(Milliyet Sanat dergisi Ağustos 2016 sayısında yayımlanmıştır.) 1961 yılında sinemalarda gösterilen “Acı Tesadüf” adlı yerli filmde rol kesen henüz beş yaşındaki çocuk oyuncuyu hatırlar mısınız? ‘70’li yılların ilk yarısında İzmir’de Elhamra Sineması’nın önünde, kendi kurduğu Çılgınlar adlı orkestrasıyla beraber sokak şarkıcılığı yapan küçük kızı görmüş müydünüz? Ya da aynı şehrin düğün salonlarında?..
“En büyük hayalimdi Harbiye sahnesinde olmak,” dedi. Kimin
değildi ki? İrem Derici’nin de hayaliydi mutlaka, Ece Seçkin’in de. Ama onlar
şimdilik seyirci koltuklarındaydılar. Sahnede Bengü vardı. Bengü, Harbiye Açık
Hava’da ilk kez konser veriyordu.
Ankaralı bir grup Heavy Sky; nitekim adı da Ankara’yı
çağrıştırmıyor değil. Ankara’da kapalı, kurşuni, ağır olan sadece hava değil
atmosferdir aslında. Bundan mıdır bilinmez, Ankara’dan iyi müzisyenler, sıkı
gruplar çıkar hep. Heavy Sky’ın prodüktörlüğünü kendi yaptığı ilk albümü
“Dreamer” geçtiğimiz günlerde On Air etiketiyle yayımlandı. Bakmayın bunun
grubun ilk albümü olduğuna, bu bilgiyi edinmemişken dinlemiş olsanız, buna asla
ihtimal vermezsiniz; hatta Heavy Sky’ın bir Türk “rock” grubu olduğuna da.
(Milliyet Sanat dergisi Temmuz 2016 sayısında yayımlanmıştır.)
Evvel zaman, kalbur saman içindeydi… Bir yanımız kahır kıyamet arabesk filmlerin video kasetleriyle yaprak döker, bir yanımız şakkıdı şukkudu taverna kasetleriyle bahar bahçe iken, takvimler ‘80’leri 90’lara bağlayıvermişti bile. Ortalama bir oturma odası büyüklüğündeki ışıklı, bol düğmeli kompüterlerin hayatlarımıza karışıvermesi, binalardaki kapıların yakınına geldiğimizde kendiliğinden açılıvermesi, hatta PTT’ye başvurup yıllarca sıra bekleyerek evlerimize bağlatabildiğimiz, sonra da başköşelerde üzerine dantel örterek muhafaza ettiğimiz telefonların nereye gitsek yanımızda götürebileceğimiz, nerede istersek konuşabileceğimiz akıl almaz cihazlara dönüşüvermesi, yani bilim-kurgu televizyon dizisi Uzay 1999’un gerçek oluvermesi an meselesiydi. O sıra döküldü terütaze popçularımız şeker şurup şarkılarıyla ortalığa. Renkli kostümleri, bir o yana bir bu yana savurduğu fönlü saçları ve kendine has dans stiliyle şirin mi şirin Kenan Doğulu’yu da o sıralar tanıdık.
(30 Haziran 2016 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)
Mevzu o kadar saçma bir yerde ki şu an, birisi çıkıp bir sonraki albümünün adını “Hit Çıkmazsa Para Yok” koyarsa şaşırmayacağım. Öyle bir Salı pazarı jargonuna doğru yol alıyor rekabetin getirdiği iddia. Hande Yener’in yeni albümünün adı “Hepsi Hit”. Alıp eve geldiğimizde “hepsi hit” çıkmazsa kime şikâyet edeceğimizse belli değil.
(28 Haziran 2016 tarihinde Milliyet Sanat dergisi internet sitesinde yayımlanmıştır.)
Adını 2000’lerin ilk yıllarında şarkı yazarı olarak hafızaya aldık. Fettah Can, o dönem Alper Narman ile birlikte sayısız “hit” şarkıya imza attı, Emel’den Sezen Aksu’ya, Levent Yüksel’den Sibel Can’a, sektörün lokomotif isimlerinin albümlerinde yer alan şarkılarıyla tanınırlığını perçinledi. Gülben Ergen’e verdiği “Yalnızlık” adlı şarkıda ilk kez onun sesini de duyduk ve aslında müziğe başladığı ilk yıllarda da şarkı söyleyen Fettah Can, 2010 yılından itibaren solo çalışmalarıyla şarkıcı olarak da karşımıza çıkmaya başladı.
Geçtiğimiz günlerde Dokuz Sekiz Müzik etiketiyle yayımlanan “Sen En Çok Aşksın”, Fettah Can’ın dördüncü albümü. İlk albümünden bu yana, yeni şarkılarının yanı sıra daha önce başkalarına verdiği şarkılara da yer veriyordu Fettah Can. Bu son albüm ise daha önce tekli formatında yayımlanmış iki şarkı haricinde tamamen yeni şarkılardan oluşuyor.
2013 yılında yayımlanan “Yalanlar Cumhuriyeti” adlı albümden sonra, 2015 yılını “Delirme” ve “Yalan Bu Dünya” teklileri ile geçirmişti Fettah Can. CD baskısı yapılmayan o iki şarkı, bu albümde yer bulmuş. Geriye kalan sekiz yeni şarkı ise yıllardır dinlemeye alışık olduğumuz Fettah Can stilinin yanı sıra daha farklı denemeler de içeriyor.
“Hayata Merhaba De” bu farklı denemelerden biri. Hem senfonik, hem de alaturka öğelerin ustaca bir araya getirildiği bu Fettah Can bestesi ve düzenlemesi, Cansu Kurtçu’nun etkileyici sözleri ile albümün en iyi şarkılarından biri. Akdenizli bir şarkı olan “Sağanak Gibi” de ilk dinleyişte dikkat çekenlerden. Keşke Fettah Can bu şarkıyı böylesi ağdalı bir biçimde değil de, daha sakin, hatta belki fısıldar gibi söyleseymiş. Çok ters köşe bir şey çıkabilirmiş ortaya.
Bildik Fettah Cah stilinde yürüyen (evet böyle bir stilin varlığından söz edebiliriz artık; sıkça da izinden gidiliyor üstelik) “Sen En Çok Aşksın”, albümün çıkış şarkısı ve elbette en ticari şarkı. İlan-ı aşk eden şarkılar (düğün şarkısı formunda ya da değil) her zaman en sevdiklerimiz arasında zira. “Olan Bize Oldu” da alaturka nağmeleriyle dinleyeni yakalayabilecek bir başka ticari gücü yüksek şarkı. “Bahardan Kalma”nın A kısmı ile “Olan Bize Oldu”nun nakarat melodisinin (oktav farkıyla) aynı kalemden çıktıkları biraz fazla belli.
Söz ve müziği Onur Koç’a ait “Dipsiz Kuyu”, türün çok tipik bir örneği. Başka bir açıdan “Ben Söyledim Sen Anla” da öyle. Mısır’dan İspanya’ya uzanan, bizim de kıyısından köşesinden dâhil olduğumuz coğrafyanın yıllar yılı dinlemekten ve sevmekten bıkmadığımız müziğinden ilham almış, aynı coğrafyanın biri biraz daha doğusundan, diğeri ise batısından yürümüş iki şarkı. Albümün kapanışında yer alan “Kalbime Güvendim” ise ferah, hafif ve iddiasız bir şarkı.
Fettah Can’ın şarkıcı olarak ilk kez karşımıza çıktığı zamandan bu yana şarkıcılık tekniği açısından çok daha iyi bir noktaya geldiğini bu albümle bir kez daha anlamak mümkün; onu da söylemek lazım.
Lara Sayılgan’ın çektiği fotoğraflar ve WBR İstanbul’un grafik tasarımıyla albüm kartoneti çok da iyi ve özenli bir baskıyla dinleyiciye sunuluyor. Hatta son zamanlarda gördüğüm en özenli kartonet baskısı da diyebilirim.
(23 Haziran 2016 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)
Denizli çıkışlı bir “rock” grubu olan Pul, ilk albümü “Sana Şarkılar Yazdım”ı 2013 yılında piyasaya sürmüştü. Albümün çıkışından bir süre sonra ise grubun kadrosu, kurucusu Yasin Aydın dışında tamamen değişti. Pul, uzunca bir aradan sonra yayımladığı yeni teklisinde Yasin Aydın’ın yanı sıra Özkan Yılmaz ve Kemal Eren’in de olduğu yeni kadrosuyla karşımıza çıkıyor. “Bu Hikâye Senin” adlı şarkının yer aldığı tekli, geçtiğimiz günlerde Artıproject etiketiyle vitrine çıktı.
Grubun ilk albümünün en belirgin eksiği, Pul adını hafızalara yerleştirecek kadar güçlü bir şarkının var olmaması idi. Bu yeni şarkı, bu eksiği geç de olsa giderebilir. Çünkü bir parça Emre Aydın şarkılarını anımsatmakla beraber, “Bu Hikâye Senin”, sözü, müziği ve temiz “sound”u ile hem eli yüzü düzgün, hem de ticari şansı da olabilecek bir “rock” şarkısı. Bu kulvarda nicedir yeni gruplar, yeni şarkıcılardan yana aman aman ses getiren bir iş düşmedi önümüze. Pul’a dikkat kesilmek için bu bile bir gerekçe olabilir.
(23 Haziran 2016 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)
Bir dizi şarkısı olarak kalan ve klip çekilmeyen “Hayat Belirtisi” 2015’in son günlerinde yayımlanmıştı. Cem Belevi’nin yeni teklisi “Alışamıyorum” ise geçtiğimiz günlerde Ozinga Müzik etiketiyle dinleyici karşısına çıktı. Belevi, müzikten oyunculuğa transfer olanlardan. Şu sıralar da yeni bir romantik komedi formatlı dizide bir kez daha oyuncu olarak karşımıza çıkıyor. Görünen o ki, bir anlamda ağır işçilik olan dizi oyunculuğundan fırsat buldukça da müziği ihmal etmiyor.
Teklinin etiketinden de belli olduğu üzere Cem Belevi bu defa Ozan Çolakoğlu ile güç birliği yapmış ve söz ve müziği kendisine ait “Alışamıyorum” adlı şarkısını hem aranjör, hem de prodüktör olarak ona emanet etmiş. Şarkıyı dinleyince zaten başka da bir alternatif düşünemiyor insan. Zira “Alışamıyorum”, sözleri, melodik yapısı, yürüyüşü ile neresinden baksanız tipik bir Gülşen şarkısı. Şarkının künyesini görmesem bu konuda hiç tereddüt etmezdim.
Resitatif başlayıp sağlam bir köprüyle arabesk etkili, akılda kalıcı bir nakarata bağlanan “Alışamıyorum”, Ozan Çolakoğlu’nun imzası çok belirgin düzenlemesiyle de her bakımdan ticari şansı yüksek bir şarkı. Cem Belevi’nin şarkıcı olarak adını daha faza duyurması açısından doğru bir yerde duracaktır bu nedenle. Ancak umarım bu şarkı onun “erkek Gülşen” olarak anılmasına sebep olacak bir müzikal tercihin başlangıcı olmaz ve burada kalır. Çünkü Belevi’nin özellikle “Günaydın Sevgilim ve “Sor”la yakaladığı çizgi daha genç, daha taze bir nefes vaat ediyordu.
Yavuz Hakan Tok Müzik Yazarı / Eleştirmen / Arşivci
2001 yılında Bir Zamanlar adlı internet sitesinde müzik yazıları yazmaya başladı. Yanı sıra yazıları, Zip İstanbul, Koara, İkinci Kanal, Caretta, Mezun Life, Popüler Tarih dergilerinde, Bugün gazetesi ve Milliyet gazetesinde yayımlandı.