Yeni bir şarkı yapmalarını merak ve heyecanla beklediğim,
her gördüğüm yeni şarkı haberinde sevindiğim, sektirmeden dinlediğim bir grup
Daniska. Yeni yılı da yeni bir şarkıyla karşıladı ki değmeyin keyfime.
Daniska’nın Garaj Müzik etiketiyle yayımlanan yeni teklisi “Sevda
Karası” adını taşıyor. Şarkının sözleri Gökhan Tümkaya, müziği Hüseyin Çebişci
ve Gökhan Tümkaya imzası taşıyor. Düzenlemesi grup tarafından yapılan şarkıda
solist Hüseyin Çebişçi.
Yine şahane bir şarkı. Yine gündelik konuşma dilinin dışına
çıkabilmiş, edebi bir dil ve sıcak, yumuşak bir melodi, sakin, akustik bir düzenleme.
Ve yine Kadıköy ilçe (yoksa il mi demeliyim?) sınırlarında çekilmiş bir klip.
2017’den bu yana yayımlanan yedinci tekli bu. Artık bir
Daniska albümü beklemeli miyiz, onu bilemedim.
Ufuk Beydemir, ‘70’li yılların “rock” yıldızlarını anımsatan
“kirli” sesi ve şarkı söyleme biçimi ve kendine has şarkılarıyla son dönemin
parlayan genç isimlerinden biri oldu. Spor Akademisinde okurken bir yandan da
müzikle ilgilenen Beydemir, 2016 yılında yayınlanan Sofar videosu ile
dikkatleri üzerine çekmiş, kendi bestesi olan “Ay Tenli Kadın” adlı şarkı bu
video sayesinde kısa sürede bir fenomene dönüşmüştü. Bu şarkı Mabel Matiz’in
menajeri Engin Akıncı’nın Ufuk Beydemir’e bir mesaj göndermesine neden oldu ve
olaylar gelişti. Beydemir ilk albümü “Sevda Gibi”yi Zoom Müzik etiketiyle 2018 Mart’ında yayımladı.
Albümün üçüncü klibi ise geçtiğimiz günlerde servis edildi.
Albüm çıktığından bu yana aralıksız konserlere çıkan ve
kendi kitlesini çok kısa sürede yaratan Ufuk Beydemir, kendi şarkıları kadar “cover”
şarkılar seslendirdiği videolarla da ilgi görüyor. Albümde ise tamamen kendi
bestelerine yer vermişti. Albümün isim şarkısı olan “Sevda Gibi” de onlardan
biri. Eğitimli değil ama kendi kendini eğitmiş, alaylı bir müzisyen Ufuk
Beydemir. “Sevda Gibi”nin düzenlemesinde de onun imzası var nitekim.
İnternet üzerinden bir şarkıyla popülerlik kazananların
karşılaştığı handikaplar oluyor. Bir taraftan aynı güçte bir başka şarkılarının
olmaması gibi bir risk, bir taraftan da onları keşfettiğine inanan dinleyicinin,
takipçinin popüler olmalarına gösterdiği olumsuz yaklaşım. Ufuk Beydemir bunları
aşıp kendini kabul ettirebilenlerden biri olarak yolculuğunun uzun vadeli
olacağını şimdiden kanıtlamış görünüyor.
Tuna Kiremitçi &
Yıldız Tilbe – “Gelse de Ayrılık”
“Tuna Kiremitçi ve Arkadaşları” projesi ile 2016 ve 2017’yi
gayet verimli geçirdi Tuna. Uzun zamana yayılan albüm süreci, her ay yeni bir
şarkı ve her bir şarkıda bir başka kadın şarkıcı ile düet, minimalist klipler,
akustik “sound” gibi formüller hepsi birden işe yaradı. Tabii her şeyden önce
bir kısmı Kumdan Kaleler döneminden hatırlanan ya da yeniden keşfedilen, bir kısmı
ise sahiden yeni olan Kiremitçi şarkılarının bu başarıdaki payından bahsetmek
lazım. Çok net, temiz, dolambaçsız, basit, bir o kadar da samimi şarkılar
yazıyor Tuna Kiremitçi. Dinleyicide de karşılığını kolay buluyor bu yüzden.
Tuna Kiremitçi 2018’de önce “İstanbul Köleleri” adlı solo
teklisini yayımladı, sonrasında ise “Tuna Kiremitçi ve Arakadaşları” projesinin
ikincisi için start verdi. Yine aynı yöntemle her ay bir düet şarkı
yayımlanıyor ve şarkılar önce Garaj Stüdyo’nun YouTube kanalından servis
ediliyor, diğer dijital platformlara ise bir ay gecikmeli olarak düşüyor. Geçtiğimiz
günlerde dijital platformlarda yayımlanan son şarkı Tuna Kiremitçi ve Yıldız
Tilbe düeti “Gelse de Ayrılık” oldu. Yeni projenin dördüncü şarkısı bu. Söz ve
müziği Tuna Kiremitçi’ye ait şarkının düzenlemesi Hüseyin Çebişçi tarafından
yapılmış.
Tilbe ve Kiremitçi’nin tam olarak ne olduğunu bulamadığım
bir ortak paydaları, kesişme noktaları var. Tilbe’nin İspanyol, Kiremitçi’nin
İtalyan gırtlağı, haliyle de Akdeniz paydası desem doğru teşhis olur mu
bilmiyorum. Fakat o her ne ise, ikisinin birlikte söylediği ilk şarkı gibi bu
şarkı da daha ilk dinleyişte dinleyenin kulağını dolduruyor. Akılda kalıcı bir
melodi ve kolay dile düşecek sözler de cabası. Albüm çıktıktan sonra Yıldız,
Tuna’nın konserlerine konuk olur mu, birlikte sahnede canlı da söyleyebilirler
mi bilmiyorum ama bu şarkının seyirci tarafından hep bir ağızdan nasıl bir
coşkuyla söylendiğini şimdiden duyar gibiyim.
Aslında Garaj Stüdyo’da projenin beşinci şarkısı da
yayımlandı ve hatta albüm iTunes’da ön satışa bile çıktı ama ben tüketici çoğunluğunu
teşkil eden platformlara yeni düşmesi münasebetiyle bu şarkıyı gündeme almayı
tercih ettim. Gerisi bir yirmi-otuz yıl sonra bu şarkıların ve albümlerin çıkış
tarihlerinin dökümünü yapmaya çalışırken tepe sersemi olacak arşivcilerin
sorunu.
‘70’leri çok parlak bir şekilde geçirmişti Nilüfer. İlk plağı
1972 yılında yayımlanmış, 1974’den itibarense her yaptığı plakla popülerliğini
biraz daha arttırmıştı. Onu müzik piyasasına kazandıran Nino Varon ve Odeon
Müzik’ten ayrılışı ve Burç Plak’a transfer oluşu ile birlikte 1979 yılında yeni
bir dönemece girmişti. 1979’da bir yüzü alaturka, 1980’de bir yüzü arabesk
şarkılardan oluşan albümler yaptı, 1982’de ise bu defa Yaşar Plak’a transfer
olup içinde alaturka ve arabesk şarkıların da olduğu “Sensiz Olmaz” adlı
albümünü çıkardı.
Nilüfer için 1984 yılı ise yeni bir dönemeç olacaktı. Şimdi yanında
Onno Tunç vardı ve yeni albümü alaturka-arabesk etkilerinden tamamen uzak
olacak, Nilüfer hiç olmadığı kadar batılı bir yüzle karşımıza çıkacaktı.
Ne var ki bir süre önce, 1983 Eurovision Şarkı Yarışması
için genç bir bestecinin iki şarkısını onunla birlikte seslendirmiş, başka bir işbirliği
denemesi daha yapmıştı Nilüfer. Bu genç bestecinin adı Kayahan’dı. Şarkılar ilk
elemeyi geçip yarı finale kalamasa da Nilüfer ve Kayahan o günlerde pek çok
televizyon programında boy göstermişti. Kayahan’ın çok güzel besteleri vardı ve
Nilüfer onunla da çalışmak niyetindeydi.
Öyle böyle derken Onno Tunç’un müzik direktörlüğünü yaptığı yeni
Nilüfer albümüne bir de Kayahan bestesi giriverdi. Albümün bütünü içerisinde
daha “yerel” tınlayacak bu şarkı Onno Tunç’un pek hoşuna gitmemiş ama Nilüfer
şarkıyı çok sevmişti. Oysa albüm o günlerde aynı adlı filmiyle de fırtınalar
estiren ve tüm gençlerin dilinde dolaşan sıkı bir dans şarkısı ile, “Flashdance”in
Türkçe versiyonu “Varsa Söyle” ile açılıyordu. Plağın kapak resminde bile
Nilüfer tayt kostümüyle kapaktan fırlayıp hemen dans etmeye başlayıverecekmiş
gibi gözüküyordu. Kayahan’ın bestesi “Kar Taneleri” ise çok naif, çok dokunaklı
ve bir parça da türküleri anımsatan bir melodik örgüye sahipti.
Velhasıl “Kar Taneleri” albüm sıralamasında A yüzünün son
şarkısı olarak yer alacak, sonraki yıllarda Kayahan çok ama pek çok popüler
olunca buna ne kadar içerlediğini anlatmaktan çekinmeyecekti. Haksız da
sayılmazdı. Albüm çıktıktan sonra içindeki ona iddialı şarkıyı geride bırakarak
öne çıkan şarkı “Kar Taneleri” olacaktı.
“Kar Taneleri” hem Kayahan’ın ondan sonra yapacağı şahane
şarkıların ilk habercisi oldu (ki öncesinde yaptıkları tam olarak o ipucunu
vermiyordu) hem de Nilüfer – Kayahan işbirliğinin kalıcı olmasına vesile oldu.
“Nilüfer ‘84” 33’lüğünde yer alan “Kar Taneleri”nin
düzenlemesi Onno Tunç tarafından yapılmıştı. Şarkı daha sonra Kayahan’ın ikinci
albümü “Benim Şarkılarım”da da Kayahan yorumuyla yer aldı. 2015’de yayımlanan “Kayahan’ın
En İyileri 1” albümünde ise şarkıyı Azerbaycanlı şarkıcı Lale Memmedova seslendirmişti.
Ben hâlâ en çok Nilüfer versiyonunu severim.
Yavuz Hakan Tok Müzik Yazarı / Eleştirmen / Arşivci
2001 yılında Bir Zamanlar adlı internet sitesinde müzik yazıları yazmaya başladı. Yanı sıra yazıları, Zip İstanbul, Koara, İkinci Kanal, Caretta, Mezun Life, Popüler Tarih dergilerinde, Bugün gazetesi ve Milliyet gazetesinde yayımlandı.