İsveç doğumlu olan ve O Ses Türkiye yarışmasına İngiltere’den katılan Ayda, yarışmada birinci olamamış ama özellikle Halil Sezai’nin “İsyan” şarkısıyla dikkatleri üzerine çekmiş, o günlerde adından epeyce söz ettirmişti. Sonrasında “İsyan”ın stüdyo kaydını Deezer’da bir ara gördüğümü hatırlıyorum ama şimdi baktım, yok. Sanırım Ayda’yla sözleşme imzaladıktan sonra Sony Müzik onun için yeni bir kariyer planı yaptı.
Ayda’nın bu ilk teklisi “Boğaz’da Yangın Var” adını taşıyor. Alper Narman ve Onur Özdemir tarafından yazılmış şarkının düzenlemesini Gürsel Çelik yapmış. “İsyan” gibi bir şarkıyla dikkat çekmiş bir şarkıcı için atacağı ilk adımda böyle bir şarkı seçilmiş olması neresinden baksanız akıllıca. Eski zamanlardan Sezen Aksu’nun, yakın zamanlardan Sıla’nın yazıp söyleyeceği türden bir şarkı “Boğaz’da Yangın Var”. Haliyle kendi dinleyicisini kolay bulacak bir şarkı.
Gelin görün ki Ayda’nın da tıpkı yurt dışında doğmuş büyümüş diğer nice genç şarkıcımız gibi, özellikle sesli harflerde kendini gösteren belirgin bir aksan sorunu var. Daha hareketli bir şarkıda belki pek de fark edilmeyecek bu durum, bu şarkıda ister istemez yer yer (özellikle ilk cümlelerde) rahatsızlık veriyor. Dinleyici bunu dert eder mi? Sanmıyorum. Ama ben dert ediyorum işte.
Buna karşın Ayda’nın bu tekli için çalıştığı da belli oluyor. Yarışma performanslarına kıyasla çok daha kontrollü şarkı söylüyor ve sesini daha bilinçli kullanıyor. Kalbe dokunan bir ses rengi var bu Allah vergisi durumu lehine çevirebilirse, önümüzdeki dönemin parlayan yıldızlarından biri olabilir. Bu şarkı bunun yolunu açacak gibi görünüyor.
Ayşe Hatun Önal “Çak Bir Selam”la girdiği yeni yolda yürümeye devam ediyor. Yine aynı ekiple, yani Alper Narman, Onur Özdemir ve Gürsel Çelik’le birlikte kotardığı yeni teklisi “Güm Güm”, 2015’in ilk günlerinde, Sony Müzik etiketiyle düştü müzik marketlerin ve dijital platformların raflarına. Yine popüler kulvarda, yine sloganlı ve bu nedenle kolay dile düşecek bir şarkı bu.
Ayşe Hatun Önal bu defa şarkıya imza atan isimlerden biri olan Onur Özdemir’i de şarkıya dahil etmiş ve “featuring” hadisesine girmiş. Böylece Onurr’a dönüşen Onur Özdemir’i meraklıları bir dönemin en çok umut vaat eden “rock” gruplarından biri olan ama bir tek albümden sonra dağılan Sakin grubundan tanıyorlar aslında. Zaten bu durum, “Güm Güm” yayımlandıktan bir süre sonra sosyal medyada bizim muhafazakâr (nasıl oluyorsa) “rock” tayfası tarafından yazılıp çizildi epeyce. Müziğe ihanet ettiğini düşünenler de var, parayı tercih ettiğini düşünenler de… Var oğlu var. Sanırsınız kötü yola düşmüş!
Bir kere adam gayet doğru düzgün pop şarkılarına imza atıyor. Zira iyi pop şarkısı yazmak ve bunu yaparken ucuz klişelere saplanıp kalmamak, avamlaşmamak öyle sanıldığı kadar kolay bir şey değildir. İkincisi, “rock” müzik yapıyor olmak bir üst sınıfa, klana ait olmak anlamına gelmez. Gelseydi, bu “rock”ın özüne aykırı olurdu zaten.
Evet, “Güm Güm” de tıpkı “Çak Bir Selam” gibi iyi bir pop şarkısı. Türkçe popun genel seyrinin, sıradanlığının uzağında, farklı, dikkat çekici ve kendi kulvarı içerisinde her bakımdan doğru bir şarkı. Ayşe Hatun Önal’ın kendine özgü ses rengine de çok yakışmış. Bu şarkı bu düzenleme ile ve fakat İngilizce sözlerle yurt dışında yayımlansa iş yapar, o derece. Yani bence öyle…
Yeri gelmişken Alper Narman – Onur Özdemir ve Gürsel Çelik’e acilen Ajda Pekkan için bir şarkı yazmalarını önermek isterim. Zira Ajda’yı bu aralar düştüğü alaturka ve arabesk tuzağından ancak bu ekibin elinden çıkacak bir şarkı kurtarabilir gibi gözüküyor.
(12 Şubat 2015 tarihinde Milliyet Sanat dergisi internet sitesinde yayımlanmıştır.) 2012 yılında Emre Aydın’ın seslendirdiği “Soğuk Odalar” adlı bestesiyle adını duyduk ilk kez. O şarkıda Aydın’la düet yapıyordu Gülden Mutlu. Sesini de ilk kez duyuyorduk. Ardından “Unutamam Dedin” adlı solo tekli geldi. Ve nihayet Gülden Mutlu ilk albümüyle karşımızda. Pasaj Müzik etiketiyle yayımlanan albüm “Sen Yokken Olanlar" adını taşıyor.
Albümde 8 yeni şarkının yanı sıra “Unutamam Dedin”in akustik versiyonu da yer alıyor. Bütün şarkıların söz ve müziklerini Gülden Mutlu yazmış. Aranjör olarak ise Hüseyin Çebişçi, Efe Demiryoğuran, Cihangir Aslan, Caney Güneysu ve iki şarkıda da Haluk Kurosman imzalarını görüyoruz.
Ticari olarak büyük iş yapmasına rağmen, “Soğuk Odalar”ı ve dahi “Unutamam Dedin”i de çok sevdiğimi söyleyemem. Ancak bu albüm, Mutlu’nun şarkıcılıkta ve şarkı yazarlığında sahip olduğu kendine has üslubu daha net bir biçimde ortaya çıkarması açısından, o iki şarkıdan çok daha fazlasını yapıyor. Kırılgan, hassas, aşkta yaralı bir kadının hikâyeleri var şarkılarda. Ne atarlı – giderli, ne de gereğinden fazla sulu gözlü. Derli toplu şarkı sözleri, sade ama etkili, yer yer çok vurucu cümlelerle Mutlu’nun dünyasına girmemizi ve bir albüm boyunca orada kalmamızı sağlıyor. Özellikle melodik olarak bir parça Sıla müziğini andırmıyor değil, evet ama Sıla’nınkiler kadar tamlamalarla, kelime oyunlarıyla dolu değil Gülden Mutlu’nun cümleleri. Müziği ise daha yumuşak, hatta yer yer ‘80’ler (“Sen Ağlama” mesela) duygusu hissettiren düzenlemelerle bezeli.
Ve çok sakin şarkı söylüyor Gülden Mutlu. Haykırmıyor, öfkelenmiyor, şarkılarla kavgaya tutuşmuyor. Hani eski zamanlarda olsa da radyo sınavlarına girse, kesin kazanır, tam da radyonun aradığı türden bir alaturka solisti olurmuş gibi. Buna karşın kaleminden çıkanların duygusunu sesiyle dinleyene hissettirmeyi de başarıyor ki radyo sanatçıları bunu pek yapamaz/yapmazdı; bilenler bilir.
Albüm piyasaya çıkmadan bir süre önce, çıkış şarkısı olarak servis edilen “Yatsın Yanıma”, belli ki albümün en büyük kozu. “Boşver Beni” ihtişamlı düzenlemesi ile albüme sıkı bir açılış yapıyor. “Değiştim” eski Nilüfer şarkılarının tadını hissettirdi bana ki bu şarkının albümün bir başka kozu olduğu rahatlıkla söylenebilir. (Sahi yeni albümü için beste aradığını bildiğimiz Nilüfer neden bir Gülden Mutlu şarkısı söylemeyi düşünmez ki mesela? Çok yakışırmış gibi geliyor.)
Albümdeki favori şarkılarımdan birinin de “Yarım” olduğunu söyleyebilirim. “Gel de Yak” ticari gücü yüksek bir şarkı. Neresinden baksanız kolayca arabeskleşebilecek bu şarkıyı Haluk Kurosman nefis düzenlemiş ve adeta yeni bir “Arap Saçı” çıkarmış ortaya. “Senden Geçemedim” ise özellikle nakarat kısmıyla albümün arabeske en yakın duran şarkısı olmuş.
Neredeyse tamamen orta tempoda sürüp giden albümün en hareketli şarkısı “Hatırladın mı Beni?” belirgin bir teatral hava taşıyan, nefesli sazların etkisiyle neşelenen bir şarkı. Albümün sonunda yer alan “Unutamam Dedin”in akustik versiyonu da iyi, hoş ama Gülden Mutlu’nun bu versiyonda “unutamam” kelimesini neden “unu tamam” şeklinde telaffuz ettiğini ben anlamadım.
Sepya tonlarındaki kartonet tasarımı Berkcan Okar tarafından yapılmış. Zeynel Abidin Ağgül’ün fotoğrafları da bu romantik kartonet tasarımına uygun bir konseptte, albümdeki şarkıların ruhunu yansıtmayı başarıyor.
Aşk ama özellikle de mutsuz aşk şarkılarıyla başınız pek hoş değilse, bu albüm size hitap etmeyebilir. Ama tam tersiyse şayet, “Sen Yokken Olanlar”ı gönül rahatlığıyla baş tacı edebilirsiniz. Gülden Mutlu’nun hem şarkıcı, hem de şarkı yazarı olarak önümüzdeki yıllarda adından çokça söz edileceğini öngörmek de pek yanlış olmaz. Bu albüm bunu doğruluyor nitekim.
(2 Şubat 2015 tarihinde Milliyet Sanat dergisi internet sitesinde yayımlanmıştır.)
2012’de “Love Me Back” şarkısıyla kazandığı Eurovision yedinciliğinden sonra ikinci albümü “Aşktan ve Gariplikten”i yayımlayan, 2013 yılını tekli formatında yayımlanan “Kara” adlı şarkıyla geçiren Can Bonomo, üçüncü albümünü 2014’ün son günlerinde piyasaya sürdü. Avrupa Müzik etiketiyle yayımlanan bu yeni albüm, “Bulunmam Gerek” adını taşıyor.
Sadece bir şarkı yazarı değil Can Bonomo; bir de şiir kitabı yayımlamış bir şair aynı zamanda. Onu ilk tanıdığımızdan bu yana şarkı sözlerindeki hissedilir şairanelik de buradan geliyor. Kelimeleri evirip çevirmeyi, onlarla oyun oynamayı seviyor ve bunu hem kalemi, hem de sesiyle yapıyor. Kalemine bir itirazım yoktu ama ilk duyduğumuzda sempatik gelen şarkı söyleme biçimi, ikinci albümde sıkıcı bir hal almaya başlamış, ben kendi adıma Bonomo’nun şarkılarda ne söylediğini şarkı sözlerini okumadan anlayamaz hale gelmiştim. Neyse ki bu albümde bu handikabı aşmış görünüyor. Belli ki özen göstermiş ve alamet-i farikası haline gelen stilini de bozmadan, daha anlaşılır bir biçimde şarkı söylemeye başlamış. Bunun da etkisiyle şarkıları daha kolay dinlenilir hale gelmiş. Ama sadece bu kadar değil. Müziğinde de belirgin bir sadeleşme var Bonomo’nun. Daha olgun, daha ne istediğini bilen, daha telaşsız bir müzikal çizgi, albümün bütününde hissediliyor.
Söz ve müzikleri Can Bonomo’ya ait 10 şarkı var albümde. Düzenlemeleri ve müzik direktörlüğünü yine Can Saban yapmış. Kayıt ve “mix” ise Ali Rıza Şahenk tarafından yapılmış. Onlar bir ekip artık ve bu ekip ruhu hem müzikal bütünlük, hem de “sound” anlamında tutarlılık olarak albüme yansıyor.
Başından beri “İstanbul müziği” tanımlamasını yakıştırıyor kendi müziğine Can Bonomo. Haksız da sayılmaz. Hem binlerce yıllık geleneksel müzikten, Rumların, Ermenilerin, Yahudilerin ve hatta bir dönem İstanbul eğlence hayatına damgasını vuran Beyaz Rusların müzikal zenginliklerinden, Osmanlı saray müziğinden ve bugünün kozmopolit metropolünün müzikal çeşitliliğinden izler taşıyan bir melodik örgüsü var Bonomo şarkılarının. Can Saban’ın düzenlemeleri de bu hesapsız kitapsız, hatta yer yer matematiksiz, tamamen içtenlikle yazılmış ama bu nedenle de kimi kez çok karmaşık şarkıları dinleyiciye en doğru biçimde aktarabilmenin formülünü bulmuş gözüküyor.
Albümün ilk klip şarkısı olarak seçilen “Tastamam”, kolay algılanabilecek bir aşk şarkısı olarak albüme dikkat çekmek için doğru seçim gibi gözüküyor (albümün bütünündeki ama özellikle de bu şarkıdaki yaylı sazlar kompoziyonu için Can Saban’a fazladan bir tebrik de sunalım yeri gelmişken .) Ancak bana kalırsa albümün asıl “hit”i “Hikâyem Bitmedi” olabilir. Açılışı yapan “Dem”deki Andrew Lloyd Weber müzikalleri havasına bayıldım ki Bonomo şarkılarında (misal “Love Me Back”de) yer yer karşımıza çıkan ve ona çok da yakışan bir şey bu.
“Senin Olmadan Ölemem”, neredeyse bir ‘70’li yıllar İlham İrem şarkısı naifliğinde. Bonomo’nun Sattas grubundan Orçun Sünear’la düet yaparak seslendirdiği “reggae” ritimli “Kaçak” çok eğlenceli, Nazım Hikmet’e bir selam çakan “Bahr-i Hazer” ise kelimenin tam anlamıyla nefis. Bir senfoni gibi başlayıp folklorik öğelerle devam eden “Bulunmam Gerek”, neşeli bir demlenme şarkısı olan “Resmini Görünce” ve “rock”a yakın duran “Bir Çocuk Yaralı”, uzun yıllar sonra bile dinlenilebilecek Bonomo şarkıları olarak albümü bütünlüyor. “Her Kız Başka” ise albümün en gündelik dilde, en yeni yetme şarkısı gibi duruyor.
Aytekin Yalçın tarafından çekilen fotoğraflar ve Emrah Kavlak’a emanet edilmiş görsel tasarım ise gereğinden fazla ağırbaşlı. Bana kalsa daha renkli bir görselliği tercih edebilirdim. Buna karşın albüm her bir şarkısıyla hem Can Bonomo kariyerinin hem de son dönemlerin en iyi albümlerinden biri olmaya aday.
Yavuz Hakan Tok Müzik Yazarı / Eleştirmen / Arşivci
2001 yılında Bir Zamanlar adlı internet sitesinde müzik yazıları yazmaya başladı. Yanı sıra yazıları, Zip İstanbul, Koara, İkinci Kanal, Caretta, Mezun Life, Popüler Tarih dergilerinde, Bugün gazetesi ve Milliyet gazetesinde yayımlandı.