2010 yılında “O Kız”, 2011 yılında “Li Lal Lal La La” adlı teklileri yayınlanan Ayşegül Aldinç, bu defa bir albümle dinleyici karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Ayşegül Aldinç’le çalışmaları devam eden yeni albümünü, albümün öncüsü yeni şarkısını ve daha fazlasını konuşmak üzere, yıllardır yaşadığı semtte, Cihangir’de bir araya geldik.
Röportajlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Röportajlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ENBE Orkestrası, kalabalık kadrolu bir albümle 2015’e merhaba dedi. Albümde tanıdık isimlerin yanı sıra önümüzdeki yıllarda adlarını belki de sıklıkla duyacağımız genç müzisyenler de var. Orkestra’nın şefi Behzat Gerçeker ve albümde yer alan beş genç müzisyenle bir araya geldik ve ENBE 2015’i konuştuk.
2001 ve 2005 yıllarında yayınlanmış iki “Başucu Şarkıları” albümünde Türk pop müziğinin geçmişinden seçilmiş şarkıları yeniden seslendiren Zuhal Olcay, son olarak 2009 yılında tamamen yeni şarkılardan oluşan “Aşk’ın Halleri” albümünü piyasaya sürmüştü. Zuhal Olcay, geçtiğimiz günlerde Ada Müzik etiketiyle yayınlanan “Başucu Şarkıları 3“ ile bir kez daha dinleyici karşısına çıktı. Olcay’la karlı bir İstanbul sabahında yeni albümünü konuştuk.
1997 yılında yayınlanan “Yol” adlı ilk albümüyle geniş kitlelere adını duyuran Göksel’in dokuzuncu albümü “Sen Orda Yoksun”, geçtiğimiz günlerde Avrupa Müzik etiketiyle yayınlandı. Göksel’le hem yeni albümünü, hem de dünden bugüne müzik yolculuğunu konuştuk.
BARIŞ MANÇO'YA BAKARAK ŞARKI SÖYLÜYOR
(Milliyet Sanat dergisi Ocak 2015 sayısında yayımlanmıştır.)
Galatasaray’da, Babajim Stüdyolarındayız. Mabel Matiz, üçüncü albümünün vokal kayıtlarını yapıyor. Buradaki kayıt odası penceresiz, dört duvar bir oda. Kayıt için içeri girip kapıları kapattınız mı, kimseleri görmek mümkün değil. Mabel’in önündeki mikrofonlara doğru şarkı söylerken yüzünü döndüğü duvarda ise bir Barış Manço resmi asılı.
Galatasaray’da, Babajim Stüdyolarındayız. Mabel Matiz, üçüncü albümünün vokal kayıtlarını yapıyor. Buradaki kayıt odası penceresiz, dört duvar bir oda. Kayıt için içeri girip kapıları kapattınız mı, kimseleri görmek mümkün değil. Mabel’in önündeki mikrofonlara doğru şarkı söylerken yüzünü döndüğü duvarda ise bir Barış Manço resmi asılı.
2000’li yıllarda Kenan Doğulu, Sezen Aksu, Tarkan, Sertab Erener ve Nilüfer gibi isimlerin albümlerinde aranjör olarak adını duyuran Mustafa Ceceli, ilk kez 2007 yılında yayınlanan ENBE Orkestrası’nın albümünde “Unutamam” adlı şarkıyı seslendirerek şarkıcı kimliğiyle karşımıza çıkmıştı. O gün bugün Türkçe popun yeni nesil erkek şarkıcıları arasında adı ilk sıralarda anılan Mustafa Ceceli’yle geçtiğimiz günlerde piyasaya çıkan üçüncü albümü “Kalpten”i konuşmak için bir araya geldik. Yıllardır Kanlıca’da yaşayan Ceceli, İstanbul’un elde avuçta kalan son yeşil alanlarından biri olan Mihrabad Korusu’nda ağırladı bizi.
"Bu Şarkılardan Bir Şey Olmaz Dediler Ama Oldu İşte"
(Milliyet Sanat dergisi Ekim 2014 sayısında yayımlanmıştır.)
Kimileri şanslı doğar, kimileri şansı ararmış. Kayahan şansı arayanlardan olmuş hep. Daha doğrusu kendi şansını yaratanlardan. Öyle ya, şimdi olduğu gibi ‘70’lerde de kimseye öyle kolay kolay “Sen çok yeteneklisin, gel hemen işe başla,” denmiyordu. Hele ki maksadınız bir müzisyen olarak adınızı duyurmaksa. Hele ki içinde debelendiğiniz yer pop arenası ise ve siz genç ve güzel bir kadın ya da sektörde eli kuvvetli bir erkek değilseniz. Bir de Kayahan gibi Ankara’dan yola düşüp gelmiş, İstanbul piyasasının çemberinden geçmemişseniz.
Kimileri şanslı doğar, kimileri şansı ararmış. Kayahan şansı arayanlardan olmuş hep. Daha doğrusu kendi şansını yaratanlardan. Öyle ya, şimdi olduğu gibi ‘70’lerde de kimseye öyle kolay kolay “Sen çok yeteneklisin, gel hemen işe başla,” denmiyordu. Hele ki maksadınız bir müzisyen olarak adınızı duyurmaksa. Hele ki içinde debelendiğiniz yer pop arenası ise ve siz genç ve güzel bir kadın ya da sektörde eli kuvvetli bir erkek değilseniz. Bir de Kayahan gibi Ankara’dan yola düşüp gelmiş, İstanbul piyasasının çemberinden geçmemişseniz.
STÜDYODA AŞKIMI YAŞIYORUM, AYRILIYORUM, BARIŞIYORUM
(Milliyet Sanat dergisi Ağustos 2014 sayısı ve 9 Ağustos 2014 tarihli Milliyet gazetesi Cadde ekinde yayımlanmıştır.)
Zemin kattaki dairenin demir kapısı ağır ağır açılıyor. Tanıdık bir şarkının dokuz sekizlik ritmi, tanıdık bir sesin tok ve güçlü tınısı duyuluyor uzaktan uzağa. Koridorun duvarlarında yıllardır o stüdyoda yapılmış albümlerin kapak resimleri asılı. Çift kapının ardındaki odaya girince, bir Temmuz günü öğleden sonrasının olağan sıcağı yerini keskin bir klima serinliğinin yalancı ferahlığına bırakıyor. Atılgan uzay gemisinin kumanda odasındayız sanki. Üzerinde ne işe yaradığını asla bilmediğimiz yüzlerce düğme bulunan ama her birinin başında büyük bir ciddiyetle sürekli o düğmelerle oynayan görevlilerin etrafa endişeli bakışlar attığı masalardan biri duruyor odanın başköşesinde. Ne ki masanın başında düğmelerle oynayan Mister Spock değil; aranjör ve besteci Sezgin Gezgin. Ben değil ama o, kocaman mikserin üzerindeki her bir düğmenin ne işe yaradığını gayet iyi biliyor. Bakışları da endişeli değil; aksine gayet memnun. Atılgan’ın kumanda odasında olsak uzay boşluğunu göreceğimiz devasa penceredense kayıt odasını görüyoruz. Kayıt odasındaki mikrofon sehpasının önünde duran panel, sesi odayı çınlatmakta olan Yeliz’i görmemizi engelliyor ne çare.
"Hani Peter Pan masalı gibi bir hayal dünyası vardır ya; orada kötülük yoktur, orada ihanet yoktur, orada acı çekilmez. Bizim şarkılarımızı dinleyen insanlar bizi ve kendilerini biraz da o dünyanın insanı gibi görüyorlar."
'90'lı yılların en parlak isimleri arasında yer alırken popüler piyasadan el etek çektiler ve kendilerini adeta görünmez kıldılar. Uzun yıllar sonra 34 şarkılık bir ikili albümle geri döndüler. Buna bir 'dönüş' albümü demiyorlar ama...Tercihleri hâlâ ortalıkta görünmemekten yana.
Nazan Öncel, yeni albümü "Bazı Şeyler"de yine incelikli aşk hikâyeleri ve derin bir hayat bilgisi sunuyor dinleyene... Biraz eğlendiriyor, sonra bir tokat atıyor... Hayatın kendisi gibi...
"Aşk olsun sana; bilmez misin be Müslüman, aşk olmadan devrim olamaz. En büyük devrimler aşkla yapılmıştır."
Besteci olarak adını ilk kez 2000’li yıllarda duyduğumuz Ersay Üner, Türk popunun son on yılına damgasını vuran isimlerden biri oldu. Bu süreçte “Afedersin”, “Bebek”, “Herkes Hak Ettiği Gibi Yaşıyor”, “Mucize”, “Tatil” ve “Kızıl Mavi” gibi sayısız “hit” şarkıya imza attı ve popta ‘Demet Akalın şarkıları’ diye adlandırılan bir kulvar yarattı.
EKİP ÇALIŞMASI HER ŞEYDİR
(Milliyet Sanat dergisi Şubat 2014 sayısında yayımlanmıştır.)
Yıllardır besteci, aranjör ya da “dj” olarak tanıdıklarımızın bir çok şarkıcıyı bir araya getirip, üst başlık olarak kendi adlarını kullandıkları proje albümlerini pek sevdik. Birkaç senedir Türk pop müzik piyasasında en çok bu tarz albümler iş yapıyor. Piyasanın kıdemli aranjör ve bestecilerinden Volga Tamöz’ü, stüdyosunda ikinci proje albümü için çalışırken ziyaret ettik.
İÇİNİZİ ISITAN ÇAKIRKEYİF ŞARKILAR
( 30 Aralık 2013 tarihinde Milliyet gazetesi Cadde ekinde ve Milliyet Sanat dergisi Ocak 2014 sayısında yayımlanmıştır.)
‘İşin mutfağı’ diye çok klişe bir laf var ya hani; müzik lisanında o mutfak, albümlerin kaydedildiği stüdyolardır desem galiba yanlış olmaz. Tiyatro oyuncusu Mustafa Avkıran şu sıralar stüdyoda. Hayır, seslendirme filan değil; Kalan Müzik etiketiyle yayınlanmış nice albümün kaydedildiği müzik stüdyosunda bir albüm kaydediyor. “Sabahlar Olmasın” adını verdiği ve Garaj İstanbul’da sezon boyu sahnelediği müzik projesini Hasan Saltık’ın desteğiyle bir albüme dönüştürmeye karar veren Mustafa Avkıran’ı stüdyoda ziyaret ettim. Mutfakta pişmekte olan yemeğin tadına bakmaktı maksadım. Sonunu başından söyleyeyim madem; pek lezzetliydi.
Üniversite yıllarında türkü barlarda saz çalarak başladığı müzik macerası, onu geçtiğimiz yıl kazandığı ‘ülkenin en iyi çıkış yapan şarkıcısı’ ödülüne kadar götürdü. İlk albümüyle 2012 yılında bir fenomene dönüşen Mehmet Erdem’le yeni albümünü konuşurken ‘Mehmet Erdem olmak’ üzerine de sohbet ettik.
“Yalanın Batsın”, “Bebek, “Bence Talih”, “Kırmızı”, “Acele Etme”, "Telafi”, “Tabii Tabii” ve daha niceleri…
Türk popunun 2000’li yıllarına damgasını vurmuş şarkıların bestecisi Altan Çetin’le Beylerbeyi’ndeki stüdyosunda ‘80’lerde piyanist şantörlükle başlayan müzik yolculuğunu ve ‘hit’ şarkı yazmanın püf noktalarını konuştum.
Türk popunun 2000’li yıllarına damgasını vurmuş şarkıların bestecisi Altan Çetin’le Beylerbeyi’ndeki stüdyosunda ‘80’lerde piyanist şantörlükle başlayan müzik yolculuğunu ve ‘hit’ şarkı yazmanın püf noktalarını konuştum.
YHT: İleride Türk pop müziğinin tarihi içerisinde Nükhet Duru’ya ayrılan sayfaya neler yazacaklar sizce? En çok neyin yazmasını istersiniz ya da?..
ND: Kıymetini bilemedik :)
Nükhet Duru'nun çok yakında piyasaya çıkacak yeni albümünü ve daha bir çok şeyi, Milliyet Sanat dergisi Temmuz 2012 sayısı için konuştuk.
Canım alaturka çektiğinde ilk seçeceğim albüm olur mu? Olmaz elbet. Ama Sertab’ın bunca yıldır gönlünden geçeni yapacak, söyleyecek kadar kredi biriktirmiş olduğunu da kabul etmek gerekir. Kaldı ki Farsça bir kelime olan Sertab’ın Türkçe anlamı ‘inatçı’ iken, onu hangimiz durdurabilirdik ki?
Milliyet Sanat dergisi için Sertab Erener'le hem alaturka albümünü, hem de bilmediğimiz Sertab'ı konuştum.
Röportajın tamamını bu cümlenin üzerini tıklayarak okuyabilirsiniz.
Röportajın tamamını bu cümlenin üzerini tıklayarak okuyabilirsiniz.
"Doğduğum yerde kanla beslendim
Seçme şansım yok, ben katilim
Silah belimde, namusum kirli
Kaçma şansım yok, ben katilim..."
"Pavlov'un köpekleri havlıyor yine
Akademik çevreler boyun eğmiş efendiye
Tabutlar ağırlaşır gençler ölürse
Salyalar akıyor ekrandan üzerimize..."
"Ucube sensin
Asarsın, kesersin
Padişah da seçilsen
Bizi öldüremezsin..."
"Pırlanta Uzmanıyım Ben Aslında"
ZG: Bu işten para kazanabileceğimi bile düşünmüyordum. Pırlanta uzmanıyım ben aslında.
YHT: Nasıl yani?
ZG: Tabii tabii, aktif olarak yapıyordum. O kadar da güzel bir kariyerim vardı ki…
Yabancı Gelin Sonia, Türkiye'de nasıl ünlü bir sinema oyuncusu ve şarkıcı oldu?..
Yetmişlerde ona kim, neden açık çek verdi?
Dillere destan Suna Yıldızoğlu-Çetin Alp aşkı nasıl ve neden bitti?..
Suna Yıldızoğlu'nun Türkçe şarkıları neden TRT denetiminden geçmedi?..
Ortadan kaybolduğu dönemde neredeydi?..
Hepsi ve dahası bu röportajda!
Hakkımda
Yavuz Hakan Tok
Müzik Yazarı / Eleştirmen / Arşivci
Müzik Yazarı / Eleştirmen / Arşivci
2001 yılında Bir Zamanlar adlı internet sitesinde müzik yazıları yazmaya başladı. Yanı sıra yazıları, Zip İstanbul, Koara, İkinci Kanal, Caretta, Mezun Life, Popüler Tarih dergilerinde, Bugün gazetesi ve Milliyet gazetesinde yayımlandı.
Bu Hafta Çok Okunanlar
-
(Milliyet Sanat dergisi Şubat 2023 sayısında ve 5 Şubat 2023 tarihli Milliyet gazetesinde yayımlanmıştır.) 1997 yılında bir vesileyle Pre...
-
(1984'ten Bugüne) Sezen Aksu'nun yeni albümünün piyasaya çıktığı bugünlerde, Türk popunun efsane albümlerinden "Sen Ağlama&q...
-
MABEL MATİZ - "FATİH" “Yahu bu ne? Bu zamanda 25 şarkılık albüm mü olur? Kim dinleyecek bunu?” “Şarkıların hepsi birbirine benz...
-
"ALO? HER GECE GEZENLERLE Mİ GÖRÜŞÜYORUM?" “Herkesi zalim kendini alim hissetmen bile normal.” Şarkı bu cümleyle başladığı için...
-
(17 Şubat 2014 tarihinde Milliyet Sanat dergisi internet sitesinde yayımlanmıştır.) Esra Berkman 1980 doğumlu. Görece genç yaşına rağmen k...
Arşivden
-
Yabancı Gelin Sonia, Türkiye'de nasıl ünlü bir sinema oyuncusu ve şarkıcı oldu?.. Yetmişlerde ona kim, neden açık çek verdi? Dillere...
-
ENBE ORKESTRASI - "SENDEN KIYMETLİ Mİ?" Bütün tartışmalara, eleştirilere rağmen popüler müzik piyasasında ENBE damgası vurulmuş ...
-
"Hani Peter Pan masalı gibi bir hayal dünyası vardır ya; orada kötülük yoktur, orada ihanet yoktur, orada acı çekilmez. Bizim şarkılar...
-
MABEL MATİZ - "FATİH" “Yahu bu ne? Bu zamanda 25 şarkılık albüm mü olur? Kim dinleyecek bunu?” “Şarkıların hepsi birbirine benz...
-
MUSTAFA BOZKURT – “YOL” Esinlenme, etkilenme, ilham alma, sanatın her dalında bir çıkış noktası olabilir. Önünde bir örneği, daha önce yap...