Ata Demirer - "Alaturka"

EFKAR DA DAĞITIR, GERDAN DA KIRDIRIR


(Milliyet Sanat dergisi Temmuz 2014 sayısında yayımlanmıştır.)

Hani bir yerde otursak bir arkadaş grubuyla, arkadaşların arasında o da olsa, bir espriler bir şakalar yapsa da bizi güldürse diye ağzının içine bakacağımız adamlardandır Ata Demirer. Mizacı mı enerjisi mi  yoksa fiziği mi öyle hissettir bilinmez ama kaderi güldürmek olanlardandır sanki. O esnada on beş dakika sessiz kalsa, “Aman bu da pek kasıntıymış, ‘komedyenler suratsız olur’ derlerdi de inanmazdım,” bile diyebiliriz mesela, o derece.



Ata Demirer de bunun erken farkına varmış olma ki konservatuarda müzik eğitimi alırken, ikinci sınıfta okulu bırakıp “stand up” gösterileri yapmaya başlamış. Üstelik konservatuar eğitimi devam ederken piyanist şantörlük de yapıyor, yani bir şekilde müzisyenlik yaparak sahne tozunu yutuyor olmasına rağmen.


‘90’lı yılların ikinci yarısıdır ve şimdilerde olduğu gibi o zamanlarda da yetenekli insanlar yeteneklerini göstermek için kırk takla atmak zorundadırlar ama şimdikinden farklı olarak o dönemde yeteneğe değer veren birileri vardır. Nitekim Ata Demirer de önce Leman Kültür’de “stand up” gösterileri, ardından ana akım televizyon kanallarının birinde bir şov programı, derken sinema ve en nihayet Avrupa Yakası dizisindeki meşhur Volkan rolüyle hak edilmiş bir şöhretin kapılarını yavaş yavaş aralar. Eyvah Eyvah film serisiyle de tescillendiği üzere o artık ülkenin en gözde komedyenlerinden biridir.

"TURKISH KOVBOYLAR"DAKİ GAZEL

Hikâye kısaca böyle ama elbette bir paragrafa sığan bir kariyer özeti bir ömrün içerisinde nice başka hikâyeler barındırıyor mutlaka ve biz ne kadarını biliyor, ne kadarını bilmiyoruz orası meçhul. Ama bildiğimiz bir şey var. Ata Demirer komedyen olarak karşımıza çıktığı hemen her mecrada, ama taklit yaparak ama kendisi olarak, şarkı söyleyen bir oyuncu oldu hep. Daha biz adını bilmiyorken Grup Vitamin’in o meşhur “Turkish Kovboylar” şarkısındaki gazeli atan oydu mesela. Şov programlarında kâh Müslüm Gürses, kâh Arif Susam, kâh Zeki Müren ama en çok Bülent Ersoy olup şarkı söylediğinde “sesi de pek güzelmiş” dediğimiz çok olmuştur. Avrupa Yakası dizisinde konu gereği söylediği ve bir pop şarkıları parodisi olan “Fındık Fıstık” şarkısının o dönemde nasıl dillere dolandığını da hatırlayanlar vardır mutlaka.


Hâl böyle olunca 2005 yılında “Makara” adını taşıyan bir albüm de yaptı Ata Demirer ama adından da anlaşılacağı üzere, bu bir komedi albümüydü. 2006’da yayınlanan “Exit” adlı mini albüm de öyle. Zaman zaman sağda solda ciddi ciddi şarkı söylediğindeyse, izlerken içimizde hep bir beklenti vardı acaba işi ne zaman dalgaya vuracak diye. Yazının başında da söylediğim gibi, bizi hep güldürsün istedik çünkü. Nitekim 2013 çıkışlı Aysel Gürel’e saygı albümü “Aysel’in” de “Yalnızca Sitem’i bir şarkıcı edasıyla seslendirdiğinde yine bir taklit yapıyor gibi tınlamıştı kulaklarımızda.

BU DEFA GÜLDÜRMÜYOR


Ancak bu kez durum çok farklı... Ata Demirer’in geçtiğimiz günlerde Avrupa Müzik etiketiyle piyasaya sürülen yeni albümü “Alaturka”, bu defa güldürmüyor. Çünkü Demirer ciddi ciddi alaturka şarkılar söylüyor bu albümde. Ciddi dediysem Hacı Arif Bey, Dede Efendi filan değil tabii, alaturkanın yılladır bildiğimiz popüler örnekleri bunlar. “Yaşamak Yalan Belki” ile başlıyor, “Bir Bahar Akşamı” ile devam ediyor, “Unutturamaz Seni Hiçbir Şey”lere, “Böyle mi Esecekti?”lere uzanıyor. Arada “Fıldır Fıldır Hayriye” gibi, “Kaleden Top Atarlar” gibi eğlenceli şarkılar da yok değil. Yani albümü dinlerken hem demlenip efkâr dağıtmak hem de az biraz gerdan kırıp bel kıvırmak mümkün. Alaturkadan anladığınız/beklediğiniz buysa tabii.


Zira Ata Demirer her ne kadar bu komedyenliğini işin içine bulaştırmamış gibi görünse de, takım elbiseli, kravatlı, elleri önünde bağlı, TRT usulü bir alaturka solisti prototipi değil bu haliyle de. Daha ziyade Kumkapı’da ya da Nevizade’de bir gece geçirdiğinizde masa masa dolaşırken birkaç şarkılığına sizin masaya da uğrayan, ne isterseniz onu söyleyip sonra bahşiş bekleyen ince saz ekiplerinin solistleri gibi. Ya da Eyvah Eyvah serisinin klarnetçi Hüseyin Badem’i gibi; şive yapmayanından… Yani akademik değil, gazino usulü bir söyleyiş biçimi, bir üslup. Yaklaşık bir otuz-kırk senedir memlekette ticari açıdan makbul olanı da bu zaten. Kaldı ki bunu bile özlemiş olabiliriz; halen şarkı söyleyen Ahmet Özhan, Zekai Tunca, Yıldırım Bekçi gibi eski kuşak isimleri bir kenara koyarsak, etrafta şöyle ya da böyle alaturka icra eden erkek şarkıcı kalmadı neredeyse. Buradan bakınca da bir boşluğu doldurabilecek, akıllıca bir iş gibi görünüyor bu albüm. Nitekim Ata Demirer de bu janr içinde düşünüldüğünde üzerine düşeni hakkıyla yapıyor; hatta yer yer zor şarkıların bile üstesinden rahat rahat geliyor.

MAKAM AKIŞI VAR

Albümün müzik direktörlüğünü Taşkın Sabah yapmış ve artık neredeyse hiç dikkat edilmeyen bir şeye dikkat ederek başından sonuna bir makam akışı oluşturmuş. Albüm hicaz şarkılarla başlıyor, nihavend makamıyla devam ediyor ve hüzzam eserlerle sona eriyor. Üstelik makam arası geçişlerde de peşrevler var. Olması gerektiği gibi... Eskiden yapılan alaturka albümlerde ya da gazino programlarında, konserlerde olduğu gibi. Albüm başından sonuna dek son derece uyumlu bir biçimde akıyor bu yüzden; bunu da tebrik etmek lazım.


Albümün çıkış şarkısı olarak “Fıldır Fıldır Hayriye” seçilmiş. Hani rahmetli Zeki Müren’in her konserinde Hayriye’nin “fıldır fıldır” yürüyüşünü bizzat göstererek söylediği o anonim şarkı/türkü… Yalnız o meşhur “altın saçlı” ve dahi “altın dişli” Hayriye, eskiden çok havalı, çok estetik ve çok zengin gösteren bir şey olan altın dişin artık hükmü kalmadığından olsa gerek, burada sadece “altın saçlı”. Bir de hep türkücülerden dinlemeye alışık olduğumuz “Değmen Benim Gamı Yaslı Gönlüme” türküsünün ismi “Alaturka” olan bir albümde biraz yersiz durduğunu da söylemeden geçemeyeceğim.


Bugüne dek bunu dert edip de cevabını alamadıysanız, “Ata Demirer’den şarkıcı olur mu, olursa ne kadar olur?” sorularının cevaplarını bu albüm sayesinde kesin ve net olarak almanız mümkün. Bu albüm çok tutar, çok satar ve Demirer bu işin arkasını getirirse de sakın şaşırmayın.

HAZİRAN 2014 

Yavuz Hakan Tok

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder