Nur Yoldaş – “Sâdâbâd”
Geçenlerde jüri üyesi olduğum Liselerarası Müzik Yarışması’nda
finalist orkestralardan biri “Sultan-ı Yegâh”ı seslendirdi. Yarışmanın
kitapçığına mor ve ötesi – “Sultan-ı Yegâh” yazılmıştı haliyle. Çünkü yeni
nesil bu şarkıyı mor ve ötesi sayesinde tanıdı, her ne kadar Harun her yerde,
her zaman şiirin Attila İlhan’a, bestenin Ergüder Yoldaş’a ait olduğunu üstüne
basa basa söylüyor olsa da.
Ergüder Yoldaş’ın ismi hiç unutulmamalı, her daim gündemde
tutulmalı. Çünkü sadece bir besteci değildi o; dört dörtlük bir müzisyen, bir
müzik dâhisiydi. ‘80’lerde yaptığı işlere birazcık kulak vermek yeterli bunu
görmek, anlamak için. Kaldı ki bir de popüler müzik sınırları dışında kalan
eserleri var.
“Sâdâbâd” Ergüder Yoldaş tarafından Nedim’in meşhur şiirinden
bestelenmiş ve Nur Yoldaş tarafından plağa okunmuştu ("meşhur" dedim çünkü bizim zamanımızda okul ders kitaplarında geçen, incelenen bir şiirdi, şimdi de var mı bilmem.) “Sultan-ı Yegâh” kısa
sürede büyük bir “hit”e dönüşmüş, Nur ve Ergüder Yoldaş çiftinin her bir
şarkısı en az “Sultan-ı Yegâh” kadar göz kamaştırıcı ilk 33’lük plağı bu 45’liği
takiben, 1981 yılında Öncü Plak etiketiyle piyasaya çıkmıştı. Bu şarkı da o
albümde yer alıyordu.
Bu albüm 1998 yılında Metropol Müzik etiketiyle CD
formatında yayımlandı ve böylece bugünlere ulaştı. Çiftin 1983 yılında
yayımlanan diğer 33’lüğü “Elde Var Hüzün” ise çözülemeyen telif problemleri
yüzünden hâlâ gün ışığına çıkabilmiş değil.
Şarkıdaki bas yürüyüşünü, ritim yürüyüşünü, nefeslileri,
yaylıları ayrı ayrı dinleyin. Müzikte neyi duymak istediğinize, neyi
sevdiğinize bağlı olarak o zenginliğin, o ihtişamın ve o inceliğin içinde
kaybolmanız kuvvetle muhtemel. Ben hâlâ ara ara çiftin iki albümünü de açar, dinlerim.
Tıpkı klasik romanların yaptığı etkiyi yapar; her dinleyişimde o güne dek
yaşayıp gördüklerime bağlı olarak bende, birikimimde, değişenlerle birlikte
dinlediğim şarkılar başka şeyler söylemeye başlarlar bana. Popüler müzikte bu
etkiyi yaratabilecek değil albüm, şarkı bile kolay bulunmaz oysa.
Bir de yorumculuğu koyun bir kenara, şarkıcılığın bile mumla
aranır olduğu, dört bir yanımızın şarkı söyleyen ama şarkıcı olmayan insanlarla
çevrildiği bu dönemde Nur Yoldaş gibi mükemmel bir şarkıcıyı dinlemek
neresinden baksanız kâr. Mesela bu şarkıda ve “Mihrimah”da, “Nedir Yarabbi
Derdim”de de görüldüğü üzere, i ve ı gibi şarkı dilinin belki de en zor harflerinin
üzerine bu kadar sağlam ve temiz basabilen, o harfleri şu notadan bu notaya
zerre zorlanmadan dolaştırabilen kaç babayiğit şarkıcı çıktı/çıkar/çıkacak ki?
Geçmişte, bugünde ve gelecekte…
“Sâdâbâd”, Ergüder Yoldaş dehasının, Nur Yoldaş fevkaladeliğinin
çok güzel bir örneği ama tek örneği değil. Bilmeyenlerin mutlaka daha fazlasını
da dinlemesi ve keşfetmesini öneririm.
Bugün Ergüder Yoldaş’ın doğum günü. 6 Haziran 1939’da
doğmuş. 25 Ocak 2016’da da onu kaybetmiştik. Bu vesileyle ismini bir kez daha
yad etmek istedim. Huzurla uyusun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder