(Bavul dergisi Mayıs 2016 sayısında yayımlanmıştır.)
Bir yolcu otobüsü dolusu 19-20 yaşlarında genç düşünün. Bir Temmuz
akşamı İzmir’den Urla’ya, yaz kampına doğru yol alıyoruz. Sene 1988. Otobüsün
teybinde Zeki Müren’in “Gözlerin Doğuyor Gecelerime” kaseti çalıyor. Bir yolcu
otobüsü dolusu 19-20 yaşlarında genç neden Zeki Müren dinler; muhtemelen
şoförün kaset arşivinde dinlenilebilecek daha iyi bir şey olmadığı için ama
durumun saçmalığı bundan ibaret değil zaten. Hepimiz çalan şarkıları ezbere
biliyoruz. O ara o kaset çok popüler belli ki. Zeki Müren’le birlikte
söylemekle kalmıyor, bir de onun gibi “s”leri tıslata tıslata, “z” leri vızlata
vızlata, “r”leri “rrrrrrrrr”layarak, “k”ları üzerine basa basa telaffuz ederek
söylüyoruz. “O çeşşşşşşşşşşşşme kurumuşşşşş akkmıyor aaaarrrrrrrrtıkk…”
İlk teklisini geçtiğimiz günlerde yayımlayan Tanju Güneş pop
müzikte yeni bir ses. Tanımadığımız biri olunca da insan ister istemez müzik
geçmişini, nereden gelip nereye gittiğini merak ediyor ama bu konuda en ufak
bir bilgi bulamadım. O yüzden buraya da hakkında bir şey yazamıyorum. Müzik
piyasasına yeni giriş yapanların sosyal medya hesaplarını kendilerini
tanıtacak, anlatacak biçimde oluşturmaları, bu da olamıyorsa basın bültenlerini
biraz daha kapsamlı tutmaları gerektiğini bir kere daha hatırlatarak şarkıya
getireyim sözü.
Doruk Müzik etiketiyle yayımlanan ilk teklisinde Tanju
Güneş, söz ve müziği Serdar Arslan’a ait “Bilemezsin ki” adlı şarkıyı seslendiriyor.
Serdar Aslan, 2018’de kendisinin seslendirdiği “Aşkından Bir Anı Tut” adında
bir şarkı yayımlamıştı. Gökhan Tepe ve Şebnem Sungur’la yaptığı çalışmaların
yanı sıra şu sıralar gündemde olan Ayla Çelik şarkısı “Daha Bi’ Âşık”da da imzası
var.
Akdeniz havalı, sıcak bir pop şarkısı “Bilemezsin ki”. Sözü,
müziği ve Barış Özesener tarafından yapılmış düzenlemesi ile ‘90’lardan (popun pop
olduğu zamanlardan) çıkıp gelmiş gibi. Tanju Güneş de sesi ve şarkıcılığıyla
şarkının duygusunu dinleyiciye aktarma konusunda üzerine düşeni yapmış.
Gerçi böylesi şarkıların bugünün dinleyicisinin müzikal
arayışlarında ne kadar yeri olduğu tartışılır ama eli yüzü düzgün, iyi popun her
zaman bir alıcısı vardır. Bu şarkıda o kitleye hitap ediyor zaten. Belki büyük
bir “hit” olmayacak ama Tanju Güneş kariyerine iyi bir başlangıç olarak yazılacaktır.
Hayrettin Taşkaya, müzik sektörünün alternatif kanadında
farklı işler yapmaya devam ediyor. 2019 yılında Kalben’le yaptığı düetin yanı
sıra iki de tekli yayımlamıştı, bir üçüncüsü de geçtiğimiz günlerde piyasaya
sürüldü. Radyotör etiketiyle yayımlanan şarkı, “Kal Yanımda” adını taşıyor.
“Sevgilim” sakin bir şarkıydı, Cem Kıyak’la ortak çalışması “Yol”
epeyce yüksek tempolu. Söz ve müziği Hayrettin Taşkaya tarafından yazılan “Kal
Yanımda” ise içinden oryantal ezgilerin geçtiği “trip hop” bir şarkı. Şarkının
düzenlemesi Hayrettin Taşkaya ve Bilge Kağan Etil ortak imzasını taşıyor.
“Kal Yanımda” ateşi yüksek bir aşk şarkısı. Çöl, kum, ayak
izleri, serap gibi kelimeler belli ki özellikle seçilmiş ve oryantal hava
sadece melodik bir renk olmaktan öteye geçmiş böylece. Nitekim klip de şarkıyı
bu anlamda bütünlüyor. Hayrettin’in önceki klipleri gibi bu şarkının klibi de kışkırtıcı,
çarpıcı ve cesur. Emre Küçükosman’ın çektiği klibin sanat yönetmenliğini de
Hayrettin Taşkaya yapmış.
Müzikte sıradanın, olağanın, ortalamanın dışında bir şeyler
arıyorsanız Hayrettin Taşkaya’nın müziğiyle tanışmalısınız.
Kötülüğe uzaktan bakıyorum. Küçücük akıllarına sığdırdıkları
kocaman karanlığa bir ışık sızacak diye nasıl korktuklarını görüyorum. Aydınlığa
öfkelerinin bitmeyecek olmasına üzülüyorum. İyi olana, güzel olana, umutlu, ışıklı,
parlak, neşeli olana duydukları kine acıyorum.
Dünyalar güzeli, gencecik bir kız ölümle pençeleşir, hayata tırnaklarıyla
tutunurken gösterdiği cesareti, direnci, sarıldığı yaşama sevincini, onunla
aynı kaderi yaşayanlara verdiği gücü mutlak, saf, katıksız bir kötülükle
tüketme çabasına düşenlerin kalplerine er ya da geç şefkat, merhamet, vicdan ve
azıcık da olsa ışık düşmesini diliyorum.
Ne güzel yazmış Mete Özgencil… Ne güzel söylemiş Nükhet Duru…
“Biz her birimiz tek kanatlı yarım melekleriz
Ve biz ancak birbirimizi kucaklayıp ayakta kalabiliriz.”
Cemil Demirbakan 2019 yılbaşından bu yana “Oldum Sanma” ve “Beş
Harf” adlarını taşıyan iki tekli yayımlamıştı, sonbaharı da geçtiğimiz günlerde
yayımlanan “Yazgı”yla karşıladı. ACDB Yapım etiketiyle piyasaya sürülen
şarkının söz ve müziği Noyan Öztürk’e ait, düzenleme, kayıt ve miks ise Tarkan
Gözbüyük ve Ozan Tügen tarafından yapılmış.
Memleketin sağlam müzisyenleri bir araya gelince ortaya
çıkacak işten kuşku duymanıza gerek kalmıyor. Nitekim her şeyden önce nefis bir
kayıt dinliyoruz; tertemiz, pırıl pırıl. Şarkı ne kadar güzelse düzenleme, hele
ki Cenk Erdoğan’ın perdesiz gitarla kattığı lezzet de o kadar güzel. Daha duyduğunuz
ilk notalardan itibaren kapılıp gidiyorsunuz müziğin tadına. Ve Cemil Demirbakan’ın
artık eski bir dostumuz olmuş sesiyle tamamlıyor şahanelik.
Cemil, sosyal medyada şarkıyı paylaşırken “Valla yine
piyasaya yapmadık, hareketli de değil,” diye not düşmüş. Bilakis böylesi
şarkıların tam yeri, tam zamanı bence.
Biliyorum şu şartlar altında çok zor, maddi ve manevi
karşılığı olmayan bir çaba, bir deli işi artık albüm yapmak ama bu ekibin
elinden çıkmış bir albüm nasıl keyifle dinlenirdi diye düşünmedim değil.
“Of Of” bombasıyla makyaj tazeleyip popun birinci ligine
demir atan Gülşen, yarattığı rüzgârı 2006 yılında da “Yurtta Aşk Cihanda Aşk”
albümüyle sürdürmüş ve o albüm de birden fazla “hit”le uzunca bir süre
gündemden düşmemişti.
Söz, müzik ve düzenlemesi Altan Çetin’e ait “Ya Tutarsa”, o
albümün açılış şarkısıydı ve albüm piyasaya çıkar çıkmaz dillere düşmüş, Gülşen’i
bir kez daha müzik listelerinin başına oturtmuştu.
Şarkıyı uzun zaman sonra bu yazı vesilesiyle yeniden
dinlerken elimde olmadan gülümsedim. Bugün herhangi bir pop şarkıcısı böyle bir
şarkı söylese, böyle bir klip çekse, YouTube videosunun altına yazılacakları tahmin
edebiliyordum çünkü:
“Hoca Nasrettin ne yaaa, böyle şarkı mı olur?”
“Ya tutarsa, ya tutarsa, çok boş bir şarkı, nakaratı olmamış!”
“Gülşen neden böyle açık saçık giyiniyor?”
Vesaire vesaire…
O zamanlar hiçbir şey şimdiki gibi değildi, evet ama en çok
da biz şimdiki biz değildik. Şarkıların tadını çıkarıyor, onları bir gecede,
bir saatte harcamak için pusuda beklemiyorduk. Eğleniyorduk ve galiba bu kadar
kötü kalpli de değildik. Her şeyden önce iyi ya da kötü, yapılan işe saygı
duymayı biliyorduk. Eleştirmek ondan sonra geliyordu. Karalamaksa aklımıza bile
gelmiyordu. Şarkıcıdan, aranjörden, besteciden daha bilgili, daha akıllı, daha
zeki, daha duyarlı, daha ileri görüşlü olduğunu gösterme derdiyle şarkıları klipleri
didiklemekten bir hâl olan, onlarla mutlu olmayı, onlardan keyif almayı,
onlarla eğlenmeyi öğrenememişler sonradan türedi.
‘90’lar furyasının bittiği yerde 2000’ler furyası
başlayacak, orası kesin. 2000’ler furyası başladığında da bu şarkı o partilerde
bir ağızdan söylenen şarkılardan biri olacak, 2000’li yılların çocuklarını
mutlu edecek. 2010’lu yıllar furyası başladığında ne olur bilemem ama şarkılarla
mutlu olmayı bilenler her zaman kazanacak, onu bilir onu söylerim.
Geçtiğimiz mayıs ayında ilk teklisi “Defter”i piyasaya
çıkaran Merve Çalkan’ın yeni teklisi “Gözlerin”, geçtiğimiz günlerde Sony Müzik
etiketiyle piyasaya sürüldü. Şarkının söz ve müziği Merve Çalkan’a ait,
düzenleme ise Mabel Matiz ve Efe Demiral tarafından yapılmış. Mabel Matiz bu
tekliye aynı zamanda prodüktör olarak da imzasını atmış.
Merve Çalkan’ı “Defter”
şarkısından önce tanıyanlar için “Gözlerin” hiç de yeni bir şarkı değil
aslında. Çalkan’ın tanınırlığını sağlayan Sofar videolarından birinde
seslendirdiği bir şarkı bu. Sofar gibi hilesiz hurdasız bir kanalda 800 000’in
üzerinde tık aldığına bakılırsa da şarkıyı bilenlerin sayısı pek de az değil.
2016’da yayınlanan o videodan üç yıl sonra aynı şarkı bu
defa profesyonel bir kayıtla çıkıyor karşımıza. Doğrusu da bu. Kaldı ki o
videoda Çalkan’ın pek ustalıklı gitar çaldığı da söylenemez. Nitekim Mabel
Matiz ve Efe Demiral’ın düzenlemesi şarkıya müthiş renkler, tatlar katmış. Daha
“intro” kısmından itibaren başka bir dünyaya giriyor, tek gitarlı akustik
modasının müzisyenleri sıradanlaştıran, kimliksizleştiren basitliğinden kaçıp
kurtuluyorsunuz.
Bununla birlikte şarkı bir yerden sonra tıkanıyor,
zorlanıyor gibi. Hani şiirden bestelenen şarkılarda olur genellikle; sözü
eksiltmemek için melodiyi zorlarlar. Tam da ona benzer bir durum olmuş. Ben
olsam “doğrusu şöyle” diye başlayan kısmı tamamen çıkarırdım şarkıdan; çok daha
akışkan hale gelir, melodi doğru yerde karara varırdı böylece.
Yok eğer bundan rahatsız olmaz iseniz, şu sonbahar günlerine
çok yakışacak bu şarkının tadını çıkarmamanız için hiçbir sebep yok.
2014 yılında Türkçe müzikte alternatif çizginin bu kadar popüler
olmadığı bir dönemde, “Hayal Edemezsin” gibi bir “hit” yakalayarak dikkatleri
üzerine çeken Fikri Karayel, 2018’de “Yol” ve “Yorgunum Çok”la epeyce konuşuldu.
2019’da Deeprise’la “Yağmur” adlı şarkıyı yaptı, yakın zamanda da Murat Boz’a
verdiği “Aşk Bu” adlı şarkıyla adından bir kez daha söz ettirdi.
Fikri Karayel’in yeni teklisi “Bir Şey Var” ise geçtiğimiz
günlerde Dokuz Sekiz Müzik etiketiyle yayımlandı. Şarkının söz ve müziği Fikri
Karayel’e ait, düzenleme ise Ufuk Kevser tarafından yapılmış.
Murat Boz’a verdiği şarkı bir sinyal miydi bilmiyorum ama Fikri
Karayel bu şarkıyla ana akım popa biraz daha yaklaşmış görünüyor. Hani bunu da
Mustafa Sandal söylese olabilirmiş gibi ya da bu tarz şarkıları Mustafa Sandal
zaten yıllar boyu yapmış gibi.
Bununla birlikte şarkının düzenlemesi yukarıdaki son cümleyi
kendiliğinden haksız çıkarıyor çünkü çok güncel, çok bugüne ait bir “sound” çarpıyor
kulağımıza. Şarkı asıl gücünü buradan almış sanki ve bu nedenle de elektronik
pop sularında yüzmeyi sevenler için türün afili bir örneği olarak bağırlara
basılabilir.
Yavuz Hakan Tok Müzik Yazarı / Eleştirmen / Arşivci
2001 yılında Bir Zamanlar adlı internet sitesinde müzik yazıları yazmaya başladı. Yanı sıra yazıları, Zip İstanbul, Koara, İkinci Kanal, Caretta, Mezun Life, Popüler Tarih dergilerinde, Bugün gazetesi ve Milliyet gazetesinde yayımlandı.