2006 çıkışlı Sezen Aksu albümü “Bahane”nin en güzel
şarkılarından biri. Yitip gitmiş herkese, her şeye dair yakılmış bir ağıt belki…
Şimdi tekrar dinleyince şarkının bestecisinin de şiirin içine karıştığını fark
etmek can yakıcı. Ya da büyüdükçe, eksildikçe şarkıyı daha iyi anlamak…
Murathan Mungan bir şiir yazmış, Attila Özdemiroğlu bir beste
yapmıştır. Gelin görün ki ne şiir beste için yazılmış ne de beste şiir için
yapılmıştır. Sonra bir gün öpüşüverir ansızın beste ve şiir. Onları öpüştüren
Sezen’dir.
Bugün Attila Özdemiroğlu’nun doğum günü. Sadece hayatlarımıza
yer etmiş nice şarkının bestecisi değil, ahlâklı, ilkeli, olağanüstü yetenekli,
eşsiz bir müzisyenin, yeri doldurulamayacak bir abinin doğum günü. Onun
yokluğunu, eksikliğini bu şarkı kadar derin anlatabilecek başka şarkı
bulamadım. Ne tuhaftır ki bu şarkı da onun bestesi.
2018 başında tekli olarak yayımlanan “Lafügüzaf” şarkısı
Gökhan Türkmen “hit”lerinden biri olarak kariyerine yazıldı. 2016 çıkışlı
“Sessiz” albümünde yer alan “Yılan”ın SHØS ve Bora Çifterler “remix”i, Ege
Çubukçu ve Aslı Demirer’le birlikte seslendirdiği “Çalkala” ve Eylül ayında
piyasaya çıkan iki şarkılık “Synesthesia” teklisi ile yılı tek bir “hit”le
geçiştirmeyen Gökhan Türkmen, yıl bitmeden yeni şarkısını da piyasaya sürdü. Üç
şarkılık “Virgül” projesinin ilk şarkısı olan “İhtimaller Perisi” teklisi
2018’in son haftalarında GTR Müzik etiketiyle yayımlandı.
Şarkının sözleri Ozan Turgut’a, müziği Gökhan Türkmen’e ait.
Düzenleme ise GT Band tarafından yapılmış.
GTR Müzik’i hem kendi şarkıları ve albümleri hem de kendi
müzik anlayışının çevresindeki müzisyenlerin işleri için bir aile şirketine
dönüştüren ve taş üstüne taş koyarak sektördeki yerini ayrıcalıklı kılmayı başaran
Gökhan Türkmen, bu özgürlüğe sahip olmanın gücüyle ilerliyor. Böylece sektörün
ana akımında istenilenleri kadar istenmeyen, görmezden gelinen, dışarıda
tutulanlarını da dinleyiciye ulaştırabiliyor. Nitekim “Lafügüzaf” ne kadar kolay
kabullenilebilirse, “Synesthesia” teklisindeki iki “mashup” o kadar zor
algılanabilirdi. Hatta bütünüyle “Sessiz” albümü de kolay lokma değildi.
“İhtimaller Perisi” ise Gökhan Türkmen’i geniş kitlelerle
buluşturan şarkıların çizgisinde. Alaturka bir melodi örgüsü var ve yaylı
tanburun sesiyle başlayan şarkı haliyle kulağı o dakika yakalıyor. Perdesiz
gitar da cabası. Akustik enstrümanların zenginliği, Türkmen’in kendine özgü
“cool” şarkı söyleme biçimi ve dokunaklı şarkı sözleriyle zamanın
standartlarına göre uzun (4 dakika) şarkı su gibi akıp gidiyor.
Hem kendi kulvarında müzikal içeriği doyurucu hem de ticari
şansı yüksek bir Gökhan Türkmen şarkısı “İhtimaller Perisi”. Hele bir de
şarkıyı klibiyle birlikte dinlerseniz, karşı kış günlerinizin ideal eşlikçisi
olabilir.
Orijinal adı “Kustino Oro”. Goran Bregoviç tarafından bir
Yugoslav halk ezgisinden esinlenerek bestelenmiş ve 1988 yılında gösterime
giren Çingeneler Zamanı filminde kullanılmıştı. Bu kült film sinema tarihine
geçerken müzikleri de tüm dünyada ilgi gördü. Haliyle bize çok yakın melodiler
ve ritimler nedeniyle Türkiye’de de.
“Kustino Oro”nun Türkçe versiyonu 1993 yılında Oya - Bora ikilisi
tarafından yapıldı. Bora Ebeoğlu’nun yazdığı Türkçe sözlerle “Sevmek Zamanı”
adını alan şarkı, Oya – Bora’nın aynı yıl Özer Plak etiketiyle yayımlanan “Seni
Bana Yazmışlar” adlı albümde yer alıyordu.
Zaman içerisinde hem Oya – Bora hem de ikilinin birçok
şarkısıyla beraber bu şarkı da bir 90’lar klasiği olarak hafızalara yer etti.
İnsanın kanını kaynatan kıpır kıpır bir ritim, eğlenceli ve kıvrak bir melodi, bir
Bora Ebeoğlu ustalığı olarak gibi akan sözler ve kalabalık bir orkestra
şarkısını makul bir pop şarkısına çevirmekteki başarısıyla Gürol Ağırbaş’ın düzenlemesi…
Yitip giden sadece Sakız Hanım ve Mahur Bey değildi. Bir
dönem, bir devir bitmiş, perdeler kapanmış, o hüzünlü nağmeler susmuştu.
Şarkıyı dinlerken burnumuzun direğinin sızlaması bundandı.
Barış Manço yaşasaydı, bugün bulunduğumuz yerden düne bakıp
neler yazar, neler söylerdi bilinmez. Ama daha o günlerden bugünleri görmüş
gibiydi.
Bugün Barış Manço’nun doğum günü. 2 Ocak 1943 doğumlu Barış
Manço, 1 Şubat 1999’da hayata gözlerini yumduğunda henüz 60 yaşında bile
değildi. O zamanlar bize çok büyük, hatta yaşlı gibi gelirdi ama şimdi hesaba
vurunca anlıyorum ki çok erken veda etmiş.
Toplumsal hafızamıza kazınmış onlarca şarkısı var Manço’nun.
Hepsi bir hikâyesi, derinliği, karakteri olan şarkılar. “Sakız Hanım - Mahur
Bey” onlardan sadece biri. Bugün sosyal medyada sayısız Barış Manço paylaşımı
gördüm. Fotoğraflar, yorumlar, şarkılar… Benim içimden bu şarkıyı paylaşmak
geçti. Onun gidişiyle biten bir devri, onun yokluğunun bıraktığı boşluğu en iyi
bu şarkı anlatıyor sanki.
“Sakız Hanım – Mahur Bey”, 1988’de Emre Plak etiketiyle
yayımlanmış “Ful Aksesuar ’88 Manço Sahibinden İhtiyaçtan” albümünde yer alan
şarkılardan biriydi. Sözleri Barış Manço’ya, bestesi Bahadır Akkuzu’ya ait
şarkının düzenlemesi Garo Mafyan tarafından yapılmıştı.
mor ve ötesi 29 Ekim 2018’de Aya İrini’de bir senfonik bir
konser vermişti. Turkcell Platinium İstanbul Night Flight konserleri kapsamında
gerçekleştirilen bu konseri o gece orada olabilen sınırlı sayıda şanslı insan
izledi ki zaten bilet fiyatları da el yakıyordu.
Neyse ki 2018 bitmek üzereyken mor ve ötesi’nin bu ilk
senfonik konserinin kayıtlarını bir bir dinlemeye ve hatta izlemeye
başlayacağımızı öğrendik. Nitekim ilk kayıt da yılın son haftası dijital
platformlara düştü.
Bu sene 15’inci yaşına girecek, 2004 çıkışlı “Dünya Yalan
Söylüyor” albümünden “Bir Derdim Var”ın senfonik kaydı Rakun Müzik etiketiyle
yayımlandı.
Volkan Gürkan tarafından kaydedilen, Erim Arkman tarafından
Babajim İstanbul Stüdyoları’nda miksi yapılan şarkının “mastering”i ise Grammy
ödüllü ses mühendisi Evren Göknar tarafından Los Angeles’ta gerçekleştirilmiş.
Kayıtta mor ve ötesi şarkıyı şef Orçun Orçunsel yönetiminde
sadece o gece için bir araya gelen 50 kişilik özel senfoni orkestrası ve Masis
Aram Gözbek yönetimindeki Magma Korosu ile beraber seslendiriyor.
Bu artık klasik olmuş şarkıyı sahiden klasik bir formda
dinlerken tüyleriniz diken diken oluyor. Şarkının videosunu izlerken ise şehrin
hatta ülkenin en etkileyici konser mekânlarından biri olan Aya İrini’nin
muazzam atmosferi sizi adeta içine çekiyor. Tam anlamıyla nefes kesici.
Kendi adıma kayıtların devamını sabırsızlıkla bekleyeceğim.
2014 yılında yayınlanan “Aşk Beni Bulunca” adlı teklisiyle
müzik sektörüne ilk profesyonel adımını atan Gökçe Kılınçer, 2016 yılında ilk
albümü “Kalbimde İzi Var”la adından bir hayli söz ettirmişti. Üniversite
yıllarında eğitim için gittiği Londra’ya yerleşen ve müziğini orada üreten
Kılınçer, bugünlerde Hicazplaks etiketiyle 45’lik plak formatında yayınlanan
yeni teklisi “Sev Derim / Neyleyim” ile tekrar gündemde.
(15 Ekim 2018 tarihinde Milliyet Sanat dergisi internet sitesinde yayımlanmıştır.)
Sena Şener henüz 20 yaşında. 15 yaşında internete yüklemeye başladığı videolar ve ses kayıtlarıyla kendi kitlesini yaratmış, sonrasında Mahmut Orhan’la birlikte kaydettiği “Feel” adlı şarkısıyla tanınırlığını epeyce artırmış.
2016’dan bu yana dört adet tekli yayımlayarak müziğin profesyonel kulvarından ses vermeye başlayan Şener, Tuna Kiremitçi ve Arkadaşları projesinde seslendirdiği şarkı ile de adından söz ettirmişti. Sena Şener’in ilk albümü “İnsan Gelir İnsan Geçer”, geçtiğimiz günlerde Pasaj Müzik etiketiyle yayımlandı.
Her şeyden önce çok enteresan, çok kendine has, farklı, karakteristik ve etkileyici bir sese sahip Sena. Ama hepsi bu değil. Şarkılarını da kendi yazıyor ve hatta düzenliyor. Yaşından beklenmeyecek yetkinlik ve olgunlukta şarkılar bunlar üstelik. Neresinden baksanız “özel” bir yetenekle karşı karşıya olduğumuz su götürmez.
Sena Şener’in albümünde daha önce tekli olarak yayımlanmış dört şarkıyla birlikte toplam on şarkı var. Bunların tamamı onun 15 yaşından bu yana yazdığı şarkılar. Mesela “Çirkin Dünya” yazdığı ilk şarkıymış. Albüm kartonet yazısında hem bu albümün oluşum sürecini bu şarkının başlattığını söylemiş hem de müzik eğitimi olmamasına rağmen şarkılarının düzenlemelerini kendisinin yapmasının hikâyesini anlatmış.
Sena Şener’in müziği, şarkıları ve şarkı söyleme biçimi çokça depresif, içe dönük ve kara bulutlu. Zor olanın mutlu şarkılar yazmak olduğunu ve aslında kolay olanı yaptığını anlatıyor röportajlarında. Dinleyici olarak o bulutların gölgesinde kalmaktan hoşnut olduğunuz sürece Şener’in müthiş sesinden ve kendine has dünyasından payınızı alıyorsunuz. Aksi takdirde işiniz biraz zor olabilir.
Müzikal nitelik bakımından kendi sınırları içerisinde son derece özen ve titizlikle hazırlanmış bir albüm bu. Bir bütün olarak iyi. İçinde farklı coğrafyaların tını ve tatları barındıran melodiler, derinlikli sözler barındıran şarkılar var başından sonuna.
Ve fakat Sena Şener’in bir falsosu var ki bence bütün bu artıların karşısında kocaman bir eksi olarak duruyor. O da çok belirgin ve rahatsız edici diksiyon problemi. Evet, biliyorum son yıllarda ne kadar ağzınızın içinden, çeneniz kapalı ve telaffuzunuz bozuk şarkı söylerseniz o kadar “alternatif” buluyorlar sizi ve o yüzden de kimse buna takılmıyor, hatta bazen “doğallığı bozulmasın” diye özellikle yapılıyor ama elbette işin doğrusu bu değil. En azından olmamalı. Şarkı sözlerini dinleyenlerin net bir biçimde anlaması ve kelimelerin doğru anlamlarını bulabilmesi için şarkı söylerken bir parça amatör ruhtan sıyrılmanın Sena’ya büyük faydası olabilir.
Albüm kapak ve kartoneti Fethi Karaduman tarafından çekilmiş fotoğraf ve Kaan Bağcı tarafından yapılmış illüstrasyonlar ve tasarımla şarkıların ruh halini bütün bütüne yansıtıyor. Kitapçıkta şarkı sözlerinin yanlarına iliştirilmiş ve Sena Şener’in tabiriyle “şarkılara sığdıramadığı” cümleler de CD satın alanlar için “bonus”.
Kendi müziğini yazan, şekillendiren ve söyleyen herkesin ama özellikle de Sena gibi çok genç yaşta bunu yapabilenlerin önünde eğilmek lazım. Bunun bir ilk albüm olduğu düşünülürse, bu yolda Sena’yı epey parlak bir geleceğin beklediği de aşikâr. Söylemişti dersiniz.
Bir dönem Bulutsuzluk Özlemi’nin bas gitaristi olarak
tanıdığımız, sonrasında hem solo işleri hem de içinde yer aldığı kolektif
çalışmalarla adından söz ettiren Demirhan Baylan memleketin nevi şahsına
münhasır müzisyenlerinden. İkiz çocuk sahibi olduktan sonra müziğe dört yıllık
bir “babalık molası” veren Baylan, geçtiğimiz günlerde kendi hesabına
yayınladığı yeni albümü “Yapayanlış Şarkılar”la tekrar sahaya döndü. Demirhan
Baylan’la yeni albümünü ve daha fazlasını konuşmak için sonbahara selam duran
bir Kuzguncuk öğleden sonrasında bir araya geldik.
Yavuz Hakan Tok Müzik Yazarı / Eleştirmen / Arşivci
2001 yılında Bir Zamanlar adlı internet sitesinde müzik yazıları yazmaya başladı. Yanı sıra yazıları, Zip İstanbul, Koara, İkinci Kanal, Caretta, Mezun Life, Popüler Tarih dergilerinde, Bugün gazetesi ve Milliyet gazetesinde yayımlandı.