Bu yorumu cinsiyetçi mi bulursunuz bilmiyorum ama “güzel kadın” deyince aklımıza gelen şeyle, “güzel adam” deyince aklımıza gelen şey aynı kapıya çıkmıyor bence. Zira kadın için genellikle fiziki güzellik ölçütlerinde anlam bulan bu terim, erkekte kaşta gözde, boyda posta değil, bir tavırda, duruşta, fikirde, düşüncede yahut eylemde karşılığını buluyor. İşte bir süredir hakkında yazmak için bir kenara ayırdığım albümlerin ortak paydasını ararken de bu terim kendiliğinden çıkıp geldi ve yazının adını koydu. Buyurunuz size Türkçe “rock” müziğin, hepsi bu kadar olmamakla birlikte, yakın geçmişte albüm çıkarmış “güzel adam”ları.
KATİL DEMET Mİ?
Albümlerine iddialı isimler takmayı seviyor Demet Akalın. “Kusursuz 19”, “Zirve 2010”, “Giderli 16” derken şimdi de “Rekor”la çıkıp geldi. Seyhan Müzik etiketiyle geçtiğimiz günlerde yayımlanan yeni Demet Akalın albümü sadece adıyla değil, içeriğiyle de iddialı. Albümde 15 şarkı ve bir de farklı versiyon var.
(24 Haziran 2014 tarihinde Milliyet Sanat dergisi internet sitesinde yayımlanmıştır.)
Türkiye’de “rock” müziğin ciddi bir ivme kazandığı 2000’li yılların tam ortasında tanış olmuştuk 110 grubuyla. O furya içerisinde pek de fazla örneği olmayan elektronik-“rock” sularında yüzen grup, yaygın medyada pek fazla görünmese de, türün meraklıları tarafından takip edilir olmuştu. 2007 ve 2010 yıllarında da birer albüm yayımlayan 110’un solisti ve bel kemiği Candan Tezel, geçtiğimiz aylarda ilk solo albümüyle karşımıza çıktı. Tezel’in EMI etiketiyle yayımlanan albümü “Hikâyeler” adını taşıyor.
2013 yılının son aylarında albümün habercisi olan “Bir Şarkı” servis edildiğinde, ben dâhil birçok kişi Candan Tezel’in 110 grubunun solisti olduğunu hatırlamadı; zira şarkı 110’un müzikal çizgisinden çok farklı, akustik bir pop-“rock” şarkısıydı ve hatta bir parça Teoman şarkılarını anımsatıyordu. (Nasıl ki pop müzikte bir dönem yeni çıkan her kadın şarkıcı Ajda Pekkan’a benzetildi ise, “rock” müzikte de solo erkek şarkıcıların dinleyici nezdindeki rol modeli Teoman ve birçoğu bu benzetmeden ister istemez nasibini alıyor; benzese de, benzemese de. Ki Tezel’in fizik olarak da Teoman’ın genç halini anımsatması bu benzetmeyi kaçınılmaz kıldı.)
“110 grubunun dağıldığını söyleyemeyiz,” diyor Candan Tezel röportajlarında. Kaldı ki grup elemanlarından birinin gruptan bağımsız bir albüm yapması her zaman grubun dağıldığı anlamına gelmez zaten. Hele ki kendi şarkılarını yazan bir müzisyenden bahsediyorsak… Nitekim Tezel de bu albümde 110’dan bağımsız, nispeten farklı bir çizgide çıkıyor karşımıza. ‘80’ler “sound”unun ama en çok da Depeche Mode’un izlerini süren “Her Gün” ve “Nasıl İstersen” bu genellemenin dışında tutulabilir ki zaten bu iki şarkının bestesine de yine 110’dan Ozan Yılmaz, Candan Tezel’le birlikte imza atmış. Hayatının bir dönemini Depeche Modelar, Ahalar, Alphaviller, Duran Duranlarla geçirmiş biri olarak özellikle “Her Gün”ü daha ilk dinleyişte bağrıma bastığımı söyleyebilirim yeri gelmişken.
Albümde bir de 110 albümlerinden çıkıp gelmiş, grubun sevilen şarkılarından biri olan “Özledim Seni” var. Şarkıyı bu kez daha akustik bir düzenleme ile dinliyoruz. Bu şarkı ve diğer tüm şarkıların söz ve müziklerinde Candan Tezel’in, düzenlemelerde ise Tezel’le birlikte Ozan Yılmaz’ın imzası var.
Son sırada yer almasına rağmen güncel Türkçe “rock” çizgisine daha yakın duran “Âşık Olalım” ticari açıdan albümün saklı kozu olabilir. “Bir Şarkı” zaten “radyo dostu” kıvamıyla da bir çıkış şarkısı olarak üzerine düşeni yaptı. İkinci klip şarkısı “Rüzgârla” ise depresif Türkçe “rock” sularında seyreden bir başka ticari şansı yüksek şarkı (Türkçe “rock”ın vazgeçilmez “koku, yatak, vücut” sözcükleri de dahil olmak üzere.) “Senin Olsun” hem sözleri hem de melodik yapısıyla albümün en sıcak şarkılarından biri. Daha akustik, melodik ve söz ağırlıklı şarkıları sevenlerdenseniz, “Senin Olsun” gibi, “Hiç Kimse” de sizi başka türlü etkileyebilir bu albümde.
Deneyimli bir müzisyenin ince eleyip sık dokuyarak, ustalıkla kotardığı, içinde farklı müzikal tatlar, farklı “Hikâyeler” barındıran ama kendi içinde bütünlüğünü de koruyan, eli yüzü düzgün, derli toplu bir albüm bu. Bazen gruplardan ayrılan müzisyenlerin solo albümlerini dinleyince neden bu işe kalkıştıklarını anlayamazsınız; o derece aynıdır grupla yaptığı müzik çünkü. Candan Tezel’in albümünde en azından bu söz konusu değil.
Albümün fotoğrafları Fethi Karaduman tarafından çekilmiş, kartonet tasarımı ise Arda Aktaş tarafından yapılmış. Bu özenli kartonetin kesim ve baskısının ise aynı özende olduğunu söylemek ne yazık ki mümkün değil (en azından bendeki kopyada kesim çapakları olduğu gibi duruyordu.)
HAZİRAN 2014
(16 Haziran 2014 tarihinde Milliyet Sanat dergisi internet sitesinde yayımlanmıştır.)
Necdet Kaya ilkokul yıllarında bağlama eğitimi alarak başladığı müzik yolculuğuna konservatuar eğitimi ile devam etmiş. Henüz 20 yaşındayken sahneye çıkmaya başlayan Kaya’nın ilk albümü “Yar İmiş Meğer”, 2007 yılında yayımlanmış. 2011 yılında “Kopardılar Dallarımı” adlı ikinci albümünü piyasaya süren Necdet Kaya’nın yeni albümü “Yanık Türküler”, geçtiğimiz günlerde Esen Müzik etiketiyle dijital platformlarda ve müzik market raflarında yerini aldı.
Ali Osman Erbaşı’nın müzik yönetmenliğini yaptığı bu albüm, halis muhlis bir halk müziği albümü… Tam on altı türkü var albümde ve türkülerin her biri tamamen usulünce ve üslubunca icra edilmiş, seslendirilmiş. Erbaşı tam tabiriyle çekirdekten yetişme bir müzisyen ve bugüne dek halk müziğini hem otantik haliyle icra eden, hem de modernize edilmiş haliyle seslendiren isimlerle çalışmış. Bunların arasında Belkıs Akkale, Gülşen Kutlu, Arif Sağ gibi isimler de var, Zara, Şükriye Tutkun ve hatta Müslüm Gürses gibi isimler de. Bu albümde ise öyle abartılı modernize etmeler, sentezlemeler filan yok. Handiyse vakti zamanında TRT radyolarından dinlediğimiz türden bir saflık, paklık… Sazların icrası tek sesli değil elbette. Hatta halk müziğinde pek de sık rastlamadığımız akordeon, obua, viyolonsel ve banjo gibi enstrümanlar da kullanılmış yer yer ama tüm bunlar türkülerin otantik hallerine zeval getirmeyecek kadar dozunda katılmış baharatlar olarak albüme çeşni veriyor; amaca dönüşmüyor, araç olarak kalıyor. Zaten en önemlisi, Necdet Kaya türküleri abartılı şive taklitlerine, gırtlak oyunlarına boğmadan seslendiriyor. Türkücüler arabesk, arabeskçiler türkü söylemeye başladığından beri bu denli “temiz” türkü söyleyen pek kimse kalmadı malum (TRT sanatçılarını tenzih ederek söylüyorum tabii.)
Bununla birlikte albümün tamamında (çok bildik türküler de dahi) bir tempo düşüklüğü, bir olması gerekenden daha yavaş olma hali var. Bunun sebebi Necdet Kaya’nın şarkıcı olarak bu tamperamanda seyretmesi ve düzenlemelerin ona göre yapılması da olabilir; tam tersine düzenlemeler böyle yapıldığı için Necdet Kaya’nın bu tempoda söylemesi de, onu bilemiyoruz. Ancak bu durum, standartlara kıyasla epeyce uzun bir albüm süresince dinleyici için yer yer yorucu olabiliyor.
Ne şekilde icra edilirse edilsin, içinde türkü barındıran albümlerde sıklıkla eleştirdiğimiz şey, genellikle hep aynı türkülerin kullanılıyor olması. Oysa halk müziği bu toprakların bilinen en eski müziği ve sonsuz bir zenginlik, çeşit içeriyor. Bu albümde de son yıllarda piyasada dolaşımda olan türküler ağırlıkta… “Bahçada Yeşil Çınar”, “İşte Gidiyorum Çeşm-i Siyahım”, “Gelevera Deresi”, “Beyaz Giyme Söz Olur” bunlardan sadece bir kaçı. Neyse ki pek bilinmeyen, orijinal birkaç türkü de var. Bunların arasında 1500’lü yıllarda yaşamış halk ozanı Seyyid Seyfullah Kasım Efendi’ye ait olan “Bir Dost Bir Post Yeter Bana”, Hasan Durak’tan alınan ve İhsan Öztürk tarafından derlenen “Bir Ay Doğar”, 20. yüzyıl şairlerinden Hafız Kamil’e ait olan ve Necdet Kaya tarafından derlenen “Yayılsın Âleme Şanın Sevdiğim” sayılabilir. Keşke her türkü albümünde böyle en azından birkaç farklı eser olsa.
Albümde özellikle Mustafa Sayan tarafından bestelenmiş Âşık Veysel sözleriyle “Mimar” türküsüne dikkatinizi çekmek isterim. Bazen dünya üzerinde bin kitabın, filmin, resmin anlatamadığını, bilimin, ilmin, fennin açıklayamadığını bir halk ozanının birkaç dizesi özetleyiveriyor ve şaşırıp kalıyorsunuz. “Mimar” tam da öylesi bir türkü işte…
Ketkolektif tarafından çekilmiş pastoral fotoğraflar ve Mehtap Arslan’a ait grafik tasarım, albümün iklimine, dokusuna ve duygusuna çok uygun bir kartonetin ortaya çıkmasını sağlamış.
Özetle; çeşitli yörelerden tadında ve deminde, adlı adınca türkü dinlemek için son dönemde tavsiye edilebilecek birkaç albümden biri “Yanık Türküler”. Türün sevenleri kaçırmasın.
HAZİRAN 2014
Hakkımda
Yavuz Hakan Tok
Müzik Yazarı / Eleştirmen / Arşivci
Müzik Yazarı / Eleştirmen / Arşivci
2001 yılında Bir Zamanlar adlı internet sitesinde müzik yazıları yazmaya başladı. Yanı sıra yazıları, Zip İstanbul, Koara, İkinci Kanal, Caretta, Mezun Life, Popüler Tarih dergilerinde, Bugün gazetesi ve Milliyet gazetesinde yayımlandı.
Bu Hafta Çok Okunanlar
-
(Milliyet Sanat dergisi Şubat 2023 sayısında ve 5 Şubat 2023 tarihli Milliyet gazetesinde yayımlanmıştır.) 1997 yılında bir vesileyle Pre...
-
(1984'ten Bugüne) Sezen Aksu'nun yeni albümünün piyasaya çıktığı bugünlerde, Türk popunun efsane albümlerinden "Sen Ağlama&q...
-
MABEL MATİZ - "FATİH" “Yahu bu ne? Bu zamanda 25 şarkılık albüm mü olur? Kim dinleyecek bunu?” “Şarkıların hepsi birbirine benz...
-
Nebahat Çehre tramplene çıkan basamaklardan birine oturdu. Ellerini de dizlerinin üzerinde kenetledi. Serçe parmağında altın bir halka ...
-
"BAZEN SIĞ, BAZEN DİBİ YOK" Hande Yener albümleri/şarkıları hakkında yazmayı seviyorum, o belli. Neredeyse her albümünü yazmışım. ...
Arşivden
-
Yabancı Gelin Sonia, Türkiye'de nasıl ünlü bir sinema oyuncusu ve şarkıcı oldu?.. Yetmişlerde ona kim, neden açık çek verdi? Dillere...
-
ENBE ORKESTRASI - "SENDEN KIYMETLİ Mİ?" Bütün tartışmalara, eleştirilere rağmen popüler müzik piyasasında ENBE damgası vurulmuş ...
-
"Hani Peter Pan masalı gibi bir hayal dünyası vardır ya; orada kötülük yoktur, orada ihanet yoktur, orada acı çekilmez. Bizim şarkılar...
-
MABEL MATİZ - "FATİH" “Yahu bu ne? Bu zamanda 25 şarkılık albüm mü olur? Kim dinleyecek bunu?” “Şarkıların hepsi birbirine benz...
-
MUSTAFA BOZKURT – “YOL” Esinlenme, etkilenme, ilham alma, sanatın her dalında bir çıkış noktası olabilir. Önünde bir örneği, daha önce yap...