GÜNCELLEME TAMAMDIR!
Bizim “rock” tayfası biraz acayiptir. Hem “rock” müziğin yerleşik düzene isyanın, dayatılana başkaldırının müziği olduğunu iddia eder; hem de demeye kalmadan kendi kamplarında sürdürdükleri yerleşik düzenlerinin çitleri dışında kalanlara neredeyse tiksinerek bakarlar. “Pop müzik mi? Hepsi çöp, iyyyyyyyy iğrenç, nasıl dinliyorlar onu!” ve benzeri cümleler Cihangir kahvelerinin duman altı sohbetlerinden, apaçi-rocker-rapper sentezi bira kokulu İstiklal barlarının cazır cazır ses düzenlerinden, yazılı basının bilumum “rocker” kalemlerinin “blue blood” mürekkebinden yükselir semaya. Uzaktan bakınca, alt kültür olanın pop müzik, elit olanın da “rock” müzik olduğunu sanırsınız. Velev ki tersi bile olsa; başkaldırının (alt kültürün) ruhu, birini bir diğerinden üstün gören faşizan tavrı bünyesinde nasıl barındırır, anlamakta zorlanırsınız. Ama böyledir bizim “rock” tayfası. Her şeye karşıdırlar; kendileri gibi olmayan hemen her şeye. (Bu arada misal “nu-metal”cilerin” “grunge”cılara, “progressive”cilerin “trash”cilere mesafeli durduğu; yani “rock”ın kendi içinde de irili ufaklı kamplara bölündüğü konusuna hiç girmeyeceğim, çıkamam aksi takdirde.)