beş yılındaki o genç ve yenilikçi havasını daha orta yaşlı bir çizgiye çekmesini, daha dertli, daha içe kapanık şarkılar söylemeye başlamasını, “remix”lerden ve “cover”lardan fazlaca medet ummaya başlamasını yadırgadığımı itiraf etmeliyim. Ve hatta orijinal şarkılardan oluşan 2009 çıkışlı “Kırık Kalpler Durağı” ve tamamı “cover” şarkılardan oluşan “Arajman 2011” albümleri bu düşüncemin üzerine tuz biber ekmiş de olabilir. Bu nedenle bir süredir ha çıktı ha çıkacak diye beklediğimiz yeni albümüne dair beklentilerimin de yüksek olmadığı bir gerçek. Neyse ki geçtiğimiz günlerde Pasaj Müzik etiketiyle piyasaya sürülen “Milyonlarca Kuştuk” adlı albüm beni ve benim gibi düşünenleri haksız çıkarmaya yetiyor.


Albümde 14 şarkı ve bir akustik versiyon var. Bunların içinde sadece birisi tanıdık; o da meşhur “Misirlou”nun ilk kez Zeki Müren tarafından plağa okunan Türkçe versiyonu “Yaralı Gönlüm”. Diğer şarkıların hepsi sıfır kilometre ve bu şarkılar Erçetin’i belki ilk albümlerine değil ama “Elbette” dönemine epeyce yaklaştırıyor. Yer yer hüzne ve mutsuzluğa dokunsa da, bütününde umudunu yitirmeyen, bazen neşelenip, bazen akıl oyunları oynayan, çok söz söyleyen, çok şey anlatan ve bütün bunları ince bir işçilikten geçirip önümüze sunan şarkılar… Tam da Candan Erçetin’den beklediğimiz gibi yani.


Albüme adını veren “Milyonlarca Kuştuk”, çok daha önce yazılmış olmasına karşın 2012 yılının Mayıs sonunda Taksim Gezi Parkında başlayan direnişi anlatır gibi. “Şahin ki hırs ovalarında saklanır, avladım zanneder ama kendi avlanır” diyen şarkıda bahsi geçen milyonlarca kuş, Twitter’in sembolü olan mavi kuşlar ve oradan direnişe katılan milyonlara çok benziyor çünkü. “Milyonlarca Kuş”un söz ve müziği Candan Erçetin’e ait. Albümde yine ağırlıklı olarak kendi söz ve bestelerini kullanmış Erçetin. Bunların arasında özellikle “Beklemeden”, çarpıcı sözleriyle dikkat çekiyor. Nazım Hikmet’in dizelerinden Erçetin’in bestelediği “Herkes Gibisin”, albümün sonlarında karşımıza çıkmasına karşın en çok ses getireceğini düşündüğüm şarkılardan biri. Pek kimselere benzemeyen Makedon gırtlağının sınırlarını bir parça zorlayarak, sesini adeta deforme ederek kullanıyor bu şarkıda Erçetin ve Nazım’ın (daha önce Cem Karaca tarafından bestelenmiş) mısraları, bir siyah beyaz Yeşilçam melodramının hüznüyle, bu defa başka türlü dökülüyor notalara. Şarkının başındaki doğaçlama gazel de beklenmedik ve çok etkileyici.


Makedon gırtlağı demişken, Arnavut kökenli Candan Erçetin’in her albümünde mutlaka Balkan etkili şarkılar söylediğini de es geçmemek lazım. Bu kuralı yine bozmamış Erçetin ve popüler Romen şarkıcı Solinel Pustiu’nun iki şarkısını kendi yazdığı sözlerle Türkçeye adapte etmiş. “Dalga” ve “Yak Gemileri” albümün eğlenceli şarkılarından. Bir Anna Vissi şarkısının Türkçe versiyonu olan “Güle Güle” de aynı coğrafyadan ses veriyor. Ama hepsi bu değil. Bir Alman şarkısının Türkçe versiyonu olan “Hafif” ile orijinali bir Yahudi müzikal şarkısı olan ve ilk bestelendiği 1932 yılından bu yana dünyada onlarca farklı versiyonla yeniden seslendirilen “Bei Mir Bistu Shein”ın Candan Erçetin uyarlaması “Eğlen Neşelen” de albümün farklı renklerinden.

Sözleri Candan Erçetin’e, bestesi Erçetin ve Alper Erinç’ e ait olan “Kim Deli?” albümün bence en zayıf halkası. Hep aklı başında bildiğimizden midir nedir, “Bana deli diyorlar, benim nerem deli?” sözleri eğreti duruyor Candan Erçetin’in üzerinde. Buna karşın dinlerken sahiden sağanak başlatan “Yağmur” ve artık hayatta olmayan sevgilinin ardından yazılmış “Sen” albümün kalbe dokunan şarkılar sıralamasında öne çıkıyor. Redd’den Doğan Duru’nun bestesi “Aşk” müzikalitesi yüksek bir performans şarkısı. Eski stil ritmiyle “Yalnızlık” ise bildik Candan Erçetin şarkılarının bir toplamı/özeti gibi.


Albümdeki tüm şarkıların düzenlemelerini Alper Erinç yapmış. Erinç ve Erçetin’in tutturdukları doğru kimya albüm boyunca hissediliyor yine. Kartoneti süsleyen fotoğraflar ise Muhsin Akgün tarafından çekilmiş. Erçetin bir süredir alıştığımız üzere yine uzun etekli tuvaletleri ve topuz yapılmış kızıl saçlarıyla tasarımın doğal ortamında, yemyeşil bir ormanın içinde fevkalade “assolist” duruyor ki gözler ister istemez ‘90’lardaki Candan Erçetin estetiğini, o sandalyeye ters oturan müdanasız, “retro” desenli sarı pantolonuyla “ona buna bulunacak bahane yok” diyerek dans eden aşırı neşeli ya da sarı sonbahar yapraklarının arasında gezinen kırılgan ve pek naif genç kadını arıyor. Neyse ki öyle de böyle de dinletiyor kendini. O bizimle hiç sokağa çıkıp oyun oynamıyor belki ama biz onun şarkılarını yine de seviyoruz. Bu albümle de sevmeye devam edeceğiz galiba.    

HAZİRAN 2013

Yavuz Hakan Tok

3 yorum:

  1. Benim için "Milyonlarca Kuştuk", Kırık Kalpler Durağında albümünün altında bir albüm. Bu albümde düzenlemeler başta olmakla birlikte oldukça fazla tekrar ve tek düzelik var.

    YanıtlaSil
  2. Gezi ile özdeşleştirmeseniz yine de sevecek övecek miydiniz o şarkıyı böyle. Müzik eleştirirken siyaseti, dünya görüşünüzü bir yana koyun lütfen.

    YanıtlaSil
  3. kim deli yi sonuna kadar dinlemediğin nasıl belli.

    YanıtlaSil