Yarısı siyah, yarısı sarı saç stiliyle altı kalın kalın çizilmiş akılda kalma çabası ya da beylik tabiriyle “imaj çalışması”, ‘90’lar popunu anımsatıyor. Albümün çıkış şarkısı ise ‘70’lerden. Yasmin Levy’den bir şarkı da var albümde, bir Gaziantep türküsü de… Elif Kaya’dan ve kendi adını taşıyan ilk albümünden söz ediyorum.Geçtiğimiz günlerde Poll Production etiketiyle piyasaya çıkan albüm, Elif Kaya’nın müzikte tutturacağı yol hakkındaki kararsızlığını göstermekle kalmıyor; dinleyicinin de kafasını karıştırıyor.
Mevzua girmeden şunu bir kez daha söyleyeyim ki, şu internet çağında tek isim kullanmak hiç akıl kârı değil. Herhangi bir yerden kulağına çalınmış şarkının söyleyenini öğrenmek ya da adını duyduğu şarkıcı hakkında bilgi edinmek isteyen ve bunun için internete başvuran herkes benim kadar sabırlı olmayabilir. Mesela ben Nil’in, Nil Durmuş olduğunu öğrenene kadar epeyce uğraştım.
Konservatuar eğitimi almış bir şarkıcı Nil. 10 yıldır da yurt içi ve yurt dışı olmak üzere, birçok konserde, Müslüm Gürses, Selami Şahin, Mine Koşan, Fatih Erkoç, Ümit Besen gibi isimlerle aynı sahnede yer almış. Onu ilk kez Msülüm Gürses anısına hazırlanan “Baba Şarkılar” albümünde dinlemiştik. “Ömrüm Seninle Geçsin” adlı şarkıyı söylüyordu. İşin doğrusu şarkının bu versiyonunda duyduğumuzun pek başarılı bir yorum olduğu söylenemezdi.
Nil’in ilk albümü de o sıralarda, yani 2013 sonbaharında piyasaya sürüldü. Üç şarkılık bir mini albümdü bu. Tamamen ticari anlayışla kotarılmış bir çalışmaydı bu. Hem görsel hem de müzikal anlamda Nil’in kendine Demet Akalın kulvarından bir yol aradığına işaret ediyordu. O yolu bulamamış olsa gerek ki, bu defa başka bir tarzı deniyor Nil.
Nil’in geçtiğimiz günlerde tekli formatında satışa sunulan yeni şarkısı “Aşktan”, Ati Müzik etiketiyle dijital platformlarda yerini aldı. Şarkının söz ve müziği Onur Murat’a ait, düzenlemesi ise Selim Çaldıran tarafından yapılmış.
İlk duyduğunuzda Ebru Gündeş söylüyor zannedebilirsiniz. Ses tınısı aslında benzemiyor olsa da, Nil’in bu şarkıda ona öykündüğü çok açık. Ama bu henüz müzikte çıkış yolu arayan bir şarkıcı için şimdilik göz ardı edilebilir bir durum. Zira Nil’in önceki çalışmaları ile kıyaslandığında hem bu şarkı, hem de şarkıcı olarak Nil çok çok daha iyi.
Artık adına ne derseniz deyin, fantezi mi, arabesk mi, o türün içerisinde değerlendirildiğinde hiç de hafife alınmayacak, hatta sahiden Ebru Gündeş söylemiş olsa, kısa yoldan “hit” olabilecek bir şarkı “Aşktan”. Ama Nil’in henüz adı, sesi ve yüzü yeterince tanınır olmadığından o kadar kolay olmayacaktır bu. Yine de türün meraklılarına öneririm.
Nil bu çizgide devam eder, bir de üzerine kendi tavrını ve tarzını koyabilirse, dikkat çekici bir yeni isim olabilir. Tabii bunun için etkili bir görsel çalışma ve “PR” da gerekiyor.
Ayşe Özyılmazel, geçtiğimiz günlerde babası Neco’nun 50. Sanat Yılı için kutlama mahiyetinde bir konser tertip etmekle kalmadı, bir de şarkısını seslendirdi. Neco’nun Eurovision 1982’de Türkiye’yi temsil ettiği “Hani”, böylece yıllar sonra ilk kez Ayşe Özyılmazel’in sesinden tekrar karşımıza çıkmış oldu. “Hani”, DMC etiketiyle tekli formatında yayımlandı.
Bilmeyenler için hatırlatayım, 1982 Eurovision Türkiye elemeleri ülke Eurovision tarihine “Necovizyon” olarak geçmişti. Zira o sene yapılan ulusal finalde altı şarkı yarışacaktı ve bunlardan dördünü Neco seslendiriyordu. Ancak son dakikada finalistlerden Şenay yarışmadan çekilince, Neco’nun şansı 5’te 1’e yükselmişti ve haliyle de ülkeyi temsil etmeye hak kazanan Neco oldu.
Söz ve müziği Olcayto Ahmet Tuğsuz’a ait “Hani”, o dönem için neresinden baksanız çok modern, çok Avrupai, neşeli tekrarları ve yarışmadaki resmi dil zorunluluğunu alt eden kelime oyunu (“Hani-Honey”) ile Eurovision için biçilmiş kaftan bir şarkıydı. Neco’nun sesi ve performansı da tartışılmazdı tabii o yıllarda. Ama ne olduysa oldu ve Avrupalılar şarkıyı pek beğenmedi. 20 puanla 15. Olmuştu Türkiye. Zaten 18 ülke vardı yarışmada; yani sondan üçüncüydük gece sonunda.
Yarışma için basılan “promo” 45’lik Türkiye’de yayımlanmadı ve şarkının kaydına ancak Neco’nun 1984 yılında piyasaya çıkan “Bugün ve Yarınlara” albümünde ulaşabildik. Yani üzerinden tam tamına 30 yıl geçmiş.
Şarkının yeni düzenlemesini Ersay Üner yapmış. Orijinal versiyonun o çok belirgin ‘80’ler havasını hiç bozmadan, eksiltmeden, ama üzerine yeni bir şeyler katarak modernize etmiş “Hani”yi Üner. Çok da iyi olmuş. Ayşe Özyılmazel’in bir tarz haline getirdiği ciddiyetsiz şarkı söyleme biçimi de kulağa rahatsız edici gelmiyor bu şarkıda. Yani doğru bir eşleşme ve doğru bir düzenlemeyle başarılı bir “cover” çıkmış ortaya.
Tek sorun, baba kızın sesleri arasındaki ton farkının Ayşe Özyılmazel lehine kullanılmış olması. Elli yıllık Neco, şarkının bir bölümünde kızına eşlik ederken, alıştığımız tonundan aşağıda, pes bir sesten söylemek sorunda kalmış. Ayşe’nin babasının tonundan söylemesi mümkün olamamıştır haliyle. Nitekim şarkıdaki can alıcı “Hani Hani” tekrarlarının neredeyse tamamen vokallere bırakılması da boşuna değil.
“Daha önce birbirinden kıymetli üç erkek sanatçı tarafından seslendirildi. Ama "Hâkim Bey" bana hep çığlık çığlık bir kadın isyanı duyurur. Malum bu coğrafyada kadın, duruşundan, giyiminden, konuşmasından, gülüşüne kadar, kesilen her ahkâmın konusu edilen, ama hiç bir cümlenin öznesi edilmeyen, incindiğinde "davası olmayan" bir şeydir. İşte bu şarkının içindeki isyanı canı yanan her kadının sesiyle bağıra bağıra söylemek istedimdi hep...” demiş Dilek Kavraal. Böylece daha en baştan, zaten yakın zamanda Mehmet Erdem’in sesinden “hit” olmuş “Hâkim Bey”i yeniden söylemesinin üzerine yapılabilecek eleştirileri susturmuş görünüyor. Yani en azından beni susturdu; çünkü haklı buldum gerekçesini.
Üniversite eğitimi alırken yaşadığı Eskişehir’de sahneye ilk kez adımını atan Dilek Kavraal, yıllar boyunca Ankara ve İstanbul’da sahne programları yapmış, ilk albümü “Bu Kadar Dilek” ise 2003 yılında yayımlanmış. Çok şarkıcının başına gelen türden bir ilk albüm talihsizliği yaşamış ne var ki. Albüm hem yeterince duyurulmamış, hem de müzik şirketi problemlerinden dolayı yeniden basılamadığı için arşivlere gömülmüş.
Dilek Kavraal’ın, söz ve müziği kendisine ait olan “Yaşam Belirtisi” adlı şarkısı 2013 yılında dijital tekli olarak yayımlanmıştı. Geçtiğimiz Temmuz ayında ise Hayat Yokuşu adlı televizyon dizisi için seslendirdiği “Hayat” adlı şarkı dijital platformlardaki yerini aldı. Ağustos ayında ise bu defa “Hâkim Bey”le çıktı karşımıza. Şarkının dijital teklisi Dokuz Sekiz Müzik etiketi taşıyor. Anladığım kadarıyla Kavraal’ın kendi şarkılarından oluşan albümü hazırda beklerken, “Hâkim Bey” teklisi araya girmiş.
İyi de olmuş. Neden mi? Önce şarkının eski versiyonlarını bir hatırlayalım. 1996’da ilk kez Zülfü Livaneli, 1998’de Levent Yüksel, 2012’de ise Mehmet Erdem söyledi malum. Bir de Sezen Aksu’nun “Deliveren” albümünün sonunda yer alan “hidden track”de şarkının yarım yamalak bir emprovize kaydı vardı; stüdyoda öyle kendiliğinden çıkıvermiş. Hadi onu saymayalım. Ama diğer üç versiyonun üçü de ağırdır, oturaklıdır. Şarkının içindeki o diklenme, o karşı koyuş pek geçmemiştir dinleyene. Söyleyen şikayetçidir ama bir yandan da razı gibidir. Öyle bir mülayimlik vardır nedense. Hadi Livaneli en asi şarkısında bile mülayimdir, onu anlarsınız. Mehmet Erdem de o çatallı sesiyle, arka mahallenin isyan ederken bile ağırbaşlı çocuğu gibidir. Levent Yüksel’e de “Med-Cezir” romantizminden, “Bi’ Daha” sempatikliğinden sonra belli ki yakıştıramamıştır dinleyen. Onun sesinde fark edilmemiştir şarkı tuhaf bir biçimde.
İşte Dilek Kavraal, önceki üç versiyonu da bir kenara koyup, Erman Tazegül’ün düzenlemesiyle başka bir “Hâkim Bey” çıkarmış ortaya. İlk dinleyişte İbrahim Tatlıses’in “Leylim Ley”e yaptığını hatırlamadım değil. Ama yok, hayır. Haksızlık da etmemek lazım… “Hâkim Bey”, bu haliyle daha coşkulu, bir ağızdan söylenecek, dinleyeni harekete geçirecek bir hâle gelmiş. Dilek Kavraal da sesi ve söyleyiş biçimiyle bu coşkuyu tetiklemiş. Tınısı hiç benzemese de, sanki Selda Bağcan bu şarkıyı söylese, aynen böyle söylermiş diye düşündüm ister istemez.
’70 ve ‘80’lerde erkek seslerden çok popüler olmuş alaturka ve arabesk şarkılar, mutlaka kadın şarkıcılara da söyletilirdi. Öyle bir taktik vardı ve çoğu zaman da işe yarardı. Sözgelimi “Bir Teselli Ver”, Orhan Gencebay’ın sesinden kıyametler koparmışken Kamuran Akkor’un aynı şarkıyı söylediği plak da bir o kadar satmıştı. “Hâkim Bey”in de böyle olmaması için hiçbir sebep yok.
Yavuz Hakan Tok Müzik Yazarı / Eleştirmen / Arşivci
2001 yılında Bir Zamanlar adlı internet sitesinde müzik yazıları yazmaya başladı. Yanı sıra yazıları, Zip İstanbul, Koara, İkinci Kanal, Caretta, Mezun Life, Popüler Tarih dergilerinde, Bugün gazetesi ve Milliyet gazetesinde yayımlandı.