(24 Temmuz 2017 tarihinde www.hayatmuzik.com 'da yayımlanmıştır.)
2016 yılını Ocak ayında yayımlanmış bir tekliyle geçiren Yonca Lodi, 2017’de sesini duyurmak içinse Haziran ayına kadar bekledi. Lodi’nin geçtiğimiz günlerde DMC etiketiyle yayımlanan yeni teklisi “Mühür” adını taşıyor.
Her şarkı “hit” olmak zorunda değil. Bazı şarkılar bir söz söylemek, bir şey anlatmak, bir duyguya karşılık olmak, bir ânâ tanıklık etmek için vardır. Albümler en çok bu işe yarardı. Her şarkısı “hit” olmazdı albümün. Bazı şarkılar dile düşmez ama kalbe düşerdi. Albümdeki şarkılar birbirine destek verir, biri diğerinin önünü açar, öteki berikinin sözüne sahip çıkardı.
Yonca Lodi de zamanında böylesi albümler yapmış bir isim olduğundan mıdır nedir, ben kendi adıma bir şey anlamıyorum onun tek tek yayımladığı şarkılardan. Bir önceki tekli “Özlüyorum” güme gitti sanki. Bu da mı gidecek bilmem.
Oysa nasıl güzel bir şarkı. Sözleri Tamer Sağır yazmış, besteyi Hakan Demirtaş yapmış, düzenleme ise Alper Atakan’ın elinden çıkmış. Dertli sözleri, efkârlı melodisi, “damar” düzenlemesi, “amaaaaaan” narası ile filan Yonca Lodi kariyerinin belki de en alaturka şarkısı olabilir ama hakkını vermiş mi vermiş, kendine yakıştırmış mı yakıştırmış. Benim böylesi “demlenme” şarkılarına da zaafım var mı, var. Öyleyse tokuşturalım kadehleri!
Şaka bir yana, sözü, müziği, pırıl pırıl düzenlemesi ve çapaksız yorumuyla eli yüzü fevkalade düzgün bir pop-alaturka şarkı “Mühür”. Şarkının klibinde Yonca Lodi’yi daha önce hiç görmediğimiz bir biçimde oyunculuk yaparken görmek de işin sürprizi.
NTV’de yayınlanan Söz ve Müzik belgeselinin Kayahan özel bölümü için kolları sıvadığımızda 2014’ün yaz aylarındaydık. Projeyi ilk konuştuğumuzda çok heyecan duydum ve hemen çalışmaya başladım. Önce elimin altındaki bütün eski dergileri tarayıp Kayahan haberlerini, fotoğraflarını topladım, yetmedi birkaç gün kütüphaneye gidip Kayahan’ın 60’larda ve 70’lerde katıldığı müzik yarışmalarının haberlerini buldum. Bir aya yakın devam eden bu süreç boyunca bana hep Kayahan şarkıları eşlik etti. Çünkü birini yazmanın yolu önce onu anlamaktan geçiyor. Ve birini anlamanın yolu da onun ürettiklerini tekrar tekrar dinleyerek, okuyarak mümkün oluyor en çok. En azından benim için öyle.
"Bu Şarkılardan Bir Şey Olmaz Dediler Ama Oldu İşte"
(Milliyet Sanat dergisi Ekim 2014 sayısında yayımlanmıştır.) Kimileri şanslı doğar, kimileri şansı ararmış. Kayahan şansı arayanlardan olmuş hep. Daha doğrusu kendi şansını yaratanlardan. Öyle ya, şimdi olduğu gibi ‘70’lerde de kimseye öyle kolay kolay “Sen çok yeteneklisin, gel hemen işe başla,” denmiyordu. Hele ki maksadınız bir müzisyen olarak adınızı duyurmaksa. Hele ki içinde debelendiğiniz yer pop arenası ise ve siz genç ve güzel bir kadın ya da sektörde eli kuvvetli bir erkek değilseniz. Bir de Kayahan gibi Ankara’dan yola düşüp gelmiş, İstanbul piyasasının çemberinden geçmemişseniz.
(7 Temmuz 2014 tarihinde Milliyet Sanat dergisi internet sitesinde yayımlanmıştır.)
2010 çıkışlı dördüncü albümü “Milat”tan sonra 2011’de “Tenden Tene” şarkısının “remix” versiyonunu, 2012’de “Ton Farkı”, 2013’de ise “Edebiyat” teklilerini yayımlayan Yonca Lodi, kariyerinin beşinci albümüyle tekrar karşımızda. “12 Ay” adı verilmiş yeni Yonca Lodi albümü, geçtiğimiz aylarda TMC etiketiyle yayımlandı.
Albümde on şarkı var. Bunlardan ikisi daha önce tekli formatında, sadece dijital platformlarda yayımlanan “Ton Farkı” ve “Edebiyat”. Kalan sekizi ise sıfır kilometre şarkılar. Yonca Lodi geçtiğimiz yıl Murat Yeter’in ilk albümünde konuk olarak yer almış ve “Deli Efe”, adlı şarkıyı seslendirmişti. Bu albümün müzik direktörlüğünü, süpervizörlüğünü ve sekiz yeni şarkının aranjörlüğünü de Murat Yeter yapmış.
Öncelikle söylemem lazım… Yonca Lodi’nin “12 Ay”ı, Sıla’nın “Yeni Ay”ın bir süre sonra piyasaya çıktı ve Lodi’nin, Sıla’dan esinlendiği gibi saçma bir şey yazılıp çizildi sosyal medyada. “12 Ay”daki “ay” kelimesi ile “Yeni Ay”daki “ay” kelimesinin manalarını aynı sananlara selam etmek isterim geç de olsa.
Gelelim albümdeki şarkılara…
Albümün en iddialı şarkısı hiç kuşkusuz “12 Ay”. Yonca Lodi için biçilmiş kaftan bir şarkı her şeyden önce. Hakkı Yalçın’ın yazdığı sözler çok şairane, Murat Güneş’in bestesi ise bu şiirli şarkı sözünün hakkını kelimesi kelimesine veriyor. Albümdeki ikinci favorim ise daha az ticari bir şarkı olmasına karşın, “Haketmemişim” (kartonette böyle yazıyor ama tabi ki doğrusu “Hak Etmemişim” olmalı.) Söz ve müziği Sibel Algan’a ait bu şarkı, incelikli sözleri, standart üstü melodik yapısı ve “bossa nova” yürüyüşüyle hem kulağa, hem kalbe yumuşacık ve sıcacık dokunan nefis bir şarkı. Bana bir parça Zuhal Olcay’ın “Küçük Bir Öykü Bu” albümünden kaçıp gelmiş hissi verdi ki bu zamanda böylesi şarkılarla pek sık karşılaşmıyoruz artık. Sibel Algan sağlam bir şarkı yazarı olarak bu aralar takip edilmesi gerekenlerin başında geliyor, bunu da ilave etmeliyim.
Söz ve müziği Yonca Lodi’ye ait “Kayıp Joker”, Murat Yeter’in albümünde seslendirdiği şarkıda Sirel olarak tanıdığımız Canan Sirel Günçer’in söz ve müziğini yazdığı “Hain” ve Türk popuna “Haram Geceler”, “Böyle Ayrılık Olmaz”, “Yolcu Yolunda Gerek” gibi unutulmaz “hit”ler armağan etmiş Adnan Ergil’den “Hüzün”, Yonca Lodi’nin sesine de, tarzına da yakışan, iyi şarkılar olarak albüme değer katıyor. “Hain”in nakaratındaki “Offf” kısmında “İstanbul İstanbul Olalı”ya şöyle bir uğrayıp geçiyoruz, onu da söylemeden edemeyeceğim.
Söz ve müziği Aysuda Ülkü Zeren’e ait “Niye Çağırdın Beni İstanbul”, bütün Zeren şarkıları gibi yine alaturka temalardan beslenen, efkârlı, dokunaklı bir şarkı. Ben kendi adıma bu şarkıyı Boğaz kıyılarında yürürken dinleyip içlenmek için önümüzdeki sonbaharı bekleyeceğim ama uzun yaz gecelerinin demini koyultmaya da birebir gelebilir. Albümdeki iki hareketli şarkının ikisi de Reşit Gözdamla imzası taşıyan. Gözdamla’nın sözlerini Kadir Aktürk’le ortak yazdığı “İki Yabancı” ve sözleri Özlem Argun “Hazine” adlı besteleri, albümün bütünü içerisinde daha orta karar duruyor. Aslına bakılırsa albümün bir “hit” potansiyeli yüksek hareketli şarkıya da ihtiyacı varmış gibi.
Söz, müzik ve düzenlemesi Ender Çabuker imzalı olan ve çok katmanlı melodik yapısı nedeniyle kulaklara kolayca yerleşmediğini düşündüğüm “Edebiyat” ve de Soner Sarıkabadayı - Yonca Lodi kimyasının pek de tutmadığını gösteren “Ton Farkı” albümün kapanışını yapan şarkılar.
Tüm zamanların en iyi Yonca Lodi albüm kapağı ve kartonetinde ise fotoğraflarda Murat Sargın, grafik tasarımda ise Özlem Semiz imzası var.
“Hiçbir skandala bulaşmadım; sadece sanatımla, müziğimle var oldum!” Türk popçularının, doğru olsun olmasın, söylemekten bıkıp usanmadığı klişe cümlelerden biridir bu. Oysa hiç de kolay değildir böyle bir cümlenin hakkını vermek. Bu kadar göz önünde yaşıyorsanız şayet, siz bulaşmasanız bile skandal gelir sizi bulur, o da olmazsa sansasyon takılır peşinize.
(Zip İstanbul dergisi Mart 2007 sayısında yayımlanmıştır.) İlk kez 1999 yılında tanıştığımız Yonca Lodi’nin üçüncü albümü bu. Lodi önceki albümleriyle benzer bir formül uygulamış yine ve bir Grek şarkı, iki “cover”, kendi besteleri derken ortaya saf bir pop albümü çıkarmış. Çok iyi bir sese sahip olmasına rağmen duygusu eksik ve çok teknik yorumu nedeniyle olsa gerek, henüz yeterince parlak bir çıkış yakalayamayan Yonca Lodi, bu defa TMC gibi seçkin bir firmanın ve Febyo Taşel gibi son dönemde iyi işlere imza atmış bir müzisyenin desteğini almış. Bu desteğin ona neler getireceğini kuşkusuz zaman gösterecek. Ancak bu albümün, önceki Yonca Lodi albümlerinden daha ileride olduğu söyleyebilmek biraz zor.
Yavuz Hakan Tok Müzik Yazarı / Eleştirmen / Arşivci
2001 yılında Bir Zamanlar adlı internet sitesinde müzik yazıları yazmaya başladı. Yanı sıra yazıları, Zip İstanbul, Koara, İkinci Kanal, Caretta, Mezun Life, Popüler Tarih dergilerinde, Bugün gazetesi ve Milliyet gazetesinde yayımlandı.